Kur'an Meali Çalışmaları

10 Haziran 2025 Salı

RUM SURESİ MEALİ

1- Elif, Lam, Mim.

2- 3- 4- 5- O Rumlar, o yerin en yakınında yenildi. Ve onlar yenilmelerinin arkasından, bir kaç sene içinde yenecekler. Önceden (yenilmeleri) ve sonradan da (yenecekleri hakkındaki) o buyruk Allah'ındır. Ve o gün o inananlar, Allah'ın yardımıyla sevinecekler. Kime dilerse yardım eder. Ve O, o çok güçlüdür, o çok merhamet edicidir.

6- (Bu) Allah'ın verdiği sözdür. Allah, verdiği sözüne aykırılaşmaz. Fakat o insanların hiçbiri bilmezler.

7- (Onlar) bu şimdiki yaşamdan bir görüneni bilirler. Oysa onlar o sonrakinden duyarsız olanların ta kendileridir.

8- Allah'ın o gökleri ve o yeri ve ikisinin arasında olan şeyleri bir gerçekle ve bir isimlenmiş süreyle takdir ettiğini kendi benliklerinde düşünmediler mi? Ve şüphesiz ki o insanlardan bir çoğu Efendilerinin karşılamasını, kesinlikle (reddederek) örtücülerdir.

9- O yerde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden kuvvetçe daha sertti ve o yeri sürmüşler ve kendilerinin orayı onarmalarından daha çok orayı onarmışlar ve elçilerimiz onlara o apaçık delilleri de getirmişti. Demek ki Allah onlara haksızlık yapıyor değildi. Fakat onlar kendi benliklerine haksızlık yapıyorlardı.

10- Sonra kötülük edenlerin sonu, Allah'ın ayetlerini yalanladıkları ve onları alaya almakta oldukları nedeniyle çok kötü oldu.

11- Allah, o takdiri başlatır, sonra onu tekrar döndürür, sonra O'na döndürüleceksiniz.

12- Ve o saatin ayağa kalkacağı gün, o suçlular umutlarını yitirirler.

13- Ve onların ortaklarından eşlikçileri de olmadı. Ve onların ortakları (kulluk etmelerini) örtücüler oldular.

14- Ve o saatin ayağa kalkacağı gün, ayrılırlar.

15- İnanmış ve o düzgün işleri işlemiş olanlara gelince, artık onlar bir yeşillik içinde neşelenirler.

16- Ve (gerçeği) örtenlere ve ayetlerimizi ve o sonrakinin karşılaşmasın yalanlayanlara gelince, işte onlar o azabın içinde hazır bulundurulmuşlardır.

17- Öyleyse akşamladığınız vakit ve sabahladığınız vakit, Allah'ı her türlü eksiklikten uzak tutun.

18- Ve o göklerde ve o yerde o övgü, O'nundur. Ve akşam karanlığı ve öğlenlediğiniz vakit (Allah'ı her türlü eksiklikten uzak tutun).

19- O ölüden o yaşayanı çıkarır ve o yaşayandan o ölüyü çıkarır ve onun ölümünden sonra o yeri yaşatır. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.

20- Ve sizi bir topraktan takdir etmiş olması, O'nun ayetlerindendir, sonra hemen siz bir beşer olarak yayılıyorsunuz.

21- Ve kendileriyle durulmanız için size kendi benliklerinizden eşler takdir etmiş olması ve aranıza bir sevgi ve rahmet koyması, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir. Şüphesiz ki işte bunda, düşünen bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

22- Ve o gökleri ve o yeri takdir etmiş olması ve o dillerinizin ve o renklerinizin aykırılığı, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir. Şüphesiz ki işte bunda, bilenler için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

23- Ve o gece ve o gündüz uykunuz ve (gündüz) kendi lütfundan olanların peşine düşmeniz, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir. Şüphesiz ki işte bunda,  işiten bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

24- Ve size bir kaygı ve bir umut olarak o şimşeği göstermesi ve o gökten bir su indirmesi, böylece onun ölümünden sonra o yeri yaşatması, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir. Şüphesiz ki işte bunda, bağ kuran bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

25- Ve o göğün ve o yerin O'nun buyruğuyla ayakta durması, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir. Sonra sizi o yerden bir çağrıyla çağırdığı zaman, siz hemen çıkarsınız.

26- Ve o göklerdeki ve o yerdeki kimseler, O'nundur. Hepsi O'na bağlananlardır.

27- Ve O, o takdiri başlatır, sonra onu tekrar döndürür. Ve o, kendisine çok önemsiz (bir iş) tir. Ve o göklerde ve yerde o en yüce örnek, O'nundur. Ve O, o çok güçlüdür, o en bilgedir.

28- Size kendi benliklerinizden bir örnek ortaya koydu. Sağ ellerinizin sahip olduklarından size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, size onda denk olup da birbirinizin kaygısı gibi onlardan kaygılanmakta olduğunuz ortaklardan var mıdır? Bağ kuran bir topluluk için (gözle görülen) o ayetleri işte böyle ayrıntılandırıyoruz.

29- Hayır, haksızlık yapanlar bir bilgi olmaksızın keyfi arzularına takıldı. Artık Allah'ın saptırdığı kimseyi, kim doğruya iletir? Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur.

30- Artık sen yüzünü, (fıtrat yasalarına) bir meyilli olarak o itaat nizamına doğrult. Allah'ın fıtratına ki o insanları onun üzerine açığa çıkardı (fıtrat verdi). Allah'ın takdiri için değiştirme olmaz.  İşte bu, o dimdik duran o itaat nizamıdır. Fakat o insanların daha çoğu bilmezler.

31- O'na içtenlikle yönelenler olun ve O'na karşı korunun ve o kulluk görevine ayakta tutun ve o ortak koşanlardan olmayın.

32- İtaat nizamlarını ayrıştırmış ve taraftarlar halinde olmuşlardan (olmayın). Her bir grup kendilerinin yanında olan şeyle sevinenlerdir.

33- Ve o insanlara bir zorluk dokunduğu zaman, O'na içtenlikle yönelenler olarak Efendilerini çağırırlar. sonra onlara kendisinden bir rahmet tattırdığı zaman, içlerinden bir bölük Efendilerini ortaklaştırırlar.

34- Onlara verdiğimiz şeylere (biraz daha) nankörlük etmeleri için. (Şimdilik) geçimlenin, ileride bileceksiniz.

35- Yoksa onlara bir yetki indirdik de, O'na ortak koşmakta oldukları şeyleri o mu konuşuyor?

36- Ve o insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinirler. Ve ellerinin öncelediği nedeniyle onlara bir kötülük eriştirildiği zaman, onlar hemen karamsar olurlar.

37- Onlar görmedilermi ki şüphesiz ki Allah o rızkı kime dilerse geniş tutar ve bir ölçüye göre verir. Şüphesiz ki işte bunda, inanan bir topluluk için kesinlikle ayetler vardır.

38- Artık o yakınlık sahibine ve o durguna ve o yolun oğluna (yolda kalmışa) hakkını ver. İşte bu, Allah'ın yüzünü isteyenler için daha hayırlıdır. Ve işte onlar, o başarıya eriştirilenlerin ta kendileridir.

39- Ve insanların mallarında artış olması için faizden vermiş olduğunuz şey, Allah'ın yanında artmaz. Ve Allah'ın yüzünü isteyerek arınma (zekat)dan vermiş olduğunuz şey, (artar). İşte onlar, o katlayanların ta kendileridir.

40- Allah, sizi takdir etti, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürecek, sonra sizi yine yaşatacak. Ortaklarınızdan bunlardan bir şeyi bile yapacak kimse var mı? O, her türlü eksiklikten uzaktır ve onların ortaklaştırmakta oldukları şeylerden yücedir.

41- O insanların ellerinin kazandığı nedeniyle, o karada ve su kütlesinde o bozuculuk göründü. Dönmeleri için işlediklerinin bir kısmının sonucunu onlara tattırmaktadır.

42-  De ki: "O yerde dolaşın da, önceden nasıl olmuş bir bakın. Onların tamamı ortak koşanlardı."

43- Artık sen yüzünü, Allah'tan onun geri döndürmesi olmayan o günün gelmesi öncesinden, o dimdik duran o itaat nizamına doğrult. O gün (cennet ve cehennem ehli birbirinden) ayrılacaklar.

44- Kim (gerçeği) örterse, onun örtmesi kendinedir. Ve kim bir düzgün iş işlerse, onlar da kendi benlikleri için döşemektedirler.

45- Sonuçta inanmış ve o düzgün işleri işlemiş olanlara kendi lütfundan karşılık verir. Şüphesiz ki O, o (gerçeği) örtücüleri sevmez.

46- Ve size kendi rahmetinden tattırması ve o gemilerin kendi buyruğu ile akması kendi lütfundan (bir kısım nimetlerin) peşine düşmeniz ve şükretmeniz için, o rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, O'nun (gözle görülen) ayetlerindendir.

47- Ve ant olsun ki senden önce de elçileri topluluklarına göndermiş, onlar da onlara apaçık delilleri getirmişlerdi (de onlar reddetmişlerdi). Bunun üzerine biz de suçlulardan öç aldık. Ve o inananlara yardım etmek bizim üzerimize bir haktır.

48- Allah, o rüzgarları gönderir de bir bulutu sürer, böylece onu o gökte nasıl dilerse genişletir ve onu tek parça da yapar, böylece onun arasından o toz gibi yağmurun çıktığını görürsün. Artık onu kullarından kime dilerse eriştirdiği zaman, onlar hemen birbirlerini müjdeleyenlerdir.

49- Ve şüphesiz ki  öncesinden onun üzerlerine indirilmesinden önce, kesinlikle umutlarını yitirenlerdi.

50- Artık Allah'ın rahmetinin izlerine bak, onun ölümünden sonra o yeri nasıl yaşatıyor. Şüphesiz ki bu(nu yapan), kesinlikle o ölüleri de yaşatıcıdır. Ve O, herşeyin üzerine en doğru ölçü koyucudur.

51- Ve ant olsun ki bir rüzgar göndersek de onu (rahmet izlerini) sararmış olarak görseler, onun arkasından yine de (gerçeği) örtmeye kesinlikle devam ederlerdi.

52- Artık şüphesiz ki sen, o ölülere işittiremezsin ve arka dönenler olarak yöneldikleri zaman, o sağırlara da o çağrıyı işittiremezsin.

53- Ve sen o körleri sapkınlıklarından doğruya iletici de değilsin. Sen, teslim olanlar olarak ayetlerimize inanan kimseden başkasına da işittiremezsin.

54- Allah sizi bir zayıflıktan takdir etti, sonra bir zayıflığın arkasından bir kuvvet verdi, sonra bir kuvvetin arkasından bir zayıflık ve bir ihtiyarlık verdi. Ne dilerse takdir eder. Ve O, o en iyi bilicidir, o en doğru ölçü koyucudur.

55- Ve o saatin ayağa kalkacağı gün, o suçlular (kabirlerde) bir saatin dışında kalmadıklarına yemin eder. İşte böyle çarptırılıyorlardı.

56- Ve o bilgi ve o inanç verilmişler: "Ant olsun ki siz Allah'ın yazgısındaki o harekete geçirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, o harekete geçirilme günüdür. Fakat siz bilmezler idiniz" dedi.

57- Artık o gün haksızlık gerekçeleri yapanların fayda vermez ve (Allah'ın) azap etmeme istekleri de kabul edilmez.

58- Ve ant olsun ki biz o insanlara bu okunan (Kur'an) da her örnekten ortaya koyduk. Ve ant olsun ki eğer onlara (gözle görülen) bir ayet getirsen, o (gerçeği) örtenler kesinlikle: "Siz geçersizcilerden başkası değilsiniz" diyeceklerdi.

59- Allah, bilmezlerin kalplerine işte böyle damga vurur.

60-  Artık direnip gayret et. Şüphesiz ki Allah'ın söz vermesi bir gerçektir. Ve kesinkes inanmazlar seni (n direncini) hafifletmesinler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder