18 Nisan 2024 Perşembe

Bakara s. 36. Ayetinin Çevirisi Üzerinde Bir Mülahaza

Kur'an ayetleri ile ilgili olarak yapılan farklı yorum ve çevirilere baktığımızda, bu farklılıkların pek çok nedene dayandığını görürüz. Bu nedenlerden bir tanesi de "Zamirin Mercii", yani ayet içinde bulunan zamirin hangi isme döndüğü konusunda ortaya çıkan görüş ayrılıklarıdır. Bu konuda birçok müstakil eser ve akademik makale bulunmakta olup daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenler bu makalelere bakabilirler. 

Biz bu yazımızda ilgili ayet içinde bulunan zamirin, yapılan çevirilerde genel kaide olan, zamirin en yakın isme değil, diğer bir isme döndürülmesinden kaynaklanan anlam farklılığı üzerindeki düşüncemizi ortaya koymaya çalışacağız. 

Ayetin Arapça metni ve çevirileri şu şekildedir:

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا ف۪يهِۖ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ

Ancak şeytan her ikisinin de ayağını ORADAN kaydırdı ve kendilerini içinde bulundukları yerden çıkarttı. Biz de: "Birbirlerinize düşman olarak oradan inin. Yeryüzünde sizin için bir yerleşme yeri ve belli süreye kadar geçiminizi sağlayacak varlık verilecektir" dedik.

Tek bir meal örneği vermiş olmamızın nedeni, öncelikle hedefimizin mealleri yapan kişiler değil, yapılan mealler olmasındandır. Karşılaştırmalı meallerin toplandığı herhangi bir sitede bu ayetin meallerine bakanlar, bütün meallerin anlam olarak aynı olduğunu göreceklerdir.

Yapılan çeviride "oradan" kelimesini altı çizili olarak yazma nedenimiz, sıkıntının bu kelimeye "Oradan" anlamı verilmiş olmasından kaynaklanmasıdır. Arapça karşılığı ANHA olan kelime, tetkik etme imkanı bulduğumuz bütün meallerde, CENNET anlamı kast edilerek yazılmıştır. Bizim düşüncemiz ANHA edatı ile CENNET'in değil, Adem ile eşinin yaklaşmaması istenilen AĞACIN kast edilmiş olduğudur. Bu ayette

Bakara s. 35. ayeti metni ve çevirisi şu şekildedir:

وَقُلْنَا يَآ اٰدَمُ اسْكُنْ اَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَاۖ وَلَا تَقْرَبَا هٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِم۪ينَ 

Ve dedik ki: 'Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu AĞACA yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.'

Bu ayette geçen iki kelime olan "Cennet" ilk, "Ağaç" ise ikinci sıradadır. Genel geçer gramer kaidesi olarak, zamirin dönmesi gereken yer "Cennet" değil, "Ağaç" kelimesi olmalıdır. Çünkü 36. ayette geçen "Ha" zamirinin dönmesi gereken yer kendisine en yakın kelime olan "Ağaç" kelimesidir.

Burada, "Peki Kur'an meali yapanlar bu kadar basit bir kuralı bilmiyorlar mı?" şeklinde bir sorunun akla gelmesi gayet normal, hatta gereklidir.

Peki, Bakara s. 36. ayetindeki ha zamiri neden ağaca değil de cennet kelimesine döndürülmüş?.

Kur'an meali yapanların tamamı, elbette böyle bir kaidenin olduğunu bilmekte ve bu kaideyi göz önüne alarak ayet çevirilerini yapmaktadırlar. Bu soruya bizim verebileceğimiz cevaplardan bir tanesi ise dikkatli bir okuma yapılmamış olmasını düşünmemizdir. Kur'an'ı yüzlerce binlerce kez okuyup ta bazı anlamları yakalayamamak asla bir suç değil, gayet doğal bir durumdur. Çünkü okuyan kişinin bilgi birikimi, onun Kur'an'ı anlamasında önemli bir rol oynamaktadır. Biz bunu derken "Biz bu işi yalayıp yuttuk" şeklinde asla bir iddia içinde değiliz. Çünkü Kur'an, okundukça kendisini açan bir kitap'tır. Biz de defalarca okumuş olmamıza rağmen bu ayrıntıyı daha önce maalesef fark edemedik.

Bizim düşüncemize göre meal yapıcıları Kur'an'da geçen Adem ve İblis kıssasının şayet dikkatli olarak okumuş olsalardı, böyle bir hataya düşmezlerdi. Şöyle ki:

Eğer 36. ayette geçen "Anha" yerine, kıssanın geçtiği diğer ayetlerde "Cennet" yerine kullanılan edatın hangisi olduğuna bakmış olsalardı daha isabetli bir anlamı yakalayabilirdi.

Bu kıssanın geçtiği, Bakara s. 35, 38, Araf s. 13, 18, Hicr s. 34, Taha s. 123, Sad s. 77. ayetlerine bakıldığında, ayet içinde geçen "minha" edatının cennet yerine kullanıldığı, ve bu kullanımdan hareketle bile, 36. ayette geçen "Anha" edatının cennet yerine değil de ağaç yerine kullanılmış olduğu kolayca anlaşılabilirdi. 

Durum böyle olunca, "Anha" edatını ağaca götürerek bir anlam verecek olursak, Bakara s. 36. ayetinin meali nasıl olabilir?. 

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا "Derken şeytan ikisinin ayağını (anha) ondan kaydırdı."

Dikkat edilirse "Anhaedatına bütün meallerde verilen "Oradan" anlamını değil, "Ondan" anlamını verdik. Bunun nedeni ise 35. ayette geçen وَلَا تَقْرَبَا هٰذِهِ الشَّجَرَةَ "ikiniz şu ağaca yaklaşmayın" emrinin şeytanın vesvesesi ile çiğnetilmiş olmasıdır. 

Yani şeytan, Adem ile eşine vesvese vererek önce onların emre karşı gelmelerini sağlamış, sonra da cennetten çıkarılmalarına sebep olmuştur. Bizim bu ayete verdiğimiz anlam şu şekildedir:

---Bakara s. 36- Derken şeytan ikisini ağaca yaklaşmama emrine riayet etmekten kaydırmış ve böylelikle ikisini içinde bulundukları yerden çıkarmış, ve biz de "Birbirinize düşman olarak inin, sizin için (bundan sonra) yeryüzünde belirli bir vakte kadar yerleşim ve faydalanma vardır" demiştik.

Meal yapıcıları eğer bu ayeti dikkatli bir biçimde okumuş olsaydı, cennetten çıkarılmanın öncesinde bir emir ihlali yapılmış olduğuna dikkat ederek, sonrasında cennetten çıkarılmanın meydana geldiğini görebilirlerdi.

Burada bazı kimseler, "Peki senden başka kimse böyle bir anlam vermediyse, senin doğru olduğunun kanıtı nedir?" diyebilir. Biz hiçbir zaman Kur'an ile ilgili olarak yaptığımız yorumlarda kendimizi tek doğru olarak asla gösterme cüretinde bulunmadık. Yanlış yaptığımızı iddia eden delilini ortaya koyar biz de bu delile göre hareket ederiz. Burada şunu da ilave etmek isteriz ki bizim bu ayete verdiğimiz anlam türedi bir anlam değildir. Zemahşeri'nin Keşşaf'ında bu ayetin tefsirine bakanlar, orada da böyle bir düşüncenin olduğunu görebilirler. Biz "Zemahşeri ne derse doğrudur" şeklinde bir iddia ile bunu söylemiyoruz. Bizim iddiamız, bu ayet üzerinde üzerinde yapılan böyle bir yorumun daha isabetli olduğu yönündedir.

                                       EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder