Kur'an Çeviri Çalışmaları

11 Aralık 2024 Çarşamba

MERYEM SURESİ ÇEVİRİSİ

1- Kâf, Ha, Ya, Ayn, Sad.

2- (Bu), senin Efendinin kulu Zekeriyya'ya şefkatini hatırlatmasıdır. 

3- 4- 5- 6- Bir zaman kendisinin Efendisine bir gizli seslenişle seslenmiş: "Ey Efendim, şüphesiz ki o kemik benden yıldı ve o baş bir ihtiyarlıkla tutuştu. Ey Efendim, ben sana yaptığım çağrımda (hiçbir zaman) mutsuz olmadım. Ve şüphesiz ki ben, arkamdan (gelecek) o yönelenlerimden (varislerimden) kaygılandım. Ve karım da (doğurmaktan) kesik haldedir Artık bana kendi katından bir yönelen (mirasçı) bahşet ki, bana mirasçı olur ve Yakub'un hanedanından bazılarına da mirasçı olur. Ve ey Efendim onu bir hoşnut olunan yap" demişti.

7- (Allah): "Ey Zekeriyya, şüphesiz ki biz seni bir oğlan çocuğu ile müjdeliyoruz. Onun ismi Yahya'dır. Biz ona önceden (başka birini) bir isimdaş olarak yapmamıştık."

8- (Zekeriyya): "Ey Efendim, karım doğurmaktan kesik olduğu halde ve ben de (yaşça) o büyüklükten son sınıra ulaşmış olduğum halde, benim bir oğlan çocuğum nasıl olacak?" demişti.

9- (Allah): "Bu böyledir. Senin Efendin'O, bana göre basittir ve sen önceden bir şey değilken de seni kesinlikle ben takdir etmiştim' dedi" demişti.

10- (Zekeriyya): "Ey Efendim, bana bir ayet oluştur" demişti. (Allah): "Senin ayetin denk biri olduğun halde o insanlarla üç gece konuşamamandır" demişti.

11- Böylece o özel bölümden topluluğuna çıkmış, onlara: "Gündüzün erken vakti ve akşam karanlığı (her daim O'nu) her türlü eksiklikten uzak tutun" diye vahyetmişti.

12- 13- 14- (Ona): "Ey Yahya o kitabı kuvvetle tut" (demiş) ve biz ona bir çocukken o bilgeliği ve kendi katımızdan bir sevecenlik ve bir arınmışlık vermiştik. Ve bir korunan ve annesine babasına karşı bir erdemliydi ve (onlara karşı) bir zorba, bir karşı gelen değildi.

15- Ve doğduğu gün ve öleceği gün ve bir yaşayan olarak harekete geçirileceği gün, bir esenlik onun üzerinedir.

16- 17- Ve o kitapta Meryem'i de hatırla. Bir zaman, halkından doğuda bir yere ayrılmış ve onların berisinden bir engel sahiplenmiş (kendisini onlardan tecrit etmiş) ti biz de ona esintimizi göndermiştik de böylece ona bir denk beşer olarak örneklenmişti.

18- (Meryem ona): "Eğer sen bir korunansan, şüphesiz ki ben senden, o çok şefkâtliye sığınıyorum" demişti.

19- (Elçi): "Ben ancak ve ancak sana bir arınmış oğlan çocuğu bahşetmem için (gönderilmiş) senin Efendinin elçisiyim" demişti.

20- (Meryem ona): "Bana bir beşer dokunmadığı ve ben bir haddi aşan da olmadığım halde, benim bir  oğlan çocuğum nasıl olacak?" demişti.

21- (Elçi): "Durum bundan ibaret. Senin Efendin'O, bana göre basittir. Bizim onu o insanlara (gözle görülen) bir ayet ve bizden bir şefkat olarak oluşturmamız için. Ve bir karara bağlanmış buyruktur' dedi" demişti.

22- Böylece onu yüklenmiş ve onunla uzakta bir yere ayrılmıştı.

23- (Doğum zamanı gelince) o doğum sancısı onu o hurmanın gövdesine getirmiş, (sancının acısıyla): "Keşke ben bunun öncesinde ölseydim de bir tamamen unutulmuş olsaydım" demişti.

24- 25- 26- Bunun üzerine onun alt tarafından (bir ses) ona: "Üzülme, senin Efendin senin alt tarafından bir akarsu oluşturdu. Ve o hurmanın gövdesini kendine doğru silkele ki, (hurma) olgun yaş olarak senin üzerine peş peşe düşsün. Artık (hurmayı) ye ve (suyu) iç bir gözü ferah ol (gözün aydın olsun). Eğer o beşerden birini görürsen, artık ona 'Şüphesiz ki ben o çok şefkâtliye kendini tutma adadım. Artık bugün bir insanla asla konuşmayacağım' de" demişti.

27- 28- Böylece onu yükleyerek topluluğuna getirmişti.(Topluluğu): "Ey Meryem, ant olsun ki bir acaip yakıştırma ile geldin. Ey Harun'un (soyundan gelen) kız kardeşi, senin baban kötü bir adam değildi ve senin annen de bir haddi aşan değildi" demişlerdi.

29- Bunun üzerine ona işaret etmişti. (Topluluğu): "Biz o beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" demişlerdi.

30- 31- 32- 33- (Çocuk): "Şüphesiz ki ben Allah'ın kuluyum. Bana o kitabı verdi ve beni bir haberci yaptı. Ve beni nerede olursam bir bereketlenmiş kıldı. Ve bana bir yaşayan olduğum sürece o kulluk görevini ve o arınmayı ve anneme karşı bir erdemli olmayı önerdi. Ve beni bir zorba mutsuz yapmadı. Ve doğduğum gün ve öleceğim gün ve bir yaşayan olarak harekete geçirileceğim gün, esenlik benim üzerimedir" demişti.

34- Bu, tereddüte düşmekte oldukları Meryem oğlu İsa hakkındaki o gerçeğin (Allah'ın) sözüdür.

35- Allah için bir çocuk sahiplenmek olmaz. O, her türlü eksiklikten uzaktır. Bir buyruk yerine geleceği zaman, ona ancak ve ancak "Ol" der, o da hemen oluverir.

36- Ve (İsa şunu da demiştir): "Şüphesiz ki Allah benim Efendimdir ve sizin de Efendinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Bu, bir dosdoğru yoldur."

37- Gerçek böyleyken kendi aralarından o gruplar aykırılığa düştü. Artık yazıklar olsun bir büyük günün tanıklığından dolayı o gerçeği örtmüş olan kimselere.

38- Onlar bize gelecekleri gün neler işitecekler ve neler görecekler. Fakat o haksızlık yapanlar bugün bir apaçık sapkınlık içindedirler.

39- Ve onları o buyruğun yerine getirildiği özlemin günü ile korkut. Oysa onlar bir duyarsızlık içinde ve onlar inanmazlar.

40- Şüphesiz ki biz o yere ve onun üzerinde olan kimselere mirasçı olacağız ve onlar bize döndürülecekler.

41- Ve o kitap'ta İbrahim'i de hatırla. Şüphesiz ki o, bir çok doğru söyleyen haberciydi.

42- 43- 44- 45- Bir zaman babasına: "Ey babacığım, niçin işitmez ve görmez ve senden hiçbir şeyi zenginleştirmez şeylere kulluk ediyorsun? Ey babacığım, sana gelmeyen o bilgiden, bana kesinlikle gelmiştir, o halde bana takıl ki seni bir denk yola ileteyim. Ey babacığım, sakın o şeytana kulluk etme, şüphesiz ki o şeytan o çok şefkâtliye bir karşı gelendir. Ey babacığım, şüphesiz ki ben sana o çok şefkâtli'den bir azabın dokunup da böylece o şeytana bir yönelen olmandan kaygılanıyorum" demişti.

46- (Babası): "Ey İbrahim, sen benim tanrılarımdan ilgi kesici misin? Eğer bundan vazgeçmezsen, kesinlikle seni taşlayacağım. Artık uzun bir mühlet beni terk et" demişti.

47- 48- (İbrahim): "Selam senin üzerinedir. Efendimden senin için bağışlama isteyeceğim. Şüphesiz ki O, bana karşı bir lütufkârdır. Ve sizden ve sizin Allah'ın aşağısından çağırmakta olduğunuz şeylerden uzaklaşıyor ve ben yalnızca Efendime çağrı yapıyorum. Ben, Efendime yaptığım çağrımda bir mutsuz olmamamı umuyorum" demişti.

49- Onlardan ve onların Allah'ın aşağısından kulluk etmekte oldukları şeylerden uzaklaştığında, biz ona İshak'ı ve Yakub'u bahşetmiş ve her birine bir haberci yapmıştık.

50- Ve biz onlara şefkatimizden bahşetmiştik. Ve onlara bir yüce doğruluk dili oluşturduk.

51- Ve o kitap'ta Musa'yı da hatırla. Şüphesiz ki o, bir özgülenmişti ve bir haberci elçiydi.

52- Ve biz ona Tur'un o sağ yanından ona seslenmiş ve onu bir gizli konuşma için yakınlaştırmıştık.

53- Ve biz ona şefkatimizden kardeşi Harun'u da bir haberci olarak bahşetmiştik.

54- Ve o kitap'ta İsmail'i de hatırla. Şüphesiz ki o, o verdiği söze sadıktı ve bir haberci elçiydi.

55- Ve halkına o kulluk görevini ve o arınmayı buyururdu. Ve kendisinin Efendisinin yanında bir hoşnut olunmuştu.

56- Ve o kitap'ta İdris'i de hatırla. Şüphesiz ki o, bir doğru söyleyen haberciydi.

57- Ve biz onu bir yüce duruma yükseltmiştik.

58- İşte bunlar o kimselerdir ki, Allah'ın kendilerini nimetlendirmiş olduğu o habercilerden, Adem'in soyundan ve bizim Nuh'un beraberinde yüklediğimiz kimselerden ve İbrahim'in ve İsrail'in (Yakub'un) soyundan doğruya ilettiklerimizden ve derlediğimiz kimselerdendir. Onlara o çok şefkatli'nin ayetleri okunmakta olduğu zaman, bir boyun eğen olarak ve bir ağlayan olarak kapanırlardı.

59- Onlardan sonra o kulluk görevini kayba uğratan ve o iştahlarına takılan bir ardıl (nesil) onlara ardıl oldu. Onlar ileride bir azgınlık ile karşılaşacaklar.

60- İtaate dönmüş ve inanmış ve bir düzgün iş işlemiş olan kimse hariç. İşte onlar, o bahçeye girecekler ve onlar hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmazlar.

61- O çok şefkâtli'nin kullarına, o algılanamayanla  söz verdiği Adn bahçelerine. Gerçek şu ki, O'nun sözü (her zaman) yerine getirilmiştir.

62- Onlarda bir amaçsız söz işitmezler, ancak bir esenlik (sözü işitirler). Ve onlarda gündüzün erken vakti ve akşam karanlığı rızıkları (her daim) onlar içindir.

63- Bu, kullarımızdan korunan biri olan kimseleri mirasçı yapacağımız o bahçedir.

64- Ve biz senin Efendinin buyruğundan başkası ile inmeyiz. Bizim önümüzde olan şey ve bizim ardımızda olan şey ve bu ikisinin arasında olan şey, O'nundur. Ve senin Efendin bir unutan da değildir.

65- O göklerin ve o yerin ve o ikisinin arasında olan şeylerin Efendisidir. O halde O'na kulluk et. Ve O'na kulluğa direnip gayret etmeyi sürdür. Hiç O'na bir isimdaş biliyor musun?

66- Ve o insan: "Ben öldüğüm zaman mı ileride bir yaşayan olarak çıkarılacağım?" diyor.

67- Ve o insan önceden bir şey değilken, bizim onu takdir etmiş olduğumuzu hatırlamaz mı?

68- O halde senin Efendine ant olsun ki, biz onları ve o şeytanları kesinlikle sürüp toplayacağız. Sonra biz onları cehennemin çevresinde dizüstü çökmüş olarak kesinlikle hazır bulunduracağız.

69- Sonra biz her taraftardan onların o çok şefkatliye karşı hangisi başkaldırıcılık bakımından daha çetindir kesinlikle çekip çıkaracağız.

70- Sonra biz oraya yaslanmak bakımından onların hangisi daha yakındır, kesinlikle en iyi bileniz.

71- Ve (ey yeniden dirilişe inanmayanlar) sizden kimse yoktur ki ona varıcı olmasın. (Bu), senin Efendinin üzerine şart kıldığı yerine getirilmiş bir karardır.

72- Sonra biz korunmuş olan kimseleri (cehenneme atılmaktan) kurtaracağız ve o haksızlık yapanları da dizüstü çökmüş olarak onda bırakacağız.

73- Ve onlara bizim ayetlerimiz apaçık olarak peşi sıra okunmakta olduğu zaman, o gerçeği örtmüş olan kimseler inanmış olan kimselere: "Bu iki bölükten hangisi mevki bakımından daha hayırlı ve elitlik bakımından daha iyidir?" der.

74- Ve biz onların öncesi kuşaktan kaçını yok ettik. Onlar eşya bakımından ve gösteriş bakımından (onlardan) daha iyiydi.

75- De ki: "Kim o sapkınlığın içinde ise, (isterim ki) o çok şefkâtli ona (bu durumunu) bir uzatmayla uzatsın. Nihayet söz verilmekte oldukları şeyleri ya o azabı ve ya da o saati gördükleri zaman, durum bakımından o daha şerli ve asker bakımından daha zayıf artık kimdir bilecekler.

76- Ve Allah doğruya iletilen kimselerin doğruya iletimini artırır.  Ve o kalıcı düzgün işler ise, senin Efendinin yanında dönüşüm bakımından daha hayırlı ve geri döndürülüş bakımından daha hayırlıdır.

77- Bizim ayetlerimizi örtmüş olan ve: "Bana kesinlikle mal bakımından ve çocuk bakımından (güç) verilecek" diyen kimseyi gördün mü?

78- O algılanamayana muttali mi oldu yoksa o çok şefkâtlinin yanından bir antlaşmayı mı sahiplendi?

79- Hayır. Dediği şeyi (hesap gününde) kitaplaştıracağız ve biz ona o azaptan uzattıkça uzatacağız.

80- Ve biz onun dediği şeye mirasçı olacağız ve bize bir kişi olarak gelecek.

81- Ve onlar Allah'ın aşağısından kendilerine bir güç olmaları için bir takım tanrılar sahiplendiler.

82- Hayır. (O tanrılar) onların kulluklarını (redderek) örtecekler ve onlara karşıt halde olacaklar.

83- Görmedin mi şüphesiz ki biz o şeytanları o gerçeği örtücülerin üzerine gönderdik de onları kışkırttıkça kışkırtıyorlar?

84- Artık onlara karşı sakın çabuklaşma. Biz ancak ve ancak onlar için (geriye) bir saymayla sayıyoruz.

85- O gün biz o korunanları o çok şefkâtli'ye seçkin konuk olarak sürüp toplayacağız.

86- Ve biz o suç işleyenleri de cehenneme su arayan olarak sevk edeceğiz.

87- O çok şefkâtli'nin yanından bir antlaşmaya sahip olan kimseler dışında o eşlikçiliğe sahip olamazlar.

88- Ve: "O çok şefkâtli bir çocuk sahiplendi" dediler.

89- Ant olsun ki iğrenç bir şeyle geldiniz.

90- Ondan dolayı neredeyse o gökler çatlayacak ve o yer parçalanacak ve o dağlar da bir sarsıntı ile yere kapaklanacak.

91- O çok şefkâtli'yi çocuk sahibi olarak çağırdılar diye.

92- O çok şefkâtlinin bir çocuk sahiplenmesi uygun düşmez.

93- O göklerde ve o yerde hiçbir kimse yoktur ki, o çok şefkatliye ancak bir kul olaraktan başkasıyla gelici olmasın. 

94- 95- Ant olsun ki onları sayılandırmış ve onları bir adetle adetlemiş ve o kalkışın günü onların hepsi O'na bir kişi olarak gelicidir.

96- Şüphesiz ki o kimseler inandılar ve o düzgün işleri işlediler, o çok şefkâtli onlar için (kalplerinde) bir sevgi oluşturacaktır.

97- Biz onu, ancak ve ancak onunla o korunanları müjdelemen ve onunla bir azılı topluluğu uyarman için senin dilinle kolaylaştırdık.

98- Ve biz onların öncesi kuşaktan nicesini yok ettik. Onlardan birini hissedebiliyor musun veya onlara ait bir gizli ses dahi işitebiliyor musun?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder