Musa as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Musa as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Aralık 2011 Perşembe

Musa a.s Kıssası 1 ( Risalet Öncesi)

Musa as kur'anda adı geçen resuller içinde kıssası en fazla yer tutan resul olması itibariyle ayrı bir öneme sahiptir. Musa as ın  kıssasını, 1- risalet öncesi, 2- firavun ile mücadelesi, 3- mısırdan çıkış şeklinde 3 bölüme ayrımak mümkündür , bu bölümleri kur'an ayetlerinin bize verdiği bilgi dahilinde anlamaya çalışacağız. Önce musa as ın hayatının ,doğumundan ailesi ile birlikte medyenden çıkıp "tuva" vadisine gelişine  kadar olan bölümünü kur'an ayetlerinin nasıl anlattığını görelim.   


Musa as doğumu ile evlenmesi arasındaki olaylar kasas suresi 1-28. ayetlerinde şu şekilde anlatılır. 


1- Ta, Sin, Mim.
2- Bunlar, apaçık Kitab'ın ayetleridir.
3- Mü'min olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun'un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacağız.
4- Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı.
5- Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz.
6- Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde 'iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım', Firavun'a, Haman'a ve askerlerine, onlardan sakındıkları şeyi gösterelim.
7- Musa'nın annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik).
8- Nihayet Firavun'un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi.
9- Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi.
10- Musa'nın annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı. Eğer mü'minlerden olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı.
11- Ve onun kız kardeşine: "Onu izle," dedi. Böylece o da, kendileri farkında değilken onu uzaktan gözetledi.
12- Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi.
13- Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
14- O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir 'hüküm ve hikmet' ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.
15- (Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi.
16- Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece (Allah) onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir.
17- Dedi ki: "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."
18- Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: "Sen açıkça bir azgınsın."
19- Sonunda ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak istemiyorsun."
20- Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim."
21- Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi.
22- Medyen'e doğru yöneldiğinde de: "Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip iletir" dedi.
23- Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları su başına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler.
24- Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım."
25- Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o: "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun."
26- O (kadın)lardan biri dedi ki: "Ey babacığım, onu ücretli olarak tut; çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı gerçekten o kuvvetli, güvenilir (biri)dir."
27- (Babaları) Dedi ki: "Doğrusu ben, sekiz yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere, şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan, artık o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem; beni de inşaAllah salih olanlardan bulacaksın."
28- (Musa) Dedi ki: "Bu, benimle senin aranda olan (bir antlaşma)dır. Bu durumda iki süreden hangisini yerine getirirsem, artık bana karşı bir haksızlık söz konusu olamaz. Allah, söylediklerimize vekildir."



Musa as evlenip ailesi ile yola çıkması ve " tuva" vadisinde rabbi ile olan konuşması birkaç surede anlatılır ilgili ayet mealleride şöyledir.

Taha s. 9-48. ayet mealleri şöyledir.   


9- Sana Musa'nın haberi geldi mi?
10- Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum."
11- Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa."
12- "Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın."
13- "Ben seni seçmiş bulunuyorum; bundan böyle vahyolunanı dinle."
14- "Gerçekten Ben, Ben Allah'ım, Benden başka İlah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl."
15- "Şüphesiz, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı çabanın karşılığını alması için, onun (koşup haberini) neredeyse gizleyeceğim."
16- "Öyleyse, ona inanmayıp kendi hevasına uyan, sakın seni ondan alıkoymasın; sonra yıkıma uğrarsın."
17- "Sağ elindeki nedir ey Musa?"
18- Dedi ki: "O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var."
19- Dedi ki: "Onu at, ey Musa."
20- Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş).
21- Dedi ki: "Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz."
22- "Elini koltuğuna sok, bir hastalık olmadan, başka bir mucize (ayet) olarak bembeyaz bir durumda çıksın."
23- "Öyle ki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım."
24- "Firavun'a git, çünkü o azmış bulunuyor."
25- Dedi ki: "Rabbim, benim göğsümü aç."
26- "Bana işimi kolaylaştır."
27- "Dilimden düğümü çöz;"
28- "Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar."
29- "Ailemden bana bir yardımcı kıl,"
30- "Kardeşim Harun'u"
31- "Onunla arkamı kuvvetlendir."
32- "Onu işimde ortak kıl,"
33- "Böylece Seni çok tesbih edelim."
34- "Ve Seni çok zikredelim."
35- "Şüphesiz Sen bizi görüyorsun."
36- (Allah) Dedi ki: "Ey Musa istediğin sana verilmiştir."
37- "Andolsun, Biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk."
38- "Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki:)"
39- "Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu Benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, Kendim'den sana bir sevgi yönelttim."
40- "Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa."
41- "Seni Kendim için seçtim."
42- "Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin ve Beni zikretmede gevşek davranmayın.
43- "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor."
44- "Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."
45- Dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten, onun bize karşı 'taşkın bir tutum takınmasından' ya da 'azgın davranmasından' korkuyoruz."
46- Dedi ki: "Korkmayın, çünkü Ben sizinle birlikteyim; işitiyorum ve görüyorum."
47- "Haydi ona gidin de deyin ki: Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğulları'nı bizimle birlikte gönder ve onlara (artık) azap verme. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."
48- "Gerçekten bize vahyolundu ki: Doğrusu azap, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üstünedir."
 

Şuara s. 10-17. ayet mealleri şöyledir.  



10- Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git;"
11- Firavun'un kavmine, hala sakınmıyorlar mı?"
12- Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum."
13- "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder."
14- "Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum."
15- (Allah:) "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz."
16- "Gecikmeksizin Firavun'a giderek deyin ki: Gerçekten biz, alemlerin Rabbinin elçisiyiz,"
17- "İsrailoğulları'nı bizimle birlikte göndermen için (sana geldik)."

Neml s. 7- 12. ayet mealleride şöyledir.  


7- Hani Musa ailesine: "Şüphesiz ben bir ateş gördüm" demişti. "Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim."
8- Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi: "Ateş (yerin)de olanlar da, çevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir.
9- "Ey Musa, gerçekten Ben, güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah'ım."
10- "Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz."
11- "Ancak zulmeden başka; sonra kötülüğün ardından iyiliğe çevirirse, artık şüphesiz Ben, bağışlayanım, esirgeyenim."
12- "Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir."

 Kasas s. 29-35. ayet mealleri şöyledir.   


29- Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine: "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi.
30- Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah Benim;" diye seslenildi.
31- "Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."
32- "Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur."
33- Dedi ki: "Rabbim, gerçekten onlardan bir kişi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum."
34- "Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum."
35- (Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsınız."

Naziat s. 15-26. ayet mealleride şöyledir.


15- Musa'nın haberi sana geldi mi?
16- Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva'da seslenmişti:
17- "Firavun'a git; çünkü o, azdı."
18- Ona de ki: “Temizlenmek ister misin?"
19- "Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun."
20- (Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
21- Fakat o, yalanladı ve isyan etti.
22- Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını döndü.
23- Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;
24- Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim."
25- Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
26- Gerçekten bunda 'içi titreyerek korkacak' kimse için elbette bir ibret (ders) vardır.

Musa as kıssasını kur'anda değişik surelerde anlatılan şekli ile değil kronolojik bir takip ile okumak isteyenlere kolaylık olması açısından 3 bölüme ayırıp 1. bölümde doğumu ve risalet verilip firavuna gitmesi emredilen bölümlerin anlatıldığı kur'an ayetlerini aldık ayetlerin verdiği bilgiler harici herhangi bir bilgiye yer vermedik . Tefsirlere baktığımız zaman kıssalar başta olmak üzere israiliyyat kaynaklı bir çok bilginin kıssalardaki boşlukları doldurma çabası içinde olduğunu görmekteyiz. Kendisine kur'an inen muhammed s.a.v in bile kıssalar hakkındaki bilgisi inen ayetler çerçevesi dahilinde iken bize ne oluyorki ona verilen bilgiler eksikmişcesine ilave uydurmaları ekleyerek ayetlerin verdiği haberlerin haricindeki bilgilere tevessül edelim.   


 Kur'anda bir sureden fazla anlatılan kıssalarda gözümüze çarpan farklı ibareler musa as kıssasında gözümüze çarpmaktadır, yukarda kıssa ile ilgili verdiğimiz ayet meallerindede bu farklı ibarelere rastlamaktayız. "Tuva" vadisinde, Allah cc nin musa as  ile konuştuğu ayetlere bakacak olursak bunları görürüz , kıssalarda olan aynı olayın farklı ibareler ile anlatılmasındaki hikmet kıssaların birer tarihi olay olarak değil daha çok bizler tarafından ibret alınması gereken yönünün öne çıkarılmasıdır, aksi takdirde musa as ın başına gelen tek bir olayın değişik ibarelerle kur'anda yer almasını anlayamayız . Bir kıssada esas olan onun yaşanmışlığı zamanındaki olaylardan ziyade bize verdiği mesajdır, "tuva" da geçen konuşmalarıda bu şekilde anlamak gerekmektedir. Yazımızın 2. bölümünde musa as ın firavun ile olan mücadelesinin konu edildiği ayet meallerini göreceğiz.

              EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.  

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Musa a.s ve Salih Kul Kıssası

İnsanlığın varoluşundan beri  din maskesi altında bazı insanların, diğer bazı insanlar üzerinde baskılarını devam ettirmek için,  kendi düşüncelerinin ürünü insanüstü varlıklar türetip bu varlıklarla iletişim halinde bulundukları iddasını sürdüregelmektedirler. Bu tip  iddalardan  maalesef islam kültürü ve müslümanlarda kurtulamamışlardır. Kehf suresinde anlatılan musa as ve salih kul kıssasından yola çıkılarak "hızır" mitolojisi yaratılmış "her nefis ölümü tadacaktır" ayetine ters bir anlayış geliştirilerek bunun ölümsüz bir kişi olduğu her zaman ve her yerde hazır bulunduğu gibi bir çok şirk düşüncelerine alet edilerek onun üzerinden birçok hurafe meydana getirlmiştir. Yazımızın amacı bu hurafeleri burada zikretmek değil kehf suresinde anlatılan bu kıssayı en kolay biçimde batıni  anlayışlara dalmadan kur'anın kolay bir anlatma uslubu olduğunu unutmadan nasıl anlayabiliriz. sorusuna bir cevap mahiyetinde olacaktır. Tabiki bunu derken "bu kıssadan sadece bu anlayış çıkar " gibi bir iddiada bulunmak niyetinde değiliz. Amacımız kur'anın "ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRILMIŞ BİR KİTAP "  olduğunu bilerek bu kıssayı dağdaki bir çobanın dahi kolayca anlayabileceği bir kıssa olarak anlamaya çalışmaktır. 

Daha önce yazdığımız"kuran kıssaları" isimli yazımızda, kuran kıssalarında anlatım uslübu olarak görsel yönün daha ağır bastığı, tabiri caizse kıssaları bir tiyatro veya sinema eseri izler gibi, kendimizi anlatılan kıssadan ibret alması gereken bir kişi yerine koyarak okumamız  gerektiği ,kıssada anlatılan şahısların kendilerinin  değil anlatılmak istenilenin ön planda olduğu, kıssanın yaşandığı günün değil , o kıssanın bu güne anlatmak istediğinin önemli olduğu , kıssaları  sadece  yaşandığı devir içinde düşündüğümüz takdirde o kıssadan alınması gereken hissenin alınamayacağını belirtmiştik. Musa as ve salih kul kıssasınıda bu anlayış içinde değerlendirdiğimiz takdirde karşımıza şöyle bir anlayış çıkmaktadır.Yine tekrarlıyorum bu kıssadan sadece bu anlayış çıkar iddiasında değiliz çünkü kıssaların anlatılış gayesi  bizlere birçok yönden anlayış zenginliği sağlamaktadır. "Bu  kıssa sadece bunu anlatıyor" demek kimsenin haddi değilidr. denmesi gereken " ben bu kıssadan bunu anladım " şeklinde bir sözdür. bizimde sözümüz şudurki "bu kıssayı kur'anın anlatım uslubu içinde okuduğumuz zaman anladığımız şunlardır. 

Musa as ile salih kul kıssasını iki bölümde değerlendirmek gerekmektedir. İlk bölümde o kul ile karşılaşmak için yardımcısı ile yola çıkışı anlatılmaktadır. konu ile ilgili ayet mealleri şöyledir. 

60- Hani Musa genç yardımcısına demişti: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim."
61- Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.
62- (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk."
63- (Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."
64- (Musa) Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.
65- Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.  

   60. ayet mealinden anlaşıldığı üzere Musa as ın kararlılık içinde bir işe girdiğini görüyoruz . Ve bu amacını gerçekleştirmek için sonuna kadar çalışacağını bildiriyor. Bizlerede hisse olarak almamız gereken şudurki bir iş ne kadar zor olsa bile yarıda bırakılmamalıdır.  Burada dikkatimizi çeken musa as ın yalnız olmadığı yanında genç bir yardımcısı olduğudur. Zuhruf s. 32. ayetinde rabbimiz "birbirlerine iş gördürmeleri için kimine kimine derecelerle üstün kıldık" buyurmaktadır . Yani rabbimizinin sünneti gereği işçilik ve işverenlik müessesi başlangıçtan kıyamete kadar sürüp gidecektir.  bu kıssadada  bir işverenin işçisine davranış örneği sergilenmiştir. şöyleki "azığımızı çıkar" demesinden anlıyoruzki ikisininde yediği şey aynıdır . musa as işveren olması hasebiyle değişik bir şey yememektedir. yardımcısına yediğinden yedirmektedir. Ve yardımcısına, balığı unuttuğu zaman "niye dikkat etmediği, o kadar yolu bize boşuna yürüttün , sende hiç akıl fikir yokmu ?" şeklinde bir azarlama ile    karşılık vermediğini görmekteyiz. Bir  kişinin  çalıştırdığı kişilerin hataları karşısında  onlara nasıl davanmak gerektiğini yine bu bölümden öğrenmekteyiz. Ve sonunda amaçlarına ulaşıp buluşmak istedikleri kişi ile buluşurlar. ilgili ayetlerinde meali şöyledir . 

66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."
68- (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?"
69- (Musa:) "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."
71- Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın."
72- Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
73- (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi.
74- Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın."
75- Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?"
76- (Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi.
77- (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin."
78- Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.
79- "Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı."
80- "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkar zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk."
81- Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik."
82- "Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." 

Kıssanın bu kısmı ile ilgili düşülen hatalardan birisi salih kulun kimliği meselesidir . insanmı melekmi olduğu yönünde görüşler mevcuttur.Biz o tartışmalara girmeden yine kıssaları anlama uslubumuza uygun olarak bu kıssanın bizim için alınması gereken hissesi üzerinde durmaya gayret edeceğiz. 

Kıssanın her iki bölümünde bir ortak nokta şudurki,  olayların yolda geçmesidir . ilk bölümünde kıssanın işçi işveren ilişkisi , ikinci bölümünde ise yöneten ve yönetilen ilişkisi açısından baktığımız zaman herkesin çıktığı hayat yolunda ister istemez üstlenmek olduğu görevler karşımıza çıkmaktadır. çünkü insan bu hayat yolunda, ya işçidir, yada işverendir , ya yönetendir , yada yönetilendir, Bu 4 gurup içinde olan insanlar birbirleri ile Allahın belirlediği kurallar dahilinde ilişkilerini sürdürmek durumundadırlar . ve bu kıssa bu ilişkinin ne şekilde olması gerektiğini bize yaşanmış bir şekilde anlatmaktadır .ilk bölümde işiçi ve işveren ilişkisinin ne şekilde olması gerektiğini gördük. ikinci bölümde ise yöneten ve yönetilen ilişkisinin ne şekilde olması gerektiği anlatılmaktadır . Ancak burada ağırlıkta olan konu bir yöneticinin ileri  görüşlü ve hakka uygun davranması ve o davranışının sebebini bilmeden ona yöneltilen itirazlara göğüs germesidir  . Önce kıssanın bir  yönetici açısından anlaşılması gereken yönünü görelim.          

 Kıssada,  salih kul tarafından yapılan ve   musa as ın ilk başta anlamadığı  işlerin hepsinin ortak bir yönü bulunmaktadır . Gemiyi delme sebebinin yolda karşılarına çıkacak korsanları görmesi .çocuğu öldürme sebebinin o çocuğun ilerde kafir olup anne ve babasını  şirke zorlaması, düzelttiği duvarın küçük çocuklara ait bir evin duvarı olup büyüdüklerinde duvarın altındaki hazineyi çıkarmalarını istemesindeki ortak yön salih kulun  bir yöneticide olması gereken ileri görüşlülük ve kararlılık ifadesidir . Musa as ın yönetilen rolünde olduğu kişi açısından bakıldığında  o gün için bir sorun bulunmamasına rağmen feraseti sayesinde,o gün için müdahale etmediği bir olayın daha sonraki günler için getirebileceği tehlikeleri sezip önlemini almıştır . Kıssanın bu bölümünden ve salih kulun şahsında bir yöneticinin nasıl ve ne şekilde hareket etmesi gerektiğini görmekteyiz. 

Gelelim musa as ın şahsında bize anlatılan yönetilenlerin yönetici ile olan ilişkilerine . İnsan fıtratı gereği kendi açısından baktığında haksızlık olarak gördüğü şeylere muhalafet eder. musa as dada bunu görmekteyiz. Her ne kadar" sana itiraz etmeyeceğim " dese bile neden ve nasıl sorularının cevabını alamadımı rahatsızlığını dile getirir ve getirmelidirde . Ve bu rahatsızlığını meşru sebebler üzerinden ortaya koymalıdır. 71. ayette sorduğu gibi "gemiyi içindekileri batırmak içinmi" 74. ayette sorduğu gibi "bir cana karşılık olmadanmı tertemiz bir canı öldürdün" gibi kendi meşru doğrularını ortaya koyup bu  meşru doğrular üzerinden  sesini yükseltmelidir . 

Burada yönetici açısından baktığımız zaman verdiği kararın zamanının önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Gemiyi delmesinin korsanlar geldiği zaman onlarla mücadele etmeye gerek duymadan önce bu önlemi almış olması , çocuğun büyüyüpte asi bir önder olup toplumu fesada vermesinden önce onu öldürmesinden.kendilerine soğuk davranan kasaba halkına karşı orada onlar iyilik yapmasından  anlayoruzki ferasetli ve kararlı bir yönetici ilk bakışta yaptığı anlaşılmasa bile hak yolda olduğunu bildikten sonra ve  vicdanı rahat olduktan sonra bazıları tarafıından sonra anlaşılacağını bildiği bir kararını uygulamaktan asla vazgeçmemelidir. Onun haklılığı ileride neticelerini gördükleri zaman  kişiler tarafından görülecektir. Yönetici pozisyonunda olan bir kişi için günü birlik kaygılarla ne şiş yansın nede kebap mantığı içinde  günü kurtarma amaçlı uygulamaları ilerisi için kendisi ve mesul olduğu kişiler açısından büyük sıkıntılar getireceği muhakkaktır. 

Sonuç olarak , batıni anlamlar çıkararak kur'an kıssalarını asıl vermek istediği mesajları arkaya atarak tasavvuf düşüncesinde hakim olan, kişileri yüceltme amaçlı kur'an dışı düşüncelere maalesef kur'an alet edilerek ve özellikle kehf suresindeki musa as ile salih  kul kıssasından ,kaynağı  mitolojik hurafeler  olan ölümsüz bir hızır hurafesi ve gayba muttali olduğunu iddia eden" kerameti kendinden menkul "din baronları çıkarılmıştır. Kur'an kıssalarını sadece o gün yaşanmış bitmiş olaylar olarak anlamak  yada kıssadaki şahıslardan  örnekle  kendilerini  gaybın anahtarları verilmiş şahsiyetler olarak göstermek doğru bir anlayış ürünü değildir. Kıssaları ogünkü yaşanmışlığı içinde bugün bizler için hisse alınması gereken yönleri olduğunu düşünerek okumaya çalışmak daha doğru bir anlayış olsa gerektir . EN DOĞRUSUNU ALLAH C.C BİLİR .