Yunus as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunus as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Yunus a.s Kıssası

Yunus as kıssası müminler için tebliğ sürecinde karşılacakları engellere karşı sabır ve kararlılık mesajı veren bir kıssadır. Yunus as ın tebliğine muhatap olan kavmi kur'anda zikri geçen elçilerin çoğunun kavimlerinin helak edilmesine karşılık iman edip helak olmaktan kurtulmuşlardır. Kıssanın kur'anda geçtiği ayetlerin mealleri üzerinde durarak kıssanın bizim için vermek istediği mesajı anlamaya çalışalım.

Kıssa ile ilgili olarak inen ilk ayet kalem suresi 48.49.50 ayetleridir

68.48 Sen Rabbinin hükmüne kadar sabret; balık sahibi (Yunus) gibi olma, o, pek üzgün olarak Rabbine seslenmişti.
68.49 Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı
68.50 Rabbı, onu seçti de salihlerden kıldı. 
 
 

"Sabret"  şeklinde gelen emirler özellikle tebliğin mekke döneminde inen ayetlerinde daha fazla gözümüze çarpmaktadır. Kur'anda muhammed sav den önce risalet görevi verilen bütün resuller , kavimleri tarafından hoş karşılanmamış ve türlü eziyetlere uğratılmışlardır. Dolayısı ile muhammed sav de bu eziyet ve işkencelere maruz kalmıştır. Bu eziyet ve işkencelere karşı kalem suresinde yunus as ın sabırsızlığı öne çıkarılarak onun gibi olunmaması emredilmektedir.

Fahreddin razinin tefsirinde yunus as ın sahile atıldıktan sonra resulluk görevi verildiğine dair ibni abbastan bir görüş nakledilmektedir. Bu görüşe katılmadığımızı belirtelim ve nedenini şu şekilde izah edelim. Kıssanın anlatım gayesi ilk muhatabı olan muhammed sav e sabretmesini öğütlemek amaçlı olduğuna göre yunus as kendisi gibi bir resul olmasaydı ve yalanlamalara karşı sabır göstermeyerek kavmini terketmeseydi "balık sahibi gibi olma" şeklinde bir emir verilmezdi. Aynı görevi taşıyan elçilerin kaşılaştıkları durumlar karşısında yapması gerekenleri rabbimiz kıssa şeklinde anlatarak ibret almamızı istemektedir. Saffat suresi 138.139 ayetlerde"doğrusu yunusta gönderilenlerdendi, hani o dolu bir gemiye kaçmıştı" mealindeki ayetten anlaşılacağı üzere resul olduktan sonra gemi ile kaçtığını görmekteyiz. 

Yunus as ın sahile atıldıktan sonramı yoksa atılmadan öncemi resul olduğu konusu özellikle kur'an kıssaları konusunda aykırı düşünmeye hevesli bazı araştırmacıların üzerinde durdukları bir konu olduğu için zikrekme gereği duyduk. Kur'an kıssalarını anlama metodu olarak bir kıssanın günümüze ne gibi bir mesaj vermek istediği konusunu öne çıkarmak düşüncesinde olduğumuz için kıssa içinde dönüp dolaşmak şeklinde bir anlayışı tasvip etmediğimizi belirtmek isteriz. Zaten bu konu özellikle geleneği toptan reddedip modernist bir yaklaşım içinde olan kişilerin kaynağını otaya koymak amaçlı olduğu için yazma gereiği duyduk. Görüldüğü gibi yunuz as ın sahile atıldıktan sonra risalet görevi verilmesi düşüncesi "ibni abbastan" alınan bir nakildir. 

Yunuz as a sahile atıldıktan sonra risalet verilseydi muhammed sav içinde bir çıkış yolu olabilirdi şöyleki: Yunus as kavminin yalanlaması karşısında sabır göstermeyip" ey rabbim mekke halkı beni yalanladı ben bu kavimle uğraşamayacağım başka bir kavme gidip onlara tebliğ edeyim" şeklinde bir bahanesi olabilirdi , çünkü" yunus as ın kavmi onu yalanlamış kavmini terketmiş ve başka bir kavme resul olmuş" diyebilirdi. Halbuki böyle olmamıştır. Yunus as ilk başta hangi kavme gönderildi ise sahile atıldıktan sonrada aynı kavme gönderilmiştir.Çünkü esas olan sabır mücadele ve zaferdir. 

Kıssanın enbiya suresindeki ayetlerinin meali şöyledir. 

85- İsmail, İdris ve Zü'l-Kifl, hepsi sabredenlerdendi.
86- Onları rahmetimize soktuk, şüphesiz onlar salih kimselerdi.
87- Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.
88- Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.

85. ayette yine sabır olgusu vurgulanarak 3 resulun sabrı ve yunus as ın sabırsızlığı ve bu sabırsızlığı yüzünden başına gelen sıkıntıyı dua etmesi neticesinde Allah cc nin nasıl giderdiğini görmekteyiz. Burada bizlere verilmek istenen bir mesajda herhangi bir sıkıntı karşısında velevki yaptığımız bir hata sonucu ile olsa dahi rabbimiz Allah cc nin rahmetinin ve bağışlamasının sonsuz olduğunu görmemiz gerektiğidir. Yunus as haşa" benim ona bakacak yüzüm yok" dememiş yine onun verdiği bir sıkıntıdan yine ona sığınmıştır. Bizlerede yakışan budur.Başımıza gelen bir sıkıntı karşısında isyan veya karamsarlığa kapılmadan Allah cc nin rahmetine sığınmaktır.Çünkü Allah cc kullarını işitir ve görür

Saffat suresindeki ayetlerde kıssa biraz daha teferruatlı şekilde bizlere anlatılmaktadır. Ayetlerin mealleri şöyledir.

139- Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.
140- Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
141- Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.
142- Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
143- Eğer (Allah’ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,
144- Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.
145- Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
146- Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.
147- Onu yüzbin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.
148- Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık

139.ve 140 . ayetlerden anladığımıza göre yunus as gemiye binip kaçmadan önce elçilerdendi.140. ayetteki "elfulkil meşhun" (dolu gemi) ifadesi başka  ayetlerdede gözümüze çarpmaktadır. Nuh as ve inananlarını tufandan "dolu gemi " ifadesi ile kurtaran rabbımız ,kendi ayetlerine örnek olarak kullarını dolu bir gemide taşımasını gösterir.Kullarını dolu gemilerde taşıyan rabbimiz yunus as ı oradan denize atma kudretinede sahiptir.142. ayette "oysa o kınanmıştı" ifadesine zariyat suresi  40 . ayette denizde boğulan firavun içinde kullanıldığını görmekteyiz. 143. ayetteki "eğer tesbih edenlerden olmasaydı" ifadesinden,yunus as ın sadece o anda değil hayatının her anında tesbih edenlerden olduğu anlaşılmalıdır.Çünkü firavun boğulma anından önce ilahlık ve rablık iddiasında bulunup can boğaza geldiği anda "musanın ve harunun rabbına iman ettim" demiş ancak bu imanı kendisine fayda vermemiştir. Yunus as hayatının her anında Allah cc yi rab ve ilah bilip sıkıntı anındada ona sığınıp duası kabul edilmiştir.

144. ayette yunus as ın "tesbih edenlerden olmasaydı kıyamete kadar balığın karnında kalacağı" ifade edilmektedir. Burada şöyle bir soru akla gelebilir balık kıyamete kadar yaşayacakta yunus as onun karnındamı kalacak? bu sorunun cevabını yunus as ile kendimizi özdeşleştirerek verebiliriz. Yani kıssayı günümüze taşıyarak ve  kendimizi yunus as yerine koyarak bunu anlayabiliriz. Enbiya suresi 87. ayetindeki "ezzulumat" (karanlıklar) kelimesi ile saffat s. 144. ayetindeki "fi batnıhi"  (balığın karnında) kelimesini aynı mekan için kullanıldığını görmekteyiz yani balığın karnı karanlıklar olarak tavsif edilmektedir. Belki yunus as dan başka hiçbir kul balığın karnında karanlıklar içinde kalmayacaktır ama kıyamete kadar gelecek olan Allahın kulları içinde hata edip karanlıklar içinde kalanlar olacaktır. İşte o kullar hata edip karanlıklar içinde kaldıkları zaman onların yardımına yine Allah cc koşacaktır. Rabbimiz bizlere bu konuda kitabında bir çok ayet indirmiştir. Örnek olarak birkaç ayet meali verelim. 

2.257 Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlerin ise dostları tağuttur. Onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. İşte onlar cehennemliklerdir, onlar orada temelli kalacaklardır. 
5.16 Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir. 
6.39 Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar. 
14.1 Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. 
57.9 Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna, apaçık ayetler indiren O'dur. Doğrusu Allah size karşı şefkatlidir, merhametlidir. 


146. ayetteki "yaktin ağacı" üzerinde durmak gerekirse önce saffat s. 145 ve kalem s. 49 ayetlerinde geçen "bil arai "kelimesi üzerinde durmak gerekmektedir. Bu kelime "ıssız boş yer ve üzerinde bitki örtüsü olmayan yerler için kullanılan bir kelimedir. Allah cc böyle bir arazi üzerinde yunus as ın kavminekarşı bir ayet olarak bu ağacı bitirmiş ve  o kavim bu ayet karşısında yunus as a iman etmişlerdir.

Yunus suresi 98. ayeti bizlere resullerin kavimleri ile gelen "sünnetullah" hakkında açık bir bilgi vermektedir.
 12
 98- Ama (azap geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık 


Kur'anda, herhangi bir kavime gönderilipte Allahın ayetlerini yalanlayan kavim helak edilmiştir. Yunus as  ın kavmi bundan istisna edilmiştir. Sadece yunus as ın kavmi kendilerine gönderilen "yaktin ağacı" ayeti karşısında imana gelerek helaktan kurtulmuşlardır. 

Sonuç olarak bizlere birer ibret vesikası olarak anlatılan kur'andaki resullerinden kıssalarından birisi olan yunus as kıssası tevhid mücadelesinde yolumuza çıkan her türlü engele sabretme ve yolumuzdan sapmama açısından örnek bir kıssadır.Bir müslüman tebliğ yolunda hiç bir zaman yılgınlık ve zaaf göstermeden Allahın emri doğrultusunda hareket etmek mecburiyetindedir. Velevki bu yolda bir hata yaptı isede yine Allah cc nin sonsuz rahmeti ve bağışlamasına sığınarak düştüğü yerden ayağa kalkmayı bilmelidir. SABIR SAVAŞ VE ZAFER böyle elde edilir. Yunus as  kıssasıda buna en güzel örnektir. Salat ve selam Allah cc nin bütün resullerinin üzerine olsun.
                      EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.