MAİDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MAİDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2024 Pazar

MAİDE SURESİ MEALİ

1- Ey inananlar, bağlılıklarınızı tastamam yerine getirin. Siz yasaklı olduğunuz halde iken avlanmayı helal saymamak şartı ile, sizin üzerinize okunacaklar hariç, dört ayaklı hayvanlar size helâl kılındı. Şüphesiz ki Allah istediği kararı verir.

2- Ey inananlar, ne Allah'ın (kulluk) alametlerine, ne yasak aya,  ne kurbanlık hediyelere, ne gerdanlık (takılmış kurbanlık)lara, ne de Rablerinden bir lütuf ve rıza arayarak Beyt-i Haram'a  gelenleri (hürmetsizliği) helal görmeyin. Ve yasaktan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Ve sizi Mescid-i Haram'dan uzaklaştırdılar diye, bir topluluğa olan kızgınlığınız, sakın sizi aşırılığa sürüklemesin. Erdemli olmak ve korunma bilinci üzerinde yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Ve Allah'a karşı korunun. Şüphesiz ki Allah sonuçlandırması şiddetli olandır.

3- Leş ve kan ve domuzun eti ve Allah'tan başkasının adına kesilmiş ve boğulmuş ve vurulmuş ve yüksekten düşmüş ve boynuzla süsülmüş ve yırtıcı hayvan yemiş - ölmeden önce kesmişseniz hariç- ve dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal okları ile kısmet aramanız, sizin üzerinize yasak kılındı. Bütün bunlar sizin için itaattten çıkmaktır. İnkar edenler bugün sizin hayat nizamınız(ı bırakmanız)dan ümit kesmiştir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size hayat nizamınızı kemale erdirdim ve sizin üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size hayat nizamı olarak İslam'a razı oldum. Artık kim açlık sebebi ile darda kaldığında, günaha yeltenmeksizin (yerse), artık şüphesiz ki Allah, çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

4- Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar. De ki : Size temiz olanlar ve Allah'ın size öğrettiğinden öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için yakaladıkları helâl kılındı. Artık sizin için tuttuklarından, üzerine Allah'ın adını anarak yeyin ve Allah'a karşı korunun. Şüphesiz ki Allah hesabı çabuk görücüdür.

5- Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Ve kitap verilmiş olanların yiyeceği size helal ve sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Ve inanan kadınlardan hür kadınlar ve sizden önce kitap verilmiş olanlardan hür kadınlar, iffetli, zinadan kaçınan ve gizli dost tutmamış olmanız şartıyla, ücretlerini verdiğiniz zaman (size helaldir). Ve kim inanmayı inkar ederse,  artık onun işlediği kesinlikle boşa gitmiştir. Ve o ahirette de zarara uğrayanlardandır.

6- Ey inananlar namaz için kalktığınız zaman yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklere kadar yıkayın. Ve başlarınızı ve iki topuğa kadar ayaklarınızı  mesh edin*. Ve eğer cünüpseniz artık iyice temizlenin. Ve eğer hasta veya sefer halinde veya sizden biri tuvaletten gelmiş veya kadınlara dokunmuşsunuz da (cinsel ilişki) su bulamamışsanız artık temiz toprağa yönelip, ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah sizin üzerinize sıkıntı istemiyor, ancak şükretmeniz için sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini yerine getirmek istiyor.

* Ayetin Arapça metninde geçen "Vemsehu biruusiküm ve ercüleküm" ibaresi her ne kadar ayakların yıkanmasına işaret ediyor olsa da, ibarenin olması gereken şekli "Vemsehu biruusiküm ve ercüliküm" şeklindeki okumadır. Bu okuma ise ayakların da mesh edilmesi gerektiğine işaret etmektedir.

7- Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini ve onunla sizi bağladığı  "işittik ve itaat ettik" dediğiniz kayıtlanmış sözleşmenizi  hatırlayın. Ve Allah'a karşı korunun. Şüphesiz ki Allah göğüslerin özünü bilicidir.

8- Ey inanmış olanlar, Allah için adaleti ayakta tutan şahitler olunuz. Ve bir topluluğa olan kızgınlığınız sakın sizi  aşırılığa sürüklemesin. Adil olun, o korunma bilincine daha yakındır. Ve Allah'a karşı korunun. Şüphesiz ki Allah işlemekte olduklarınızdan haberdardır.

9- Allah, İnanan ve doğruları işleyenlere, onlar için bağışlanma ve büyük mükafat söz verdi.

10- Ve onlar ki inkar ettiler ve ayetlerimizi yalanladılar, işte onlar şiddetli ateşin arkadaşlarıdır. 

11- Ey inananlar, Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir zamanlar bir topluluk size ellerini uzatmaya yeltenmişti de (Allah'ta) onların ellerini sizden çekmişti. Ve Allah'a karşı korunun. Ve inananlar yalnızca Allah'a güvensin.

12- Ve and olsun ki İsrailoğulları'ndan kayıtlanmış sözleşme almış ve içlerinden oniki lider göndermiş ve Allah (onlara) şöyle demişti: Eğer kulluk görevlerinizi ayakta tutttuğunuz ve arınmayı yerine getirdiğiniz ve elçilerime inandığınız ve onlara sahip çıktığınız ve Allah'a güzel borç verdiğiniz takdirde, sizinle beraberim, sizden kötülüklerinizi örter, altından nehirler akan cennetlere koyarım. Artık bundan sonra sizden kim inkar edercek olursa, kesinlikle yolun düzgün olanından sapmıştır.

13- Kayıtlanmış sözleşmelerini bozmaları nedeniyle onları uzaklaştırdık ve kalplerini kaskatı hale getirdik. Kelimeyi konulduğu yerinden kaydırıyorlar. Ve onunla kendilerine hatırlatılanlardan hisse almayı unuttular. İçlerinden azı hariç, onların hainliklerine vakıf olmaya devam edeceksin.  Yine de sen (şimdilik) onlara karşılık vermekten geç ve müsamaha göster. Şüphesiz ki Allah iyilik edenleri sever.

14- Ve "Biz Hristiyanlarız" diyenlerden de kayıtlanmış sözleşmelerini aldık. Fakat onlar, onunla kendilerine hatırlatılanlardan hisse almayı unuttular. Bunun üzerine bizde aralarına, kalkış gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve nefret saldık. Ve Allah onların meydana çıkarmakta olduklarını yakında bildirecektir.

15- Ey kitabın ehli, size kitaptan gizlediğiniz çok şeyi açıklayan, çok şeyden de geçen elçimiz kesinlikle gelmiştir. Allah'tan size kesinlikle  bir ışık verici ve apaçık kitap gelmiştir.

16- Allah, rızasına uyanı onunla esenliğin yollarına iletir ve izni ile karanlıklardan ışığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir.

17- And olsun ki, "Allah, o Meryem'in oğlu Mesih'tir" demiş olanlar inkarcı olmuştur. De ki: Eğer Meryem oğlu Mesih'i ve onun annesini ve yeryüzündekilerin tamamını yok etmeyi istemiş olsa, Allah'tan (bunu önleyecek) güce sahip olan kimdir? Göklerin yerin ve ikisinin arasında olanların hükümranlığı Allah'ındır. Dileğini yaratır. Ve Allah herşeye güç yetiricidir.

18- Yahudiler ve Hristiyanlar: "Biz Allah'ın oğulları ve O'nun sevdikleriyiz" dediler. De ki: "Öyleyse günahlarınız yüzünden niçin size  azap ediyor? Hayır, siz yarattığından bir beşersiniz, dilediği kimseyi bağışlar, dilediği kimseye azap eder. Göklerin yerin ve ikisinin arasında olanların hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş O'nadır".

19- Ey kitabın ehli, "Bize müjdeci ve uyarıcıdan kimse gelmedi" dersiniz diye elçilerden kesiklik olduğu bir dönemde, size (yanlışlarınızı) açıklayan elçimiz gelmiştir. Size kesinlikle müjdeci ve uyarıcı gelmiştir. Allah herşeye güç yetiricidir.

20- 21- Ve bir zaman Musa toplumuna, "Ey toplumum Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın, içinizden nebiler çıkardı ve sizi hükümdarlar yaptı. Ve diğer topluluklardan hiçbirine vermediğini size verdi. Ey toplumum Allah'ın size yazdığı kutsal yere girin ve arkalarınızı dönmeyin, aksi takdirde zarara uğrayanlara çevrilirsiniz" demişti.

22- (Kavmi de ona) "Ey Musa orada zorba bir topluluk var ve onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya asla girmeyeceğiz. Eğer onlar oradan çıkarlarsa artık biz de gireriz" demişlerdi.

23- (Musa'nın toplumunun kendilerinden)Korktukları kimselerden olan, Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki (yiğit) adam, "Üzerlerine kapıdan girin, oraya (kapıdan) girdiğiniz zaman, o takdirde şüphesiz sizler de galiplersiniz. Ve eğer inananlar iseniz Allah'a güvenin" demişti. 

24- (Toplumu) "Ey Musa biz, onlar orada oldukları sürece oraya asla girmeyeceğiz. Artık git sen ve Rabbin ikiniz savaşın, biz burada oturanlarız" demişlerdi.

25- (Musa) "Rabbim, ben ve kardeşim haricine (söz geçirmeye) sahip değilim. Artık bizimle bu yoldan çıkanlar topluluğunun arasını böl" demişti.

26- (Allah) " Şüphesiz ki orası onlara 40 yıl yasak kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkınca dolaşacaklardır. Artık yoldan çıkmışlar toplululuğu için üzülme" demişti.

27- 28- 29- Ve onlara  iki Ademoğlunun bildirimini gerçeklikle oku. Hani ikisi de kurban sunmuşlar, ikisinin  birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) "Seni kesinlikle öldüreceğim" demiş, (diğeri ise) "Allah ancak ve ancak korkanlardan kabul eder. Eğer sen beni öldürmek için elini uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatıcı değilim. Şüphesiz ki ben  alemlerin Rabbi  olan Allah'tan korkarım. Ben, benim de günahımı, senin de günahını yüklenmeni, bunun sonucunda da ateşin arkadaşlarından olmanı istiyorum. Ve yanlış yapanların karşılığı işte bu dur" demişti.

30- Bunun üzerine nefsi onu kardeşini öldürmeyi ister hale getirmiş, böylelikle o da onu öldürmüş, böylece zarar edenlerden olmuştu.

31- Sonrasında Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana, şu karga örneği gibi olup ta kardeşimin cesedini gömmekten geride mi kaldım?" demiş ve pişmanlık duyanlardan olmuştu.

32- İşte bundan dolayı, İsrailoğulları'na şunu yazdık: Şüphesiz ki kim bir canı, başka bir cana veya yeryüzünde bozuculuk yapmasının karşılığı olmaksızın öldürdü ise sanki  bütün insanları öldürmüş gibidir. Ve kim de onu yaşattı ise, sanki bütün insanları yaşatmış gibidir. Ve and olsun ki elçilerimiz onlara apaçık deliller getirdi. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.

33- Allah'a ve elçisine harp açan ve yeryüzünde bozuculuğa koşanların karşılığı ancak ve ancak, öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onlar için dünyadaki rezilliktir ve onlar için ahirette de büyük azap vardır.

34- Ancak, onları yakalamanızdan önce (pişman olup) dönmüşler hariç. Bilin ki artık Allah çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

35- Ey inananlar, Allah'tan korunun, ve O'na (yakın olmaya) yol arayın ve umduklarınıza kavuşabilmeniz için O'nun yolunda gayret edin.

36- Şüphesiz ki  inkar edenler, yeryüzünde olanların hepsi ve onunla beraber bir o kadarı da onların olmuş olsa, kalkış'ın gününün azabından kurtulmak için onu fidye olarak verseler, onlardan kabul olunmaz. Ve onlar için acı azap vardır.

37- Ateşten çıkmak isterler ve onlar ondan çıkacak olanlar değildir. Ve onlar için kalıcı azap vardır.

38- Ve erkek hırsız ve kadın hırsızın ellerini, kazandıklarına karşılık Allah'tan bir caydırıcılık olmak üzere artık kesin. Ve Allah, güçlüdür doğru karar vericidir.

39- Fakat kim yaptığı yanlışından (pişmanlıkla) dönmüş ve durumunu düzeltmişse, şüphesiz ki Allah'ta artık ona (lütufla) döner. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

40- Göklerin ve yerin hükümranlığının Allah'a ait olduğunu bilmez misin? Dilediği kişiye azap eder ve dilediği kişiyi de bağışlar. Ve Allah her şeye güç yetiricidir.

41- Ey Elçi,  kalpleri inanmamış olduğu halde ağızları ile "inandık" diyenlerden ve Yahudilerden, inkarda koşuşturanlar seni üzmesin. Onlar yalana çokça kulak veren, sana (inanmış olarak) gelmeyen diğer topluluğa çokça kulak verenlerdir. Onlar,  kelimeyi yerlerine konulmasından sonra kaydırıyor, "Size bu verilirse artık onu alın, eğer o verilmezse artık sakının" diyorlar. Allah kimin kötüye düşmesini  isterse, artık ona karşı  Allah'tan,  bir güce asla sahip değilsin. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemedikleridir. Onlar için dünyada rezillik vardır. Ve onlar için ahirette de büyük azap vardır.

42- Onlar, yalana çokça kulak veren haramı çokça yiyenlerdir. Artık sana geldiklerinde (istersen) aralarında karar ver veya onlardan yana kayıtsız kal. Ve eğer onlardan yana kayıtsız kalacak olursan artık sana asla bir zarar veremezler. Ve eğer karar verecek olursan, artık aralarında adaletle karar ver. Şüphesiz ki Allah adaletli davrananları sever.

43- Ve yanlarında, onda Allah'ın kararı olan Tevrat olduğu halde, seni nasıl hakem tutarlar? Sonra da bunun ardından nasıl yüz çevirirler? Onlar inanmış değillerdir.

44- Şüphesiz, içinde yol göstericilik ve ışık vericilik olan Tevrat'ı biz indirdik. Teslim olmuş nebiler, Yahudilere onunla karar verirlerdi. Rabbaniler ve hahamlar, Allah'ın kitabını korumakla görevli ve onun üzerinde şahitler olmaları sebebiyle (onunla karar verirlerdi). Artık insanlardan korkmayın benden korkun ve ayetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim Allah'ın indirdiği ile karar vermezse, işte onlar inkârcıların ta kendileridir.

45- Onlara, onda: Cana can ve göze göz ve buruna burun ve kulağa kulak ve dişe diş ve yaralamalarda da kısas yazdık. Artık kim bunu bağışlarsa o kendisi için günahını örten bir iyilik olur. Ve kim Allah'ın indirdiği ile karar vermezse, işte onlar yanlış yapanların ta kendileridir.

46- Ve ardından Meryem oğlu İsa'yı, (elçilerin) bıraktıkları iz üzerinde (yürümek üzere), Tevrat'tan önünde olanı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ve ona, onda yol göstericilik ve ışık vericilik olan, Tevrat'tan önünde olanı doğrulayıcı ve korunanlar için bir öğüt ve yol gösterici olan, İncil'i verdik.

47- Ve İncil'in ehli, ondaki Allah'ın indirdiği ile karar versin. Ve kim Allah'ın indirdiği ile karar vermezse, işte onlar itaatten çıkanların ta kendileridir.

48- Ve sana da kitabı gerçeklikle, kitap'tan (Tevrat ve İncil'den) önünde olanı doğrulayıcı, ve onun üzerine gözetici koruyucu olarak indirdik. Artık  aralarında Allah'ın indirdiği ile karar ver. Sana gelen hakikattten sonra onların keyfi arzularına uyma. Sizden herbiriniz için ayrı hükümler ve ana hükümler kıldık.  Şayet Allah dileseydi sizi tek bir ümmet haline getirirdi. Ancak size verdikleriyle sizi zorlu bir denemeye tabi tutmak için (böyle yapmadı). Öyleyse hayırlarda yarışın. Dönüşünüz topluca Allah'adır. Artık anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size O bildirecektir.

49- Ve aralarında Allah'ın indirdiği ile karar ver ve onların keyfi arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bazısından (alıkoyarak)seni kötüye düşürürler diye onlardan sakın. Eğer yüz çevirirlerse bil ki Allah, ancak ve ancak onları bazı günahlarının neticesini onlara eriştirmek istiyor. Ve şüphesiz ki insanlardan çoğu kesinlikle itaatten çıkanlardır. 

50- Yoksa onlar cahiliye kararını mı arıyorlar? kesinen inananlar topluluğu için, kararı Allah'tan daha güzel olan kimdir?

51- Ey inananlar, Yahudi ve Hristiyanları sahip çıkan koruyucular edinmeyin. Onlar birbirlerinin sahip çıkan koruyucularıdır. Ve kim onları sahip çıkan koruyucu edinirse, şüphesiz ki artık o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, yanlış yapanlar topluluğunu doğru yola iletmez.

52- Görüyorsun ki; Kalplerinde bozukluk olanlar, "Bize bir felaketin erişmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koşuşturuyorlar. Umulur ki Allah, bir zafer veya kendi katından bir emir getirir de, böylelikle içlerinde gizlediklerinden dolayı pişmanlardan olurlar.

53- Ve (o zaman) inananlar, "Sizinle beraber olduklarına dair, güçlü yeminleriyle Allah'a yemin etmiş olanlarbunlar mıydı?" derler. Onların işledikleri boşa gitmiş, zarara uğrayanlardan olmuşlardır.

54- Ey inananlar, içinizden kim hayat nizamından dönecek olursa (bilsin ki); Allah (onların yerine başka) bir topluluk getirir ki; O onları sever, onlar da O'nu severler, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı gururludurlar, Allah'ın yolunda gayret eder ve kınayıcının kınamasından korkmazlar. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği lütfudur. Ve Allah, lütfu geniş olandır bilicidir.

55- Sizin sahip çıkan koruyucunuz ancak ve ancak, Allah ve onun elçisi ve kulluk görevlerini ayakta tutan ve arınmayı yerine getiren, huzurunda kendini alçaltan inananlardır.

56- Ve kim Allah'ı, onun elçisini ve inananları koruyucu  destekçi edinirse, şüphesiz ki artık Allah'ın tarafında olanlar, galip gelecek olanların ta kendileridir.

57- Ey inananlar, sizden önce kitap verilmiş olanlardan, hayat nizamınızı alay ve oyun konusu yapanlarla, inkarcıları, sahip çıkan koruyucular edinmeyin. Ve eğer inananlar iseniz Allah'a karşı korunun.

58- Ve namaza çağırdığınız zaman onu alay ve oyun konusu edindiler. Bu, onların aklını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

59- De ki: Ey kitabın ehli, Allah'a ve bize indirilene ve önceden indirilene inandık diye mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Şüphesiz çoğunuz itaatten çıkmış kimselersiniz.

60- De ki: Allah katında karşılığı bundan daha beter olanı size bildireyim mi? O kimse ki Allah onu uzaklaştırdı ve ona gazap etti ve onlardan maymunlar ve domuzlar ve tağuta kul haline getirdi. İşte onlar durumca daha kötü ve yolun düzgün olanından daha çok sapmış olanlardır.

61- Ve size geldikleri zaman, "İnandık" dediler. Oysa onlar (yanınıza) inkar ile girdiler ve onlar yine (yanınızdan) onunla(inkarcı olarak) çıktılar. Onların (kalplerinde) gizlemekte olduklarını en iyi Allah bilmektedir.

62- Onlardan çoğunun günah ve düşmanlık ve haram yemekte koşuştuklarını görürsün. İşlemekte oldukları gerçekten ne kötüdür.

63- Rabbaniler ve Ahbar'ın, onları günah söz söylemelerinden ve haram yemelerinden vazgeçirmeleri gerekmez miydi? meydana getirdikleri oldukları ne kötüdür.

64- Yahudiler dedi ki: "Allah'ın eli bağlıdır(cimridir)". Onların elleri bağlandı ve dedikleri yüzünden uzaklaştırıldılar. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse öyle dağıtır. Ve and olsun ki sana Rabbinden indirilmiş olan, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını elbette arttırmaktadır. Bundan ötürü aralarını kalkışın gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve nefretle karşılaştırdık . Her ne zaman harp için ateş yaktılarsa, Allah onu söndürdü. Ve yeryüzünde bozuculuk için koşuyorlar.  Ve Allah bozucuları sevmez.

65- Ve Kitabın ehli, şayet inansa ve korunsalardı, bunun sonucunda kötü işlerini kesinlikle onlardan örter ve kesinlikle onları nimet cennetlerine girdirirdik.

66- Ve onlar, şayet Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rablerinden indirileni gerçekten ayakta tutmuş olsalardı, bunun sonucunda üstlerinden ve ayaklarının altlarından yerlerdi*. Onlardan ılımlı topluluk vardır. Ve onlardan bir çoğunun işlemekte oldukları ne kötüdür.

*Göğün ve yerin nimetlerinden faydalanırlardı.

67- Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni ulaştır. Ve eğer bunu yapmazsan, o takdirde O'nun mesajını ulaştırmamış olursun. Ve Allah insanlardan seni koruyacaktır. Şüphesiz ki Allah inkarcılar topluluğunu doğru yola iletmez.

68- De ki: Ey kitabın ehli, Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutana kadar, hiçbir şey üzerinde değilsiniz. And olsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını elbette arttırmaktadır. Artık inkarcılar topluluğuna üzülme. 

69- Şüphesiz ki, İnananlar ve Yahudiler ve Sabiiler ve Hristiyanlar'dan, kim Allah'a ve ahiretin gününe inanmış, doğruları işlemiş ise, artık onlara ne korku vardır ve onlar ne de üzüleceklerdir.

70- And olsun ki İsrailoğullarından kayıtlı söz almış ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara her ne zaman bir elçi nefislerinin hoşlanmadığı şey getirdiyse, bir bölümünü yalanladılar bir bölümünü de öldürüyorlardı.

71- (Elçilere karşı yaptıkları haksızlıkların) bir karşılığı olmayacağını hesap ettiler. Bu yüzden körleştiler ve sağırlaştılar. Sonra Allah onlara (lütuf ile) döndü, sonra onlardan bir çoğu yine körleştirler ve sağırlaştılar. Ve Allah onların işlemekte olduklarını görücüdür.

72- And olsun ki, "Şüphesiz ki Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler inkarcı olmuştur. Oysa Mesih, "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Durum şu ki; kim Allah'a ortak koşarsa, artık Allah ona cenneti kesinlikle yasak etmiştir ve onun barınağı ateştir ve yanlış yapanlar için yardımcılardan kimse yoktur." demişti.

73- And olsun ki, "Şüphesiz Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler inkar etmiştir. Oysa tek ilahtan başka ilah yoktur. Ve eğer söylediklerinden vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere kesinlikle acı azap dokuncaktır.

74- Allah'a (itaatle) dönmüyorlar mı, O'nun bağışlamasını istemiyorlar mı? Oysa ki  Allah çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

75- Meryem oğlu Mesih, elçiden başka biri değildir. Kesinlikle ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Ve onun annesi de dosdoğru bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl döndürülüyorlar?

76- De ki: Allah'ın aşağısından size ne fayda ne de zarar verme gücüne sahip olmayana mı kulluk ediyorsunuz? Ve Allah, O işitici bilicidir.

77- De ki: Ey kitabın ehli, haklı bir neden olmaksızın hayat nizamınızda haddi aşmayın. Ve önceden sapmış, birçoklarını da saptırmış ve yolun düzgün olanından sapmış olan bir topluluğun, keyfi arzularına uymayın,

78- İsrailoğulları'ndan inkar edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle uzaklaştırıldılar. Bunun nedeni, isyan etmeleri ve aşırı gidiyor olmalarıydı.

79- Onlar, yaptıkları o kötülük ve uygunsuzluktan birbirlerini vazgeçirtmiyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötüdür.

80- İçlerinden bir çoğunun inkar edenlerle sahiplik ve koruyuculuk ilişkisi kurduğunu görürsün. Nefislerinin onlara sunduğu sebebiyle Allah'ın onlara kızgınlığı ne kötüdür. Ve onlar azapta ölüm  görmemek üzere kalıcıdırlar.

81- Ve onlar şayet Allah'a ve Nebi'ye ve ona indirilene inanmış olsalardı, onları sahip çıkan  koruyucu  edinmezlerdi. Ancak onlardan bir çoğu itaatten çıkmış kimselerdir.

82- Yahudileri ve ortak koşanları inananlara karşı düşmanlıkta, kesinlikle insanların en şiddetlisi olarak bulursun. Ve "Biz Hristiyanlarız" diyenleri ise inananlara karşı sevgide, kesinlikle insanların en yakını olarak bulursun. Bunun sebebi, onların içlerinde büyüklenmeyen keşişler ve rahipler olmasıdır.

83- Ve onları, elçiye indirileni işittikleri zaman, (önceden) tanıdıkları hakikatten dolayı, "Rabbimiz, inandık artık bizi şahitlerle beraber yaz" diyerek gözlerinin yaş döktüğünü görürsün.

84- "Ve bize ne oluyor ki Rabbimizin bizi doğrular topluluğuna girdirmesini umarken Allah'a ve hakikatten bize gelmiş olana neden inanmayalım?"

85- Allah'ta onları bu dediklerinden ötürü, altlarından nehirler akan, orada ölümsüzlük görmemek üzere kalacakları cennetler ile karşılıklandırdı. Ve işte bu iyilik edenlerin ödülüdür.

86- Ve onlar ki inkar ettiler ve ayetlerimizi yalanladılar, işte onlar şiddetli ateşin arkadaşlarıdır. 

87- Ey inananlar, Allah'ın size serbest kıldığı temiz şeyleri yasak kılmayın. Ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez.

88- Ve Allah'ın size rızık olarak verdiğinden helal temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah'a karşı korunun.

89- Allah sizi kesin kararlı olmadan rastgele yaptığınız  yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Ancak kendinizi bağladığınız(kesinlik kazandırdığınız) yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Artık onun (Yemin bozmanın) Günahının örtülmesi de, ailenize yedirmekte olduğunuzun ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek veya bir köleyi hürleştirmektir. kim bunu bulamadıysa, artık üç gün oruç vardır. Yemin ettiğiniz (ve onu bozduğunuz) zaman, yeminlerinizin günahının örtülmesi işte böyledir. Yeminlerinizi koruyun. Allah, şükretmeniz için ayetlerini size böyle açıklıyor.

90- Ey inananlar, içki ve kumar ve dikili taşlar ve fal okları, ancak ve ancak şeytan işinden olan bir pisliktir. Umduklarınıza kavuşabilmeniz için artık bundan uzak durun. 

91- Şeytan içki ve kumarda, aranıza ancak ve ancak düşmanlık ve nefret düşürmek ve sizi Allah'ı hatırlamaktan ve üzerinizdeki kulluk görevlerinden uzaklaştırmak istiyor. Artık sizler vazgeçenlersiniz değil mi?

92- Allah'a itaat edin ve elçiye itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz artık bilin ki, elçimizin üzerine düşen ancak ve ancak açıkça ulaştırmaktır.

93- İnanan ve doğruları işleyenler, korundukları ve inanıp doğruları işledikleri, sonra korundukları ve inandıkları, sonra korundukları ve iyilik ettikleri sürece tattıklarında, üzerlerine sorumluluk yoktur. Ve Allah iyilik edenleri sever.

94- Ey inananlar, Allah, O'ndan içtenlikle kim korkuyor diye bilmek için,  ellerinizin ve mızraklarınızın ona ulaşabileceği avdan bir şeyle, sizi mutlaka zorlu bir denemeye tabi tutacaktır. Bundan sonra kim aşırı giderse, artık ona acı azap vardır.

95- Ey inananlar, sizler yasaklı olduğunuz halde iken av (hayvanı) öldürmeyin. Sizden kim onu kasten öldürdü ise,  artık öldürdüğü hayvan dengi bir karşılığı vardır ki buna da içinizden adalet sahibi iki kişi, Kabe'ye ulaşıcı bir kurban veya yaptığının günahını örtecek bir karşılık olarak, yoksulları doyurmak veya bunun dengi oruç olarak, kişinin yaptığının ağırlığını tatması için karar verir. Allah geçmişte olan(ı cezalandırmak)dan geçti. Kim aynı suçu tekrarlarsa artık Allah ondan yaptığı hatanın karşılığını verir. Allah güçlüdür intikam sahibidir.

96- Size ve yolculara bir fayda olmak üzere, denizin avı ve onun yiyeceği size serbest kılındı. Karanın avı ise, yasaklı olduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı. Artık kendisine sürülüp toplanacak olduğunuz Allah'a karşı korunun.

97- Allah, Kabe'yi, Beyt-i Haram'ı ve haram ayı ve gerdanlık takılmış (kurbanlık) ları  insanlar için (ekonomik ve sosyal açıdan) ayakta durma (vesilesi) kıldı. Bu da, Allah'ın şüphesiz göklerde ve yerde olanları bilmekte olduğunu ve şüphesiz Allah'ın her şeyi bilici olduğunu bilmeniz içindir. 

98- Bilin, şüphesiz ki Allah'ın sonuçlandırması şiddetlidir ve şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı merhamet edicidir.

99-  Elçinin üzerine ulaştırmaktan başka (görev) yoktur.  Ve Allah, her ne açıklıyorsunuz ve her ne de gizliyorsunuz onu bilmektedir.

100- De ki: Pis ile temiz bir olmaz. Kötünün çokluğu (yaygınlığı) şayet seni şaşrtmış olsa bile. Ey temiz akıl sahipleri, umduklarınıza kavuşabilmeniz için artık Allah'tan korunun.

101- Ey inananlar, açıklandığında sizi üzecek olan şeylerden sormayın. Eğer Kur'an indiriliyor iken sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan (açıklamadığı şeylerden) geçti Allah çok bağışlayıcıdır cezalandırmakta acele etmeyicidir.

102- Gerçekten sizden önce bir topluluk onları sormuş (açıklandıktan) sonra onları inkar ediciler olmuşlardı.

103- Allah, ne Bahire, ne Saibe, ne Vasile, ne de Ham'dan, (hiç birini helal) kılmadı. Ancak inkar edenler, Allah üzerine yalan ortaya atıyor ve onların tamamı aklını kullanmıyorlar.

104- Ve onlara, "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiği zaman, onlar, "Atalarımızın üzerinde bulduğumuz bize yeterlidir" dediler. Ya ataları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamayan olsalar bile mi?

105- Ey inananlar, siz kendi mükellefiyetlerinizi yerine getirmeye bakın. Siz doğru yolda olduğunuz zaman, sapmış kimse size zarar veremez. Dönüşünüz topluca Allah'adır, artık işlemekte olduklarınızı size O bildirecektir.

106- Ey inananlar aranızdaki (yapmanız gereken) şahitlik, birinize ölüm çattığı zaman vasiyet anında içinizden adalet sahibi iki kişi, veya yeryüzünde seferde olup ta ölüm erişeni erişmişse sizin dışınızdan diğer iki kişiyi (şahit olarak) bulundurmaktır. Eğer (bu ikisinden) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra (bu ikisini) alıkoyarak,  "Şayet yakınımız dahi olsa bunu bir bedel karşılığı satmayız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyiz, gizlediğimiz takdirde günahkarlardan oluruz" diye Allah'a yemin ettirin.

107- Eğer o ikisinin günah hak etmek istediği fark edildiyse artık bu sefer,  üzerlerine günah işlenen hak sahiplerinden, daha layık olan iki kişi, o ikinin yerine geçerek, "Bizim şahitliğimiz o ikisinin şahitliğinden daha hak sahibidir, biz haddi aşmadık, haddi aştığımız takdirde yanlış yapanlardan oluruz" diye Allah'a yemin ettirilirler.

108- İşte bu,  şahitliği gereğince yerine getirmelerine veya yeminlerinden sonra (başka yeminlere başvurularak) yeminlerin ret edilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah'a karşı korunun ve dinleyin. Ve Allah itatten çıkmışlar topluluğunu doğru yola iletmez.

109- Allah o gün elçileri toplayıp "Size ne cevap verildi?" der. (Onlar da) "Biz de bilgi yok, şüphesiz sen görünmeyenleri en iyi bilensin" dediler.

110- Hani Allah: Ey Meryem oğlu İsa, senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Hani seni Ruhu'l Kudüs güçlendirmiştim. İnsanlarla çocuk halde iken de, yetişkin halde iken de konuşuyordun. Ve sana Kitab'ı ve doğruyu yanlıştan ayırmayı, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Ve benim iznim ile çamurdan, kuş biçiminde yaratıyor, ardından ona üflüyor ve ardından da benim iznimle kuş oluyordu. Ve doğuştan kör olanı ve abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Ve ölüleri benim iznimle çıkarıyordun. Ve İsrailoğullarını (n ellerini) senden çekmiştim. Onlara apaçık deliller getirmiştin de, bunun ardından onlardan inkar edenler, "Bu apaçık sihirden başka bir şey değildir" demişti.

111- Ve hani Havarilere: "Bana ve elçime inanın" diye vahyetmiştim. (Onlar da) "İnandık ve şahit ol ki biz teslim olmuşlarız" demişlerdi.

112- Hani Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, senin Rabbin gökten üzerimize bir sofra indirmeye güç yetirebilir mi?" demişti de, (İsa onlara) "Eğer inanmış kimseler iseniz Allah'tan korunun" demişti.

113- (Onlar da) "Biz ondan yemeyi istiyoruz ki, kalplerimiz yatışsın ve bize gerçekten doğru söylediğini bilelim ve buna şahitlerden olalım" demişlerdi.

114- Meryem oğlu İsa da: "Rabbimiz (olan) Allah'ım, gökten üzerimize bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve senden bir işaret olsun. Bizi rızıklandır ve sen rızıklandırıcıların hayırlısısın" demişti.

115- Allah: "Şüphesiz ben onu sizin üzerinize indiriciyim. Fakat bundan sonra sizden kim inkar edecek olursa, şüphesiz ki ben ona insanlardan hiç birine etmediğim o azabı ederim" demişti.

116- 117- 118- Ve Hani Allah: Ey Meryem oğlu İsa "İnsanlara beni ve annemi Allah'ın aşağısından iki ilah edinin" diye, sen mi dedin?. demişti de, (İsa), "Sen her türlü eksikten uzaksın, benim için hakkım olmayan bir şeyi demek olmaz.Eğer ben o sözü söylemiş olsaydım, sen onu kesinlikle bilirdin. Sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben  ama ben senin nefsinde olanı bilmem. Sen görünmeyenleri en iyi bilensin. Ben onlara senin bana o, "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin"  diye emrettiğinin başkasını demedim. Ve içlerinde olduğum sürece onların üzerinde şahittim. Fakat sen benim ömrümü tamamladığında üzerlerinde gözcü sen oldun. Ve sen her şeyin üzerinde şahitsin. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz ki onlar senin kullarındır. Ve eğer onları bağışlarsan, artık şüphesiz sen güçlüsün doğru karar vericisin" demişti.

119- Allah dedi ki: Bu doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara orada ebedi olarak ölüm görmemek üzere kalacakları altlarından nehirler akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş ve onlar da ondan razı olmuşlardır. İşte bu büyük kurtuluştur.

120- Göklerin ve yerin ve bunlarda olanların hükümranlığı Allah'ındır. Ve O, herşeyin üzerine güç yetiricidir.