23 Aralık 2025 Salı

AHKAF SURESİ ÇEVİRİSİ

1- Ha, Mim.

2- Bu kitabın indirilmesi, en güçlü, en bilge Allah'tandır.

3- Ve biz o gökleri ve o yeri ve o ikisinin arasında olan şeyleri, o gerçek (bir neden) den ve bir isimlenmiş süreden başka takdir etmedik. Ve gerçeği örtmüş olan kimseler ise uyarıldıkları şeyden kayıtsız kalanlardır.

4- Sen de ki: "Siz, Allah'ın berisinden kulluk etmekte olduğunuz şeyleri gördünüz mü? Gösterin bana, onlar o yerden neyi takdir etmişler? Yoksa o göklerde bir ortaklık onlar için midir? Eğer siz doğru söyleyenler iseniz, bana bunun öncesinden bir kitap veya bilgiden herhangi bir iz getirin.

5- Ve daha sapkın kimdir o kimseden ki Allah'ın berisinden o kalkışın gününe kadar kendisine cevap veremez şeyi çağırır? Oysa onlar, onların çağrılarından duyarsız kalanlardır.

6- Ve o insanlar sürülüp toplandığı zaman, onlar (putlar) onlara düşmanlar olurlar ve onlar (putlar) onların kulluklarını örtücüler olurlar.

7- Ve onlara bizim ayetlerimiz apaçık olarak peşi sıra okunmakta olduğu zaman, gerçeği örtmüş olan kimseler, o gerçek onlara geldiğinde: "Bu, apaçık bir sihirdir" dedi.

8-  Yoksa onlar (senin için): "O, onu yakıştırdı" mı diyorlar? Sen de ki: "Eğer ben onu yakıştırmış isem, artık siz benim için Allah'tan hiçbir şeye hükümran olamazsınız. O, sizin onda dökülüp gitmekte olduğunuz şeyi en iyi bilendir. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. Ve O, çok bağışlayıcıdır, sarmalayıcılığı süreklidir."

9- Sen de ki: "Ben, o elçilerden örneksiz biri değilim ve ben, bana ve size ne yapılacak bilmiyorum. Ben, bana vahyedilmekte olan şeyden başkasını da izlemiyorum ve ben, bir apaçık uyarıcıdan başkası da değilim."

10- Sen de ki: "Siz gördünüz mü, eğer o Allah'ın yanından ise ve siz de onu örttüyseniz ve Yakub'un oğullarından bir tanık da onun bir örneği üzerine tanıklık etti de hemen inandıysa ve siz de büyüklük tasladıysanız (haliniz nice olur)? Şüphesiz ki Allah, o haksızlık yapanlar topluluğunu doğruya iletmez."

11- Ve gerçeği örtmüş olan kimseler, inanmış olan kimseler için: "Eğer (onda) bir hayır olsaydı, onlar ona (inanmakta) bizim önümüze geçemezlerdi" dedi. Ve onlar, onunla doğruya iletilmedikleri zaman ise hemen: "Bu, bir eski saptırmadır" diyeceklerdir.

12- Ve onun öncesinden de bir önder ve bir sarmalayıcı iyilik olarak Musa'nın kitabı vardı. Ve bu da haksızlık yapmış olan kimseleri uyarmak ve o iyilik edenler için bir Arabi dil kitaptır.

13- Şüphesiz ki o kimseler: "Bizim Efendimiz Allah'tır" dediler, sonra onlar dosdoğru oldular, artık onlara hiçbir kaygı olmaz ve onlar üzülmezler.

14- İşte onlar, o bahçenin arkadaşlarıdır. Onların işlemekte oldukları şeylere bir karşılık olarak, onlar onda sürekli kalıcıdırlar.

15- Ve biz, o insana ana babasına iyiliği tembihledik. Annesi onu zorlanarak taşıdı ve onu zorlanarak doğurdu. Ve onun taşınması ve onun (sütten) ayrılması otuz aydır. Nihayet o en çetinliğine ulaştığı ve kırk seneye ulaştığı zaman: "Ey Efendim, sen beni bana ve anneme babama verdiğin nimetine şükretmeme ve senin ona hoşnut olacağın bir düzgün iş işlemeye beni düzenli olarak sevk et ve benim soyumda (olanları) da düzelt. Şüphesiz ki ben itaate döndüm ve şüphesiz ki ben o teslim olanlardanım." dedi.

16- İşte onlar, biz onların işledikleri şeylerin en iyisini onlardan kabul edeceğimiz ve onların kötülüklerinden geçeceğimiz o bahçenin içindeki kimselerdir.

17- Ve o kimse ki annesine babasına: "Öf ikinize, siz ikiniz beni (yeniden) çıkarılmamla mı tehdit ediyorsunuz? Oysa benden önce o kuşaklar gelip geçmiştir" dedi. Ve o ikisi Allah'ın yardımına sığınarak: "Yazıklar olsun sana gel inan, şüphesiz ki Allah'ın söz vermesi bir gerçektir" (dediler). Buna karşılık o: "Bu, o ilklerin söylencelerinden başkası değil" der.

18- İşte onlar, onlardan önce gelip geçmiş o cinden ve o insandan olan ana toplumların içinde o söylenen üzerlerine gerçek olan kimselerdir. Şüphesiz ki onlar ziyan edenler olmuşlardır.

19- Ve her biri için işledikleri şeylerden dereceleri vardır.  Ve O sonunda onlara işlerini(n karşılığını) tastamam verir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.

20- Ve gerçeği örtmüş olan kimselerin ateşe sunulacağı gün (onlara): "Siz, (ahirette alacağınız) temiz şeylerinizi o yakın yaşamınızda giderdiniz ve onlarla yararlandınız. Artık bugün siz o gerçek olmaksızın o yerde büyüklük taslamakta olmanız nedeniyle ve itaatten çıkmakta olmanız nedeniyle o alçaltıcılığın azabıyla karşılık göreceksiniz" (denilecek).

21- Ve sen Ad'ın kardeşini hatırla. Bir zaman o, onun önünden ve ardından o uyarıcıların gelip geçtiği o kum tepelerindeki topluluğunu : "Siz, Allah'tan başkasına sakın kulluk etmeyin. Şüphesiz ki ben sizin üzerinize bir acı gün azabından kaygılanıyorum" diye uyarmıştı.

22- Onlar: "Sen bizi tanrılarımızdan saptırmak için mi geldin?  Eğer sen o doğru söyleyenlerden isen, senin bizi tehdit etmekte olduğun o şeyi haydi bize getir" dediler.

23- O: "O bilgi ancak ve ancak Allah'ın yanındadır ve ben size onunla gönderildiğim şeyi ulaştırıyorum, fakat ben sizi düşüncesizlik etmekte olan bir topluluk olarak görüyorum" dedi.

24- 25- Onlar, onu vadilerine yönelen bir geniş bulut olarak gördüklerinde: "Bu, bize yağmur yağdırıcı bir geniş buluttur" dediler. (Hud): "Hayır o, kendisinin çabuklaşmasını istediğiniz şeydir. Bir rüzgardır ki onda bir acı azap vardır. Her bir şeyi kendisinin Efendisinin buyruğu ile yerle bir edecektir" (dedi). Böylece onların durulma yerlerinden başka bir şey görülmez oldu. Biz, suç işleyenler topluluğuna böyle karşılık veririz.

26- Ve ant olsun ki biz onlara, bizim size kendisinde sağlamadığımız öyle şeylerde olanak sağlamış ve onlar için işitme ve görmeler ve gönüller var etmiştik. Ne var ki onların işitmesi ve görmeleri ve gönülleri, onlar Allah'ın ayetlerinin ısrarla reddetmekte oldukları zaman onlardan hiçbir ihtiyacı gidermedi ve kendisiyle alay etmekte oldukları şey onları sarıvermiştir.

27- Ve ant olsun ki biz sizin çevrenizdeki o kasabalardan bir kısmını yok ettik ve biz onlara, onların dönmeleri için o ayetleri o ayetleri evire çevire açıklamıştık.

28- Bu durumda onların Allah'ın berisinden yakınlık vesilesi olarak belledikleri şeyler olan tanrıları onlara yardım etmeli değil miydi? Hayır onlar, onlardan saptılar. Ve bu, onların saptırmaları ve yakıştırmakta oldukları şeydir.

29- Ve bir zaman biz o cinden bir takımı sana çevirmiştik, onlar o okunan (Kur'an) ı dinliyorlardı. Onlar, ona hazır olduklarında "Susun" dediler. (Okuma) yerine getirilince onlar topluluklarına uyarıcılar olarak yakınlaştılar.

30- 31- 32- Onlar: "Ey topluluğumuz, şüphesiz ki biz Musa'nın sonrasından indirilmiş, kendisinin önünde olan şeyi bir doğrulayıcı ve o gerçeğe ve bir dosdoğru yola iletir bir kitap işittik. Ey topluluğumuz, siz Allah'ın çağrıcısını cevaplandırın ve ona inanın ki, O da sizin peşinize takılı suçlarınızdan bir kısmı size bağışlasın ve sizi bir acı azaptan himaye etsin. Ve kim Allah'ın çağrıcısını cevaplandırmazsa artık o, o yerde yetersiz bırakıcı değildir ve onun için O'nun berisinden yakınlar yoktur. İşte onlar bir apaçık sapkınlık içindedirler " dediler.

33- Onlar görmediler mi şüphesiz Allah O ki, o gökleri ve o yeri takdir etmiştir ve onların takdiriyle bitkin düşmemiştir ve o ölüleri de yaşatmaya ölçü koyucudur?  Evet, şüphesiz ki O, her bir şeyin üzerine bir en doğru ölçü koyucudur.

 34- Ve gerçeği örtmüş olan kimselerin ateşe sunulacağı gün (onlara): "Bu, o gerçek değil miymiş?" (denilecek). Onlar: "Efendimize ant olsun ki evet" dediler. O: "Öyleyse siz gerçeği örtmekte olmanız nedeniyle o azabı tadın" dedi.

35- Artık sen, o kararlılığın sahibi bir kısım elçilerin direnip gayret ettiği gibi direnip gayret et ve onlar için çabukluk isteme. Onlar, söz verilmekte oldukları şeyi görecekleri gün (kabirlerinde) o gündüzden bir andan başka kalmamışlar gibidir. (Bu), bir ulaştırmadır. Artık o itaatten çıkanlar topluluğundan başkası mı yok edilir?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder