5 Ağustos 2024 Pazartesi

RA'D SURESİ MEALİ

1- Elif, Lâm, Mim, Ra. İşte bunlar kitabın ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilmiş olan bir gerçektir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

2- Allah, görmekte olduğunuz gökleri direksiz yükselten, sonra taht üzerinde (yönetime) oturan ve güneşi ve ayı boyun eğdirendir. Hepsi belirlenmiş bir süreli son için akmaktadır. (Bunlar ile ilgili) buyruğu ardı ardına düzenlemektedir. Rabbinize karşılaşacağınıza şüphe duymadan inanmanız için, ayetleri ayrıntılı olarak açıklıyoruz.

3- O, yeri yayıp uzatan ve orada sabitlikler ve nehirler var eden ve orada her meyveden iki eş var eden, geceyi gündüze örtendir. Şüphesiz ki bunda düşünenler topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

4- Ve yeryüzünde birbirine komşu (toprak) kesitleri ve bazısını bazısından yenmesinde (lezzetçe) üstün kıldığımız üzümlerden bahçeler ve ekinlik ve çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, aynı suyla sulanır. Şüphesiz ki bunda aklını kullananlar topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

5- Ve eğer şaşıracaksan asıl şaşırılacak olan onların: "Biz toprak olduğumuz zaman mı gerçekten biz mi yeni yaratılışta olacağız?" demeleridir. İşte onlar Rablerini inkâr edenlerdir. Ve prangalar onların boyunlarındadır.Ve işte onlar ateşin arkadaşlarıdır. Ve onlar  orada ölüm görmeyeceklerdir.

6- Ve senden, güzellikten önce kötülüğü istiyorlar. Oysa onlardan önce kesinlikle örnekler gelip geçmiştir. Ve senin Rabbin yanlış yapmalarına rağmen, insanlara karşı bağışlama sahibidir. Ve senin Rabbinin sonuçlandırması kesinlikle şiddetlidir.

7- Ve inkâr edenler:  "Ona kendisinin Rabbinden bir delil indirilmeli değil miydi?" diyorlar. Sen ancak ve ancak bir uyarıcısın ve her topluluk için bir yol gösterici vardır.

8- Allah, her dişi ne taşıyor ve rahimler neyi eksiltiyor ve neyi artırıyor, bilir. Ve herşey O'nun katında ölçü iledir.

9- Tanık olunmayanın ve tanık olunanın bilicisidir. Büyüktür yücedir.

10- İçinizden sözü gizleyen de ve onu açıkça söyleyen de ve geceye saklanan de ve gündüze görünen de (Allah için) eşittir.

11- Onun (insanın) önünden ve arkasından Allah'ın buyruğundan dolayı onun (yaptıklarını kaydedip) koruyan takipçiler vardır. Şüphesiz ki bir topluluk kendilerinde olanı (olumlu veya olumsuz yönde) başkalaştırmadıkça, Allah'ta  o topluluğu (olumsuz veya olumlu yönde) başkalaştırmaz. Ve Allah bir topluluğa kötülük istediği zaman, artık onun geri döndürülmesi yoktur. Ve onlar için O'nun aşağısından olan yakından kimse yoktur.

12- O, size korku ve umut hali olarak şimşeği gösteren ve ağır bulutları meydana getirendir.

13- Gök gürültüsü, O'nu övgü ile her türlü eksiklikten uzak tutar ve meleklerde O'nun korkusundan (aynısını yaparlar). Yıldırımları gönderir de, onlar Allah'a karşı üstünlük sağlamaya çalışır haldelerken onu dilediğine isabet ettirir. Ve O, darbenin şiddetlisine sahip olandır.

14- Çağrının gerçeği (cevap verileni) O'na yapılandır. O'nun aşağısından olan çağırmakta oldukları, onlara hiçbir şekilde cevap veremezler. (Onların örneği) Ancak ağzına su ulaşması için iki avucunu uzatan gibidir. Oysa o (su) ona ulaşıcı değildir. İnkârcıların çağrısı, sapkınlıktan başka birşey değildir.

15- Ve göklerde ve yerde kim varsa gönüllü oldukları halde veya gönülsüz oldukları halde ve onların gölgeleri de sabah akşam Allah'a boyun eğerler.

16- De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim dir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Kendileri için dahi ne fayda ve ne de zarar gücüne sahip olamayan Allah'ın aşağısından olan yakınlar mı edindiniz?" De ki: "Görmeyen ve gören eşit olur mu? Yahut karanlıklar ile ışık eşit olur mu?" Yoksa Allah'a ortaklar koştular da (o ortaklar) O'nun yaratması gibi yarattılar, bu yaratma da onlara benzer mi geldi? De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır. Ve O, tektir boyun eğdirici güce sahiptir."

17- Gökten su indirdi dereler ölçüsünce aktı, böylece akıntı bir köpük yüklendi. Ve süs veya yarar peşine düşmek için ateşte üzerine yakıp erittiklerinde de onun örneği gibi bir köpük vardır. Allah, gerçeği gerçek olmayanın üzerine böyle koyar. Köpüğe gelince söner gider, insanlara faydalı olana gelince, o yeryüzünde durur. Allah örnekleri işte böyle ortaya koyar.

18- Rablerine (olumlu) cevap veren kimseler için, en güzeli vardır. Ve O'na (olumlu) cevap vermeyenler ki, yeryüzündekiler toplu halde ve bir o kadarı da onunla beraber onların olsaydı, kesinlikle onu kurtulmalık olarak verirlerdi. İşte onlar için hesabın kötüsü vardır. Ve onların sığınağı cehennemdir. Ve ne kötü yataktır.

19- Rabbinden sana indirilmiş olanın gerçek olduğunu bilen kimse, o görmeyen kimse gibi midir? Ancak ve ancak temiz akıl sahipleri hatırlarlar.

20- Onlar ki, Allah'ın sözünü tastamam yerine getirirler ve yeminle bağlanmış sözü bozmazlar.
 
21- Ve onlar ki, Allah'ın onunla birleştirilmesini buyurduğu şeyi birleştirirler ve Rablerinden çekinirler ve hesabın kötüsünden korkarlar.

22- Onlar ki, Rablerinin yönünün peşine düşerek direnerek gayret gösterdiler ve kulluk görevlerini yerine getirdiler kendilerine rızık olarak verdiğimizden gizleyerek veya gizlemeyerek (iyilik yolunda) harcadılar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte onlar için yurdun (güzel) sonucu vardır.

23- 24- Adn cennetleri. Babalarından ve eşlerinden ve soylarından doğru olanlar ile oraya gireceklerdir. Ve meleklerde her kapıdan üzerlerine: "Direnerek gayret etmenizden dolayı esenlik üzerinize olsun. Ne güzel yurdun sonucudur" (diyerek) girerler.

25- Onlar ki, Allah'ın sözünü yeminle bağlanmasının ardından bozarlar ve Allah'ın onunla birleştirilmesini buyurduğu şeyi keserler ve yeryüzünde bozuculuk yaparlar. İşte onlar için dışlama vardır ve yurdun kötüsü onlar içindir.

26- Allah dilediği kimse için rızkı genişletir veya bir ölçüye göre verir. Onlar şimdiki hayat ile sevinç duydular. Oysa şimdiki hayat ahirete göre (geçici bir) yararlanmadan başka birşey değildir.

27- Ve inkâr edenler: "Ona kendisinin Rabbinden bir delil indirilmeli değil miydi?" diyorlar. De ki: "Şüphesiz ki Allah dilediğini saptırır ve O'na dönen kimseyi de doğru yola iletir."

28- Onlar ki, inanan ve kalpleri Allah'ın hatırlamasıyla yatışanlardır. İyi bilin ki, kalpler Allah'ın hatırlaması ile yatışır.

29- Onlar ki, inandılar ve doğrulukları işlediler. Hoşluk ve dönülecek yerin en güzeli onlar içindir.

30- Böylece seni kendisinden önce toplumların geçen ve Rahman'ı inkâr eder durumda olan bir topluma sana vahyettiğimizi onlara peşi sıra okuman için gönderdik. De ki. "O, benim Rabbimdir. O'ndan başka ilah yoktur. O'na güvendim ve (itaatle) dönüşüm O'nadır."

31- Ve eğer bir okunan ki, onunla dağlar yürütülmüş olsa veya onunla yer parça parça edilmiş olsa veya onunla ölüler konuşturulmuş olsa (yine de inanmazlardı). Aksine, buyruk topluca Allah'a aittir. İnananlar (inkârcıların inanacaklarından) ümit kesmedi mi; Eğer Allah dilemiş olsaydı, o takdirde insanları toplu halde doğru yola iletirdi. Ve inkâr edenlere meydana çıkarmış oldukları sebebiyle Allah'ın sözü gelinceye kadar, başlarına vurucu bir felâketin erişmesi veya yurtlarının yakınına konması geri kalmayacaktır. Şüphesiz ki Allah verdiği sözden sırt dönmez.

32- Ve and olsun ki senden önceki elçilerle de alay edildi. Ben de o inkâr edenlere mühlet verdim sonra onları tutuverdim. Artık benim sonuçlandırmam nasılmış?

33- Her kimsenin kazandığının üzerinde ayakta olan (onun her anını gören) O kimse (böyle olmayan gibi midir?) Ve Allah'a ortaklar kıldılar. De ki: "Onları isimlendirin. Yoksa siz yerde bilmeyeceğini O'na haber mi veriyorsunuz? Yoksa sözden herhangi bir içeriği olmayan boş şeyi mi (söylüyorsunuz?)." Aksine, inkâr edenlere tuzakları süslendi ve yoldan uzaklaştırıldılar. Ve Allah kimi saptırırsa, artık onun için yol gösterici kimse yoktur.

34- Onlar için şimdiki hayatta azap vardır. Ve sonrakinin azabı ise daha zorludur. Onlar için  Allah(ın azabın)tan koruyucu kimse de yoktur.

35- Korunanlara söz verilmiş olan cennetin örneği şu dur: Altından nehirler akar. Onun yemişleri ve gölgesi kalıcıdır. İşte bu korunanların sonucudur. Ve inkârcıların sonucu ise ateştir.

36- Ve kendilerine kitap verdiklerimiz sana indirilmiş olanla sevinç duyarlar. Ve taraflardan onun (kitabın) bir kısmını hoş karşılamayan kesimi de vardır. De ki: "Ben ancak ve ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na ortak koşmamakla buyuruldum. Yalnız O'na çağırıyorum ve dönüşüm de yalnızca O'nadır."

37- Ve böylece onu Arapça bir karar olarak indirdik. Ve sana gelen bu bilgiden sonra and olsun ki eğer onların keyfi arzularına uyacak olursan, senin Allah(ın azabın)tan ne bir yakın ve ne de bir koruyucu vardır.

38- Ve and olsun ki senden önce de elçiler gönderdik ve onlar için de eşler ve soylar var etti. Bir elçi için Allah'ın  duyumu dahilinde olmadıkça delil getirmesi mümkün olamaz. Her süreli sonun bir yazgısı vardır.

39- Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve sağlam tutar. Ve kitabın anası O'nun katındadır.

40- Ve eğer onlara vaadettiğimizin bazısını sana göstersek te veya seni ömrünü tamamlasak ta, artık sana düşen ancak ve ancak ulaştırmaktır. Ve hesap bize aittir.

41- Onlar gerçekten bizim yeryüzüne gelip orada elde edilenleri* eksilttiğimizi görmediler mi? Allah karar verir, O'nun kararı için takipçi yoktur. Ve O, hesabı çabuk görendir.

*Etrafiha kelimesine "Orada elde edilenleri"  şeklinde bir anlam verme gerekçemiz, "Taraf" kelimesinin "Elde edilen şey" anlamına da gelmesidir. (Bkz. El Müfredat)

42- Onlardan öncekiler de kesinlikle tuzak kurmuştu. Oysa tuzaklar (ın bilgisi) toplu halde Allah'ındır. Her kişi ne kazanıyor onu bilir. Ve azılı inkârcılar yurdun (kötü) sonucu kimindir bilecekler.

43- Ve inkâr edenler: "Sen gönderilmiş değilsin" diyorlar. De ki: "Allah, benim ve sizin aranızda tanık olarak yeterlidir. Ve O, kitabın bilgisi katında olandır."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder