21 Haziran 2015 Pazar

ETTAHİYYATU Duası Üzerine Bir Mülahaza


"Ettahiyyatu" adı ile bildiğimiz dua hepimizin çocukluğunda ilk öğrendiği dualardan biri olup, namazlarda "Teşehhüd" diye bildiğimiz oturuşta okunan bir duadır. Bu dua ile ilgili rivayetlere baktığımızda Allah(c.c) ve Elçisi'ne atfedilen en büyük iftiralardan biri olan "miraç" hadisesinde(!) Allah(c.c), Muhammed(a.s) ve Cibril'in üçlü konuşmasının bir ürünü olduğu şeklinde bilgiler mevcuttur. Yazımızın konusu bu tür iftiralar değil, dua içinde okunan "es-selamu aleyke eyyuhen-nebiyyu" ibaresi ile ilgili olacaktır.

Duanın Arapça metni ve meali şöyledir;

Ettehiyyatu lillahi ves-salevatu vet-tayyibatu, esselamu aleyke eyyühen-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuh, es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihiyn. Eşhedu enla ilahe illallah, ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluh.

Dil ile, beden ile ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah’adır. Ey Peygamber! Allah’ın selâmı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selâm bizim üzerimize ve Allah’ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve Peygamberidir.

Bu duanın okunmasının fıkhi yönden hükmünün ne olduğu hakkında ilmihal kitaplarındaki bilgilerin namazın sadece şekilsel bir boyuta indirgenmiş olmasının bir yansıması olduğunu düşündüğümüzü kısaca ifade ettikten konumuza geçebiliriz.

Bu duanın metnine baktığımızda akla ilk olarak gelen soru "Muhammed(a.s) bu duayı kendisi okumuş mudur? Şayet okumuş ise kendisine mi selam ediyor?" şeklinde olacaktır. Soru gayet mantıklı ve haklıdır. Bu soruya klasik ilmihal bilgileri ile namaza yaklaşanların verecekleri cevap bir çok kimseyi tatmin etmeyecektir. Ettahiyyatu duasını Muhammed(a.s)'ın namazda okuması mümkün değildir, kendisine salat ve selam etmesi gibi bir duruma düşmesi söz konusu olamaz. Bu duayı ashabına tavsiye ederek, onların okumuş olması daha kuvvetli bir ihtimaldir. Bu duanın farklı versiyonlarının da olduğunu burada hatırlatmak isteriz.

Şunun bilinmesi gerekir ki; Muhammed(a.s) ve ashabının kıldıkları namaz, şekilsel olarak bizim bugünkü kıldığımız namaz ile aynı olabilir. Namaz ibadeti içinde olan "kıyam", "rüku", "secde" gibi yapılanlar namazın olmazsa olmazlarındandır. Ancak Muhammed(a.s) ashabına bugün anladığımız anlamda ilmihal türünden bilgiler verip namazı şekilsel bir ritüele indirgememiştir.

Namaz bir tevhid sembolu olarak Muhammed(a.s) ve ashabının hayatında yer almakta, namaz içinde yapmış oldukları kıyam, rüku ve secde ile sadece Allah(c.c)'yi Rab ve İlah tanıdıklarını ilan etmekteydiler. Bu namaz içinde illa ki bir takım şeyler okunmakta idi ve bu okunanların anlamı Muhammed(a.s) ve ashabı tarafından bilinmekte ve hayat içinde yerini bulmaktaydı.

Etttahiyyatu duasının uydurma rivayetler ile yüceltilmiş olması bir tarafa, bugün okunduğu şekli ile okunmasının Muhammed(a.s)'ın yaşadığı zaman zarfı içinde AHZAB 56 ayeti gereğince yapılmış bir dua olduğunu söylemek mümkündür.

[033.056] Muhakkak ki, Allah Teâlâ ve melekleri peygamber üzerine salatta bulunurlar. Ey imân etmiş kimseler! O'nun üzerine salatta, teslimiyetle selâmda bulunun.

AHZAB 56 ayetinde Allah(c.c) ve meleklerinin Muhammed(a.s)'a salat yani destekte bulundukları belirtilmekte ve mü'minlerin bu desteğe ortak olarak Muhammed(a.s)'ı desteklemeleri istenmektedir.

Ettahiyyatu duası bu emrin bir gereği olarak tevhid eylemi olan namaz içinde mü'minlerin okudukları bir duadır. Bu dua Muhammed(a.s)'ın ashabı tarafından bugün bizlerin okuduğu şekli ile yani sadece ilmihal bilgileri ile donatılmış kitaplarda yazdığı için değil (vacip hükmünde olduğu için okunması, okunmaması sonucunda namazın sıhhatine halel getireceği gerekçesi gibi), Allah(c.c)'nin onlara olan emrinin bir neticesindedir.

Burada bilinmesi gereken bir durum vardır; Dua etmek demek sadece dilde kalan, içselleştirilmemiş ve fiile dökülmemiş sözler değil, pratik hayata indirgenen ve hayat içinde yerini bulan sözlerdir. Ashab eğer Muhammed(a.s)'a salat ve selam ediyorsa, bu salat ve selamın ne demek olduğunu ve olması gerektiğini, yaşadıkları hayat içinde göstermekteydiler. Ashab bu duayı sadece dilde söylenmesi gereken içi boş bir dua olarak değil, yaşantısı ile Muhammed(a.s)'a destek vererek yani salat ederek gösteriyordu.

Bugün bu duanın okunmasını bir takım fıkhi hükümlere bağlayarak illa ki okunması gerektiğini iddia ediyor değiliz. Düşüncemiz odur ki; namaz ibadeti içinde kişi Rabbine nasıl dua etmek istiyorsa edebilir; bunun Arapça olarak yapılma şartı yoktur. Kişi anlamını bildiği dil üzerinden Rabbine karşı istediği gibi dua edebilir.

Muhammed(a.s)'ın yaşadığı zaman içinde, ashabın okuduğu bu dua içindeki "es-selamu aleyke eyyühen-nebiyyu" ibaresinin bu şekli ile okunmasının herhangi bir mahzuru olduğunu düşünmemekteyiz çünkü Muhammed(a.s) hayatta ve ashabı ona olan desteklerini Allah(c.c)'yi şahit kılarak beyan etmektedirler.

Bugün bu duayı okurken "es-selamu aleyKE" şeklinde okumanın şöyle bir mahzuru vardır; ibarede görünen "KE" zamiri muhatap zamiri olup, karşınızda duran kişiye karşı kullanılır. Muhammed(a.s) bugün hayatta olmadığına göre bu duayı böyle okumak yanlıştır. Bazılarınca bu duanın metni ayet metni gibi algılandığı için, ibarede herhangi bir yanlışlık olup olmadığı sorgulanmamakta, hatta böyle bir sorgulamanın yapılmış olması başlı başına bir cürüm sayılmaktadır.

Öyleyse bu duanın metnini nasıl okumak gerekir ki yanlışa düşmekten kurtulalım?

Dua içindeki "es-selamu aleyKE" ibaresi yerine "es-selamu alen-nebiyyi" (selam nebinin üzerine olsun) veya "es-selamu alelenbiyai" (selam nebilerin üzerine olsun) ibarelerini kullanabiliriz.

Ettehiyyatu lillahi ves-salevatu vet-tayyibatu, ESSELAMU ALENNEBİYYİ ve rahmetullahi ve berekatuh, es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihiyn. Eşhedu enla ilahe illallah, ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluh.

Ettehiyyatu lillahi ves-salevatu vet-tayyibatu, ESSELAMU ALELENBİYAİ ve rahmetullahi ve berekatuh, es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihiyn. Eşhedu enla ilahe illallah, ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluh.

Bu duanın illa ki Arapça ibareler ile okunması gibi veya illa ki bu dua okunacak şeklinde bir düşüncemiz olmadığını hatırlatmak isteriz. Kişi namazda iken ister bunu Arapça olarak, ister mealini  ister başka bir duayı okuyabilir.

Sonuç olarak; Ettahiyyatu adı ile bildiğimiz duanın metnindeki "KE" zamiri, muhatap zamiri olması ve Muhammed(a.s)'ın ölmemesi gibi bir durumu çağrıştırdığı için ilmihal kitaplarındaki öğretildiği şekli ile sakınca içermektedir. Bu duanın okunma mecburiyeti olmamakla birlikte okumak isteyenler için yukarda verdiğimiz iki örnek dua metni okunabilir.

EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selâm bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Kaynak Linki : http://www.manevihayat.com/forum/konu/ettehiyyatu-duasi-sozleri.8303/
Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selâm bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Kaynak Linki : http://www.manevihayat.com/forum/konu/ettehiyyatu-duasi-sozleri.8303/

6 yorum:

  1. Selam olsun İbrahim'e! şeklinde Kur'an'da bir ayet vardır. Bu ayet namaz içerisinde okunursa İbrahim'e selam verilmiş olunmuyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın kardeşim yazıyı dikkatle okumamamışsınız veya ben eksik anlatmışım duanın problem teşkil eden ibaresi "ke" zamirinin kullanılması bu zamir karşınızdaki muhataba kullanılır Muhammed as ölmüş bir kimse olduğu için bu zamir kullanılmaz "esselamamu alennebiyyiü" şeklinde söylenmesinde bir mahzur olmadığın hatırlattım buna dikkat edin lütfen selamlar.

      Sil
    2. Doğrudan Selam aleyke olarak değil . Saffat suresindeki selamların hepsi "Selamun ala " diye geçiyor.

      Sil
  2. 18 - Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.

    19 - Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

    20 - De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"

    21 - De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."

    22 - De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."

    23 - "Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.CİNN

    YanıtlaSil
  3. Net,nokta teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  4. Ben bu duada şirk olduğu kanaatindeyim

    YanıtlaSil