8 Ocak 2015 Perşembe

Talak s. 4. Ayeti ve Çocuklarla Evlilik Meselesi

Kur’an’ı; “okuduğumuz ayetten ne anlamak istiyoruz?" sorusuna değil, “okuduğumuz ayet bize nasıl bir mesaj veriyor?" şeklindeki soruya cevap aramak için okuduğumuzda doğru bir sonuca ulaşmanın mümkün olduğunu en baştan hatırlattıktan sonra, ilk soruyu sorarak ayeti istedikleri gibi anlamayı seçenlerin TALAK 4 ayetinden çocuklarla evlenmeye dair bir cevaz çıkardıklarını görmekteyiz.

TALAK Suresi; adından da anlaşılacağı üzere “boşanma" ile ilgili hükümleri ihtiva etmekte olup 4. ayeti de bu konu ile ilgili bir hüküm içermektedir. 4. ayetin metni ve meali şöyledir;

[065.004] Vellâî yeisne minel mahîdı min nisâikum inirtebtum fe iddetuhunne selâsetu eşhurin vellâî lem yahıdn(yahıdne), ve ulâtul ahmâli eceluhunne en yada’ne hamlehunn(hamlehunne), ve men yettekıllâhe yec’al lehu min emrihî yusrâ(yusren).

[065.004] Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.

Ayet; boşanmış bir kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için beklemesi gereken süre ile ilgili hüküm olup, âdet görmeyen yani menopoz dönemine giren bir kadın için öngörülen bekleme müddetini üç ay olarak belirlemiştir.

"Lem yahidne” (âdet görmeyen) olarak geçen ibareye "HENÜZ" şeklinde bir ek yapılarak "HENÜZ ÂDET GÖRMEYENLER" şeklinde bir anlam verildiğini bazı meallerde görmekteyiz. Bu şekil bir anlamın, daha âdet görmeye başlamamış olan bir çocuk ile evlenilebileceğine dair cevaz çıkarımlarına şahit olmaktayız. Bu cevazın kötü niyetli kimseler elinde bir silaha dönüşerek, daha 8-10 yaşlarındaki kız çocuklarının yaşı 50-60 olan insanlarla evlendirildiğine günümüzde dahi şahit olmaktayız. Acı olan taraf ise; bu insanların ahlaksızlıklarını dini bir temele dayandırmış olmalarıdır.

Peki Kur’an çocuk yaştaki kız çocuklarının evlenmesine izin vermiş midir?

[004.006] Yetimleri, nikâha erişecekleri (beleğunnikahe) çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

NİSA 6 ayetinden anlaşılacağı üzere; kişilerin evlenme çağı “buluğ" dediğimiz biz zamana erdikleri zamandır. Buluğa ermek demek; erkeklerde ihtilam, kızlarda hayız görme zamanlarının başlamasıdır. Tabiki bu durum hemen onların bu çağda evlendirilmeleri anlamına gelmez. Ayetin devamında nikah çağına ermelerinin yanısıra “rüşd" yani olgunluk zamanından bahsetmektedir. Ayetin bağlamı her ne kadar yetim malları ile ilgili olsa da, bir kişinin hayatı ile ilgili bir karar vermesi onun "RÜŞD" çağına gelmesi yani bağımsız karar verebilmesi, yanlışı doğrudan ayırt edebilmesidir. 

Ayeti işine geldiği noktadan okuma meraklılarının, TALAK 4 ayetindeki “hayız görmeyen"ler ile ilgili anlam alanının hemen “henüz" ilavesi de yapılarak çocuklara hamledilmesi affedilmez bir hatadır. Bu çocuk evliliği meraklıları acaba bu ayetin, nikah çağına gelmiş yani hayız görmesi gerektiği halde hayız göremeyen kızlar ile ilgili olabileceğinin neden hiç düşünmezler.

Tıp dilinde “amenore" adı verilen durum; hayız görme yaşına gelip de hayız göremeyenler için kullanılmakta olup, bu durum istisna olsa da bazı kadınların başına gelebilir. Ayetin bu durumdaki kadınlar için bir hüküm ortaya koymuş olmasının akla gelmemesi ancak aklı uçkurunda olanların yapacakları iştir. “Henüz” demek; "hayız görmeye aday olan çocuk" değil, "hayız görme çağına erişmiş fakat görmeyen" anlamındadır.

Tefsir usulünde; bir ayetin farklı yorumları olabileceği göz ardı edilmeden farklı yorumlar ortaya konulur. Bu usulü TALAK 4 ayetindeki “hayız görmeyenler" ibaresi için şöyle kullanabiliriz; hayız görmemek demek ya çocuk olmak ya hayızdan kesilmek ya da hayız GÖREMEMEK anlamında olabilir. Bu olasılıklardan birisi ayet içinde beyan edilmiş ve geriye çocuk veya hayız görememek şıklarından birisini tercih etmek kalmıştır. Bu şıklardan hangisinin doğru olduğunu nasıl belirleriz? Kur’an’da bu konu ile ilgili olabilecek ayetler aranır ve bu ayetlerde çocukların evlenebileceğine dair bir ayet bulunamaz ise -ki yoktur- o zaman yukarda örneğini verdiğimiz NİSA 6 ayeti gibi konu ile alaka kurabileceğimiz ayetlerin yardımına başvurulur.

Rivayetlere başvurularak ve Aişe validemizin çocuk yaşta iken evlendirildiğinden yola çıkarak çocuk evliliğini, zan içeren rivayetlerden veya kişisel yorumları kutsama hastalığının bir ifadesi olan “falan zat şöyle demiş" veya “falan mezhebin görüşü budur" diyerek Kur’an’ın göz ardı edilmesi doğru bir okuma metodu değildir.

Gelelim TALAK 4 ayetindeki durumun, tarihsel bir arka planı ve Arap örfü ile ilgili olduğu, Araplarda çocuk evliliğinin örfî bir durum olduğu ve Kur’an’ın bunu kabul ederek böyle bir hüküm vaaz ettiği düşüncesine. Öncelikle iddet beklemekteki kastın; kadının hamile olup olmadığının anlaşılması maksadına binaen olduğunun altını çizelim. Sonra çocuk yaşta biri ve henüz hayız görmeyen bir kız çocuğu ile cinsel ilişki kurmanın nasıl bir örfî durum olabileceğine ve bunu Kur’an’ın nasıl kabul edebileceğine bakalım. 

Bu tür düşüncelerin arka planında, geçmiş tefsirleri kutsama hastalığı ve tarihsel arka plan düşüncesinin öne çıkarılmasının yattığını biliyoruz. Bir ayetin tarihsel arka planı tabi ki önemlidir ve bilinmesi gereklidir ancak eski tefsirlerde "hayız görmeyenler" ibaresi için yazılanları kutsama adına “o Arapların örfüdür ve Kur’an bunu kabul etmiştir" diyerek gayriahlaki bir duruma kapı aralamanın alemi yoktur. Eski tefsirlerde yapılan yorumları, sanki Vahy’in onayından geçmiş yorumlar gibi görmenin hiç gereği yoktur. Onlar da hata yapabilirler.

Bu konu ile ilgili olarak sayın Nurettin Yıldız Hoca’nın “küçük çocukların evlenebileceklerine dair hüküm; TALAK 4 ayetidir" şeklindeki beyanının talihsiz ve rivayetleri Kur’an’a onaylatma ameliyesinin bir sonucu olarak gördüğümüzü belirtelim.

Sayın Hoca’ya soruyoruz; sizin henüz hayız görmemiş bir kızınız olsa ve size gelip “baba ben evlenmek istiyorum" demiş olsa, bunu kabul edip evlendirir misiniz? Veya birisi gelip sizin hayız görmemiş kızınızı “Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile oğlumuza istiyoruz” dese, acaba tepkiniz ne olurdu? Veya kendisi böyle bir evlilik yapabilir miydi?

Evlilik müessesi çocuk oyuncağı değildir ki hayız görmeyen bir kız çocuğunu bırakın yaşı büyük olan biriyle evlendirmeyi, daha ihtilam olmaya başlamamış biri ile evlendirmeye kalksanız; yapacakları iş ancak "EVCİLİK OYNAMALARI" olacaktır. Aralarındaki geçimsizlik nedeni, birbirlerinin oyuncaklarını paylaşamama gibi sebebler olacak ve karı-koca arasındaki anlaşmazlık hükümleri gereğince kız tarafından bir hakem ve erkek tarafından bir hakem seçilerek, aralarındaki oyuncak kavgası tatlıya bağlanmaya çalışılacaktır.

Kimsenin ne oğlunu ne de kızını böyle gülünç bir duruma düşürmek istemeyeceğinden eminiz ama sadece "ayet diyor" diye ayeti “bu ayetin başka bir anlamı olabilir mi?" diye hiç düşünmeden “işte bak, Kur’an çocukların evlenmesine izin veriyor” demek; uçkur düşkünlerinin yapışacakları bir ayet olacaktır.

[033.049]  Ey iman edenler; mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlarla (cinsel) temasta bulunmadan önce boşadığınızda, artık onlar için iddet saymanıza lüzum yoktur. Kendilerini geçindirin ve güzellikle serbest bırakın.

Ahzab s. 49. ayetindeki boşanma ile ilgili hükme baktığımız zaman, evlendikten sonra cinsel temasta bulunmadan boşanan bir kadın için iddet saymaya gerek olmadığı beyan edilmektedir. Bu beyanın, iddet beklemenin hikmetini, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması yönünden anlamak, bize Talak s. 4. ayetinde "Hayız görmeyenler" olarak bildirilenlerin, çocuklar olamayacağını göstermektedir.

Çocuklar ile evlenerek cinsel ilişki kurulduktan sonra onların boşanması ve hamile olup olmadıklarının anlaşılması için onların 3 ay beklemeleri gerektiğini Talak s. 4. ayetinden çıkarmak, öncelikle çocuk yaşta birisi ile cinsel ilişki kurulabileceğini iddia etmek anlamına gelir ki, insan fıtratı böyle bir şeyi asla kabul etmez.

Sonuç olarak; TALAK 4 ayetinde boşanmış kadınların iddet beklemeleri ile ilgili hükümlerden birinin muhatabı olan “hayız görmeyen"  çocuklar değil, hayız görme çağına gelmiş ama hayız göremeyen kadınlardır. Kişilerin evlilik çağı, onların buluğa ve rüşde ermeleri olarak beyan edilen NİSA 6 ayeti göz ardı edilerek “aha bak çocukların evleneceğine dair ayet” denilerek uçkur düşkünlerine kapı açılmaktadır. Çocukların evleneceğine dair bu ayetin hüküm beyan ettiğini ileri süren hoca efendiler, acaba kendi çocuklarını bu şekilde evlendirerek veya kendileri çocuk yaşta biri ile evlenerek buna örnek olurlar mı? Rabbimiz bizleri ayetleri hevalarına göre anlamaya çalışanlardan muhafaza buyursun.

EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

6 yorum:

  1. Allah razı olsun hocam işte gündemin konusu birinin ayeti nasıl çarpıttığını gördük.İçimden geçiriyordumki ve yazınızı düşündüğüm gibi özetlemişsiniz Kehf Suresi 54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
    Gerçekten şaşırtıcı ifadeyi akşam dinledim kulaklarıma inanamadım Allah her misali vermiş ki kuranda hiç bir şey eksik bırakmadık diyor TALAK 4 hormon bozuklukları sebebiyle adet görmeyen kızlarımız, kadınlarımız muhtemel sık karşılaşılan hormon bozukluğundan,doğurganlığı elverişli değildir..vs nedenler Adet görmemesi evlenmeye engel görülmez kişilerin tercihidir görmediği halde bir başkası ile evlenebilmesi için bekleme süresi konusunda diğerleri ile arasında bir fark yok üç ay olduğunu söylemesi hamile kalma riskide oluşabilir bunu dahi hesaba katıyor yüce Allah
    Bakara sur. 228: Boşanmış kadınların kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınlar, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir
    Ayrıca nisa 6 nikah çağından bahsederken ne oluyorda böyle fetva veriyorlar evlerine çocuk yaşta bir kızı köle hizmetçi gibi suistimalmi edecekler pes yani pes aklın üstünü örtmesimidir etkili olan. Z. E.

    YanıtlaSil
  2. Hocam Allah razı olsun güzel bir konu...

    YanıtlaSil
  3. henüz âdet görmeyen den kasıt,bulunduğu dönem yani ay içinde adet görmeyen anlamına gelir.çünkü yumurtlama döneminde adet görülmez.

    YanıtlaSil
  4. şimdi bu bahse konu acıklamalarda yetersız ınanmayan veya ınanmak ıstemeyen bırısı kardesım neden dumduz yazmıyor dıyebılır...henuz adet gormemıs veyahut adet gormemıs demek sonucta cocuk demek ama o donemdekı kulturel yapıda ıncelenmelı ayrıyeten sosyal yapıda hastalık mı mevcutmus kı adet goremıyor veyahut ılıskı esnasında bu hastalıktan acı cekıyor...yoksa adet gormedı cocuk olcak hamıle dıye olamaz sanırım cunku adet görmesede ılıskı olabılır ayrıca lohusalık donemınden sonra kadına yaklasılıyor dıye bılıyorum hemen ardına gebelık sonrası yaklasınız durumu anlarım ben bundan...

    bunu cocuk muhabbetınden dolayı ınceleyım dedım ama tatmın edıcı cevap alamadım

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle iddet beklemekteki kastın; kadının hamile olup olmadığının anlaşılması maksadına binaen olduğunun altını çizelim demişsiniz
    ama durum öyle değil.
    ayetin başında adetten kesilmiş kadınlar da geçiyor.adetten kesilmiş bir kadın da hamile kalamaz bunu atlıyosunuz

    YanıtlaSil
  6. Öncelikle iddet beklemekteki kastın; kadının hamile olup olmadığının anlaşılması maksadına binaen olduğunun altını çizelim demişsiniz
    ama durum öyle değil.
    ayetin başında adetten kesilmiş kadınlar da geçiyor.adetten kesilmiş bir kadın da hamile kalamaz bunu atlıyosunuz

    YanıtlaSil