12 Temmuz 2025 Cumartesi

SAFFAT SURESİ MEALİ

1- Ant olsun bir saf halinde dizilenlere.

2- Bir haykırışla sevk edenlere.

3- Bir hatırlatma okuyanlara.

4- Şüphesiz ki sizin tanrınız, kesinlikle tektir.

5- O göklerin ve o yerin ve ikisinin arasında olan şeylerin Efendisidir ve o doğuların da Efendisidir.

6- Şüphesiz ki biz o yakın göğü, o yıldızların süsüyle süsledik.

7- Her bir inatçı şeytanda bir kollamayla (onu kolladık).

8- O en yüce dolgunları dinleyemezler ve her bir yandan atılırlar.

9- Bir kovulmayla (kovulurlar). Ve bir sürekli azap, onlar içindir.

10- Bir kapıverme yapan kimse başka, hemen ona da bir parlak ateş parçası takılır.

11- Şimdi onlardan görüş bildirmelerini iste: Onlar mı bir takdir edilişçe daha sert, yoksa bizim takdir ettiklerimiz (o gökler ve yer ve ikisinin arasındakiler) mi? Şüphesiz ki biz onları bir yapışkan çamurdan takdir ettik.

12- Hayır, sen (bu işe) şaştın, oysa onlar maskaraya alıyorlar.

13- Ve (bu gerçekler onlara) hatırlatıldığı zaman, hatırlamazlar.

14- Ve (gözle görülen) bir ayet gördükleri zaman, maskaraya almaya kalkıyorlar.

15- 16- 17- Ve: "Bu, bir açıklanan sihirden başkası değil. Biz öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi kesinlikle harekete geçirilmişler (olacağ)iz? O ilk atalarımızda mı?" dediler.

18- De ki: "Evet, ve siz boyun bükenler olarak (harekete geçirileceksiniz)."

19- O, ancak ve ancak tek bir haykırıştır. Bir anda onlar (harekete geçirilmişler olarak) bakacaklar.

20- Ve: "Yazıklar olsun bize! Bu, itaatın günüdür" demişlerdir.

21- "Bu, kendisini yalanlamakta olduğunuz o ayrılma günüdür."

22- 23- 24- "Toplayın haksızlık yapanları ve onlara eşlik edenleri ve onların Allah'ın aşağısından kulluk etmekte oldukları şeyleri de o şiddetli ateşin yoluna iletin ve onları (orada sürekli) durdurun, şüphesiz ki onlar sorumludurlar."

25- "Size ne oluyor birbirinizle yardımlaşmazsınız?"

26- Hayır, onlar bugün (çaresizce) teslim olanlardır.

27- Ve bir kısmı bir kısma dönmüş birbirleriyle sorgulaşmaktadırlar.

28- (Bir kısmı): "Şüphesiz siz bize o sağdan gelmekte idiniz" demişlerdir.

29- 30- 31- 32- (Diğer bir kısım): "Hayır, siz inananlar değildiniz. Ve bizim için sizin üzerinizde hiçbir yetki yoktu. Hayır, siz bir taşkınlar topluluğu idiniz. Bu yüzden Efendimizin sözü bizim üzerimize bir gerçek oldu. Şüphesiz ki biz (azabı) kesinlikle tadıcılarız. Biz sizi azdırmıştık, şüphesiz ki biz azanlar idik" demişlerdir.

33- Artık şüphesiz ki onlar o gün o azapta ortaktırlar.

34- Şüphesiz ki biz o suçlulara işte böyle yaparız.

35- 36- Şüphesiz ki onlara: "Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur" denildiği zaman, büyüklük taslarlar ve: "Gerçekten biz mi bir cinlenmiş şair için kesinlikle tanrılarımızı bırakıcılarız?" derlerdi.

37- Aksine, (cinlenmiş dedikleri) o gerçeği getirmiş ve o gönderilmişleri de doğrulamıştır.

38- Şüphesiz ki sizler o acı azabı kesinlikle tadıcılarsınız.

39- Ve siz işlemekte olduğunuz şeylerden başkasıyla da karşılık görmüyorsunuz.

40- Allah'ın o özgülenmiş kulları başka.

41- 42- 43- 44- 45- 46- 47- 48- 49- İşte onlar, meyvelerden bir bilinmiş rızık onlar içindir. O nimet bahçelerinde karşılıklı döşekler üzerindedirler. Bembeyaz bir su gözesinden (doldurulmuş) içenlere bir lezzet veren kadehler, onların üzerinde dolaştırılır. Onların içindekinde hiçbir sersemleten olmaz ve onlar ondan sarhoşlaşmazlar. Ve onların yanında o bakışı (sadece eşlerine) kısaltan iri gözlü (eşler). Sanki onlar bir yumurta gibi kamufle edilmişlerdir.

50- Böylece onların bir kısmı bir kısma dönmüş birbirleriyle sorgulaşmaktadırlar.

51- 52- 53- İçlerinden bir sözcü: "Şüphesiz ki benim bir arkadaşım vardı. (Bana) 'Gerçekten sende mi kesinlikle o doğrulayıcılardansın? Biz öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi kesinlikle itaat altına alınmışlar (olacağ)ız?' derdi. dedi.

54- "Sizler (onun durumuna) muttali olanlar mısınız? dedi.

55- Derken (onun durumuna) muttali oldu, böylece onu o şiddetli ateşin ortasında gördü.

56- 57- 58- 59- 60- 61- (Ona): "Allah'a yemin olsun ki şüphesiz ki neredeyse sen kesinlikle beni de mahvedecektin. Ve eğer Efendimin nimeti olmasaydı, kesinlikle bende (azap için) o hazır bulundurulmuşlardan olmuştum. (Cennet arkadaşlarına hitaben) Biz o ilk ölümümüzden başka ölenler olmayacağız değil mi? Ve biz azaplandırılmışlardan da olmayacağız. Şüphesiz ki bu, o büyük başarının ta kendisidir. O işleyenler bu örnek (gibisini kazanmak) için işlesin" dedi.

62- İşte bu mu bir ikram olarak daha hayırlıdır, yoksa o zakkum ağacı mı?

63- Şüphesiz ki biz onu o haksızlık yapanlar için bir deneme aracı yaptık.

64- Şüphesiz ki o, bir ağaçtır ki o şiddetli ateşin dibinde çıkar.

65- Onun tomurcuğu sanki o şeytanların başları gibidir.

66- Şüphesiz ki onlar, ondan yiyenlerdir ve ondan o karınları dolduranlardır.

67- Sonra şüphesiz ki onlar için, onun üzerine kesinlikle kaynar sudan bir içecek vardır.

68- Sonra şüphesiz ki onların dönüş yerleri kesinlikle o şiddetli ateşedir.

69- Şüphesiz ki onlar, atalarını sapkınlar olarak bulmuşlardı.

70- Onlar da onların (atalarının) izleri üzerine koşturuyorlar.

71- Ve ant olsun ki onların öncesi o ilklerin daha çoğu sapmıştı.

72- Ve ant olsun ki onların içine uyarıcılar da göndermiştik.

73- Artık bak o uyarılmışların sonu nasıl olmuş.

74- Allah'ın o özgülenmiş kulları başka.

75- Ve ant olsun ki Nuh bize seslenmişti de ne güzel o cevaplandıranlardık.

76- 77- Ve onu ve halkını o büyük çıkmazdan kurtarmış ve onun soyunu o kalıcıların ta kendileri yapmıştık. 

78- Ve ona o sonrakiler içinde (bir doğruluk dili) bıraktık.

79- Selam, o tüm insanlar içinde Nuh'un üzerine olsun.

80- Şüphesiz ki biz, o iyilik edenlere işte böyle karşılık veririz.

81- Şüphesiz ki o, o inanan kullarımızdandı.

82- Sonra o diğerlerini batırdık.

83- Ve şüphesiz ki onun taraftarından (birisi de) kesinlikle İbrahim'dir.

84- 85- 86- 87- Bir zaman Efendisine bir kusursuz kalple gelmiş, hani babasına ve topluluğuna: "Neye kulluk ediyorsunuz? Bir çarpıtma olarak Allah'ın aşağısında tanrılar mı istiyorsunuz? O tüm insanların Efendisi hakkında kanaatiniz nedir?" demişti.

88- 89- 90- Derken o yıldızlara bir bakışla bakmış, akabinde: "Şüphesiz ki ben bir bitkinim" demişti de, ondan arka dönenler olarak (başka tarafa) yönelmişlerdi.

91- 92- Bunun üzerine kurnazlıkla onların tanrılarına varmış: "Yemez misiniz? Size ne oluyor ki konuşmazsınız?" demişti.

93- Derken onların üzerine kurnazlıkla varıp sağ eliyle bir vuruş yapmıştı.

94- Bunun üzerine (topluluğu) ona doğru dönerek (deve kuşu gibi) koşturuyorlardı.

95- 96- (İbrahim onlara): "Yontmakta olduğunuz şeylere kulluk mu ediyorsunuz? Ve Allah sizi ve işlemekte olduğunuz şeyleri de takdir etmiştir" demişti.

97- (Topluluğu): "Onun için bir yapı inşa edin de onu o şiddetli ateşin içine atın" demişlerdi.

98- Ona bir plân kurmak istemişler, hemen biz de onları o en aşağı hale getirmiştik.

99- 100- 101- Ve (İbrahim): "Şüphesiz ki ben Efendime gidiciyim, beni doğruya ilecektir. Ey Efendim, bana o düzgünlerden (bir oğul) bahşet" demiş, bunun üzerine biz de ona bir yumuşak huylu oğulu müjdelemiştik.

102- (Oğlu) onun beraberinde o (işe) koşma (çağına) ulaştığında (babası): "Ey oğulcuğum, şüphesiz ki ben o uyku içinde görüyorum ki, şüphesiz ki ben seni boğazlıyorum. Artık bak sen ne görüyorsun?" demişti. (Oğlu): "Ey babacığım, buyurulmakta olduğun şeyi yap. Eğer Allah dilemişse, beni o direnip gayret edenlerden bulacaksın" demişti.

103- 104- 105- 106- Ve ikisi de (buyruğa) teslim olduğunda ve onu şakağı üzerine yatırdığında ve biz: "Ey İbrahim, kesinlikle o rüyayı doğruladın. Şüphesiz ki biz, o iyilik edenlere işte böyle karşılık veririz. Şüphesiz ki bu, kesinlikle bir açıklanan yoklamaydı" diye ona seslenmiştik.

107- Ve ona bir büyük boğazlamalığı kurtulmalık olarak vermiştik.

108- Ve ona o sonrakiler içinde (bir doğruluk dili) bıraktık.

109- Selam, İbrahim'in üzerine olsun.

110- O iyilik edenlere işte böyle karşılık veririz.

111- Şüphesiz ki o, o inanan kullarımızdandı.

112- Ve o düzgünlerden bir haberci olarak ona İshak'ı müjdelemiştik.

113- Ve onu ve İshak'ı bereketlendirdik ve ikisinin soyundan iyilik eden ve benliğine açıklanan haksızlığı eden de vardır.

114- Ve ant olsun ki Musa'ya ve Harun'a büyük iyilikte bulunmuştuk.

115- Ve ikisini ve ikisinin topluluğunu o büyük çıkmazdan kurtarmıştık.

116- Ve onlara yardım etmiştik de o yenenlerin ta kendileri olmuşlardı.

117- Ve ikisine o açıklayıcı kitabı vermiştik.

118- Ve ikisini o dosdoğru yola iletmiştik.

119- Ve ikisine o sonrakiler içinde (bir doğruluk dili) bıraktık.

120- Selam, Musa'nın ve Harun'un üzerine olsun.

121-  Şüphesiz ki biz, iyilik edenlere işte böyle karşılık veririz.

122-  Şüphesiz ki o ikisi, o inanan kullarımızdandı.

123- Ve şüphesiz ki İlyas da kesinlikle o gönderilmişlerdendi.

124- 125- 126- Bir zaman topluluğuna: "Korunmaz mısınız? Bir Ba'li mi çağırıyorsunuz ve o takdir edicilerin en iyisini bırakıyorsunuz da? Allah, sizin de Efendinizdir ve o ilk atalarınızın da Efendisidir" demişti.

127- Buna rağmen onu yalanladılar, artık şüphesiz ki onlar (azap için) kesinlikle hazır bulundurulmuşlardır.

128- Allah'ın o özgülenmiş kulları başka.

129- Ve ona o sonrakiler içinde (bir doğruluk dili) bıraktık.

130- Selam, İlyas'ların üzerine olsun.

131- Şüphesiz ki biz, o iyilik edenlere işte böyle karşılık veririz.

132- Şüphesiz ki o, o inanan kullarımızdandı.

133- Ve şüphesiz ki Lut da kesinlikle o gönderilmişlerdendi.

134- 135- 136- Bir zaman o geride kalanlar içindeki bir kocamış kadın dışında onu ve halkını toplu olarak kurtarmış, sonra da, o diğerlerini yerle bir etmiştik.

137- 138- Ve şüphesiz ki siz sabahlayıcılar ve o gece iken kesinlikle onların üzerinden geçip gidiyorsunuz. Hiç bağ kurmaz mısınız?

139- Ve şüphesiz ki Yunus da kesinlikle o gönderilmişlerdendi.

140- Bir zaman (yolcularla) o  dolmuş gemiye kaçmıştı.

141- Akabinde kura çekişmişler de (denize) o kaymışlardan olmuştu.

142-  Ve kendisini kınayıcı bir halde iken o balık tarafından yutulmuştu.

143- 144- Eğer şüphesiz ki o, (Allah'ı) o her türlü eksiklikten uzak tutanlardan olmasaydı, onun karnında harekete geçirilecekleri güne kadar kesinlikle kalırdı.

145- 146- Ve kendisi bir bitkin halde iken onu o çıplak alana fırlatıp atmış ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirmiştik.

147- 148- Ve onu yüz bin veya artmakta olan (topluluğa) göndermiş, akabinde ona inanmışlar böyle biz de bir vakte kadar onları geçimlendirmiştik.

149- Şimdi onlardan görüş bildirmelerini iste: O kızlar senin Efendinin midir de ve o oğullar onlarındır?

150- Yoksa o melekleri dişiler olarak takdir ettik de ve onlar buna tanık mı oluyorlar?

151- 152- Dikkat edin, şüphesiz ki onlar çarpıtmalarından dolayı: "Allah çocuk sahibi oldu" diyorlar. Ve şüphesiz ki onlar, kesinlikle yalancılardır.

153- O kızları o oğulların üzerine mi seçmiş?

154- Size ne oluyor nasıl karar veriyorsunuz?

155-  Hiç hatırlamaz mısınız?

156- Yoksa sizin için bir açıklanan yetki mi var?

157- Eğer doğru sözlülerseniz, haydi kitabınızı getirin.

158- Ve O'nun arasıyla ve o cinler arasında bir soy bağı uydurdular. Ve ant olsun ki o cinler şüphesiz ki onların (bu bağı uyduranların) kesinlikle hazır bulundurulmuşlar olacaklarını bilmiştir.

159- Allah, onların nitelemekte oldukları şeylerden uzaktır.

160-  Allah'ın o özgülenmiş kulları başka.

161- 162- 163- Artık şüphesiz ki siz ve kulluk etmekte olduğunuz şeyler, O'na karşı o şiddetli ateşe yaslanan o kimse dışında (kimseyi) kötüye düşürenler değilsiniz.

164- Ve bizden kimse yoktur ki, onun bilinmiş bir konumu olmasın.

165- Ve şüphesiz ki biz, kesinlikle biziz o saflar halinde dizilenler.

166- Ve şüphesiz ki biz, kesinlikle biziz (Allah'ı) o her türlü eksiklikten uzak tutanlar.

167- 168- 169- Ve şüphesiz ki (Mekke'liler önceden) kesinlikle: "Eğer yanımızda o ilklerden (kalma) bir hatırlatma olsaydı, kesinlikle Allah'ın o özgülenmiş kulları olurduk" diyorlardı.

170- Buna rağmen (hatırlatma geldiğinde) onu (ret ederek) örttüler. İleride bilecekler.

171- 172- 173- Ve ant olsun ki o gönderilmiş kullarımız hakkında şu kelimemiz öne geçmiştir: Şüphesiz ki onlar, kesinlikle onlar o yardım edilmişlerdir ve şüphesiz ki bizim askerimiz o yenenlerin ta kendileridir.

174- Artık bir süreye kadar onlardan (başka tarafa) yönel.

175- Ve onları gör, ileride (neler) görecekler.

176-  Şimdi azabımızın (hala) çabuklanmasını istiyorlar mı?

177- Ve (azabımız) onların sahasına indiği zaman, Artık ne kötüdür o uyarılmışların sabahı.

178-  Artık bir süreye kadar onlardan (başka tarafa) yönel.

179-  Ve onları gör, ileride (neler) görecekler.

180- O güçlülüğün Efendisi senin Efendin, onların nitelemekte oldukları şeylerden uzaktır.

181- Ve selam, o gönderilmişlerin üzerine olsun.

182- Ve o övgü, o tüm insanların Efendisi Allah'adır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder