24 Temmuz 2025 Perşembe

ZÜMER SURESİ MEALİ

1- Bu kitabın indirilmesi, o en güçlü, o en bilge Allah'tandır.

2- Şüphesiz ki biz o kitabı sana o gerçekle indirdik, öyleyse o yaşam sistemini Allah'a özgüleyen olarak O'na kulluk et.

3- Dikkat edin, o katışıksız yaşam sistemi Allah'ındır. Ve O'nun aşağısından olanlara tutunmuş kimseler: "Biz onlara, bizi Allah'a bir yakınlıkla yaklaştırmalarından başka (bir nedenle) kulluk etmiyoruz" (diyorlar). Şüphesiz ki Allah, onların aykırılaşmakta oldukları şeyler hakkında onların arasında karar verecektir. Şüphesiz ki Allah, o yalancı, çok nankör kimseyi doğruya iletmez.

4- Eğer Allah bir çocuğa tutunmak istemiş olsaydı, kesinlikle takdir etmekte olduğu şeylerden dileyeceği şeyi seçerdi. O, her türlü eksiklikten uzaktır. O, o tek, o boyun eğdirici güç sahibi Allah'tır.

5- O gökleri ve o yeri o gerçekle takdir etmiştir. O geceyi o gündüzün üzerine sarıyor ve o gündüzü de o gecenin üzerine sarıyor ve o güneşi ve o ayı boyun eğdirmiştir. Her biri bir isimlenmiş süreye akmaktadır. Dikkat edin O, o çok güçlüdür, o çok bağışlayıcıdır.

6- Sizi tek bir benlikten takdir etmiş, sonra ondan da onun eşini meydana getirmiş ve sizin için o hayvanlardan sekiz eş indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içindeki bir takdirin ardından bir takdirle takdir ediyor. İşte bu, sizin Efendiniz Allah'tır. O hükümranlık O'nundur. O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. Böyle iken nasıl da çevriliyorsunuz?

7- Eğer gerçeği örterseniz, artık şüphesiz ki Allah, sizden çok zengindir ve kulları için o gerçeği örtmeye hoşnut olmaz. Ve eğer şükrederseniz sizin için ona hoşnut olur. Ve bir ağır yük taşıyıcı diğerinin ağır yükünü taşımaz. Sonra dönüş yeriniz Efendinizedir, işlemekte olduğunuz şeyleri artık size haberlendirecektir. Şüphesiz ki O, o göğüslerin sahip olduğunu bir en iyi bilicidir.

8- Ve o insana bir zorluk dokunduğu zaman, O'na bir içtenlikle yönelen olarak Efendisini çağırır, sonra onu kendisinden (mal ve insan gücü gibi) bir nimetle güçlendirdiği zaman, önceden O'nu çağırmakta olduğu durumu unutur ve Allah'a benzerler edinir, bunun sonucunda (başkalarını da) O'nun yolundan saptırır. De ki: "Gerçeği örtmenle biraz faydalan. Şüphesiz ki sen o oteşin arkadaşlarındansın."

9- (Böyle bir kimse mi daha hayırlıdır) yoksa o, o son (yaşamın) sakınmasıyla Efendisinin rahmetini bekleyerek o gecenin vakitlerinde boyun eğen olarak ve ayakta duran olarak gönülden bağlı olan kimse mi? De ki: "Bilirlerle bilmezler denk midir?" Ancak ve ancak o temiz akıl sahipleri hatırlarlar.

10- De ki: "Ey inanmış olan kullarım, Efendinize karşı korunun. Bu şimdiki (yaşamda) iyilik etmiş olanlar için bir iyilik vardır. Ve Allah'ın yeri geniştir. O direnerek gayret edenlere iş karşılıkları bir kısıtlama olmaksızın eksiksiz ödenecektir." 

11- 12- De ki: "Şüphesiz ki ben o yaşam sistemini Allah'a özgüleyen olarak O'na kulluk etmemle buyuruldum. Ve o teslim olanların ilki olmam için de buyuruldum."

13- De ki: "Şüphesiz ki ben eğer Efendime karşı çıkarsam, bir büyük gün azabından kaygılanırım."

14- 15- De ki: "Yaşam sistemimi Allah'a özgüleyen olarak O'na kulluk ediyorum. Artık siz de O'nun aşağısından dilediğinize kulluk edin." De ki: "Şüphesiz ki o ziyan edenler, o kalkışın günü benliklerini ve ailelerini ziyana sokmuş olanlardır. Dikkat edin bu, o açıklanan ziyanın ta kendisidir."

16- Üstlerinden o ateşten gölgeler ve altlarından da (o ateşten) gölgeler, onlar içindir. İşte Allah, kullarını onunla kaygılandırıyor. Ey kullarım, artık benden korunun.

17- Ve onlar ki o taşkınlık yapana (Tağuta) kulluk etmekten uzaklaştılar ve Allah'a içtenlikle yöneldiler, o müjde onlar içindir. Artık kullarımı müjdele.

18- Onlar ki o söyleneni dinlerler de onun en iyisine takılırlar. İşte onlar, Allah'ın doğruya ilettikleridir ve işte onlar, o temiz akıl sahiplerinin ta kendileridir.

19- O azabın kelimesi kendisine bir gerçek olmuş kimseyi mi? Artık o ateşin içindeki kimseyi mi sen kurtaracaksın?

20- Fakat o kimseler ki Efendilerinden korundular, özel odalar onlar içindir, onların altından o nehirler akar yapılanmış özel odalar da onların üstündedir. (Bu) Allah'ın söz vermesidir. Allah, o verdiği söze aykırılaşmaz.

21- Şüphesiz ki Allah'ın o gökten bir su indirdiğini böylece onu o yerin içindeki kaynaklara soktuğunu, sonra onunla renkleri aykırı ekin çıkarmakta olduğunu görmedin mi? Sonra (o ekin) olgunlaşır böylece sen de onu sararmış halde görürsün, sonra onu bir kırıntı haline getirir. Şüphesiz ki bunda, o temiz akıl sahipleri için kesinlikle bir hatırlatma vardır. 

22- Öyleyse Allah'ın onun göğsünü İslam'a açıp da Efendisinden bir ışık üzerinde olan o kimse (kalpleri katılaşan kimse gibi) midir? Artık yazıklar olsun Allah'ın hatırlatmasından kalpleri katılaşanlara. İşte onlar, bir açıklanan sapkınlık içindedir.

23- Allah, o sözün en iyisini bir benzeşmeli tekrarlanan kitap olarak indirdi. Efendilerinden endişe etmekte olanların derileri ondan ürperir. Sonra onların derileri kalpleri Allah'ın hatırlatmasına karşı yumuşar. Bu, Allah'ın doğruya iletmesidir, onunla kimi dilerse doğruya iletir. Ve Allah kimi saptırırsa, artık onun için hiçbir doğruya iletici yoktur.

24- Öyleyse o kalkışın günü o azabın kötüsünden yüzüyle korunan kimse (o azaptan güvende olan kimse gibi) midir? Ve o haksızlık yapanlara: "Kazanmakta olduğunuz şeyleri tadın" denilmiştir.

25- Onlardan öncekiler de yalanlamıştı da o azap onlara fark edemeyecekleri yerden gelmişti.

26- Böylece Allah onlara bu şimdiki yaşamda o rezilliği tattırmıştı. Ve o son (yaşam)ın azabı ise, daha büyüktür. Keşke biliyor olsalardı.

27- Ve ant olsun ki biz o insanlara hatırlamaları için, bu okunan (Kur'an) da her bir örnekten ortaya koyduk.

28- Korunmaları için, bir eğriliği olmaksızın bir Arabi okuma olarak.

29- Allah, kendisinin birbiriyle uyuşamayan ortakları olan bir adamı ve (ortaksız) bir adama bağlı bir adamı, bir örnek olarak ortaya koydu. Bu ikisi bir örnek olarak denk olur mu? O övgü Allah'adır. Hayır, onların hiçbiri bilmezler.

30- Şüphesiz ki sen (gelecekte) bir ölüsün ve şüphesiz ki onlarda (gelecekte) ölülerdir.

31- Sonra şüphesiz ki sizler o kalkışın günü Efendinizin yanında birbirinizle çekişeceksiniz.

32- Allah'a karşı yalan söylemiş ve kendisine geldiği zaman o doğruyu yalanlamış kimseden daha haksızlık yapan kimdir? O gerçeği örtücüler için cehennemde bir barınak yok mudur?

33- Ve o kimse ki o doğruyu getirmiş ve onu doğrulamıştır, işte onlar, o korunanların ta kendileridir.

34- Efendilerinin yanında dileyecekleri şeyler, onlar içindir. Bu, o iyilik edenlerin karşılığıdır.

35- Sonunda Allah onlardan işlediklerinin en kötüsünü örtecek ve onları işlemekte oldukları şeylerin en iyisiyle karşılık verecektir.

36- Allah kuluna yeterli değil midir? Ve seni O'nun aşağısından olanlarla kaygılandırıyorlar. Ve Allah kimi saptırırsa, artık onun için hiçbir doğruya iletici yoktur.

37- Ve Allah kimi doğruya iletirse, artık onun için hiçbir saptırıcı yoktur. Allah çok güçlü öç sahibi değil midir?

38- Ve ant olsun ki eğer onlara: "O gökleri ve o yeri kim takdir etmiştir?" diye sorsan, kesinlikle "Allah" diyecekler. De ki: "Allah'ın aşağısından çağırmakta olduğunuz şeyleri gördünüz mü? Eğer Allah bana bir zorluk isterse, onlar O'nun zorluğunu kaldıranlar mıdır? Veya bana bir rahmet isterse, O'nun rahmetini tutanlar mıdır?" De ki: "Bana yeterli olan Allah'tır. O dayananlar yalnızca O'na dayanır."

39- 40- De ki: " Ve ey topluluğum, durumunuzun gereği üzere işleyin. Şüphesiz ki ben de işleyiciyim. Kendisini rezil edecek bir azab kime gelecek ve bir kalıcı azap kimin üzerine serbest olacak ileride bileceksiniz.

41- Şüphesiz ki biz sana o kitabı o insanlar için o gerçekle indirdik. Artık kim doğruya iletilirse, kendi benliği içindir. Ve kim saparsa, ancak ve ancak kendi benliğine karşı sapar. Ve sen onların bir dayanağı da değilsin.

42- Allah, ölümlerinin vaktinde o benliklerin ömürlerini tamamlar ve ölmeyen benliği ise uykusunda (ömrünü tamamlar). Böylece o benliğin üzerine o ölümü yerine getirdiğini tutar ve o diğerini ise bir isimlenmiş süreye kadar (yaşama) gönderir. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir topluluk için kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

43- Yoksa Allah'ın aşağısından eşlikçilere mi tutundular? De ki: "Eğer onlar bir şeye hükümran olamazlar ve bağ kuramazlar olsalarda mı?"

44- De ki: "O eşlikçilik, bir bütün olarak Allah'ındır. O göklerin ve o yerin hükümranlığı, O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."

45- Ve Allah O tek olarak hatırlatıldığı zaman, o son (yaşama) inanmazların kalpleri sıkışır. Ve O'nun aşağısından olan (put) lar hatırlatıldığı zaman, onlar birden müjdeleşirler.

46- De ki: "O göklerin ve o yerin açığa çıkarıcısı, o algılanamayanın ve tanık olunanın bilicisi Allah'ım! Sen, aykırılaşmakta oldukları şeyler hakkında kullarının arasında sen karar vereceksin."

47- Ve eğer o yerde olan şeyler bir bütün olarak ve onun beraberinde bir örneği de haksızlık yapanların olsaydı, o kalkışın günü o azabın kötülüğünden dolayı, kesinlikle onu kurtulmalık olarak verirlerdi. Ve onlara hesap etmekte olmadıkları şeyler Allah'tan belli olmuştur.

48- Ve onlara kazandıkları şeylerin kötülükleri belli olmuş ve kendisiyle alay etmekte oldukları şey onları sarıvermiştir.

49- Ve o insana o zorluk dokunduğu zaman, bizi çağırır. Sonra ona bizden (mal ve insan gücü gibi) bir nimetle güçlendirdiği zaman: "(Bu nimet)bana ancak ve ancak (benim yanımdaki) bir bilgi üzerine verilmiştir" der. Hayır, o bir denemedir, fakat onların hiçbiri bilmezler.

50- (Karun gibi) onlardan öncekiler de kesinlikle onu demişti de kazanmakta oldukları şeyler onlara bir zenginlik sağlamamıştı.

51- Böylece onlara kazandıkları şeyleri kötülükleri eriştirildi. Bunlardan (Mekkelilerden) haksızlık yapanlara da kazandıkları şeylerin kötülükleri eriştirilecektir. Ve onlar başarısız bırakıcılar değillerdir.

52- Onlar, şüphesiz ki Allah'ın o rızkı kime dilerse geniş tutmakta olduğunu ve bir ölçüye göre vermekte olduğunu bilmediler mi? Şüphesiz ki bunda, inanan bir topluluk için kesinlikle ayetler vardır.

53- 54- 55- 56- 57- 58- De ki: "Ey benliklerine karşı savurganlık yapan kullarım, Allah'ın rahmetinden karamsar olmayın. Şüphesiz ki Allah, o arkaya takılı suçları bir bütün olarak bağışlar. Şüphesiz ki O, o çok bağışlayıcının, o çok merhamet edicinin ta kendisidir. Size o azabın gelmesi öncesinden Efendinize içtenlikle yönelin ve O'na teslim olun, sonra yardım da olunmazsınız. Ve siz fark edemezken o azabın bir anda gelmesi öncesinden, Efendinizden size indirilmiş şeyin en iyisine takılın. Bir benliğin 'Ey Allah'ın yanında ölçüyü kaçırmam üzerine duyduğum özlemim, şüphesiz ki ben kesinlikle o maskaraya alanlardandımdemesi (öncesinden size indirilmiş şeye takılın). Veya 'Eğer şüphesiz ki Allah beni doğru yola iletmiş olsaydı, kesinlikle ben o korunanlardan olurdumdemesi (öncesinden size indirilmiş şeye takılın). Veya o azabı gördüğü vakit 'Eğer şüphesiz ki benim için bir tekrar olursa, artık ben de o iyilik edenlerden olurdumdemesi (öncesinden size indirilmiş şeye takılın).

59- (Allah ona): "Hayır, ayetlerim kesinlikle sana gelmişti de sen onları yalanlamış ve büyüklük taslamış ve o gerçeği örtücülerden olmuştun" (diyecek).

60- Ve o kalkışın günü Allah'a karşı yalan söylemiş olanların yüzlerini simsiyah olarak görürsün.  O büyüklenenler için cehennemde bir barınak yok mudur?

61- Ve Allah korunmuş olanları başarıları nedeniyle kurtarır. Onlara o kötülük dokunmaz ve onlar üzülmezler.

62- Allah, her bir şeyin takdir edicisidir. Ve O, her bir şeyin üzerinde bir dayanaktır.

63- O göklerin ve o yerin kilitleri, O'nundur. Ve onlar ki Allah'ın ayetlerini (redderek) örttüler, işte onlar, o ziyan edenlerin ta kendileridir.

64- De ki: "Ey o düşüncesizler, bana Allah'tan başkasına mı kulluk etmemi buyuruyorsunuz?"

65- 66 -Ve ant olsun ki sana ve senden önceki (elçi)lere (şöyle) vahyolunmuştur: "Ant olsun ki eğer ortaklaştırırsan, işin kesinlikle boşa gider ve kesinlikle o ziyan edenlerden olursun. Hayır, öyleyse Allah'a kulluk et ve o şükredenlerden ol."

67- Ve Allah'ın gücünü gereği gibi değerlendiremediler. Ve o yer o kalkışın günü O'nun avucundadır ve o gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüştür. O, her türlü eksiklikten uzaktır ve onların ortaklaştırmakta oldukları şeylerden yücedir.

68- Ve boruya üfürülmüştür de Allah'ın dilediği kimseler başka o göklerdeki kimseler ve o yerdeki kimseler yıkılmıştır. Sonra ona diğer bir daha üfürülmüş, birden onlar ayağa kalkmış bir halde bakıyorlar.

69- Ve o yer Efendisinin ışığıyla aydınlanmış ve o kitap konuşmuş ve o haberciler ve o tanıklar getirilmiş ve onların arasında o gerçek onlar haksızlığa uğratılmadan yerine getirilmiştir.

70- Ve her bir benliğe işlediği şey eksiksiz verilmiştir. Ve O, onların yapmakta oldukları şeyleri en iyi bilendir. 

71- Ve gerçeği örtmüş olanlar cehenneme küme küme olarak sevk edilmiştir. Nihayet ona geldikleri zaman, onun kapıları açılmış ve onun  görevlileri onlara: "Size içinizden Efendinizin ayetlerini size peşi sıra okuyan ve sizi bu gününüzle karşılamakla uyaran bir elçi gelmedi mi?" demiş, (onlar da): "Evet" demişler, fakat o azabın kelimesi o gerçeği örtücülerin üzerine gerçek olmuştur.

72- (Onlara): "Onda sürekli kalıcılar olarak cehennemin kapılarına girin" denilmiştir. Ne sıkıntılıdır o büyüklenenlerin barınağı.

73- Ve Efendilerinden korunmuş olanlar o bahçeye küme küme olarak sevk edilmiştir. Nihayet ona geldikleri zaman, onun kapıları açılmış ve onun görevlileri onlara: "Selam sizin üzerinizedir ne temizsiniz, artık sürekli kalıcılar olarak ona girin" demiştir.

74- Ve (onlar da): "O övgü Allah'adır ki bize verdiği sözünü doğruladı ve bu yere bizi mirasçı yaptı, o bahçeden nerede dilersek yerleşiyoruz" demişlerdir. O (güzel işleri) işleyenlerin iş karşılığı ne güzeldir.

75- Ve o melekleri de o arşı çevresinden kuşatanlar olarak Efendilerini övgü ile her türlü eksiklikten uzak tutmakta olduklarını görürsün. Ve onların arasında (karar) gerçekle yerine getirilmiş ve: "O övgü o tüm insanların Efendisinedir" denilmiştir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder