Kur'an Çeviri Çalışmaları

10 Mayıs 2025 Cumartesi

FURKAN SURESİ ÇEVİRİSİ

1- Bereketin kaynağıdır O ki, tüm insanlara bir uyarıcı olması için, o (doğru ile yanlışı) ayıranı kulunun üzerine indirdi.

2- O ki, o göklerin ve o yerin hükümranlığı O'nundur ve bir çocuk da sahiplenmemiştir ve O'nun hükümranlıkta bir ortağı da olmamıştır. Ve her bir şeyi takdir etmiş onu bir ölçüyle ölçülendirmiştir.

3- Ve O'nun berisinden hiçbir şey takdir edemez, (üstelik) kendileri takdir edilmekte olan  ve kendi benlikleri için bir faydaya ve bir zarara hükümran olamaz ve bir ölüme ve bir yaşama ve bir (yeniden) yayma (gücü) hükümran olamaz, bir takım tanrılar sahiplendiler.

4- Ve gerçeği örtmüş olan kimseler: "Bu, onun yakıştırdığı ve diğer bir topluluğun da onu bu iş üzerinde desteklediği bir çarpıtmadan başkası değil" dediler, böylece bir haksızlıkla ve (gerçeği) eğriltmeyle geldiler.

5- Ve onlar: "(Bunlar) onları yazdırdığı o ilklerin söylenceleridir, böylece onlar gündüzün erken vakti ve akşam kendisine okunmaktadır" dediler.

6- De ki: "Onu, O ki o göklerde ve o yerde o saklıyı bilen indirmiştir. Şüphesiz ki O, bir çok bağışlayıcıdır, bir çok merhamet edicidir."

7- 8- Ve onlar: "Bu, o elçiye ne oluyor ki o yiyeceği yiyor ve o pazarlarda yürüyor? Ona bir melek indirilip de bir uyarıcı olarak onun beraberinde olmalı veya ona bir hazine atılmalı veya onun ondan yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?" dediler. Ve o haksızlık yapanlar: "Siz, bir sihirlenmiş adamdan başkasına takılmıyorsunuz" dedi.

9- Sen bak, sana karşı nasıl örnekler ortaya koydular da böylelikle saptılar. Artık onlar (doğru) bir yola güç yetiremezler.

10- Bereketin kaynağıdır O ki, eğer dilerse sana bundan daha hayırlı onların altından o nehirler akar bahçeler verir ve sana köşkler verir.

11- Aksine, onlar o saati yalanladılar ve biz de o saati yalanlamış olan kimselere, bir alevli ateş hazırladık.

12- (O alevli ateş) onları uzak bir taraftan gördüğü zaman, onlar onu çok öfkeli ve homurtulu olarak işitirler.

13- Ve ondan bir dar konum yerine birbirlerine yaklaştırılmış olarak atıldıkları zaman, orada bir yok oluşu çağırırlar.

14- (Onlara): "Bugün sakın bir tek yok oluşu çağırmayın, birçok yok oluşu çağırın" (denilir).

15- De ki: "Bu mu daha hayırlıdır, yoksa o sürekli kalıcılığın bahçesi mi? O ki o korunanlara söz verilmiştir. O, onlar için bir karşılık ve bir dönüş yeri olmuştur."

16- Onda sürekli kalıcılar olarak dileyecekleri şeyler, onlar içindir. Bu, senin Efendinin üzerine bir sorumluluk sözü olmuştur.

17- Ve onları ve Allah'ın berisinden kulluk etmekte oldukları şeyleri şeyleri sürüp toplayacağı gün: "Bu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı o yoldan saptılar?" der.

18- (Onlar): "Seni her türlü eksiklikten uzak tutarız. Bizim senin berinden bir takım yönelenler sahiplenmemiz, bizim için uygun değildir. Fakat sen onları ve onların babalarını yararlandırdın, nihayet o hatırlatmayı unuttular ve bir yıkıma uğrayanlar topluluğu oldular" dediler.

19- (Bunun üzerine onlara): "(Bakın) onlar sizin söylemekte olduğunuz şey nedeniyle sizi kesinlikle yalanladılar. Artık siz  bir (azabı) çevirmeye ve bir yardıma güç yetiremezsiniz. Ve sizden kim haksızlık yaparsa, biz ona bir büyük azap tattırırız" (denilir).

20- Ve biz senden önce de o gönderilmiş olanlardan hiçbirini göndermedik ki, şüphesiz ki onlar kesinlikle o yiyeceği yerler ve o çarşılarda yürürlerdi. Ve biz bir kısmınızı bir kısım üzerine bir deneme yaptık ki direnip gayret edebilecek misiniz? Ve senin Efendin bir en iyi görücüdür.

21- Ve o kimseler ki bizimle karşılaşmayı beklemezler: "Bize o melekler indirilmiş olmalı veya Efendimizi görmeli değil miydik?" dediler. Ant olsun ki kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve bir büyük başkaldırışla başkaldırdılar.

22- O melekleri görecekleri gün, o suç işleyenlere hiçbir müjde yoktur ve: "Aşılmaz bir engel var" diyecekler.

23- Ve biz onların işten işledikleri şeyin önüne geçtik böylece biz onu bir saçılmış toz tanesi haline getirdik.

24- O bahçenin arkadaşları o gün bir sabitleşme olarak daha hayırlı ve bir gündüz istirahatı olarak da daha iyidir.

25- O gün o gök bulutlarla ayrışır ve o melekler indirildikçe indirilir.

26- O gün o gerçek hükümranlık o çok şefkatli'nindir. Ve o gerçeği örtücüler için bir zorlu gün olmuştur.

27- 28- 29- Ve o gün o haksızlık yapan iki elinin üzerini ısırır da: "Keşke ben de o elçinin beraberinde bir yol sahiplenseydim. Yazıklar olsun bana, keşke ben de falancayı bir dost olarak sahiplenmeseydim. Ant olsun ki o hatırlatma bana geldikten sonra beni saptırdı. Ve o şeytan, o insanı yüzüstü halde bırakan olmuştur" der.

30- Ve (o gün) o elçi de: "Ey Efendim, şüphesiz ki benim topluluğum bu okunan (Kur'an)ı bir çirkin söz olarak sahiplendi" dedi.

31- Ve böylece biz her bir haberci için o suç işleyenlerden bir düşman oluşturduk. Ve bir doğruya iletici olarak da ve bir yardımcı olarak da senin Efendin yeter.

32- Ve gerçeği örtmüş olan kimseler: "Bu okunan (Kur'an), ona tek seferde toptan indirilmiş olmalı değil miydi? dediler. Böylece biz senin gönlünü onunla sabitleştirmemiz için onu bir sıralandırmayla sıralandırdık (belirli zamanlara yayarak indirdik).

33- Ve onlar sana bir örnek getirmezler ki, biz sana o gerçeği ve yorum bakımından daha iyisini getirmiş olmayalım.

34- O kimseler ki, yüzlerinin üzeri cehenneme sürülüp toplanacaklar. İşte onlar, konum yeri bakımından daha şerli ve yol bakımından daha sapkındırlar.

35- 36- Ve ant olsun ki biz Musa'ya o kitabı verdik ve onun beraberinde kardeşi Harun'u bir (yardımcı) taşıyıcı yaptık. Böylece biz (ikisine): "İkiniz, bizim (gözle görülen) ayetlerimizi yalanlamış olan o topluluğa gidin" dedik. Akabinde biz onları bir yıkımla yerle bir ettik.

37- Ve Nuh topluluğu, o elçiyi yalanladıklarında biz onları batırdık ve onları o insanlara (gözle görülen) bir ayet yaptık. Ve biz o haksızlık yapanlara bir acı azap hazırladık.

38- Ve Ad ve Semud ve o Ress'in arkadaşları ve bunların arasındaki birçok kuşaklar.

39- Ve biz her birinin kendisine o örnekleri ortaya koymuştuk. Ve biz her birini bir dağıtmayla darmadağın ettik.

40- Ve ant olsun ki onlar o kötü yağmur yağdırılmış o kasabaya gelmişlerdir. Onu görüyor olmadılar mı? Aksine, onlar bir (yeniden) yaymayı beklemezler oldular.

41- 42- Ve onlar seni gördükleri zaman: "Allah'ın bir elçi olarak harekete geçirdiği kimse bu mu? Eğer biz onların üzerinde direnip gayret etmeseydik, şüphesiz ki bizi neredeyse tanrılarımızdan kesinlikle  saptıracaktı(diyerek) seni bir alay konusu olmaktan başka sahiplenmiyorlar. Ve onlar ileride o azabı görecekleri vakit, kim yol bakımından daha sapkınmış bilecekler.

43- Tanrısını kendi keyfi arzusunca sahipleneni gördün mü? Artık sen mi ona bir dayanak olacaksın?

44- Yoksa sen onların tamamının işitmekte olduklarını veya bağlantı kurmakta olduklarını mı hesap ediyorsun? Onlar o hayvanlar gibiden başkası değildir, hayır, onlar yol bakımından daha sapkındırlar.

45- Sen görmedin mi Efendini o gölgeyi nasıl yayıp uzattı? Ve eğer dilemiş olsaydı onu durgun halde bırakırdı. Sonra biz o güneşi ona bir kılavuz yaptık.

46- Sonra biz onu kendimize bir kolay çekişle çektik.

47- Ve O ki, sizin için o geceyi bir elbise ve o uykuyu da bir dinlenme yaptı ve o gündüzü de bir (yeniden) yayılma yaptı.

48- 49- Ve O ki, o rüzgarları kendisinin şefkati önünden bir müjde olarak gönderdi. Ve biz o gökten de bizim onunla bir ölü yöreyi yaşatmamız ve bizim takdir etmiş olduklarımızdan bir çok hayvanları ve insanları onunla suvarmamız için, bir tertemiz su indirdik.

50- Ve ant olsun ki biz onu, (indireni) hatırlamaları için kendilerinin arasında evirip çevirdik. Buna rağmen o insanların daha çoğu ancak bir nankörlükte diretti.

51- Ve eğer biz dileseydik her bir kasabada kesinlikle bir uyarıcı harekete geçirirdik.

52- Artık o gerçeği örtücülere itaat etme ve onlara karşı onunla bir büyük güçle güç kullan.

53- Ve O ki, o iki su kütlesini salıverdi. Bu, tatlı susuzluğu giderici ve bu, tuzlu acı. Ve ikisinin arasına aşılmaz bir engel koydu.

54- Ve O ki, o sudan bir beşer takdir etti de onu bir soy ve hısım (sahibi) yaptı. Ve senin Efendin, bir ölçü koyucudur.

55- Ve Allah'ın berisinden kendilerine fayda veremeyecek ve zarar da veremeyecek şeylere kulluk ediyorlar. Ve o gerçeği örtücü, Efendisine karşı (şeytana) bir arka çıkan olmuştur.

56- Ve biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olmaktan başka (bir görevle) göndermedik.

57- De ki: "Ben sizden buna karşı, kendisinin Efendisine bir yolu sahiplenmeyi dilemiş kimseler (olmanız) dışında hiçbir iş karşılığı sormuyorum."

58- Ve sen o yaşayana dayan, O ki ölmez ve O'nu Onun övgüsü ile her türlü eksiklikten uzak tut. Ve kullarının arkaya takılı suçlarını bir en iyi haber alıcı olarak O yeter.

59- O ki, o gökleri ve o yeri ve ikisinin arasında olan şeyleri altı günde takdir etti, sonra o tahtın üzerine denkleşti. O çok şefkalidir. Artık Onu bir en iyi haber alıcıya sor.

60- Ve onlara: "O çok şefkatliye boyun eğin" denildiği zaman, O çok şefkatli de neymiş? Biz, senin bize buyurduğun o şeye boyun mu eğeriz?" derler ve (bu denilen) onları nefretçe arttırmıştır.

61- Bereketin kaynağıdır ki O, o gökte kaleler oluşturdu ve onda bir lamba (güneş) ve ışık verici olarak bir ay oluşturdu.

62- Ve O ki, hatırlamak isteyen veya bir şükredici olmak isteyen kimseler için, o geceyi ve o gündüzü bir ardıl olarak oluşturdu.

63- Ve o çok şefkatli'nin kulları o kimselerdir ki o yerin üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve o düşüncesizler onlara söz söylediği zaman, "Selam" derler.

64- Ve o kimseler ki, Efendilerine boyun eğerek ve ayakta durarak gecelerler.

65- 66- Ve o kimseler ki, "Ey Efendimiz, cehennem azabını bizden çevir. Şüphesiz ki onun azabı (ödemekle bitmez) bir borçluluktur. Şüphesiz ki o, ne kötü bir sabitliktir ve bir kalıcılıktır" derler.

67- Ve o kimseler ki, harcadıkları zaman savurganlık yapmadılar ve cimrilik yapmadılar ve (harcamaları) bunun arasında bir kıvamda oldu.

68- Ve o kimseler ki, Allah'ın beraberinde diğer bir tanrıyı çağırmazlar ve Allah'ın (öldürülmesini) yasakladığı o benliği o gerçek (neden) dışında öldürmezler ve zina etmezler. Ve kim bunu yaparsa, bir günahla karşılaşır.

69- O kalkışın günü o azap ona katlandırılır ve onda alçaltılan olarak sürekli kalır.

70- İtaate dönmüş ve inanmış ve bir düzgün iş işlemiş olan kimseler hariç. Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere değiştirir. Ve Allah, bir çok bağışlayıcıdır, bir çok merhamet edicidir.

71- Ve kim itaate döner ve bir düzgün iş işlerse, şüphesiz ki o, (itaate dönüşü kabul edilmiş) bir dönen olarak Allah'a döner.

72- Ve o kimseler ki, o (gerçeği) eğriltmeye tanıklık etmezler ve ve o amaçsız söze rast geldikleri zaman, değerli bir şekilde geçip giderler.

73- Ve o kimseler ki, Efendilerinin ayetleriyle hatırlatıldıkları zaman, onların üzerine sağırlar ve körler olarak kapanmadılar.

74- Ve o kimseler ki, "Ey Efendimiz, bizim eşlerimizden ve soylarımızdan bize gözler ferahlığı bahşet ve bizi o korunanlara bir önder yap" derler.

75- İşte onlar, direnip gayret ettikleri nedeniyle o özel odayla karşılıklanırlar ve onda ve bir esenlikle ve bir selamla karşılanırlar.

76- Onda sürekli kalıcılar olarak. Ne iyi bir sabitliktir ve bir kalıcılıktır.

77- De ki: "Eğer çağrınız olmasaydı, benim Efendim size ne diye aldırış eder. Oysa siz kesinlikle yalanladınız, artık ileride (azap size) bir mecburiyet olur."

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder