Kur'an Çeviri Çalışmaları

11 Ağustos 2024 Pazar

İBRAHİM SURESİ ÇEVİRİSİ

1- Elif, Lâm, Ra. (Bu) bir kitap ki Efendilerinin onayıyla o insanları o karanlıklardan o ışığa, o en güçlü o övgüye lâyık (Allah)ın yoluna iletmen için, onu sana indirdik.

2- Allah O ki, o göklerde olan şeyler ve o yerde olan şeyler O'nundur. Ve bir çetin azaptan dolayı yazıklar olsun o gerçeği örtücülere.

3- O kimseler ki, bu şimdiki yaşamı o son (yaşamın) üzerine tercih ediyorlar  ve Allah'ın yolundan uzaklaştırıyorlar ve onda bir eğrilik peşine düşüyorlar. İşte onlar, bir uzak sapkınlık içindedirler.

4- Ve hiçbir elçiyi onlara açıklaması için topluluğunun dilinden başkası ile göndermedik. Böylece Allah kimi dilerse saptırır ve kimi dilerse doğruya iletir. Ve O, o çok güçlüdür, o en bilgedir.

5- Ve ant olsun ki Musa'yı: "Topluluğunu o karanlıklardan o ışığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat" diye, ayetlerimizle gönderdik. Şüphesiz ki bunda her bir çokça direnip gayret eden, şükreden için kesinlikle ayetler vardır.

6- 7- Ve bir zaman Musa topluluğuna: "Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani sizi, oğullarınızı boğazlayarak kadınlarınızı yaşatarak o azabın kötüsüne süren Firavun'un hanedanından kurtarmıştı. Ve bu sizin için Efendinizden bir büyük yoklamaydı. Ve hani Efendiniz - Eğer şükrederseniz, kesinlikle size artırırım ve eğer gerçeği örterseniz, şüphesiz ki benim azabım kesinlikle çetindir- diye duyurmuştu" demişti.

8- Ve Musa (devam ederek): "Eğer siz ve o yerdeki kimseler toplu olarak gerçeği örtseniz dahi, şüphesiz ki Allah kesinlikle zengindir övgüye lâyıktır" demişti.

9- Size, sizden önceki kimseler olan Nuh'un ve Ad ve Semud topluluğunun ve onlardan sonraki kimselerin -ki onları Allah'tan başkası bilmez-, haberi gelmedi mi? Elçileri onlara o apaçık delilleri getirmişti de, onlar ellerini onların ağızlarına geri döndürmüşler ve: "Şüphesiz ki biz, sizin onunla gönderildiğiniz şeyi (ret ederek) örttük ve şüphesiz ki biz, sizin bizi kendisine çağırmakta olduğunuz şeyden de kesinlikle bir kuşkulu belirsizlik içindeyiz" demişlerdi.

10- Elçileri: "O göklerin ve o yerin açığa çıkarıcısı Allah hakkında bir kuşku mu var? Sizi arkaya takılı suçlarınızdan bir kısmını bağışlaması ve sizi bir isimlenmiş süreye kadar sonralaması için çağırıyor" demişti. (Onlar): "Siz bizim örneğimiz bir beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi atalarımızın kulluk etmekte olduğu şeylerden uzaklaştırmak istiyorsunuz. Öyleyse bize bir apaçık yetki getirin" demişlerdi.

11- 12- Elçileri: "(Evet) biz sizin örneğiniz bir beşerden başkası değiliz. Fakat Allah kullarından kime dilerse büyük iyilikte bulunur. Ve bizim için Allah'ın onayı olmadıkça bizim size bir yetki getirmemiz olamaz. Ve o inananlar artık yalnızca Allah'a dayansın. Ve bize ne oluyor ki, Bizi kesinlikle yollarımıza iletmişken Allah'a dayanmayalım? Ve biz, sizin bize verdiğiniz rahatsızlığa karşı kesinlikle direnip gayret edeceğiz. Ve o dayananlar artık yalnızca Allah'a dayansın" demişti

13- 14- Ve gerçeği örtmüş olan kimseler elçilerine: "Sizi yerimizden kesinlikle çıkaracağız ya da hemen bizim inanç sistemimize tekrar döneceksiz" demişlerdi. Bunun üzerine Efendileri onlara: "O haksızlık yapanları kesinlikle yok edeceğiz. Ve onların arkasından sizi kesinlikle o yerde durultacağız. Bu, benim mevkimden kaygılanmış olan ve tehdidimden kaygılanmış olan kimseler içindir" diye vahyetmişti.

15- Ve (elçiler) fetih istemişler Ve her bir zorba inatçı perişan olmuştu.

16- Onun (o perişanlığın) ardından da cehennem vardır. Ve (cehennemde) bir irinli sudan suvarılacak.

17- Onu yutmaya çalışacak, fakat neredeyse onu boğazından geçiremeyecektir. Ve o ölüm ona her bir taraftan gelecek, oysa o ölecek de değildir. Ve onun ardından daha da bir sert azap vardır. 

18- Efendileri(nden gelen) gerçeği örtmüş olan kimselerin işlediklerinin örneği, fırtınalı bir günde o rüzgârın onu çetince savurduğu bir kül gibidir. (Bu kimseler) kazandıkları şeylerden hiçbir şeye güç yetiremezler. Bu, o uzak sapkınlığın ta kendisidir.

19- 20- Allah'ın o gökleri ve o yeri o gerçekle takdir ettiğini görmedin mi? Eğer dilerse sizi giderir ve yeni bir takdir ediliş getirir. Ve bu da Allah'ın üzerine bir güçlük değildir.

21- Ve toplu olarak Allah'a (hesap için) ortaya çıktılar. O zayıflar büyüklük taslamış olan kimselere: "Şüphesiz ki biz size takılan halde idik, şimdi siz bizi Allah'ın azabından az bir şeyden de olsa zenginleştirenler misiniz?" dedi. (Büyüklük taslamış olanlar): "Eğer Allah bizi doğruya iletmiş olsaydı, biz de sizi doğruya iletirdik. Artık biz sızlansak da dirensek de bizim için denktir. Bizim için hiçbir kaçış yeri yok" dediler.

22- Ve o buyruk yerine getirildiğinde o şeytan: "Şüphesiz ki Allah, size o sözün gerçek olanını söz verdi. Ve ben de size söz verdim, fakat ben size (verdiğim söze) aykırı davrandım. Benim için sizin üzerinizde sizi çağırmaktan başka hiçbir yetki yoktu, siz de beni (olumlu) cevaplandırdınız. Sakın beni kınamayın, kendi benliklerinizi kınayın. Ben sizin feryadınıza cevap verici değilim ve siz de benim feryadıma cevap verici değilsiniz. Şüphesiz ki ben, sizin beni ortaklaştırmanızı önceden (redderek) örtmüştüm. Şüphesiz ki o haksızlık yapanlar var ya, bir acı azap onlar içindir" dedi.

23- Ve inanmış ve o düzgün işleri işlemiş olan kimseler, Efendilerinin onayıyla onda sürekli kalıcılar olarak onların altından o nehirler akar bahçelere girdirilmiştir. Ondaki esenlik temennileri "Selâm" dır. 

24- 25- Görmedin mi Allah nasıl bir örnek ortaya koydu? Temiz bir kelime, onun kökü sabit ve onun dalı o gökteki bir temiz ağaç gibidir. Efendisinin onayıyla yemişini her vakit verir. Ve Allah o insanlara hatırlamaları için o örnekleri böyle ortaya koyuyor.

26- Ve bir murdar kelimenin örneği ise, gövdesi o yerin üstünden koparılmış olan hiçbir sabitliği olmayan bir murdar ağaç gibidir. 

27-Allah inanmış olan kimseleri bu şimdiki yaşamda ve o son (yaşamda) o sabit sözle sabitleştirir. Ve Allah o haksızlık yapanları saptırır ve Allah ne dilerse yapar.

28- 29- Görmedin mi o kimseleri ki, Allah nimetini gerçeği örtmeyle değiştirdiler ve topluluklarına o yıkımın yurdunu serbest hale getirdiler? Cehennem. Ona yaslanacaklar. Ve o ne sıkıntılı sabitliktir.

30- Ve O'nun yolundan saptırmak için Allah'a benzerler oluşturdular. De ki: "(Şimdilik) yararlanın, ama şüphesiz ki dönüş yeriniz o ateşedir."

31- İnanmış kimseler olan kullarıma de ki; Onda alışverişin ve dostluğun asla olmacağı gün gelmesi öncesinden, o kulluk görevini ayağa kaldırsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, saklı veya açık olarak harcasınlar.

32- 33- Allah O ki, o gökleri ve o yeri takdir etti ve o gökten bir su indirdi de onunla size bir rızık olarak o ürünlerden çıkardı ve O'nun buyruğu ile o su kütlesinde akması için o gemileri size boyun eğdirdi ve o nehirleri size boyun eğdirdi. Ve o güneşi ve o ayı, aynı minval (dönmek) üzere size boyun eğdirmiş ve o geceyi ve o gündüzü de size boyun eğdirmiştir.

34- Ve kendisinden sorduğunuz şeylerin hepsinden size verdi. Ve eğer Allah'ın nimetini adetlemeye kalksanız, onu sayılandıramazsınız. Şüphesiz ki o insan, kesinlikle çok haksızlık yapandır, çok nankördür.

35- 36- 37- 38- 39- 40- 41- Bir zaman İbrahim: "Ey Efendim, bu yöreyi güvenli hale getir ve beni ve oğullarımı o putlara kulluk etmemizden uzak tut. Ey Efendim, şüphesiz ki onlar o insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana takılırsa, şüphesiz ki o bendendir. Ve kim bana karşı çıkarsa, şüphesiz ki sen bir çok bağışlayıcısın, bir çok merhamet edicisin. Ey Efendimiz, şüphesiz ki ben soyumdan bir kısmını ekinsiz bir vadide, senin o yasaklanmış evinin yanında yerleştirdim. Ey Efendimiz, o kulluk görevini ayağa kaldırmaları için. Artık o bir kısım insanlardan onlara arzulu gönüller oluştur ve şükretmeleri için onları o ürünlerden rızık ver. Ey Efendimiz, şüphesiz ki sen bizim saklamakta olduğumuz şeyleri ve açığa vurmakta olduğumuz şeyleri bilirsin. Ve Allah'a o yerde ve o gökte hiçbir şey gizli kalmaz. O övgü Allah'adır ki, (yaşça) bu büyüklüğüme rağmen bana İsmail'i ve İshak'ı bahşetti. Şüphesiz ki benim Efendim o çağrıyı kesinlikle işiticidir. Ey Efendim, beni o kulluk görevini ayağa kaldıran biri yap ve soyumdan da. Ey Efendimiz, ve çağrımı kabul et. Ey Efendimiz, o hesabın ayağa kalkacağı günde beni ve anne babamı ve o inananları bağışla" demişti.

42- Ve Allah'ı o haksızlık yapanların işlemekte olduğu şeylerden sakın duyarsız halde olduğunu hesap etme. Onları ancak ve ancak onda o gözlerin donup kalacağı bir gün için sonralamaktadır.

43- Başlarını dikerek (develer gibi) koşacaklar. Bakışları onlara geri döndürülmez (gözlerini açıp kapayamazlar). Ve gönülleri ise bomboştur (kendileri için rahmet beklentileri yoktur).

44- 45- Ve o insanları onlara o azabın geleceği günle uyar. (O gün geldiğinde) haksızlık yapmış olan kimseler: "Ey Efendimiz, bizi bir yakın süreye kadar sonrala da senin çağrını (olumlu) cevaplandıralım ve o elçilere takılalım" derler. (Onlara karşılık olarak): "Önceden kendiniz için bir düşüş olmayacağına dair yemin etmiş değil miydiniz? Ve sizler kendi benliklerine haksızlık yapmış olanların durulma yerlerinde durulmuştunuz ve onlara (sizden önce) nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuş ve size o örnekleri de ortaya koymuştuk" (denir).

46- Ve onlar gerçekten tuzaklarını kurmuşlardı. Ve eğer ki onların kurdukları tuzaklardan dolayı o dağlar (yerinden) düşecek olsa da, onların kurdukları tuzakları (n bilgisi ve karşılığı) Allah'ın yanındaydı.

47- O halde sakın Allah'ı, elçilerine olan (yardım) sözüne aykırı davranıcı hesap etme. Şüphesiz ki Allah bir çok güçlüdür, bir öç sahibidir.

48- O gün o yer, o yerin başkasıyla değiştirilir ve gökler de (değiştirilir ve insanlar da) o tek, o boyun eğdirici Allah'a (hesap için) ortaya çıkmışlardır.

49- 50- Ve o gün o suç işleyenleri o zincirlerle birbirlerine yaklaştırılmış olarak görürsün. onların giysileri eritilmiş bakırdandır ve yüzlerini de o ateş kaplar.

51- Sonuçta Allah (haksızlık yapan) her benliğe kazandığı şeyin karşılığını verir. Şüphesiz ki Allah, o hesabı hızlı görendir.

52- Bu, o insanlara onunla uyarılmaları için ve O'nun ancak ve ancak bir tek tanrı olduğunu bilmeleri için ve o temiz akıl sahiplerinin hatırlaması için, bir duyurudur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder