Şefaat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şefaat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2011 Pazartesi

KUR'AN VE ŞEFAAT KAVRAMI (2)

Bundan önceki  yazımızdaşefaat kavramının nuzül öncesi arkaplanın kur'an ayetleri ışığında anlamaya çalışarak bu kavramın kur'anın getrdiği bir kavram değil aksine cahiliye araplarının Allahı bırakıp taptıkları putlardan bekledikleri şefaat inancını yıkmak için  nazil olmuş ayetler bütünü olduğunu izah etmeye gayret etmiştik. Şefaat konusu ile ilgili ayetlerin kur'anda birkaç kategoride bizlere aktarıldığını ve bu ayetlerini birbiri ile olan bağlantısını kuramadığımız zaman sanki kur'anda  tenakuz arz eden bir durum ortaya çıkma durumu olduğunu belirtmiştik. Bu yazımızda inşallah şefaat kavramı ile ilgili olarak istisna ve izin ile ilgili ayetleri ele almaya gayret edeceğiz .


44.41-42. O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.Yalnız, Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O, şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.  

Duhan suresindeki bu ayetlerde, "Allahı merhamet ettiği kişilerin haricinde hiç kimsenin birbirine yardımı olmayacağını görüyoruz. Daha önce gördüğümüz ayetlerin doğrultusunda kıyamet günü "dostun dosta faydasının olamaycağı" ancak denilerek "Allahın merhamet ettiği kimseler bunun dışındadır" şeklinde getirilen istisna, ostun başka bir dostunu hesap anında kayırması şeklinde değil ,"Allahın merhamet ettiği kimselerin" yine yardımı Allahtan göreceğidir. Bu konuyla ilgili birkaç ayet örneği verebiliriz.

6.16 O gün kim azabdan alıkonursa, şüphesiz o kimse rahmete erişmiştir. Bu, apaçık bir kurtuluştur.  


40.8.9 «Rabbimiz! Müminleri ve babalarından, eşlerinden, soylarından iyi olanları, kendilerine söz verdiğin Adn cennetlerine koy; şüphesiz güçlü olan, Hakim olan ancak Sensin.  «Onları kötülüklerden koru! O gün kötülüklerden kimi korursan, ona şüphesiz rahmet etmiş olursun. Bu büyük kurtuluştur. 

Bu ayetlerden anlamaktayızki,Allahın rahmetine mazhar olarak cennete giren kişilerin şefaat diye bir beklentisi zaten olmaz.
                 ------------------------------------------------
43.86 Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır. 


Bu ayette  müşriklerin Allahtan gayrı taptıkları putların "hakkı bilip ona şahidlik edecek" olanların şefaate mazhar olacakları bildiriliyor. Müşriklerin taptıkları bu putların durumu başka ayetlerde şu şekilde karşımıza çıkmaktadır.Ayete baktığımız zaman müşriklerin tapmış oldukları putların şefaat etme yetkilerinin olabileceği gibi bir anlam çıkmaktadır, ancak kur'anın diğer ayetlerinde müşriklerin taptıkları putların , kendilerine dahi bir zarar ve fayda veremeyecek durumda olmaları,müşriklerin o putlarık kendilerine tapmalarından habersiz olduğu şeklindeki ayetleri gözönüne alacak olursak şu  ortaya çıkmaktadır,şefaat yetkisine sahip tek merci dünyada iken kendisine yalvaranı duyan kişiye aittir ve bu varlıktan Allah cc den başkası olmadığı için şefaat hakkı sadece Allaha aittir. Zümer s. 44. ayeti bunu şu şekilde açıklar .
"Şefaatin tamamı Allah’a aittir. Çünkü göklerin ve yerin mülk ve hâkimiyeti de O’nundur. Sonunda da O’nun huzuruna götürülecek, O’na hesap vereceksiniz."
Kur'anın diğer ayetlerinde müşriklerin Allahtan başka tapmış olduklarının durumu gözler önüne serilmektedir. 


6.24 Kendilerine karşı nasıl yalan söylediklerine bak; uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaştı.  

6.94 Onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi size verdiklerimizi ardınızda bırakarak bize birer birer geldiniz; içinizde Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçılarınızı beraber görmüyoruz. And olsun ki aranızdaki bağlar kopmuş, ortak sandıklarınız sizden ayrılmışlardır» denecek.

7.53 Kitap'ın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Sonuç gelip çattığı gün, önceleri onu unutmuş olanlar, «Rabbimizin peygamberleri şüphesiz bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek» derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler onları koyup kaçmışlardır. 

 10.030 İşte orada herkes dünyada yapmış olduğuyla imtihan verir ve gerçek Mevlaları olan Allah'a döndürülür. Uydurdukları putlar da ortadan kaybolmuştur. 


11.21 İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur.  

16.87 O gün müşrikler, çaresizlik içinde Allah'a teslim oluverirler ve uydurma ilahları tarafından yüzüstü bırakılırlar. 


25.017- O gün Rabbin onları ve Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyleri toplar ve: «Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendi kendilerine mi yoldan saptılar?» der.
25.018- Onlar: «Haşa; Seni bırakıp başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat Sen onlara ve babalarına nimetler verdin de sonunda Seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir millet oldular» derler.

 28.75 Her ümmetten bir şahit çıkarır ve «kesin delilinizi ortaya koyun» deriz. O zaman, gerçeğin Allah'a ait olduğunu, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar.  

41.48 Önceden yalvarıp durdukları şeyler onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.  

Zuhruf s. 86. ayetindeki , müşriklerin taptıkları  putlardan "ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler" şekinde istisna edilen putların hesap günü müşriklere bırakın şefaat etmeyi onları bırakıp kaçacakları rabbimiz bizlere bildirmektedir. istisna edilmesi onlara bir "isitihza" şeklinde bir anlatım olarak karşımıza çıkmaktadır.
      --------------------------------------------------------------------

34.22-23. De ki: «Allah'ı bırakıp de göklerde ve yerde zerre kadar bir şeye sahip olmadığı, her ikisinde de bir ortaklığı bulunmadığı ve hiçbiri Allah'a yardımcı olmadığı halde tanrı olduklarını ileri sürdüklerinizi yardıma çağırsanıza.  Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimseye şefaat fayda vermez. Sonunda, gönüllerindeki dehşet giderilince birbirlerine «Rabbiniz ne söyledi?» diye sorarlar; «Hak söyledi» derler. O, yücedir, büyüktür. 

Sebe suresindeki bu ayetlerdede,( daha önce müşrik düşüncesindeki şefaat altyapısının taptıkları putların kendilerine Allah katında şefaatçi olacaklarına dair ilgili ayetleri mealleriyle vermiştik.10.18)  müşrik düşüncesindeki şefaat anlayışını red ederek taptıkları şeylerin hesap gününde hiç bir şeye malik olamayacakları belirtilerek en son sözün Allah cc ye ait olacağını bildiriyor.Buradaki istisna edilen "izin verilen" şeyin "tanrı olduklarını ileri sürdükleridir". Burada "Allah katında kendisine izin verilenden başka" cümlesini şu şekilde anlamak gerekmektedir, "izin verilmesi" demek Allahtan başka birisine şefaat etme izni verilmesi değil aksine dünyada iken işlediği ameller karşılığında cennti haketmiş kimseye cennet izni verilmesidir, zaten ayetin son cümlesi bu hakikati gözler önüne sermektedir. 
"Sonunda, gönüllerindeki dehşet giderilince birbirlerine «Rabbiniz ne söyledi?» diye sorarlar; «Hak söyledi» derler. O, yücedir, büyüktür. " 


    ---------------------------------------------------------- 

2.255 Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.  


Bu ayette de "onun izni olmadan şefaat edecek kimdir?" şeklindeki sorunun cevabı diğer ayetlerde karşımıza çıkıyor.Rabbimiz izin ile ilgili ayetlerde genel olarak şu mesajı vermektedir. " SİZLER BENİM BÖYLE SÖZÜM OLMAMASINA RAĞMEN KENDİ UYDURDUKLARINIZI BANA İFTİRA EDEREK ŞEFAATÇİLER KILDINIZ BENİM İZNİM OLMADAN HİÇ KİMSE HİÇ BİRŞEY ORTAYA ATAMAZ. 
                 -----------------------------------------------------
  10.3 Doğrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra arşa hükmeden, işi düzenleyen Allah'tır, izni olmadan kimse şefaat edemez. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?  


Yunus s. 3. ayetide yukarda bakara 255 ayeti ile aynı şekilde,kendi yanlarından uydurdukları şefaatçiler için Allah cc nin böyle bir izni olmadığının beyanıdır.
             ------------------------------------------------------------------
            


21.26-29. «Rahman çocuk edindi» dediler. Haşa; hayır,onlar şerefli kılınmış kullardır.Allah'tan önce söz söyleyemezler; ancak O'nun emri üzerine iş işlerlerAllah, onların yaptıklarını ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar Allah'ın razı  olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler; O'nun korkusundan titrerler. Bunlar içinde kim «Ben, Allah'tan başka bir tanrıyım» derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını böyle veririz. 


Enbiya suresindeki bu ayetlerde " şerefli kılınmış kullar" olarak meallendirilen ayet içine parantez konularak "melekler" denmesine rağmen diğer ayetlerde "rahman çocuk edindi" ayetinin karşılığının ,ayetin metninde olmamasına rağmen "melekler" olarak ifade edilmiştir . Bu ayetler ehli kitabın ," isa ve üzeyir Allahın oğludur" iftiralarına karşı reddiye  olarak  onların Allah karşısındaki durumları bildiriliyor.Müşriklerin iddialarından "meleklerin Allahın kızları olması" ifitrasını red sadedinde geldiğini kabul etsek bile, "onlar Allahın razı olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler" şeklinde istisna edilen şefaatı anlamak için "Allahın razı olduğu kimselerin" akıbetlerinin cennet olduğunu kur'an bize müteakip ayetlerde bildiriyor. Allahın razı olduğu bu kulların cennete girerken meleklerin onlarla olan konuşmaları "meleklerin onları şefaatıdır" .Şefaat kelimesinin lügat anlamı "bir şeyi benzeri olan şeye eklemek" şeklinde ifade edilmiştir. Bu anlama göre meleklerin müminlere olan şefaatı kur'anda diğer ayetlerde şu şekilde anlatılmaktadır. Yani melekler hiç bir mü'min için araya girip ricacı olmayacaktır. Aksine dünyada iken yaptığı ameller karşılığında cenneti hakeden mü'mine , tabiri caizse teşrifatçılık yapacaklardır.


13.24 (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler)  
16.32 Melekler onların canını temizlenmiş olarak alırken: «Selam size; yaptıklarınıza karşılık haydi cennete girin» derler.  
39.73 Rablerine karşı gelmekten sakınanlar, bölük bölük cennete götürülürler. Oraya varıp da kapıları açıldığında, bekçileri onlara: «Selam size, hoş geldiniz! Temelli olarak buraya girin» derler.
    ----------------------------------------------------------------
53.26 Göklerde nice melekler vardır ki, Allah'ın dileyip razı olduğuna izin vermeden önce şefaatleri hiçbir işe yaramaz. 


Yukarda enbiya suresi ayetlerinde geçen ayetlerle aynı olarak "meleklerin "şefaatı" konusu geçmektedir. necm suresindeki bu ayetlerin devamında "müşriklerin meleklere dişi isimler taktıklarnı, bunun ise sadece zan olduğu ifade edilmektedir. enbiya suresinde olduğu gibi bu suredede aynı şekilde müşriklerin meleklere yaptığı yakıştırmaların zan olduğu Allahın razı olduğu kulların haricinde kimseye bir şefaatleri olamayacağı bildiriliyor. Meleklerin şefaatlarının ne şekilde olduğu yukarda verdiğimiz örnek ayetlerde bildirilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, "Allahın dileyip razı olduğuna" şeklinde ifade edilen kimselerin melekler değil cenneti hakeden  müminler olduğu noktasıdır. Yani ayette hiç bir şekilde Allahın dileyip razı olduğu melekler başkasına şefaat edecektir anlamı yoktur.
                  -------------------------------------------------
20.108-109-110. O gün insanlar, dâvetçiye  uyacaklar. Ona karşı yan çizmek yoktur. Artık, çok esirgeyici Allah hürmetine sesler kısılmıştır. Bu yüzden, fısıltıdan başka bir ses işitemezsin. O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat fayda vermez. Allah onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir. Onların hiçbirinin ilmi ise O'nu kuşatamaz.
 

 Bu surede çoğu mealde gördüğümüz bir çeviri hatası bulunmaktadır.Şefaat konusundaki yanlış önkabullerin ayete tasdik ettirilme amaçlı olarak diğer şefaat ayetlerinde olduğu gibi buradada meal Allahtan başka birisinin başka birine şefaat edebileceği zannı verilmek istenmiştir. Meallerin çoğunda "sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaatı" şeklinde çevrilmiştir. Şaban pirişin mealindeki " sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasına" şeklinde çevirmesi doğru bir çeviri olarak kabul edilebilir. Buna göre yine yukardaki ayetlere uygun olarak , Allahın ,dünyada iken söz ve fiilerinden hoşnut olduğu ve bunun karşılığında cenneti hakeden mü'mine verilen karşılık anlatılmaktadır.  Yine burada ön kabullerin ve yanlış meallerin aksine " başkasının "  şeklinde çevrilerek kur'anın aksine Allahtan başka şefaatçiler olduğu gibi bir anlam verilmek istenmiştir.


Bu konu ile ilgili ayetlerin devamını 3. yazımızda ele almak istiyoruz. EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.






 
  

 




 
 

KUR'AN VE ŞEFAAT KAVRAMI (1)

Şefaat kavramı kur'anın en yanlış anlaşılan , üzerinde en çok suistimal yapılan kavramlarından  birisidir. Bu kavramın  nuzul öncesi  cahiliye inancında ne şekilde anlaşıldığını  kur'andan öğrendiğimizde , cahiliye inancına sahip olan müşriklerin kur'anda eleştirilen inançları ile çoğu müslümana hakim olan düşüncenin maalesef aynı olduğunu görmekteyiz. 

Cahiliye inançlarını yıkmak için inen  kur'anın ve özellikle "şefaat" kavramına  " bu şekilde inanın" demesine rağmen cahiliye inancı doğrultusunda anlaşılmasına  sebeb,  başta muhammed sav  adına uydurulan hadisler olmak üzere o hadisler üzerinden kendilerine dünyalık elde etmek amacıyla cahil müslümanlar  üzerinde hegemonya kurmak isteyen  ve çoğunlukla tasavvuf ekolune mensup "din baronlarıdır".Kendilerini ahiretin garantisi olarak göstermelerini sağlaması açısından bir araç olarak görülen bu kavram zaman içinde istismara müsait bir kavram haline getirilmiştir. 

Şefaat kavramı kur'anın hiç bir yerinde ,günahkar müslümanların ahirette bir başkası tarafından günahlarının bağışlanması için Allahtan o kul için bir istek şeklinde ifade edilmez. Yazının hacmini büyütmemek amacı ile hadis adı altında uydurulan sözlerin burada eleştirisini yapmak yerine bu kavramın kur'an bütünlüğü içinde nasıl anlatıldığını görelim. 

Kur'an bütünlüğünü özellikle vurgulamamızdan kasıt bu kavram kur'anı kerimde , 1-şefaatı reddeden ayetler,2- şefaate istisna getiren ayetler,3- sefaatı izne bağlayan ayetler olarak guruplanarak anlatılmıştır. Bu ayetlere ilave olarak hesap gününde herkesin yaptığının kendisine eksiksiz ödeneceği, zerre kadar haksızlık yapılmayacağı, sadece yaptıklarına karşılık göreceğini bidiren ayetleride bu çerçeve içinde anlamak gerekmektedir.


Önce kur'anda nuzul öncesi şefaat düşüncesinin ne şekilde anlatıldığı ayetleri görmek gerekmektedir.

10.18 Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: «Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır» derler. De ki: «Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?» Allah, onların  ortak koşmalarından münezzehtir.
  

6.94 Onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi size verdiklerimizi ardınızda bırakarak bize birer birer geldiniz; içinizde Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçılarınızı beraber görmüyoruz. And olsun ki aranızdaki bağlar kopmuş, ortak sandıklarınız sizden ayrılmışlardır» denecek. 

7.53 (Fakat onlar), Onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar. Tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler. Şimdi bizim şefaatçılarımız var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz mümkün mü ki, yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (putlar) da kendilerinden kaybolup gitti.  


26.96-orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler. 97-andolsun Allaha biz apaçık bir sapıklıkta idik.98-çünkü bizi sizi Alemlerin rabbı ile eşit tutuyorduk.99-bizi o mücrimler saptırdı.100-bizim için bir şefaatçı yok.101-nede sadık bir dost. 


30.12 Kıyamet koptuğu gün suçlular umutsuz kalıverirler. 
30.13 Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.
 
  36.23 «O'nu bırakıp da tanrılar edinir miyim? Eğer Rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrıların şefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar.» 

 
   36.74 Allah'ı bırakıp da, kendilerine yardımı dokunur diye, başka tanrılar edindiler.75- Halbuki onlar, kendilerine yardım edemezler. Sadece kendileri onlar için hazırlanmış askerlerdir 
 
 

46.27.28 And olsun ki, çevrenizde bulunan birçok kentleri yok etmişizdir. Belki doğru yola dönerler diye ayetleri türlü türlü anlatmışızdır.O zamanlar, Allah'ı bırakıp da O'na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Ama tanrıları onlardan uzaklaştılar. Bu, onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir 
 
 74.48 Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.  


Mealini verdiğimiz örnek ayetlerden anlaşıldığı üzere nuzül öncesi arap toplumuna hakim olan inanç Allahı bırakıp taptıkları putlara yükledikleri görevlerden biriside onlardan şefaat beklemeleridir. Kur'andaki diğer şefaat ayetleri  bu ayetlerdeki müşriklerin beklentilerinin boş bir beklenti olduğunu göstermek amaçlıdır. Bu kavramın yanlış anlaşılmasına sebeb olan şefaate istisna getiren ve şefaati izine bağlayan ayetlerinde bu beklentilerin boş olduğunu göstermek amaçlı olmalarına rağmen kur'an bütünlüğü gözetilmeden okunması sonucu izin verilen bazı kimselerin şefaat yetkisi olduğu inancına sahip olunmuştur. Ve bu ayetler "din baronlarının" joker ayetleri olarak müridleri üzerinde büyük bir karizma sağlamıştır. Şefaati tümüyle reddeden ayetlerin meallerini görerek konuya devam edelim. 

2.48 Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun. 

2.123 Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden korunun  
2.254 Ey inananlar! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmayacağı günün gelmesinden önce sizi rızıklandırdığımızdan hayra sarfedin. İnkar edenler ancak yazık edenlerdir. 

10.27 Kötülük işleyenlere kötülükleri kadar ceza verilir; onların yüzlerini zillet bürür; Allah'a karşı onları savunacak yoktur; yüzleri, geceden kara bir parçayla örtülmüş gibidir. Bunlar cehennemliklerdir, orada temelli kalırlar.  

13.34  Onlara, dünya hayatında azap vardır, ahiret azabı ise daha çetindir. Allah'a karşı onları bir koruyan da yoktur.  

13.37 Böylece Biz Kuran'ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir dost ve seni koruyan çıkmaz 

14.31 İnanan kullarıma söyle, namazı kılsınlar; alışveriş ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli sarfetsinler. 


26.88O gün, ne mal fayda verir ne de evlât.
 26.89Ancak Allah'a temiz bir kalp ile varan başka. 



31.33 Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun. Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın  

 40.18 Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.   


40.21 Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce ve kendilerinden daha kuvvetli olan ve yeryüzünde daha çok eser bırakan kimselerin sonuçlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Allah onları suçlarıyla yakalamıştır. Allah'a karşı onları koruyan yoktur. 

40.33 «Arkanıza dönüp kaçacağınız gün Allah'a karşı sizi koruyan bulunmaz. Allah'ın saptırdığını doğru yola getirecek yoktur.»  


42.47 Allah katından, geri çevrilemeyecek günün gelmesinden önce Rabbinizin çağrısına cevap verin. O gün hiçbirinize sığınacak yer bulunmaz, inkar de edemezsiniz. 

60.3 Yakınlarınız ve çocuklarınız size kıyamet gününde bir fayda veremezler. Allah onlarla sizi ayırır. Allah işlediklerinizi görendir.  


74.48Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez. 
 
 

82.019 O gün, kimsenin kimseye hiçbir fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır.  

86.9 Sırların orta yere çıkarılacağı gün; 10-Artık onun için bir kuvvet ve bir yardımcı yoktur.
 

 Bu ayetlerde ortak nokta hesap günü kimsenin hiçbir kimseye bir fayda sağlayamacağıdır.Bir diğer ayetler gurubu hesap gününde sadece ALLAH cc nin kullarına yardım edeceğidir.   



4.123 Bu, sizin kuruntularınıza ve Kitap ehlinin kuruntularına göre değildir. Kim fenalık yaparsa cezasını görür, kendisine Allah'tan başka ne dost ve ne de yardımcı bulur. 


6.51 Rablerine toplanacaklarından korkanları Kuran ile uyar. O'ndan başka bir dost ve aracıları yoktur. Umulur ki Allah'tan sakınalar. 
 
  6.70 Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kuran ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün, o takdirde Allah'dan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz

032.004] [DI] Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Düşünmüyor musunuz  
 32.4 Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Düşünmüyor musunuz.


39.43 Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: «Onlar bir şeye sahip olmadıkları, akıl da edemedikleri halde mi şefaat edecekler?  


39.61 Allah, Kendisine karşı gelmekten sakınan takvâ ehlini ise, iman ve takvâları sayesinde, o cehennemden kurtarıp muratlarına kavuşturur. Onlara hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar asla üzülmezler de. 


Şefaat  kavramı ile ilgili olarak hesap günü yapılacak muamele yine bizlere kur'anda bir çok ayette bildirilmektedir.  Bu ayetlerden birkaç örnek meal bizlere konuyu anlamada yardımcı olacaktır.   


2.281 Allah'a döneceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazancının kendisine eksiksiz verileceği günden korkunuz.  


3.25 Geleceğinden şüphe olmayan günde, onları topladığımız ve haksızlık yapılmayarak herkese kazandığı eksiksiz verildiği zaman, nasıl olacak. 

3.161 Hiçbir peygambere ganimete ve millet malına hiyanet yaraşmaz; haksızlık kim yaparsa, kıyamet günü yaptığı ile gelir, sonra, haksızlık yapılmaksızın herkese kazanmış olduğu ödenir.  

21.47Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz. 


023.101-103- Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır.Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler .   


39.68-70. Sura üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölür. Sonra Sura bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar. Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır, kitap açılır, peygamberler ve şahidler getirilir ve onlara haksızlık yapılmadan, aralarında adaletle hüküm verilir.Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir .  


45.22 Allah gökleri ve yeri gerçekle yaratmıştır; her cana, kazandığının karşılığı verilir, onlara zulmedilmez. 


45.28 Her ümmeti diz üstü çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kitabına çağrılır. Onlara denir ki: "Bugün, size işlediğinizin karşılığı verilecektir". 


16.111O gün, herkesin kendi derdine düşüp çabalayacağı ve herkesin işlediğinin haksızlığa uğratılmadan kendisine ödeneceği bir gündür. 


Bu ayetlerden anlaşılacağı hesap gününde herkes yaptığının karşılığını görecek ve kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacaktır. başka ayetlerde Allahın mümin kullarını soktuğu cennetin karşılığı o müminlerede "yaptıklarınıza karşılık olarak" şeklinde ifade edilmektedir. Hiçbir ayette "şunun şeffati ile sen cennete girdin" şeklinde bir ifade yeralmaz. Cehennemi veya cenneti haketmek dünyada iken yapılan amellerin karşılığı olarak kullara verilmektedir. Bu konu ile iligli bir kaç ayeti örnek olarak verelim.  


7.43 Cennette altlarından ırmaklar akarken gönüllerinden kini çıkarıp atarız. «Bizi buraya eriştiren Allah'a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola iletmeseydi, biz doğru yolu bulamazdık. And olsun ki Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmiştir» derler. Onlara, «İşlediğinize karşılık işte mirasçısı olduğunuz cennet» diye seslenilir.  


43.72 İşlediklerinize karşılık, size miras verilen işte bu cennettir. 


10.9 İnananlar ve yararlı iş yapanları, imanlarına karşılık Rableri doğru yola eriştirir; nimet cennetlerinde onların altlarından ırmaklar akar. 


6.127Rablerinin katında selamet yurdu onlarındır. O, işlediklerinden ötürü onların dostudur

3.57 İnanıp yararlı iş işleyenlerin ecirleri ise tastamam verilecektir. Allah zalimleri sevmez.

4.173 İnananlara ve yararlı iş işleyenlere, ecirlerini ödeyecek, onlara olan bol nimetini daha da artıracaktır. Kulluk etmekten çekinenleri ve büyüklük taslayanları elem verici bir azaba uğratacaktır. Onlar kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı bulamazlar. 


Yukarda örneklerini verdiğimiz şefaati tümden reddeden ayetlerin, şefaatin Allahtan başkasına has olmadığına dair ayetlerin,cenneti ve cehennemi hakedenlerin bu hakedişlerinin sebebinin dünyada iken yaptıklarının karşılığı olduğu ve kendilerine zerre kadar haksızlık yapılamayacağını bildiren ayetlerin ışığında şefaat konusuna istisna ve izne bağlayan ayetleride yukarıda örneklerini verdiğimiz ayetlerin ve kur'an bütünlüğünde anlaşılması gerekmektedir. Kitabında bir eğrilik ve tenakuz bulunmayan rabbimizin hem şefaati reddeden ayetleri hemde başka birisine şefaat izni vermesini başka türlü anlayamayız. Rabbimiz ayetlerinde hem   " kıyamet günü benden başka bir yardımcınız yok" diyecek hemde " bende başka kişilere şefaat izni vereceğim" diyecek. Ancak bu konu daha geniş bir çerçevede anlaşılması gerektiği için bunu yazımızın ikinci bölümünde incelemek istiyoruz. 


EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.