13 Kasım 2024 Çarşamba

NAHL SURESİ MEALİ

 1- Allah'ın (elçilerini yalanlayanlar hakkındaki azap) buyruğu (önceki topluluklara) gelmiştir. Artık onu acele istemeyin. O, her türlü eksikten uzaktır ve onların ortaklaştırmakta olduklarından yücedir.

2- Kullarından dilediğine: "Gerçek şu ki, benden başka ilâh yok, artık benden korunun" (diyerek insanları) uyarın diye kendi buyruğundan bir esinti ile melekleri indirir.

3- Gökleri ve yeri gerçek (bir neden)le takdir etti. (O) onların ortaklaştırdıklarından yücedir.

4- İnsanı döllenmiş hücreden takdir etti. Buna rağmen o apaçık çekişmecidir.

5- Ve hayvanlar, onu da takdir etti. Onda sizin için ısınma ve faydalar vardır ve bir kısmından da yiyorsunuz.

6- Ve sizin onda (akşam) serinlediğiniz vakit (ağıla koyarken) ve (sabah ağıldan) salıverdiğiniz vakit güzellik vardır.

7- Ve ağırlıklarınızı benliğinizin ancak zorlukla ulaşabileceği yöreye taşır. Şüphesiz ki sizin Efendiniz kesinlikle çok şefkalidir çok merhamet edicidir.

8- Ve atları ve katırları ve eşekleri sizin ona binmeniz ve süs için (takdir etti). Ve sizin bilemeyeceğiniz daha niceleri de takdir etmektedir.

9- Ve yolun ılımlı olanı Allah'a aittir ve ondan eğri olanı da vardır. Ve eğer dilemiş olsaydı, sizi toplu halde doğru yola iletirdi.

10- O, gökten sizin için su indirendir. İçecek ondan ve sürülerinizi otlattığınız bitki de ondandır.

11- Onunla sizin için ekinler ve zeytinler ve hurmalıklar ve üzümler ve bütün meyvelerden bitirir. Şüphesiz ki işte bunda, düşünenler topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

12- Ve geceyi ve gündüzü sizin için boyun eğdirdi. Ve güneş ve ay ve yıldızlar O'nun buyruğuna boyun eğdirilmişlerdir. Şüphesiz ki işte bunda, bağ kuranlar topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

13- Ve yeryüzünde o renkleri çeşit çeşit olarak sizin için yaydı. Şüphesiz ki işte bunda, hatırlayanlar topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

14- Ve O, ondan taze et yemeniz ve ondan onu takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için, size denizi boyun eğdirendir. Ve O'nun lütfundan olanların peşine düşersiniz ve şükredersiniz diye gemileri, onda (suyu) yaranlar olarak (gittiklerini) görürsün.

15- Ve yeryüzünü sizi sarsar diye sabitlikler ve yolu (bilip) bulmanız için de nehirler ve yollar ile buluşturdu.

16- Ve (daha nice) bilmelikler. Ve yıldızla onlar yolu bulurlar.

17- Takdir eden kimse takdir edemeyen kimse gibi midir? Halâ hatırlamayacak mısınız?

18- Ve eğer Allah'ın nimetini sayacak olsanız, onu sayılandıramazsınız. Şüphesiz ki Allah kesinlikle çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir.

19- Ve ne gizliyorsunuz ve de ne açığa vuruyorsunuz Allah biliyor.

20- Ve onlar Allah'ın aşağısından, hiçbir şey takdir edemez, (üstelik) kendileri takdir edilmiş halde olanları çağırıyorlar.

21- Ölülerdir yaşayanlar değildir. Ve ne zaman harekete geçirileceklerinin farkında bile değillerdir.

22- Sizin ilâhınız tek ilâhtır. Sonrakine inanmayanların kalpleri ise bunu yadırgayıcıdır ve onlar büyüklenicilerdir.

23- Hiç kuşku yok şüphesiz ki Allah, onlar ne gizliyorlar ve ne açığa vuruyorlar biliyor. Şüphesiz ki O, büyüklenicileri sevmez.

24- Ve onlara: "Rabbiniz ne indirdi?" denildiği zaman (onlar): "Evvelkilerin söylencelerini" derler.

25- Bunun sonucunda kalkışın döneminde kendi yüklerini eksiksiz olarak ve bilgisizce saptırdıklarının yüklerinden bir kısmını taşırlar.  Dikkat edin, onların yükleri ne kötüdür.

26- Onlardan öncekiler de kesinlikle tuzak kurmuştu da Allah onların yapılarına temellerinden gelmiş, böylece tavan üstlerinden üzerlerine yıkılmıştı. Ve azap onlara farkında olmadıkları yerden gelmişti.

27- Sonra kalkışın gününde onları rezil eder ve şöyle der: "Kendileri uğrunda (inananlarla) ayrışma içinde olduğunuz ortaklarım nerede?" Kendilerine bilgi verilenler ise: "Şüphesiz ki bugün rezillik ve kötülük, (gerçeği) örtücülerin üzerinedir" dedi.

28- Meleklerin, kendi benliklerine yanlış yapanlar oldukları halde ömürlerini tamamlıyor oldukları kimseler: "Biz kötülük işleyen değildik" (diyerek onları) barışla buluşturdular. Hayır şüphesiz ki Allah, işlemekte olduklarınızı en iyi bilicidir.

29- Orada ölüm görmemek üzere artık cehennem kapılarına girin. Kesinlikle ne sıkıntılıdır büyüklenicilerin kalacak yeri.

30- Ve korunanlara:"Rabbiniz ne indirdi?" denildi. (Korunanlar da): "Hayır (indirdi)" dediler. Güzel davrananlar için şimdikinde güzellik vardır. Ve sonrakinin yurdu ise kesinlikle daha hayırlıdır. Ve korunanların yurdu kesinlikle ne güzeldir.

31- Adn cennetleri, oraya girerler. Altından nehirler akar. Onlar için orada diledikleri vardır. İşte Allah korunanlara böyle karşılık verir.

32- Melekler onların ömürlerini temizler oldukları halde tamamlıyorken: "Esenlik üzerinize olsun, işlemekte olduklarınız nedeniyle cennete girin" derler.

33- Onlar kendilerine meleklerin gelmesinden veya senin Efendinin buyruğunun gelmesinden başka bir şeye mi bakıyorlar? Onlardan öncekiler de işte böyle yapmıştı. Ve Allah onlara yanlış yapmadı, fakat onlar benliklerine yanlış yapıyorlardı.

34- Böylece işlemekte olduklarının kötülüğü, onlara erişti ve onunla alay etmekte oldukları onları çepeçevre kuşattı.

35- Ve ortaklaştıranlar: "Eğer Allah dilemiş olsaydı, ne biz ve ne de atalarımız, O'nun aşağısından bir şeye kulluk eder ve ne de O'nun aşağısından (birinin buyruğu ile) bir şeyi  yasaklardık" dedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yapmıştı. Artık elçilerin üzerine apaçık bir ulaştırmadan başkası var mıdır?

36- Ve and olsun her topluluğa: "Allah'a kulluk edin ve taşkınlık yapandan uzaklaşın" (desin) diye bir elçi harekete geçirdik. Bunun sonucunda içlerinden kimine Allah doğru yolu gösterdi ve içlerinden kimine de sapkınlık gerçek oldu. Yeryüzünde yolculuk yapın da, artık yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir bakın.

37- Onları doğru yola iletmeye ne kadar istekli olsan da şüphesiz ki Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Ve onlar için yardımcılar da yoktur.

38- Ve: "Allah ölen kimseyi (yeniden) harekete geçirmez" (diyerek) bütün güçleriyle Allah'a yemin ettiler. Hayır, O'nun üzerine gerçek bir söz olarak (bunu yapacaktır). Fakat insanların çoğu bilmezler.

39- Hakkında aykırılığa düşmekte olduklarını onlara açıklaması ve (gerçeği) örtenlerin kendilerinin kesinlikle yalancılar olduğunu bilmesi için (bunu yapacaktır).

40- Bir şey için onu(n olmasını) istediğimiz zaman ona sözümüz ancak ve ancak "Ol" dememizdir, o da hemen oluverir.

41- Ve kendileri yanlışa uğratıldıktan sonra Allah'a göç edenleri, şimdikinde kesinlikle güzel (bir yere) yerleştireceğiz. Ve sonrakinin ödülü ise daha büyüktür. Keşke biliyor olsalardı.

42- Onlar direnerek gayret edenler ve Efendilerine güvenenlerdir.

43- Ve senden önce de kendisine vahyediyor olduğumuz adamlardan başkasını göndermedik. Eğer bilmezlerden iseniz, Hatırlatma'nın (Tevrat'ın) halkından bilgi isteyin.

44- Apaçık delillerle ve yazılı kitaplarla. Ve insanlara kendilerine indirilmiş olanı açıklaman ve onların düşünmeleri için, sana da Hatırlatma indirdik.

45- Kötülükler (yapmak için) tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere batırmasından veya azabın kendilerine farkında olmadıkları yerden gelmesinden güvende mi gördü?

46- Veya (normal yaşamları) içinde çevrilip dururlarken onları tutuvermesinden (güvende mi gördü?) Bu durumda onlar beceriksiz bırakıcılar değillerdir.

47- Veya kaygılandıra kaygılandıra kendilerini tutuvermesinden (güvende mi gördü?)  Bu durumda da şüphesiz ki sizin Efendiniz, kesinlikle çok şefkatlidir çok merhamet edicidir.

48- Allah'ın takdir ettiği şeyin gölgelerinin Allah'a boyun eğerek küçülenler oldukları halde sağdan ve sollardan dönmekte olduğunu görmediler mi?

49- Ve göklerde olan ve yerde olan canlılardan ve meleklerden her biri, büyüklenmeyenler olarak Allah'a boyun eğer.

50- Kendilerinin üstünde olan Efendilerinden kaygılanırlar ve ne buyuruluyorlarsa yaparlar.

51- Ve Allah: "İki ilâha tutunmayın. O, ancak ve ancak tek ilâhtır. Artık yalnızca bana karşı çekinin" dedi.

52- Ve göklerde olanlar ve yerde olanlar O'na aittir. Ve itaat da sürekli olarak O'na aittir. Artık Allah'tan başkasına mı korunuyorsunuz?

53- Ve nimetten sizde olan şey, Allah'tandır. Sonra size zarar dokunduğu zaman, artık O'na feryat edersiniz.

54- Sonra zararı sizden kaldırdığı zaman, içinizden bir bölük hemen Efendilerini ortaklaştırırlar.

55- Onlara verdiğimize nankörlük etmeleri için. Şimdilik yararlanın, ileride bileceksiniz.

56- Ve onları rızıklandırdığımız şeylerden bilmez (görmez, işitmez) lere hisse ayırıyorlar. Allah'a yemin olsun ki yakıştırmakta olduklarınızdan bilgi isteneceksiniz.

57- Ve kızları Allah'a ayırıyorlar, O, her türlü eksikten uzaktır. Ve kendilerine de düşkün oldukları (erkek çocukları) nı (ayırıyorlar).

58- Ve onlardan biri dişi ile müjdelendiğinde (öfkesinden) yutkunarak yüzü simsiyah olur.

59- Onunla müjdelenmiş olduğu şeyin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir. Alçalmayı göze alarak onu tutacak mı yoksa onu toğrağa gömecek mi? Dikkat edin vermekte oldukları karar ne kötüdür.

60- Sonrakine inanmayanlar için kötülüğün örneği vardır. Ve Allah için ise yüceliğin örneği vardır. Ve O, çok güçlüdür en bilgedir.

61- Ve eğer Allah insanları yanlış yapmaları nedeniyle tutmuş olsaydı, onun üzerinde canlı (insan) dan kimse bırakmazdı. Fakat onları isimlenmiş bir süre sonuna kadar sonralamaktadır. Artık süre sonları geldiği zaman, ne bir saat sonralayabilirler ve ne de öne çekebilirler.

62- Ve hem çirkin görüyor olduklarını Allah'a ayırıyorlar ve hem de en güzeli şüphesiz ki kendilerinin diye dilleri yalan niteleme yapıyor. Hiç kuşku yok şüphesiz ki  onlar için ateş vardır. Ve hiç şüphesiz ki onlar kusur işlemişlerdir.

63- Allah'a yemin olsun ki senden önceki toplumlara da (elçiler) göndermiştik. Ancak şeytan onlara işlerini süslemişti. (Geçmişteki ortak koşanların yöneleni olduğu gibi) artık o bugün onların da (Mekke'li ortak koşanların) yönelenidir. Ve büyük azap onlar içindir. 

64- Ve sana da kitabı aykırılığa düştükleri konuları onlara açıklaman ve inananlar topluluğuna yol gösterici ve rahmet olmasından başka (bir amaçla) indirmedik.

65- Ve Allah gökten su indirdi de yeryüzüne onun ölümünden sonra yaşam verdi. Şüphesiz ki işte bunda işitenler topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

66- Ve şüphesiz ki sizin için hayvanlarda kesinlikle alınması gereken ders vardır. On(lar)un karınlarındaki atık ile kan arasında içenler için kolay yutulabilir olan saf süt ile sizi suvarmaktayız.

67- Ve hurmalıkların meyvelerinden ve üzümlerden de (sizi suvarıyoruz). Ondan (su çıkararak) sarhoş edici ve güzel rızık (ile hayata) tutunuyorsunuz. Şüphesiz ki işte bunda, bağ kuranlar topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

68- 69- Ve senin Efendin bal arısına: "Dağlardan ve ağaçlardan ve (yaptıkları) çardaklardan evlere tutun. Sonra bütün meyvelerden ye, böylece senin Efendinin sana (bal yapmak için) boyun eğdirdiği yollarına koyul" diye vahyetti. Onun karınlarından renkleri aykırı bir içecek çıkar ki ondan insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki işte bunda, düşünenler topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

70- Ve Allah sizi takdir etti, sonra sizin ömrünüzü tamamlayacaktır. Ve içinizden kimi bilgiden sonra birşey bilmemesi için ömrün en aşağısına geri döndürülür. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilicidir ölçüyü koyucudur.

71- Ve Allah bazınızı bazısı üzerine rızıkta üstünleştirmiştir. Artık üstünleştirilmiş olanlar rızıklarını sağ ellerinin sahip olduklarına geri çevirici değillerdir ki artık onlar onda eşit olsunlar. Şimdi onlar ısrarla Allah'ın nimetini mi reddediyorlar?

72- Ve Allah sizin için kendi benliğinizden eşler kıldı ve sizin için eşlerinizden oğullar ve torunlar kıldı ve sizi temiz olanlardan rızıklandırdı. Şimdi onlar gerçek olmayana inanıyor ve Allah'ın nimetini mi örtüyorlar?

73- Ve Allah'ın aşağısından kendilerini göklerden ve yerden hiçbir şekilde rızıklandırmaya hükümran olamayan ve güç dahi yetiremezlere kulluk ediyorlar.

74- Artık Allah için örnekler ortaya koymayın. Şüphesiz ki Allah bilir siz bilmezsiniz.

75- Allah, hiçbir şey üzerine ölçü koyamayan hükümranlık altına alınmış bir kulu ve kendisini bizden güzel rızıkla rızıklandırdığımız, ondan gizleyerek ve açıkça dağıtır kimseyi örnek olarak ortaya koydu. Onlar eşit midir? Övgü Allah'adır. Hayır, onların hiçbiri bilmezler.

76- Ve Allah iki adamı örnek olarak ortaya koydu: O ikiden biri dilsizdir hiçbir şey üzerine ölçü koyamaz, yöneleninin üzerine bir yüktür. Onu nereye yönlendirsen bir hayır getirmez. O ve denkliği buyuran ve kendisi de dosdoğru yol üzerinde olan eşit midir?

77- Ve göklerin ve yerin duyularla algılanamayananı Allah'ındır. Saatin buyruğu da göz açıp kapaması gibi hatta o daha yakından başka değildir. Şüphesiz ki Allah her şeyin üzerine ölçü koyucudur.

78- Ve Allah sizi annelerinizin karınlarından hiçbir şey bilmezler olarak çıkardı. Ve şükrederseniz diye sizin için işitme ve görmeler ve gönüller kıldı.

79- Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş kuşları görmediler mi? Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz ki işte bunda, inananlar topluluğu için kesinlikle deliller vardır.

80- Ve Allah sizin için evlerinizden sakinleşme yeri kıldı ve sizin için hayvanların derilerinden göçerlik döneminizde ve yerleşik döneminizde onunla hafifleyeceğiniz evler kıldı. Ve yünlerinden ve yapağılarından ve kıllarından belirli bir vakte kadar kullanım eşyaları ve yararlanma kıldı.

81- Ve Allah takdir ettiği şeylerden sizin için gölgeler kıldı. Ve sizin için dağlardan korunaklar kıldı. Ve sizin için sıcaktan koruyacak gömlekler ve savaşınızda sizi koruyacak gömlekler kıldı. Sizin üzerinize olan nimetini teslim olursunuz diye işte böyle tamamlıyor.

82- Eğer (başka tarafa) yönelirlerse, artık sana düşen ancak ve ancak apaçık ulaştırmaktır.

83- Allah'ın nimetini tanıyorlar (ve faydalanıyorlar) sonra onu yadırgıyorlar. Ve onların tamamı (gerçeği) örtücülerdir.

84- Ve o dönem her topluluktan bir tanık harekete geçireceğiz. Sonra (gerçeği) örtenlere ne (özür dilemeleri için) duyuru yapılır ve ne de hoşnutluk istekleri kabul edilir.

85- Ve yanlış yapanlar azabı gördüğü zaman, artık azap onlardan ne hafifletilir ve onlara ne de bakılır.

86- Ve ortaklaştıranlar ortaklarını gördüğü zaman: "Efendimiz, senin aşağından çağırmakta olduklarımız işte şunlardır" derler. Onlar da onlara şu sözü buluştururlar: "Şüphesiz ki sizler kesinlikle yalancılarsınız."

87- Ve o dönem teslimiyeti Allah'a buluşturmuşlar ve yakıştırmakta oldukları onlardan sapmıştır.

88- Onlar (gerçeği) örttüler ve Allah'ın yolundan uzaklaştırdılar, bozuculuk yapıyor olmaları nedeniyle onlara azap üstüne azabı artırdık.

89- Ve o dönem her toplumun üzerlerine kendi benliklerinden bir tanık harekete geçireceğiz ve seni de işte şunların (elçi gönderildiğin toplumun)  üzerine tanık getirdik. Ve sana kitabı her şey için bir açıklama, teslim olanlar için yol gösterici ve rahmet ve müjde olarak indirdik.

90- Şüphesiz ki Allah denkliği ve güzelliği yakınlık sahiplerine vermeyi ve hayasızlıktan ve yadırganandan ve saldırganlaıktan vazgeçirmeyi buyuruyor. Hatırlarsınız diye size öğüt veriyor.

91- Ve sözleştiğiniz zaman Allah'ın sözünü tastamam yerine getirin ve Allah'ı üzerinize üstlenici kılarak onu pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz ki Allah ve yaparsanız bilir.

92- Ve bir toplum bir diğer toplumdan sayıca fazla oluyor diye, yeminlerinize aranızda bozuculuk sebebi olarak tutunarak, ipliğini kuvvetle eğirdikten sonra söküp bozan o kadın gibi olmayın. Allah bununla sizi ancak ve ancak sizi denemektedir. Ve kalkışın döneminde hakkında aykırılığı düşmekte olduğunuz konuları size kesinlikle açıklayacaktır.

93- Ve eğer Allah dilemiş olsaydı, sizi tek toplum kılardı. Fakat Allah dilediğini saptırır ve dilediğini doğru yola iletir. Ve işlemekte olduklarınızdan bilgi isteneceksiniz.

94- Ve yeminlerinize aranızda bozuculuk sebebi olarak tutunmayın. Yoksa ayak yerinde durmasından sonra kayar ve Allah'ın yolundan uzaklaştırmanız nedeniyle kötülüğü tadarsınız. Ve büyük azap sizin içindir.

95- Ve Allah'ın sözünü az bedele satmayın. Eğer bilirseniz ancak ve ancak Allah'ın katında olan o sizin için daha hayırlıdır. 

96- Sizin katınızda olan tükenir ve Allah'ın katında olan ise kalıcıdır. Ve direnerek gayret etmiş olanlara ödüllerini işlemekte olduklarının daha güzeli ile kesinlikle vereceğiz

97- Erkekten veya dişiden kim inanan olarak düzgünlük işlerse, artık onu güzel yaşamla yaşatacağız ve onların ödüllerini işlemekte olduklarının daha güzeli ile kesinlikle vereceğiz.

98- 99- 100- Kur'an okuyacağın zaman, artık taşlanan şeytandan Allah'a sığın. Gerçek şu ki, onun inananlar üzerinde ve Efendilerine güvenenler üzerinde hiçbir kanıtı yoktur. Onun kanıtı ancak ve ancak yönelen edinenler ve onu ortaklaştıranlar üzerinedir.

101- Ve biz bir ayetin yerini (başka) bir ayetle değiştirdiğimiz zaman -ki Allah ne indirmekte olduğunu en iyi bilendir- "Sen ancak ve ancak bir yakıştırıcısın" dediler. Hayır, onların hiçbiri bilmezler.

102- De ki: "Onu senin Efendinden inananları yerinde tutmak ve teslim olanlara yol gösterici ve müjde için Kutsal'ın esintisi indirdi."

103- Ve and olsun onların: "Ona ancak ve ancak bir beşer öğretiyor" demekte olduklarını şüphesiz ki biliyoruz. Kendisine eğilim gösterdikleri kişinin dili yabancı ve işte bu (Kur'an) ise apaçık Arabidir.

104- Allah'ın ayetlerine inanmayanları, şüphesiz ki Allah doğru yola iletmez. Ve acı azap onlar içindir.

105- Yalanı ancak ve ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar yakıştırır. Ve işte onlar yalancıların ta kendileridir.

106- Kim inanmasından sonra Allah'ı (ret ederek) örterse- zorlanmış ve kalbi inançla rahatlamış halde olan başka- fakat kim göğsünü (gerçeği) örtmeye (zorlama olmaksızın) açarsa, artık Allah'tan bir hiddet onların üzerinedir. Ve büyük azap onlar içindir.

107- İşte bunun nedeni şimdiki yaşamı sonrakinin üzerine tercih etmeleridir. Ve şüphesiz ki Allah (gerçeği) örtücüler topluluğunu doğru yola iletmez.

108- İşte onlar Allah'ın kalplerine ve işitmelerine ve görmelerine damga vurduğu kimselerdir. Ve işte onlar duyarsızların ta kendileridir.

109- Hiç kuşku yok şüphesiz ki onlar zarara uğrayanların ta kendileridir.

110- Sonra şüphesiz ki senin Efendin baskı görmelerinden sonra göç edenlerin ve güçlerini kullananların ve direnerek gayret edenlerin (yardımcısıdır). Şüphesiz ki senin Efendin bunun ardından kesinlikle çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir.

111- O dönem gelir her benlik kendisinden yana tartışır ve her benliğe işlediği tastamam ödenir ve onlar yanlışa uğratılmazlar.

112- Ve Allah bir şehri örnek olarak ortaya koydu. (Bu şehir) güvenli rahat halde, o şehre rızkı her taraftan bolca geliyordu. Durum böyleyken (o şehir) Allah'ın nimetlerine nankörlük etti de oluşturmakta oldukları nedeniyle artık Allah ona açlığın ve kaygının elbisesini tattırdı.

113- Ve and olsun ki içlerinden bir elçi gelmişti de onu yalanlamışlardı. Böylece azap onları yanlış yapanlar oldukları halde tutuverdi.

114- Artık Allah'ın sizi rızıklandırdıklarından serbest temiz olması şartıyla yeyin ve eğer sadece O'na kulluk ediyorsanız, Allah'ın nimetine şükredin.

115- Size ancak ve ancak ölü hayvanı ve kanı ve domuzun etini ve (kesilirken) Allah'tan başkasına ses yükseltilmişi yasaklamıştır. Artık kim (açlık sebebi ile) zorlanırsa, saldırganlık yapmamak ve sınırı aşmamak şartı ile artık şüphesiz ki Allah ta, çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir.

116- Ve dillerinizin yalan nitelendirmesiyle Allah'ın üzerine yalan yakıştırmak için "Bu serbesttir ve bu yasaktır" demeyin. Şüphesiz ki Allah'ın üzerine yalan yakıştıranlar arzuladığına kavuşamazlar.

117- Pek az bir yararlanmadır. Ve acı azap onlar içindir.

118- Ve Yahudilerin üzerine de önceden sana anlattığımızı yasaklaştırmıştık. Ve biz onlara yanlış yapmadık fakat onlar benliklerine yanlış yapıyorlardı.

119- Sonra şüphesiz ki senin Efendin bilgisizce hareket ederek kötülük işleyenleri sonra bunun ardından (itaatle) dönenleri ve düzeltenleri (bağışlar). Şüphesiz ki senin Efendin bunun ardından kesinlikle çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir.

120- Şüphesiz ki İbrahim Allah'a gönülden bağlı yaratılış ayarı üzerine meyilli bir toplum idi. Ve ortaklaştıranlardan değildi.

121- O'nun nimetlerine şükrediciydi. O, onu şeçkinleştirmiş ve dosdoğru yola iletmişti.

122- Ve ona şimdikinde güzellik verdik. Ve şüphesiz ki o sonrakinde de kesinlikle düzgünlerdendir.

123- Sonra sana: "Yaratılış ayarı üzerine meyilli olan İbrahim'in ortak değerine uy. Ve o ortaklaştıranlardan değildi" diye vahyettik.

124- Dinlenme (günü) ancak ve ancak onda (İbrahim'de) aykılırılığa düşenlerin üzerine kılındı. Ve şüphesiz ki senin Efendin kalkışın döneminde hakkında aykırılığa düşmekte olduğu konularda aralarında kesinlikle karar verecektir.

125- Senin Efendinin yoluna bilgelikle ve güzel öğütle çağır. Ve onlarla en güzel yöntemle tartış. Şüphesiz ki senin Efendin O, kendisinin yolundan sapanı en iyi bilendir ve O, doğru yolu bulanları da en iyi bilendir.

126- Ve eğer sonuçlandırırsanız, artık sizin onunla sonuçlandırıldığınızın örneği kadar sonuçlandırın. Ve eğer direnerek gayret ederseniz, and olsun ki o direnerek gayret edenler için daha hayırlıdır.

127- Ve direnerek gayret et, senin direnerek gayretin Allah'tan başkasına değildir. Ve onlara da üzülme. Ve onların kurmakta oldukları tuzaktan dolayı darlık içinde olma.

128- Şüphesiz ki Allah korunanlarla ve güzel davrananlarla beraberdir.


1 yorum:

  1. Bu Kur'an'ın ayet olarak yazılması Muhammed'in devrim yapmış olduğu bir günlük olarak yazdiklari olmaktadir
    Muhammed'in ölümünden sonra bunların süre olarak isimlrer verilip rakamlar vererek kuran ismi vererek kutsal duruma getirilmiştir.
    Bunun da 1400 yıl bu durumu yöneticiler din adına bir kutsal kitap diye kullanmışlardır
    Kimse bu kitabı iyibir incrleme yapmadan bu günkü dünyaya
    İşte İslami. Kitabı diye soylenmektedir
    Ancak bu kitap tarihsel dir evrensel değil dir.

    YanıtlaSil