Tesbih kelimesi sözlükte sebeha kökünden türemiş olup , "su veya havada süratle geçip gitmek , suda yüzmek" anlamında kullanılan bir kelimedir. Tesbih kelimesi ise "Allah cc ye olan kulluğa süratle gitme koşmak" anlamındadır. Kur'an öncesi günlük dilde bu anlamda kullanılan kelime , kur'anın inmeye başlaması sonrasında anlam genişlemesine uğramış ve Allah cc nin yaratmış olduğu varlıklar için çizmiş olduğu sınırların dışına çıkamaması veya çıkmaması gerektiği" gibi bir anlam şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Allah cc nin yarattığı şeylerin onu tesbih etmesi veya tesbih etmesinin gerekmesi o varlıkların Allah cc tarafından çizilmiş olan sınırların içinden dışarıya çıkamaması veya çıkmaması gerektiğidir.Allah cc yarattıkları için bir sistem kurmuş olup bütün yaratılanlar bu sistemin içinde hareket etme mecburiyetindedir. Allah cc nin "subhan" olması onun ve kurmuş olduğu sistemin kusursuz olması her türlü eksiklikten münezzeh olması demektir. Bu kelimenin anlamı , kur'anda geçtiği ayetleri okuyacak olursak daha kolay anlaşılacaktır.
[021.033] O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı... yaratandır. Her biri bir
yörüngede yüzmektedirler (yesbehune).
[036.040] Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri
bir yörüngede yüzerler (yesbehune).
Enbiya ve yasin surelerindeki ayetlerde güneş ve ayın onları yaratan tarafından konulmuş olan hareket dairesi içinde işlevlerini yerine getirdikleri ve bu dairenin dışına çıkmayacakları anlatılmaktadır.
[073.007] Çünkü sana gündüzün uzun bir yüzüş (sebhan)vardır.
[079.001-5] Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere (sabihatu sebhan),
yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Müzzemmil ve naziat surelerinde kelimenin sözlük anlamına uygun olarak bir uğraş dairesi içinde Muhammed as ve meleklerin kendilerine verilen görevi yerine getirmeleri hatırlatılmaktadır.
[057.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir(sebbeha). O,
üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
[059.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir(sebbeha). O,
üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
[061.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir(sebbeha). O,
üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
[062.001] Göklerde ve yerde olanların hepsi mülkün sahibi, mukaddes, aziz,
hakim olan Allah'ı tesbih eder(yusebbihu).
[064.001] Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih eder(yusebbihu). Mülk
de O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, her şeye güç yetirendir.
57-59-61-62-64. surelerin ilk ayetleri gökte ve yerde olanların yani Allah cc nin dışındaki bütün varlıkların onlar için konulmuş olan bir ölçü dahilinde hareket ettikleri yine hatırlatılmaktadır.
[021.019-20] Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur, O'nun yanında olanlar, O'na
ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve onlar yorgunluk da duymazlar.Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler.(yusebbihune)
[017.044] Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder(tusebbihu); O'nu hamd
ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini(tesbihahum)
anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır.
[024.041] Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih
ettiklerini (yusebbihu)görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (tesbihahu)
bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
[059.024] O öyle Allahki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih (yusebbihu)eder, o öyle azîz öyle
hakîmdir.
Bu ayetlere baktığımızda yine Allah cc nin yaratmış olduğu varlıkların onu teşbih etmesinden bahsedilmekte olup o varlıklardan olan kuşların onu teşbih etmesi demek , Allah cc nin onlar için koymuş olduğu uçmak şeklindeki hayat tarzları onların teşbihleri olup zaman içinde evrimleşerek havada uçanların " artık bir yerde hayatımızı devam ettirmek istiyoruz daha uçmayacağız" veya yerde yaşayanların " yerde ne zamana kadar sürüneceğiz biraz uçalım kuşlar gibi özgür olalım" demek gibi sünnetullaha aykırı bir eylem içinde olmaları mümkün değildir.
[013.013] Gök gürültüsü O'na hamd ile teşbih eder(yusebbihu); melekler de korkusundan.
Yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar; onlar ise Allah hakkında
mücadele edip duruyorlar. Oysa O'nun gücü çok şiddetlidir.
[039.075] Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek (yusebbihune)Arş'ın
etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve «alemlerin
Rabbi olan Allah'a hamdolsun» denilmiştir.
[040.007] Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih
ederler(yusebbihune); O'na inanırlar. Müminler için: «Rabbimiz! İlmin ve rahmetin herşeyi
içine almıştır. Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennemin
azabından koru» diye bağışlanma dilerler.
[041.038] Eğer büyüklük taslarlarsa kendi aleyhlerinedir. Rabbinin katında
bulunanlar hiç usanmadan, O'nu gece gündüz tesbih ederler(yusebbihune).
[042.005] Gökler neredeyse üstlerinden çatlayacak. Melekler Rablerini
överek tesbih eder (yusebbihune)ve yeryüzünde bulunanlar için O'ndan bağışlanma dilerler. İyi
bilin ki Allah Şüphesiz bağışlayandır, merhametli olandır.
[007.206] Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler,
O'nu tesbih eder (yusebbihunehu) ve yalnız O'na secde ederler.
[037.166] Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz.
Yukarıdaki ayetler meleklerin tesbihinden bahseden ayetler olup onların Allah cc nin çizmiş olduğu dairenin dışına çıkmaları gibi bir durumun söz konusu olmadığı sadece onun emirlerini yerine getirdikleri isyan gibi bir duruma düşmadikleri anlatılmaktadır.
[003.041] Yarab! dedi: Bana bir âyet (bir alâmet) yap, buyurdu ki: Ayetin
nasa üç gün sade işaretten başka söz söyliyememendir. Bununla beraber rabbını
çok zikret ve akşam sabah tesbih eyle (sebbih)
[019.011] Derken, mihrabdan kavminin karşısına çıkıp onlara: «Sabah ve
akşam tesbih edin!»(sebbihu) diye işaret verdi.
[015.097-98] And olsun ki, söyledikleri şeylerden senin gönlünün daraldığını
biliyoruz.Sen şimdi Rabbini hamd ile tesbih et(sebbih) ve secde edenlerden ol!
[020.130] O halde onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından önce ve
batmasından önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde de gündüzün
uçlarında da tesbih et ki (sebbih) , hoşnutluğa eresin.
[025.058] Ölümsüz, diri olan Allah'a güven, O'nu överek tesbih et(sebbih).
Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter.
[040.055] O halde sabret, çünkü Allahın va'di haktır hem günahına istiğfar
ve akşam, sabah rabbına hamdiyle tesbih et (sebbih)
[050.039-40] Söylediklerine sabret; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve
batışından önce överek tesbih et.(sebbih)Geceleyin ve secdelerin ardından O'nu tesbih et (sebbihhu).
[052.048-49] Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin.
Kalktığın zaman Rabbini hamd ile tesbih et (sebbih). Geceleyin ve yıldızlar kaybolurken de O'nu tesbih et.(sebbihhu)
[056.074] O halde Rabbini o büyük adıyla tesbih et!(sebbih)
[056.096] o halde Rabbını büyük adıyla tesbih et (sebbih).
[069.052] O halde, haydi tesbih et(sebbih) Rabbinin yüce ismiyle.
[087.001] Rabbının o çok yüce adını tesbih et (sebbih)
[110.003] Rabbine hamd ile tesbih et (sebbih)ve O’ndan af dile. Çünkü O tevvabdır,
tövbeleri çok kabul eder.
[076.025-6] Sabah akşam Rabbinin adını zikret! Gecenin bir kısmında da O’na
secde et, geceleyin uzun bir süre de O’na tesbih et (sebbihhu).
[033.041-2] Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin, O’nu sık sık anın. Sabah
akşam O’nu tesbih edin(sebbihuhu).
Bu ayetler insanlara teşbih etmelerini emreden ayetler olup, insan Allah cc nin yaratmış olduğu varlıklardan bir topluluk olması nedeni ile onun çizmiş olduğu daire içinde hareket etmek gibi bir zorunluluğu olmasına rağmen bu dairenin sınırlarını zorlayıp dışına çıkma çalışmaları içinde olan bir varlıktır. Ayetlerdeki bahsedilen bazı vakitlerde teşbih et gibi emirler sadece o vakitler içinde değil aksine ayetleri alt alta koyup okuyacak okursak kişinin 24 saatinin tesbih içinde geçmesi şeklindeki hatırlatmalardır. Allah cc yi tesbih etmek demek sadece belirli sözlerin tekrarlanması şeklinde olmayıp hayatımızın her anında onun kulu olduğumuzun hatırda tutulması ve onun çizdiği daire içinde hareket edilmesi hatırlatılmaktadır.
[012.108] De ki: «İşte benim yolum budur. Allah Teâlâ'ya açık bir hüccet
ile dâvet ederim, ben de ve bana tâbi olanlar da. Ve Allah Teâlâ'yı tenzih
ederim (subhane)ve ben müşriklerden değilim.»
[017.001] Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu
Muhammedi, Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksaya
götüren O zatın şanı ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O(subhane)! Gerçekten,
herşeyi işiten, her şeyi gören O’dur.
[017.093] «Yahut altından bir evin olsun, ya da göğe çıkmalısın. Ona
çıktığına da asla inanmayız. Ta ki bize, okuyacağımız bir kitap indiresin.» De
ki: «Rabbimi tenzih (subhane)ederim. Nihayet ben de, peygamber olan bir insandan başka
bir şey değilim.»
[017.107-108] De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın; şu bir gerçek ki,
bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur'an) okununca, derhal yüz
üstü secdeye kapanırlar. Ve derlerdi ki: Rabbimizi tesbih (subhane)ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine
getirilir.
[021.022] Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı; bunların
ikisi de muhakkak bozulup gitmişti. Arş'ın Rabbı olan Allah; onların
nitelendirdiklerinden münezzehtir(subhane).
[023.091] Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur,
olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa
çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir (subhane).
[027.008] Oraya geldiğinde, kendisine şöyle nida olunmuştu: «Ateşin yanında
olan ve çevresinde bulunanlar mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah
münezzehtir»(subhane)
[028.068] Rabbin dilediğini yaratır ve seçer; onlar için seçim hakkı
yoktur. Allah onların koştukları ortaklardan münezzehtir (subhane), yücedir.
[030.017] Haydi siz akşama girerken, sabaha çıkarken Allah’ı
tenzih edin (subhane), namaz kılın.
[036.036] Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden
çift çift yaratan Allah münezzehtir (subhane).
[036.083] Her şeyin hükümranlığı elinde olan ve sizin de kendisine
döneceğiniz Allah münezzehtir (subhane).
[037.158-159] Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular.
Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.Allah onların vasıflandırmalarından münezzehtir (subhane).
037.180] Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları
vasıflardan yücedir, münezzehtir(subhane).
[043.012-4] Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan
binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca
Rabbinizin nimetini anarak: «Bunları buyruğumuza veren münezzehtir (subhane); zaten bizim
takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz» demeniz içindir.
[043.081-2] De ki: «Eğer Rahmân için bir veled olsa idi, (O'na)
ibadet edenlerin ilki ben olurdum.» Göklerin ve yerin Rabbi, arş'ın Rabbi (o
müşriklerin) tavsif ettikleri şeyden münezzehdir(subhane).
[052.043] Yoksa Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların
ortak koşmalarından münezzehtir(subhane).
[059.023] O kendisinden başka ilah olmayan, hüküm sahibi mukaddes, esenlik
veren, güven veren gözetip koruyan üstün ve galip olan otorite sahibi, gerçekten
ulu olan Allah'tır. Yüce Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir(subhane).
[068.028] En mutedil olanları: «Ben size Rabbinizi tesbih etsenize(tusebbihune), demedim
mi?» dedi.Rabbimizi tenzih(subhane) ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz,
dediler.
Kalem suresinde anlatılan "bahçe sahipleri" kıssasında geçen bu ayetteki vasat kişinin diğerlerine tesbih etmeleri gerektiğini hatırlatması demek , onların bahçelerinin ürünlerini Allah cc nin emri gereği ihtiyaç sahiplerinden sakınmamaları gerektiği halde ürünlerinin bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermekten kaçınmak için onlar görmeden işi halledelim diye aralarında konuşmalarına karşın bu şekilde yapmalarının yanlış olduğu Allah cc nin onlar için çizmiş olduğu dairenin yani tesbihin ihtiyaç sahiplerininde gözetilmesi olduğunu onlara hatırlatmasıdır.
[002.032] Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz(subhaneke), senin
bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan
ancak sensin, dediler.
[003.191] Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar;
göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: «Rabbimiz! Sen bunu boşuna
yaratmadın, Sen münezzehsin(subhaneke). Bizi ateşin azabından koru»
[005.116] Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan
başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih
ederim(subhaneke); hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu
şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında
olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.
[007.143] Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla
konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen
beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni
göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da
baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim(subhaneke), sana
tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.
[010.010] Orada duaları «subhaneke allahumme» sağlıkları «selam»,
Dualarının sonu da hakikat «elhamdulillahi rabbilalemîn» dir.
[021.087] Zünnun'u (Yunus'u) da. Hani öfkelenerek gitmişti de Bizim
kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken karanlıklar içinde: «Senden
başka ilah yoktur, seni tenzih ederim (subhaneke), ben gerçekten zalimlerden oldum diye.»
seslendi.
[037.143-4] Eğer Allah'ı tesbih edenlerden(musebbihune) olmasaydı, tekrar diriltilecek
güne kadar balığın karnında kalacaktı.
Yunus as ın denize atıldığı zaman balığın karnından kurtulması onun tesbih edenlerden olması sebebi ile olduğu bildirilmektedir. Her insan hayatının bir anında bir şekilde günaha düşebilir , Yunus as örnekliğinde bu hatasını anlayıp tevbe etmesi insan için çizilmiş olan dairenin içine girmeyi kabul etmesi demek olup rabbimiz bizler için tevbe kapısını her zaman açık bırakarak dışarı çıktığımız gibi içeri girmemizide ve daire içinde kalıp tesbihimize devam edip salih kulllarından olmamızı kolaylaştırmıştır.
[024.016] Onu işittiğiniz zaman: «Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz.
(ey aişe) Sen münezzehsin (subhaneke) (böyle şeyler yapmazsın); bu, büyük bir iftiradır» demeniz gerekmez miydi?
Nur s. 16. ayetinde geçen bu kelime için ayrı bir başlıkta yazımız olup "subhaneke" kelimesinin kullanımı ile ilgili düşüncemiz o yazıdadır.
[025.018] Onlar: Seni tenzih ederiz(subhaneke). Seni bırakıp da başka dostlar edinmek
bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki,
sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular,
derler.
[034.040-41] O gün, onların hepsini bir arada toplayacak (haşredecek), sonra
meleklere diyecek ki: «Size tapmakta olanlar bunlar mıydı?»«Seni tenzih ederiz(subhaneke). Bizim velîmiz, onlar değil Sen'sin. Hayır. Onlar cinlere
tapar olmuşlardı. Onların birçokları onlara imân ediciler idi.» derler.
[002.116] Onlar; «Allah oğul edindi» dediler. O böyle bir şeyden
münezzehtir(subhanehu). Göklerdeki ve yeryüzündeki varlıkların tümü O'nundur, hepsi O'na
boyun eğmişlerdir.
[004.171] Ey Ehl-i kitap! Dininizde haddi aşmayın, taşkınlık yapmayın ve
Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri iddia etmeyin! Meryemin oğlu Mesih Îsâ
sadece Allah’ın resulü, Meryeme ulaştırdığı kelimesidir. Allah tarafından gelen
bir ruhtur. Gelin Allah’a ve elçilerine iman getirin, «Tanrı üçtür» demeyin.
Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Allah ancak tek bir İlahtır. O, çocuğu
olmaktan münezzehtir(subhanehu). Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Koruyan ve
yöneten olarak Allah yeter.
[006.100] Cinnleri, Allah'a ortak koştılar. Halbuki onları, O yaratmıştır.
Bilmeden O'na oğullar ve kızlar uydurdular. Haşa O, onların
vasıflandırdıklarından yüce ve münezzehtir(subhanehu).
[009.031] Onlar Allah'ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu
Mesih'i rableri olarak kabul ettiler. Oysa tek Tanrı'dan başkasına kulluk
etmemekle emrolunmuşlardı. Ondan başka tanrı yoktur. Allah, koştukları eşlerden
münezzehtir(subhanehu).
[010.018] Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen
putlara taparlar: «Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır» derler. De
ki: «Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?»
Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh (subhanehu)ve yücedir.
[010.068] (Müşrikler:) «Allah çocuk edindi» dediler. Hâşâ! O bundan
münezzehtir(subhanehu). O’nun (çocuğa) ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa
O’nundur. Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. Allah hakkında
bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?
[016.001] Allah'ın emri geldi. Artık onu acele istemeyin. O; ortak koşmakta
oldukları şeylerden münezzehtir(subhanehu), yücedir.
[016.057] Onlar, Allah'a kız çocuklarını mal ederler ki, O bu yakıştırmadan
uzaktır(subhanehu), canlarının istediği erkek çocuklarını ise kendilerine ayırırlar.
[017.042-43] De ki: «Allah ile birlikte dedikleri gibi ilahlar olsaydı, o
takdirde onlar Arş'ın sahibine bir yol ararlardı.O, onların söylediklerinden Münezzeh'tir(subhanehu), Yüce'dir, Ulu'dur.
[019.035] Allah’ın evlat edinmesi olacak iş değildir. O bundan münezzehtir(subhanehu)!
Bir işi yapmak istedi mi, «şöyle olsun!» demesi kâfidir.
[021.026] Ve dediler ki: «Rahmân evlat ittihaz etti. O bundan münezzehtir(subhanehu).»
Hayır, (onlar) ikram olunmuş kullardır.
[030.040] Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da
dirilten Allah'tır. O'na koştuğunuz ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var
mıdır? Allah onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir(subhanehu), yücedir.
[039.004] Allah çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini
seçerdi. O bundan münezzehtir(sunhanehu), yücedir. O, tek ve kahredici Allah'dır.
[039.067] Onlar Allah'ı gereği gibi değerlendiremediler. Bütün yeryüzü,
kıyamet günü O'nun avucundadır; gökler O'nun kudretiyle dürülmüş olacaktır. O,
putperestlerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir(subhanehu).
Allah cc nin subhan olması demek yarattıkları için çizmiş olduğu dairenin hata yanlış eksiklik gibi şeyler içermemesi yarattıkları için her ne demişse veya yarattıkları için her ne kural koyduysa onda yanlış hata gibi şeylerden beri olmasıdır.
[048.008-9] Doğrusu seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ey
insanlar, siz de Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, O'na
saygı gösteresiniz ve O'nu sabah akşam tesbih edesiniz.
[032.015] Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla
kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve
Rablerini hamd ile tesbih ederler.
[024.035-36] Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru içinde bir kandil
bulunan bir oyma hücre misalidir. Kandil, bir sırça içindedir. Bu sırça sanki
inciden bir yıldızdır; ne doğuya, ne de batıya nisbet edilen mübarek bir zeytin
ağacından tutuşturulur. Onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir;
nur üstüne nur! Allah, dilediğini kendi nuruna yönettir ve insanlara birçok
misaller verir. Allah, herşeyi bilendir. O evlerde ki; Allah, onların yüceltilmesine ve içlerinde kendisinin adının
anılmasına izin vermiştir. Onlar da sabah akşam O'nu tesbih ederler.
[021.079] Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik; her birine hüküm ve
ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk
altına aldık. Bunları Biz yapmıştık.
[038.018] Biz dağları onun emrine vermiştik, akşam ve işrak vakti onunlar
birlikte tesbih ederlerdi.
Davud as ın dağlar ile birlikte tesbih etmesi demek onların Allah cc tarafından çizilmiş olan görevlerini yerine getirmeleri ve Davud as ında Allah cc ye olan tesbihinde dağların tesbihi gibi eksiklik yapmadığı ifade edilmektedir Allahu alem.
Sonuç olarak; tesbih kelimesinin sözlük anlamı olan yüzmek şeklinde, çizili bir dairenin dışına çıkamama anlamı ile ilgili ayetleri konu etmeye çalıştığımız yazıdaki ayet meallerinden anlaşılacağı üzere alemlerin rabbi olan Allah cc yarattığı şeylerin tümü için belirli bir daire çizmiş olup hiçbir varlık (insan ve cin hariç)bu dairenin dışına çıkmak gibi bir cüret içinde olmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. İnsan ve cin bu teşbih etme şeklindeki kendileri için çizilmiş olan kulluk kurallarının dışına çıkma itiyadında olan varlıklar olup bu cüretlerinin karşılığının ahirette karşılığının ne olacağı müteaddit ayetlerde bildirilmiştir. Rabbimiz bir an için bu dairenin dışına çıkarak teşbihini unutan kulları için tevbe kapısını açık bırakmış ve hatasını anlayan kullarının tevbe ederek yine daire içinde kalmasını sağlamıştır.İnsan ve cin taifesi eğer kendileri için çizilmiş dairenin dışına çıkmak gibi bir cüret içinde olmayıp teşbih dairesinde kaldıkları müddetçe alacakları karşılık yine kur'anın bir çok ayetinde bildirilmiştir. Rabbimiz bizleri kendisini gereğince teşbih eden kullarından kılsın.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.