3 Mart 2016 Perşembe

DİRİLİŞ BULUŞMALARI Neyin Dirilişini Amaçlıyor?

Türkiye genelinde son yıllarda Kur'anın öne çıkması ile başlayan fikir ve düşünce hareketinin , geleneksel İslam düşüncesine ait bazı fikir , düşünce ve inançların yeniden sorgulanmasını beraberinde getirdiği gözlemlenmektedir. Bu sorgulama ise, geleneksel İslam düşüncesini savunanlar tarafından, şiddetli bir muhalefeti de beraberinde getirmiştir.

Çeşitli yayın organlarında din adına yapılan konuşmalara ve yazılanlara baktığımızda , bir kısım kişiler dinde Kur'anın dinde belirleyici bir kitap olmasını savunurken , diğer bir kısım kişilerin ise, bu belirleyiciliğe karşı çıkarak , klasik din algısının devamı için var güçleri ile çalışarak, ellerinden geleni yapmakta olduklarına şahit olmaktayız. 

Rivayet kitapları tarafından oluşturulan klasik din algısının yıkılmaması adına ortaya konan düşünceleri, bazı yazılarımızda ele alarak , bu düşünce ve iddiaların ne derece doğru olabileceği yönündeki fikirlerimizi paylaşmaya çalışmıştık. Bu yazımızda ise, klasik din algısının ayakta kalması için mücadele eden insanların başını çektiği bir oluşuma dikkat çekerek , klasik din algısının devamı için mücadele edenlerin sahaya inmeleri olarak gördüğümüz bir durumu ele almaya çalışacağız.


Bir süredir Türkiye genelinde "Diriliş Buluşmaları" adı altında bir oluşum meydana getirilerek , bazı yazar ve alimlerin katılımı ile, çeşitli şehirlerde toplantıların düzenlenerek konuşmalar yapıldığı malumdur. Bu oluşum altında konuşma yapan kişilere baktığımız zaman , bu kişilerin düşünce ve söylemlerinde "Kur'an merkezli düşünce" oluşumuna karşı muhalefet olmak şeklinde bir ortak bağ görmekteyiz.

Bu oluşum adı altında toplantılara katılanlar, farklı düşüncelere mensup olsalar dahi , ortak paydaları "Kur'an Müslümanlığı sapıklığı" olarak ifade edilen düşünce hareketinin tehlikesine !! dikkat çekerek, bu sapıklığa!! karşı Müslümanları uyarmayı kendilerine görev edinmiş olmalarıdır. 

Katıldıkları toplantılarda , genelde Kur'an Müslümanlığı tehlikesine herhangi bir atıf yapmamakla birlikte , herkesin malumu olan "Kur'an Müslümanlığı tehlikesine karşı olmak" ortak paydasında buluştuklarının  resmini, bu toplantılara katılarak vermekte olduklarını düşünmekteyiz.

Bu toplantılara katılan zevattan bazılarında hastalık haline gelmiş olan rivayet kitapları kutsayıcılığı , ve o kitapların dinde baş köşeyi alması gerektiği düşüncesi , Kur'anın öne çıkması neticesinde rağbet görmeyeceği korkusu ile , böyle bir oluşum adı altında sahaya inmelerini gerekli kılacak kadar tehlike olarak görülmesi düşündürücüdür. 

Biz Müslümanların yüzyıllardır üzerimizdeki ölü toprağının kaldırılarak , yeniden bir diriliş içine girmesinin şart olduğu muhakkaktır. Ancak bu dirilişin nasıl ve ne ile gerçekleşeceği konusu tartışmalıdır. Bir taraf, bu dirilişin "Rivayet Kitapları" na sarılmak ile mümkün olacağını iddia ederken , diğer bir taraf ise, "Kur'an" a sarılarak gerçekleşeceğini iddia etmektedir. 

İşten bu noktada oluşturulan, "Diriliş Buluşmaları" adı altındaki oluşum , Müslümanların dirilmesini esas alan değil , rivayet kitaplarının oluşturduğu din algısının yıkılmamasını esas olan bir düşüncenin etrafında meydana getirilmiş bir oluşum olmaktan öteye gidemez.

Müslümanların dirilmesi nasıl, ve ne ile yeniden tesis edilebilir?.

Bu sorunun cevabını, önce nasıl oluşumların bu dirilmeyi tesis edemeyeceğine dikkati çekerek verebiliriz. Müslümanların dirilmesi , Kur'anın dinde belirleyici olmaMAsı için gecesini gündüzüne katan insanların meydana getirdiği oluşumlar ile asla sağlanamayacağı gibi , bizleri bu günlere getiren sebeplerin başında rivayet kitapların oluşturduğu din ve elçi anlayışının geldiğini hatırlatmak isteriz. 

Rivayet kitaplarının içindeki bazı bilgileri evrensel değişmez bilgiler ve dinin sabiteleri olarak görüp , dini ve o dinin elçisini rivayet kitaplarına hapsederek , oluşturulmuş olan din algısı ve yaşantısı , içinde bulunduğumuz durumun en başta gelen sebebidir. Bugün ,  "Diriliş Buluşmaları" adı altında tumturaklı bir isimle ortaya çıkarak , bizim ölümüze sebep olan din algısını yeniden canlandırmaya çalışan düşünce sahiplerinin oluşturduğu toplantılarda konuşulanların , biz Müslümanların dirilmesine ne kadar katkı olabileceği düşünülmelidir. 

Müslümanların dirilmesi , önce bizim ölümümüze sebep olan düşüncelerin ele alınarak , korkmadan çekinmeden bir öz eleştiri yapılması , ve bu sebeplerin yeniden tartışmaya açılmaya başlanılması ile gerçekleşebilir. Ancak bu oluşum adı altında konuşma yapanların söylemlerinde, bırakın böyle bir öz eleştiri yapmak arzusu , rivayet kitaplarının elden gitmemesi için her türlü yalan ve iftiraya baş vurulmaktan çekinilmediği gözlemlenmektedir.

"Buhari çökerse din çöker" , "Buhari de gök aşağısı , yer yukarısı yazsa benim için bitmiştir" , "Buhari ve Müslime iman etmeden resule iman edilmiş olmaz" gibi sözlerle , rivayet kitaplarını putlaştıran zihniyet sahiplerinin başını çektiği oluşumların adı , ne kadar tumturaklı olursa olsun , üzerimizdeki ölü toprağını kaldırmak şöyle dursun , üzerimize tonlarca ölü toprağı ilave edilmesi anlamına gelecektir.  

"Diriliş Buluşmaları" adı altında konuşmalar yapanların, önce kendi üzerlerindeki rivayet kitapları tarafında örtülmüş olan ölü toprağını kaldırıp , Kur'an ile kafalarını temizlemedikçe, önce kendileri "Ölü" olmaktan kurtulamayacaklardır. "Ölü" kafaların , "Diriliş" adı altında verecekleri konferanslar ise, "Dirilmek" adı altında Müslümanları daha fazla öldürmekten bir işe yaramayacaktır.

Bu oluşum altında toplanan kalabalıklar, eğer  Kur'an ile yoğrulmuş bir din algısına çağrılmayarak , kendilerini Kur'ani düşünce sahipleri ile mücadeleye adamış insanların temsil ettiği din algısına çağrılıyorlar ise ki öyledir , toplantılara katılmak için harcanan vakitler , boşa yaşanmış saatler olmaktan öteye de geçmeyecektir. 

"Kur'an Merkezli Düşünce" söylemi etrafında çöreklenen ve bizimde şiddetli bir eleştiriye tabi tuttuğumuz bazı marjinal ve sıra dışı düşünceleri bahane ederek , bütün hareketi mahkum etmeye çalışmak , bazı şeyleri kotarmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. 

Gerçek bir diriliş ancak , elimizde olan kitabın yol göstericiliğinde belirlenmiş bir din algısı, ve o yönde yaşanılan hayatlar ile mümkün olacaktır. O kitap içindeki "Rol Model" olan elçilerin hayatlarını bizlere rivayet kitapları değil , sadece o kitap en doğru ve sahih bir biçimde anlatarak, hayatımıza aktarmamızı sağlayacaktır. 

Eğer "Diriliş Buluşmaları" adı altında oluşturulan toplantılarda konuşan kişiler , gerçekten bir diriliş peşinde iseler , Müslümanları onun bunun belirlediği şartlar ile meydana gelmiş kitapların değil , Kur'anın belirlediği bir din algısı etrafında buluşmaya çağırmalıdırlar.
Kur'anın belirlediği bir din algısı hepimizin şikayet ettiği fırkalaşmayı en aza indireceği ve Müslümanları daha sahih ve daha inanılır bir kaynaktan dinlerini öğrenmelerine vesile olacağı için, bu kitabın öne çıkmasından korkanların samimiyetinden şüphe etmek gerekir.


Kur'anın gündeme gelmesini amaçlaMAyan söylemler üretilerek , bu söylemler etrafında söylenen sözler , ölmekte olan klasik din algısının yeniden dirilmesi sağlamak için yapılan çırpınışlar olmaktan öteye gidemeyecektir.

Gerçek bir dirilişin adresi Kur'an olup, bu kitabı merkeze almayan tüm düşünce ve çağrılar , bizleri ölüme mahkum etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bunun aksi düşünce ve eylemler, "KUR'AN İLE DİRİLİŞİ BALTALAMA BULUŞMALARI" olmaktan öteye geçmeyecektir. 

RABBİMİZ BİZLERİ , KUR'AN İLE DİRİLMEYE ÇAĞIRANLARIN , ÇAĞRILARINA KULAK VERMEYİ NASİP ETSİN.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder