Kur'an Meali Çalışmaları

25 Mayıs 2025 Pazar

NEML SURESİ MEALİ

1- Ta, Sin. Bunlar, o okunan (Kur'an)ın ve açıklayan kitabın ayetleridir.

2- O inananları bir doğruya ileten ve bir müjdedir.

3- Onlar ki, o kulluk görevini ayakta tutarlar ve o arınmayı yerine getirirler ve onlar o sonrakine de kesinkes inanların ta kendileridir.

4- Şüphesiz ki o sonrakine inanmazlara, onların işlerini onlar için süsledik, artık onlar bocalayıp dururlar.

5- İşte onlar, o azabın kötüsü onlar için olanlardır ve onlar sonrakinde de, o en ziyan edenlerin ta kendileridir.

6- Ve şüphesiz ki sen bu okunan (Kur'an) ı en bilgenin, en iyi bilicinin katından karşılamaktasın. 

7- Bir zaman Musa ailesine: "Şüphesiz ki ben bir ateş sezinledim. Size ondan bir haber getireceğim veya ısınmanız için size bir korlu ateş parçası getireceğim. demişti.

8- 9- 10- 11- 12- Ona geldiğinde: "O ateşte olan kimse ve onun çevresinde olan kimseler berekelendirilmiştir. O tüm insanların Efendisi Allah, her türlü eksiklikten uzaktır. Ey Musa gerçek şu ki, ben çok güçlü, en bilge Allah'ım ve değneğini at" diye seslenilmişti. (Değneğini atıp) onu hızlı bir yılan  gibi titreştiğini gördüğünde, bir arka dönen olarak yönelmiş ve (değneğini) takip etmemişti. (Allah): "Ey Musa kaygılanma, şüphesiz ki benim yanımda o gönderilmişler kaygılanmaz. Ancak kim haksızlık etmiş, sonra bir kötülüğü arkasından bir iyiliğe değiştirmişse, artık şüphesiz ki ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet ediciyim. Ve elini yakanın içine girdir, Firavun ve topluluğuna (gözle görülen) dokuz ayetin içinde olarak, hiçbir kötülük olmaksızın bembeyaz çıkıverir. Şüphesiz ki onlar itaatten çıkan bir topluluk oldular" demişti.

13- (Gözle görülen) ayetlerimiz onlara bir gösterici olarak geldiğinde: "Bu, (onun sihirbaz olduğunu) açıklayan bir sihirden başka bir şey değil" demişlerdi.

14- Ve benlikleri onlara kesinkes inandığı halde bir haksızlık ve bir yücelik taslayarak ısrarla onları reddettiler. Artık bak o bozucuların sonu nasıl olmuş.

15- Ve Ant olsun ki Davud'a ve Süleyman'a bir bilgi vermiştik. Ve ikisi de: "O övgü Allah'a dır O ki, bizi o inanan kullarından birçoğunun üzerine üstünleştirdi" demişlerdi.

16- Ve Süleyman Davud'a mirasçı oldu ve: "Ey o insanlar o kuşun konuşması bize öğretilmiştir ve bize her şeyden verilmiştir. Şüphesiz ki bu, o açıklayan lütfun ta kendisidir" dedi.

17- O cin ve o insan ve o kuştan askerleri Süleyman için sürülüp toplandı, artık onlar (düzenli olarak) yönlendiriliyordu.

18- Nihayet o karıncaların vadisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey o karıncalar, durulma yerlerinize girin. Süleyman ve askerleri onlar fark etmezlerken sizi çerçöp edip ezip geçmesin" dedi.

19- Bunun üzerine onun bu sözünden dolayı bir gülümsemeyle tebessüm etti ve: "Ey Efendim, beni ve annemi babamı nimetlendirdiğin nimetine şükretmeme ve senin ona hoşnut olacağın bir düzgün iş işlememe beni yönlendir ve beni rahmetinle o düzgün kullarının içine girdir" dedi.

20- 21- Ve o kuşu araştırdı da (bulamadı), bunun üzerine: "Bana ne oluyor o hüdhüd'ü göremiyorum, yoksa o algılanamayanlardan nı oldu? Onu kesinlikle bir sert azapla azaplandıracağım veya onu kesinlikle boğazlayacağım veya bana kesinlikle açıklayan bir kanıt getirir" dedi. 

22- 23- 24- 25- 26- Bir uzak (zaman) durup bekleme olmaksızın (o hüdhüd geldi ve): "Ben, senin onu (bilgice) kuşatamadığın bir şeyi kuşattım ve sana Sebe'den bir kesinkes haber getirdim. Şüphesiz ki ben onlara hükümranlık eden ve her şeyden verilmiş bir kadın buldum ve onun bir büyük tahtı da var. Onu ve topluluğunu Allah'ın aşağısından o güneşe boyun eğerlerken buldum. Ve o Allah'a ki o göklerde ve yerde o gizliyi çıkarana ve gizlemekte olduğunuz şeyleri ve açığa vurmakta olduğunuz şeyleri bilene boyun eğmesinler diye o şeytan onların işlediklerini onlara süslemiş, böylece onları o yoldan uzaklaştırmış, bundan dolayı doğruya iletilmezler" dedi.

27- 28- (Süleyman): "Doğru sözlü müsün yoksa o yalancılardan mısın bakacağız. Bu kitabımı götür de onlara at, sonra onlardan (başka tarafa) yönel, ne ile döneceklerine bak?" dedi.

29- 30- 31- (Hükümdar): "Ey o dolgunlar, şüphesiz ki bana bir değerli kitap atıldı. Şüphesiz ki o, Süleyman'dandır ve şüphesiz ki o(nda), 'O çok şefkatli o çok merhamet edici Allah adına. Bana yücelenmeyin ve teslim olanlar olarak bana gelin' diye (yazmaktadır)" dedi.

32- (Hükümdar): "Ey o dolgunlar: "Bana (bu konudaki) buyruğumda bir çözüm getirin. Ben bir buyrukta siz bana tanıklık edene kadar, kesip atan olmadım" dedi.

33- (Dolgunlar): "Biz bir kuvvete sahibiz ve bir sert sıkıntı vermeye de sahibiz ve (bu konuda) o buyruk senindir. Neyi buyuracaksan artık bak" dediler.

34- 35- (Hükümdar): "Şüphesiz ki o hükümdarlar bir kasabaya girdikleri zaman, orayı bozarlar ve oranın halkının en güçlülerini en aşağılık hale dönüştürürler. Ve onlar da işte böyle yaparlar. Ve şüphesiz ki ben onlara bir hediye göndericiyim de o gönderilmişlerin ne ile döneceklerine bakıcıyım" dedi.

36- 37- (O gönderilmişler hediyelerle) Süleyman'a geldiğinde: "Beni bir mal ile mi uzatıyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği, sizin verdiğiniz o şeyden daha hayırlıdır. Hayır, (ben değil) siz hediyenizle seviniyorsunuz. Onlara dön de (şunları söyle: Eğer bana teslim olanlar olarak gelmezlerse) onların  onları kesinlikle önleyemeyecekleri bir orduyu getiririz ve onları en aşağılıklar ve küçülenler olarak oradan kesinlikle çıkarırız" dedi.

38- (Süleyman): "Ey o dolgunlar, teslim olanlar olarak bana gelmeden önce, hanginiz onun tahtını bana getirir?" dedi.

39- O cinden bir becerikli: "Mevkiinden kalkmandan önce onu sana ben getiririm. Ve şüphesiz ki ben bu konuda kesinlikle çok kuvvetliyim, güvenilirim" dedi.

40- Yanında o kitaptan bir bilgi olan: Bakışın sana geri döndürülmeden önce onu sana ben getiririm" dedi. Onu yanında sabit bir durumda gördüğünde: "Bu, şükür mü edeceğim yoksa (iyiliğini mi) örteceğim diye beni yoklaması için benim Efendimin lütfundandır. Ve kim şükrederse, ancak ve ancak kendi benliği için şükreder. Ve kim (iyiliği) örterse, şüphesiz ki benim Efendim, çok zengindir çok cömerttir" dedi.

41- (Süleyman): "Ona tahtını yadırgattırın, bakalım doğruya iletilecek mi yoksa doğruya iletilmezlerden mi olacak?" dedi.

42- Geldiğinde: "Senin tahtın bu gibi miydi?" denildi. (Hükümdar) : "Sanki o, o dur" dedi. (Süleyman ve onun etrafındakiler): "Ondan (hükümdardan) önce o bilgi bize verilmişti ve biz teslim olanlar olmuştuk" (dediler).

43- Ve Allah'ın aşağısından kulluk etmekte olduğu şeyler onu uzaklaştırmıştı. Şüphesiz ki o, (gerçeği) örtücü bir topluluktandı.

44- Ona: "O köşke gir" denildi. Onu gördüğünde bir derin su hesap etti ve (eteğini) bacaklarından kaldırdı. (Süleyman: "Şüphesiz ki o, pürüzsüzleşmiş billurdan bir köşktür" dedi. (Hükümdar): "Ey Efendim, ben benliğime haksızlık ettim ve Süleyman'ın beraberinde o tüm insanların Efendisi Allah'a teslim oldum" dedi.

45- Ve ant olsun ki Semud'a kardeşleri Salih'i "Allah'a kulluk edin" (desin) diye gönderdik. Birden onlar birbirleriyle çekişen iki bölük oluverdiler.

46- (Salih): "Ey topluluğum, o iyilikten önce o kötülüğü niçin hızla istiyorsunuz? Merhamet olunmanız için Allah'a bağışlama istemeniz gerekmez miydi?" dedi.

47- (Topluluğu): "Senin ve senin beraberinde olan kimseler yüzünden uğursuzlandık" dediler. (Salih): "Uğursuzluğunuz (işlediğinizden doğan sonuçlarınız) Allah'ın yanındadır. Hayır, siz denenmekte olan bir topluluksunuz" dedi.

48- Ve o şehirde bozuculuk yapmakta olan ve düzeltici olmayan dokuzlu bir küçük topluluk vardı.

49- (Küçük topluluk): "Onu ve onun ailesini kesinlikle gece (öldürme) planı yapacağız, sonra onun (hakkını arayabilecek) yönelenine, kesinlikle: 'Onun ve ailesinin yok edilişine biz tanık olmadık ve şüphesiz ki biz kesinlikle doğru sözlüleriz' diyeceğiz diye Allah'a yeminleşin" dediler.

50- Bir hile kurdular ve bizde onlar fark etmezlerken bir hile kurduk.

51- Artık bak hilelerinin sonu nasıl olmuş? Onları ve topluluklarını toplu olarak yerle bir ettik.

52- İşte bunlar haksızlık yapmaları nedeniyle çökmüş evleri. Şüphesiz ki işte bunda, bilen bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) bir ayet vardır.

53- Ve inanmış ve korunmakta olanları kurtardık. 

54- 55- Ve Lut'u da (gönderdik). Bir zaman topluluğuna: "Görmekte olduğunuz halde o hayasızlığa mı geliyorsunuz? Şüphesiz ki siz o kadınların aşağısından (cinsel) bir zevkle o adamlara geliyorsunuz. Hayır, siz düşüncesizlik etmekte olan bir topluluksunuz" demişti.

56-  Bunun üzerine topluluğunun ona cevabı: "Onları kasabanızdan çıkarın. Şüphesiz ki onlar çok temiz kalan insanlarmışdemelerinden başkası olmamıştı.

57- Bunun üzerine onu ve karısı hariç halkını kurtarmış, onun o geride kalanlardan olması ölçüsünü koymuştuk.

58- Üzerlerine bir yağmur yağdırmıştık. Artık ne kötüdür o uyarılanların yağmuru.

59- De ki: "O övgü Allah'a ve bir esenlik O'nun saflaştırdığı kullarının üzerinedir." Allah'mı daha hayırlıdır yoksa onların ortaklaştırmakta oldukları mı? 

60- Yoksa, o gökleri ve yeri takdir etmiş olan ve sizin gökten o suyu indirmiş olan mı (daha hayırlıdır?) Böylece onunla, sizin için onun bir ağacını dahi bitirebilmeniz (gücü) olmayan bir göz alıcılık sahibi alımlı bahçeler bitirdik. Allah'ın beraberinde başka bir tanrı mı? Hayır, onlar (başkalarını) denk tutan bir topluluktur.

61- Yoksa, o yeri bir sabitlik olarak oluşturan ve onun arasında nehirler oluşturan ve ona çakılı dağlar oluşturan ve o iki su kütlesinin arasına engelleyici yapan mı (daha hayırlıdır?)  Allah'ın beraberinde başka bir tanrı mı? Hayır, onların hiçbiri bilmezler.

62- Yoksa, O'nu çağırdığı zaman o zorlanmışı cevaplandıran ve o kötülüğü (ondan) kaldıran ve sizi o yerde ardıllar yapan mı (daha hayırlıdır?) Allah'ın beraberinde başka bir tanrı mı? Ne de az  hatırlıyorsunuz.

63- Yoksa, sizi o karanın ve o su kütlesinin karanlıkları içinde doğruya ileten ve rahmetinin önünden o rüzgârları bir müjde olarak gönderen kimse mi (daha hayırlıdır?) Allah'ın beraberinde başka bir tanrı mı? Allah, onların ortaklaştırmakta oldukları şeylerden yücedir.

64- Yoksa, o takdiri başlatır, sonra onu tekrar döndürür ve size o gökten ve yerden rızık verir kimse mi (daha hayırlıdır?) Allah'ın beraberinde başka bir tanrı mı? De ki: "Eğer o doğru sözlülerseniz, haydi sağlam kanıtınızı getirin."

65- De ki: "O göklerde ve o yerde Allah'tan başka kimse o algılanamayananı bilmez. Ve onlar ne zaman harekete geçirileceklerinin fark edemiyorlar."

66- Hayır, onlara o sonraki hakkındaki bilgileri (elçilerle) yetiştirildi. Hayır, onlar ondan bir kuşku içindedir. Hayır, onlar ondan kördürler.

67- 68- Ve (gerçeği) örtenler: "Biz ve atalarımız bir toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi (topraktan) çıkarılmışlarız? Ant olsun ki bununla bize ve atalarımıza bundan önce de söz verilmişti. Bu, o ilklerin söylencelerinden başkası değil" dedi.

69- De ki: "O yerde dolaşın da, o suçluların sonu nasıl olmuş bir bakın."

70- Ve onlara da üzülme. Ve onların kurmakta oldukları tuzaklardan dolayı da darlık içinde olma.

71- Ve: "Eğer doğru sözlülerseniz bu söz ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar.

72- De ki: "Çabuklanmasını istemekte olduğunuzun bir kısmı sizin için ardı ardına olması umulur."

73- Şüphesiz ki senin Efendin, o insanların üzerine kesinlikle bir lütuf sahibidir. Fakat onların hiçbiri şükretmezler.

74- Ve şüphesiz ki senin Efendin onların göğüslerinin kamufle etmekte oldukları şeyleri ve açığa vurmakta oldukları şeyleri kesinlikle biliyor.

75- O gökte ve o yerde hiçbir algılanmayan yoktur ki, bir açıklayan kitapta olmasın.

76- Şüphesiz ki bu okunan (Kur'an), Yakub oğullarına aykırılaşmakta oldukları konuların pek çoğunu anlatmaktadır.

77- Ve şüphesiz ki o, o inananları kesinlikle bir doğruya iletici ve bir rahmettir.

78- Şüphesiz ki senin Efendin onların arasında kararını yerine getirecektir. Ve O, o çok güçlüdür, o en iyi bilendir.

79- O halde Allah' dayan. Şüphesiz ki sen, o açıklayan gerçeğin üzerindesin.

80- Şüphesiz ki sen, o ölülere işittiremezsin ve arka dönenler olarak yöneldikleri zaman, o sağırlara da o çağrıyı işittiremezsin.

81- Ve sen o körleri sapkınlıklarından doğruya iletici de değilsin. Sen, teslim olanlar olarak ayetlerimize inanan kimseden başkasına da işittiremezsin.

82- Ve o söz onların üzerine düştüğü zaman, onlara o yerden onlar için, şüphesiz ki o insanların ayetlerimize inanmazlar olduklarını onlara konuşan bir canlı çıkarırız.*

*Bu ayet, rivayet merkezli bir sürü uydurma üzerinden anlaşılmaya çalışılan bir ayetttir. Ancak bu ayeti 85. ayetten sonra okuduğumuzda, hesap gününde yaşanılacak bir olay olduğu anlaşılacak, hurafelerle anlaşılmaya gerek kalmayacaktır. Bu ayetlerin bağlamını 87- 83- 84- 89- 90- 85- 82-  sırası ile okuduğumuzda anlaşılması daha da kolaylaşacaktır.

83- Ve o gün her bir toplumdan ayetlerimizi yalanlayan kimselerden bir grubu sürüp toplayacağız. Artık onlar (düzenli olarak) yönlendirilecekler.

84- Nihayet (huzurumuza) geldikleri zaman (Allah): "Benim ayetlerimi onları bilgice kuşatamadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne işlemekteydiniz?" der.

85- Ve haksızlık yapmaları nedeniyle o söz onların üzerine düştü. Artık onlar konuşamazlar.

86- Görmediler mi şüphesiz ki biz o geceyi onda durulmaları için ve o gündüzü de bir gösterici olarak oluşturduk. Şüphesiz ki işte bunda, inanan bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

87- Ve o gün o boruya üfürülür de Allah'ın dilediği dışında o göklerdeki ve o yerdeki olan kimseler dehşete kapılmış ve hepsi O'na boyun bükenler olarak gelmişlerdir.

88- Ve o dağları görürsün de onları hareketsiz olarak hesap edersin, oysa onlar o bulutların hareket ettiği gibi hareket ederler. (Bu), her şeyi sağlamlaştıran Allah'ın ustalıkla yapmasıdır. Şüphesiz ki O, yapmakta olduğunuz şeyleri en iyi haber alıcıdır.

89- Kim o iyiliği getirirse, ona ondan daha hayırlısı vardır. Ve onlar o gün dehşetten güvendedirler.

90- Ve kim o kötülüğü getirirse, yüzleri üzerine o ateşin içine atılırlar. İşlemekte olduğunuz şeylerin başkasıyla mı karşılık göreceksiniz?

91- 92- De ki: "Ben ancak ve ancak bu yörenin Efendisine ki orayı yasaklaştırmıştır, kulluk etmemle buyuruldum. Ve her şey, O'nundur. Ve o teslim olanlardan olmamla buyuruldum. Ve o okunan (Kur'an)ı peşi sıra okumamla (buyuruldum).  Artık kim doğruya iletilirse, ancak ve ancak kendi benliği için iletilir. 

93- Ve de ki: "O övgü Allah'adır. Size (gözle görülen) ayetlerini gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız.Ve senin Efendin, işlemekte olduklarınızdan duyarsız değildir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder