28 Aralık 2014 Pazar

Bakara s.234 ve 240. Ayetlerini Hevalarına Göre Çeviren Şerefliler !!!!

Yazımızın başlığı diğer yazılarımızın başlıklarına göre değişik bir başlık olduğunu baştan kabul ediyor ve böyle bir tabiri yazı başlığı yaptığımız için öncelikle özür diliyoruz. Ancak konu edeceğimiz yazı başlığını görüldüğü zaman böyle bir başlığı neden attığımız anlaşılacaktır. 

Bilindiği üzere Şeytan olgusu Kur'anın en fazla üzerinde durduğu konulardan birisi olup , bu tehlikeye karşı iman edenleri bir çok ayette uyarmaktadır. Şeytan dediğimiz olgu karikatürüze edilmiş hali ile elinde çatallı bir mızrak ve kafasında boynuz olan korkunç bir tip değil aksine insan kılığında olarak bizlere yaklaşan tiplerdir. 

Araf s. 17. ayetinde, Şeytanın insana SAĞDAN yaklaşmasından bahsedilerek bu tür yaklaşma özellikle Din boyutu ile gerçekleşmektedir. Şimdi örneğini vereceğimiz yazı, bu çeşit bir yaklaşmanın bir örneği olup Kur'an ayetlerinin nasıl  tahrif edilebileceğinin örneğidir.

Bu tür tahrifi yapan düşünce sahipleri, geçmişte "Batınilik" dediğimiz akımın bir nevi devamı sayılıp , kendilerinin sistemleştirdikleri ve adına "Yazılım" dedikleri  , Kur'anın bazı surelerinin başında bulunan "Hurufu Mukattaa" (Kesik Harfler) denilen harfler ile adlandırdıkları sisteme göre ayetleri te'vil etmektedirler. Bu yazılım sistemine göre Kur'anın yazılı metninin aslında bir değeri olmadığı, o ayetlerin "Dubur Anlam" denilen esas anlamlarının!! dikkate alınması gerektiği iddiasındadırlar. Öncelikle elde olan bütün meallerin yanlış olduğunu iddia ederek onların yerine kendi meallerini koyarak Kur'an bu dur dediklerine şahit olmaktayız. 

Örneğini vereceğimiz yazı onların ortaya koydukları Kur'an anlayışlarının nasıl ve hangi metodla yapıldığının görülmesi açısında ibretli bir belge niteliğindedir. Konu ettiğimiz yazıda Bakara s. 234. ve 240. ayetleri ile ilgili olarak yapılan mealler için söylenilenleri alıntıladığımız örnek yazı şu dur. 

                        BAKARA 234 -240 AYETLERİNE YAPILAN ŞEREFSİZLİK


 ""2/234-240 misil yazılım muteşabihleri ;
 Bu muteşabihimiz ''velleziyne yuteveffevne minküm ve yezerune ezvacen'' dir..Bu cümlenin LİSANİ manası ''sizden vefat ederek eşler bırakanlar'' şeklindedir..Lisani olarak bakıldığında bu DOĞRU ÇEVİRİ 2/240`da yerine oturmaktadır..
Yine lisani olarak 2/240 okunmaya devam edilirse , ayetin devamı yine LİSANİ olarak bu manayı tamamlar şeklinde olmaktadır..TABİKİ bu lisani manada yanlıştır , doğrusunu aktaracağız ancak burada bir adet ŞEREFSİZLİĞİ ispat etmek istiyoruz..! ;
Bu cümlenin manası olan ''sizden vefat ederek eşler bırakanlar'' deyimine , maalesef arapça orjinal yazılımı aynı olmasına rağmen 2/234`te mana olarak TAKLA ATTTIRILMIŞ ve 2/240`daki doğru lisani mana 2/234`teki yerini KAYBETMİŞTİR..!
Bu ayette verilen mana ''sizlerden vefat edenlerin bıraktığı eşler'' şekline dönüştürülmüştür..
Yani ; 2/240 ; sizlerden vefat ederek eşler bırakanlar , şeklinde olurken
2/234 ; sizlerden vefat edenlerin bıraktığı eşler , şeklinde olmuştur..! LÜTFEN BÜTÜN MEALLERİ VE TEFSİRLERİ İNCELEYİNİZ , benim ulaşabildiklerimin hepsinde bu çarpıklık mevcuttur..!
2/234`te manaya yapılan bu operasyon ŞEREFSİZLİKTİR ama muteşabih sistem bilinmezse , bu ayette böyle bir ŞEREFSİZLİK yapılmak zorundadır..! Aksi taktirde doğru lisani mana olan ''sizden vefat ederek eşler bırakanlar'' cümlesi 2/234`te bu cümleyi takip eden ayetin devamı ile ÇELİŞECEKTİ..
Bakın ayetin devamını LİSANİ olarak okuyalım ; sizden vefat edip eşler bırakanlar kendi nefisleriyle 4 ay on gün beklerler..!
Şimdi soruyu SORUYORUZ ; Vefat eden adamın cesedini 4 ay on gün niye bekletiyorsun ? Ama bu sorudan kaçmak için ne yapmışlar ? Manayı şu şekilde değiştirmişler ; sizden vefat edenlerin bıraktığı eşler..
Bu DEĞİŞTİRİLMİŞ MANA böylece 2/234`te ayetin devamı ile BARIŞIK hale getirilmiş ama bu seferde 2/240`a UYMAYACAK yani bu ayetin devamı ile çelişecek okuyalım ; Sizden vefat edenlerin bıraktığı eşler ........vasiyet etsinler..! Yani burayada şu soru sorulur ; Vasiyeti ölecek adammı eder yoksa geride kalanlarmı eder ?
Burasıda olmadı değil mi ? O zaman çözüm ne ? ..! Aynı cümleye 2/234`te farklı bir anlam vermek..! Manaya TAKLA ATTIRMAK yani ÖZNEYİ değiştirmek.. 2/240`ta verilen DOĞRU LİSANİ MANAdaki özne “VEFAT EDENLERE” gider ama 2/234`te TAKLA ATTIRILAN manadaki özne ise “BIRAKILAN EŞLERE” gider…! Maksat ayetin devamı ile mana olarak uygun hale gelsin ama ayet İLHAD (anlam saptırması) yoluyla KEFERE yapıldı..! Bunun kıyamette hesabı nasıl verilecek ? Bunu düşünen var mı ? Ayrıca diyelimki biz yanılıyoruz ama bu ayetlerin bizi muhatab alması için evli olmamız şart..Aksi taktirde bekar olduğumuz müddetçe bu ayetler bizi muhatab almayacaktır..Böylece bu zihniyetin kuranı nasıl hayat kitabı olmaktan çıkarttığını görebiliriz..""

Başlığını verdiğimiz yazı örneği bu  kadar değildir , ancak alıntı yapmadığımız kısmı sözkonusu ayetler ile ilgili olarak kendilerinin yapmış oldukları te'vil çalışmasıdır. Biz Kur'an hakkında söz söyleyen insanların yanlışlarını sadece biz gibi düşünmedikleri için değil, yapmış oldukları çalışmalarda esas aldıkları mantığın ayetleri tahrif esasına dayandığı için eleştiriye tabi tuttuğumuzu hatırlatmak isteriz. Kur'an hakkında söz söylemeye herkesin yetkisi olduğunu kabul ediyoruz ancak bu yapılan çalışmalar sonucunda varılan neticenin "Tek Doğru" netice olduğunu iddia etmenin yanlış olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu tür çalışmaları yapanların bu tür ayet tahrifleri neticesinde vardıkları neticenin "Tek Doğru" olduğunu iddia etmelerinin takdirini yazıyı okuyanlara bırakıyoruz ve yazı ile ilgili eleştirilerimize geçiyoruz.

 Yazının başlığındaki "ŞEREFSİZLİK" olarak niteledikleri şey Bakara s. 234. ve 240. ayetlerinin ilk cümlesindeki ortak lafzın yanlış tercüme edilmesi vu bu yanlış!! tercümeyi yapanların "şerefsiz" olarak nitelendirildiğini görüyoruz.

Yazı sahibi Bakara s. 234.  ayetindeki ibare olan "''velleziyne yuteveffevne minküm ve yezerune ezvacen yeterabbesne bienfüsihinne erbaete eşhurin" cümlesinin kendisinin doğru çeviri olarak ifade ettiği LİSANİ anlamını " sizden vefat edip eşler bırakanlar kendi nefisleriyle 4 ay on gün beklerler..!" şeklinde vermekte ve şunları demektedir. 

"Şimdi soruyu SORUYORUZ ; Vefat eden adamın cesedini 4 ay on gün niye bekletiyorsun ? Ama bu sorudan kaçmak için ne yapmışlar ? Manayı şu şekilde değiştirmişler ; sizden vefat edenlerin bıraktığı eşler.."

Yazı sahibi " Şimdi soruyu SORUYORUZ" diye başladığı cümlesinde, ayetin doğru anlamının ÖLEN ERKEĞİN CESEDİNİN A AY 10 GÜN BEKLEMESİ  gerektini ifade ettiğini iddia ederek manayı değiştirdiklerini!! iddia etmektedir.

Bakara s. 234. ayetinin "Ölen erkeğin cesedinin 4 ay 10 gün beklemesi" gerektiği şeklinde bir ifade olması için ayet içindeki "YETERABBESNE" (beklerler) filiinin , "YETERABBESUNE" şeklinde olması gerekirdi. Çünkü "Yeterabbbesne " fiili , müennes (dişil) sigasında ifade edilmektedir . Yazı sahibinin iddiasının doğru olması için bu kelimenin müzekker (eril) sigasındaki eşkli ile "Yeterabbesune" şeklinde ifade olması gerekirdi . Bakara s.234. ayeti ilk cümlesi , ölen bir ERKEĞİN eşinin 4. ay 10 gün beklemesi gerektiğini ifade etmekte olup yazı sahibinin yanlış olarak ifade ettiği bütün meallerdeki çevirisi DOĞRUdur , Gelelim 240. ayete; 

 Yazı sahibi Bakara s. 240. ayetin ilk cümlesi olan "velleziyne yuteveffevne minküm ve yezerune ezvacen vasiyyeten liezvacihim" cümlesinin doğru olarak olması gereken çevirinin " Sizden vefat edenlerin bıraktığı eşler ........vasiyet etsinler..!" şeklinde olması gerektiğini!!! iddia ederek "Vasiyeti ölecek adammı eder yoksa geride kalanlarmı eder ?" şeklinde dahice!!! bir soru sormaktadır.

Yazı sahibi ,ayet içindeki kelimelerin müennes (dişil) olmayıp , müzekker (eril) sigası içinde gelmiş olduğunu bilseydi böyle traji komik bir duruma düşmezdi . 240. ayet , Ölen ERKEĞİN geride bıraktığı KARISI için onların geçimini sağlamaları için vasiyette bulunmaları gerektiğini ifade etmekte olup elimizde olan bütün meallerdeki çevirileri doğrudur.

Arapça dil kuralları yüzyıllar içinde şekillenmiş ve Kur'an o dil kurallarının ifade ettiği anlamlar üzerinden nazil olmuş bir Kitaptır. Şimdi biri kalkıp bu dil kurallarını kendi kafasına göre yeniden düzenleyerek Kur'an ayetlerinin çevirilerinin yanlış olduğu ve doğru çevirinin kendisinin yapmış olduğu gibi olması gerektiğini iddia edecek olursa, yukardaki örnekte görüldüğü gibi ayetleri tahrif etmek amaçlı bir çalışma peşinde olmasından başka bir amaç içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. 

Başka meal yapıcılarının yaptığı DOĞRU meale ŞEREFSİZLİK  şeklinde edebe ve ahlaka aykırı bir ifade kullanarak, kendi yaptığı YANLIŞ mealin ŞEREFLİLİK !! olduğunu iddia etmesi yazı sahibinin ne kadar ilim ve ahlak sahibi !! olduğunu göstermektedir. Eğer ortada bir ŞEREFSİZLİK varsa Kitabın ayetlerinin hiç bir kural gözetmeden kendi hevası doğrultusunda çevirmeye cüret edenlerde olduğu ayan beyan ortadadır. 

Şunu ifade edelim ki ; yazının devamında sözü geçen ayetler ile ilgili te'vil çalışmalarını bunları yapanların kişisel çıkarımlarıdır diyerek eleştiriye tabi tutmadık , eleştirdiğimiz kısım arapların yüzlerce yıldır kabul ettikleri gramer kurallarının alt üst edilerek herkesin kabul ettiği doğruları red ederek kendileri yeni doğrular icad etme peşinde olmalarıdır. Yazıdan alıntıladığımız kısmı biraz olsun arapça bilenler okudukları zaman ne kadar korkunç bir cürüme imza atıldığını zaten göreceklerdir.

Sonuç olarak ; sağdan yanaşan Şeytanlara örnek olarak verebileceğimiz çağdaş batıniler olarak ortada gezen bir takım insanların , kendi hevalarından çıkardığı yazılım sistemlerine göre Kur'an metninin hiç bir şey ifade etmediği , kendi yazılımlarına göre yapılan te'villerin nihai doğrular!! olarak görülmesi şeklindeki düşüncelerinin nasıl pratiğe geçirildiğine örnek olarak görülmesini sağlamaya çalıştığımız yazımızda ,Bakara s. 234. ve 240. ayetlerinin DOĞRU meallerini ŞEREFSİZLİK olarak ahlaksızca bir iftira ile dile getirenlerin kendi yaptıkları tahrifli mealleri göstererek ayetleri hevalarına göre nasıl te'vil etmeye çalıtıklarını ortaya koymaya çalıştık. Yazımızın başında özür dilediğimiz gibi sonunda da özür dileyerek yazıda geçen bazı hoş olmayan kelimeleri kullanma sebebimizin sözü geçen ayet ile ilgili mealleri yapanlara yönelik olarak söylenmiş olmasına rağmen illaki bu kelime kullanılacaksa bu tür tahrifleri doğru olarak sunan insanlar için kullanılmaları gerekmektedir.   

                                      EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder