2 Mart 2017 Perşembe

Nisa s. 78. ve 79. Ayetleri Arasında Çelişki Var mı ?

Son yıllarda Kur'an'a olan yönelişin neticesinde Kur'an meali okuyanlar çoğalmış , fakat bu okumalarda, bazı ayetlerin Kur'an bütünlüğü ile olan bağının kurulamaması neticesinde , meal okuyucularının bazılarının kafalarında istifhamlar oluşmakta , ve bu istifhamlara cevaplar arama yoluna gitmektedirler. Özellikle internet ortamında boy gösteren ve Kur'an ayetleri arasında çelişki arayan sitelere rastladıklarında ise kafaları daha da fazla karışmaktadır.

[004.082] Onlar hâlâ Kur'ân'ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı mutlaka onda birçok çelişkiler bulurlardı.

[018.001] Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.

Bir Müslüman Kur'an ayetleri arasında çelişki olabileceğini asla düşünmez. Kur'an ayetlerinin birbirleri ile aralarında çelişki olduğu gibi bir durum sezdiğinde , bu durumun Allah'ın kitabındaki bir hatadan dolayı değil, kendisinin konuyu doğru kavrayamamış olmasından kaynaklandığını bilir.  Ancak bazı Kur'an ayetleri arasında kuramadığı bağın nasıl kurulabileceğini öğrenmek ve araştırmak kişinin en tabii hakkı ve vazifesidir. 

Nisa s. 78. ve 79. ayetlerini okuyan bir kimse , bu ayetler arasında müşkül bir duruma rastlayacak , ve bu müşkülatın nasıl çözülebileceği konusunda arayışa girecektir.

[004.078] Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: «Bu Allah'tandır» derler, bir kötülüğe uğrarlarsa «Bu, senin tarafındandır» derler. De ki: «Hepsi Allah'tandır». Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

[004.079] Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.

Bu ayetleri okuyan bir kimse , bir ayette iyiliğin ve kötülüğün Allah'tan geldiğinin beyan edilmesi , diğer ayette ise iyiliğin Allah'tan, kötülüğün ise kişiden geldiğinin beyan edilmesinde farklılıklar olduğunu gördüğünde bu ayetleri nasıl anlamak gerektiği konusunda düşünecektir. 

Kur'an bilindiği üzere Mekke ve Medine'de yaşayan bir topluluğa inmiştir. İnen Kur'an ayetlerinin bir çoğu, özellikle Medine'de inen ayetler, yaşanan canlı ve dinamik bir hayat ile ilgili bir olay ve konu ile alakalıdır. İlgili ayetlerin ilk muhataplara ne dediği doğru olarak anlaşılmadan , sonraki muhataplara yani bizlere ne demiş olabileceğini anlamak zorlaşacak hatta imkansızlaşacaktır. 

İlk muhataplara ne dediğinin anlaşılması için sebebi nuzül gibi rivayet kitaplarını adres olarak göstermediğimizi hatırlatmak isteriz. Kur'an yine kendi içinde bizlere bu anlama yolunun ip uçlarını vermektedir. Yazımıza konu edeceğimiz ayetler  de , yaşanan bir hayat içinde ve ilk muhataplar dediğimiz insanların yaşadıkları bir hayata inmiş, ve bu ayetlerin anlaşılmasının ilk muhataplar ile olan bağı koparılmamak sureti ile mümkün olduğunu düşünmekteyiz.  

Nisa s. 77. ayeti , konumuz ile alakalı olan ayetlerin ilk muhataplarının kimler olduğunu bizlere göstermektedir. 

[004.077] Kendilerine; «Elinizi çekin, salatı ayakta tutun, zekâtı verin» denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hata daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: «Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?» dediler. De ki: «Dünyanın metaı azdır, ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ince bir iplik kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.»

Nisa s. 77. ayetinde ayetinde bahsedilen kimseler , Müslüman toplum içine çöreklenmiş ve her fırsatta Müslümanlara zarar vermeye çalışan Münafıklardır. Devam eden 78 ve 79. ayetlerdeki muhataplar , 77. ayette bahsedilen bu kimselerdir. Tefsirlerde bu konuda farklı yorumlar bulunmakla birlikte , münafıklar ile ilgili olduğu şeklindeki yorumların daha isabetli olduğunu söylemek istiyoruz. 

Bu ayet dikkatli okunduğunda savaşmaları gerektiği halde ölüm korkusu nedeniyle savaşmaktan geri durmak isteyenlerin münafıklar olduğu anlaşılmaktadır. Ayetlerde bahsedilenlerin kim olduklarının bilinmesi , ayetlerin daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.

Nisa s. 78. ayetindeki "Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde dahi olsanız ölüm sizi bulacaktır" cümlesi , ölümden kaçışın olmadığını herkese hatırlatmaktadır. Ölüm korkusu ile Allah yolunda cihat etmekten kaçmak , gerçek iman sahibi olan bir mümin için olacak iş değildir. Mümin kişi Allah yolunda ölümü ebedi cennetin anahtarı olarak görürken , münafık ise böyle bir inanca sahip olmadığı ve yaptıklarının karşılığını almaktan korktuğu için ölümü asla istemez.

Ayetin devamında , o münafıkların kendilerine iyilik dokunduğunda "Bu Allah'tandır" , bir kötülük dokunduğunda ise "Bu, senin tarafındandır" demelerine karşılık ,  Muhammed (a.s) a iyilik ve kötülüğün " Hepsi Allah'tandır" demesi emredilmektedir. 

Bu cümleler üzerinde biraz durmak gerektiğini düşünmekteyiz. Münafık olarak tanımlanan kimseler bilindiği gibi , Müslüman topluluk içine çöreklenmiş , inanmadıkları halde inandık diyerek, her fırsatta Müslümanları aldatmaya ve onlara zarar vermeye çalışan kimselerdir. 

[047.030] Eğer dileseydik, Biz onları sana gösterirdik; sen de onları yüzlerinden tanırdın. And olsun ki sen, onları konuşmalarından da tanırsın; Allah işlediklerinizi bilir.

Münafıkların kendilerini saklamaları , onların Müslüman toplum içinde tanınmalarını güçleştirmektedir. Ancak onların toplum içindeki fiilleri ve sözleri , onların deşifre olmalarını sağlamaktadır. Nisa s. 78. ayetindeki münafıkların sözlerini, onların tanınmalarını sağlayan konuşmaları olarak anlamak mümkündür. Muhammed (a.s) ı incitmek sureti ile ona iman etmediklerini dil ile söylemek anlamına gelen bu sözler , bir toplum içinde elçiye karşı inkarcı tavırlar takınmanın , iman edenlerin yapacakları işlerden olmadığını göstermektedir. 

Aynı itirazların , Musa ve Salih (a.s) lara karşı da yapılmakta olduğunu görmekteyiz.

[007.130-131]  And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.Fakat kendilerine iyilik geldiği zaman, işte bu bizim hakkımızdır, dediler, başlarına bir kötülük gelince de, işte bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğu yüzünden, dediler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır. Lâkin çoğu bunu bilmezler.

[027.047] «Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık» dediler. Salih: «Uğursuzluğunuz Allah katındandır; belki imtihana çekilen bir kavimsiniz» dedi.

Araf ve Neml surelerindeki bu ayetleri Nisa s. 78. ayet, ile birlikte okuduğumuzda , Musa ve Salih (a.s) lara karşı yapılan muamele ile , Muhammed (a.s) a yapılan muamele eşleştirilerek , elçilerine karşı böyle bir muameleyi reva görenlerin iman etmiş olmayacağı gösterilmekte , bu yol ile münafıkların yapmış oldukları ile kafirlerin yapmış oldukları aynı düzleme çekilerek küfür ve nifakları ayan beyan ortaya çıkarılmaktadır.

Elçi gönderilmiş toplumların bazı sıkıntılara uğratılması , toplumsal bir yasanın sonucu olup, bu yasa Enam ve Araf s. ayetlerinde karşımıza çıkmaktadır.

[006.042]  Andolsun ki; Biz, senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Yalvarsınlar diye, onları darlık ve sıkıntıya soktuk.

[007.094] Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

Tevbe s. ayetlerinde ise , münafıkların yanlışlarını görmeleri için aynı yasanın onlar üzerinde de işletildiğini görmekteyiz. 

[009.126] Onlar, yılda bir iki defa belaya uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine tevbe etmiyorlar, ibret de almıyorlar.

[030.036] İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler, ama yaptıklarından ötürü başlarına bir kötülük gelirse hemen ümitlerini kaybediverirler.

Münafıkların kendilerine gelen iyiliği Allah'tan , kötülüğü ise elçiden bilmek sureti ile elçiyi incitmeleri , Kur'an'ın bir çok yerinde gördüğümüz nankör insan tiplemesinin de bir karşılığıdır. Allah (c.c) "De ki: Hepsi Allah'tandır" buyurmak sureti ile , münafıklar tarafından elçisine yüklenmek istenen sorumluluğu onun üzerinden almakta , iyilik ve kötülüğün kendisinden olduğunu beyan etmektedir. 

İnsana isabet eden her ne olursa olsun Sünnetullah dediğimiz yasalara bağlanmış bir kader (ölçü) neticesindedir , Hadid s. 22. 23.  ayetleri buna işaret etmektedir. 

[057.022] Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce o, Kitap'da bulunmasın. Doğrusu bu Allah'a kolaydır. Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip öğünen hiç kimseyi sevmez;

[064.011]  Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musîbet başa gelmez. Kim Allah’ı tasdik ederse, Allah onun kalbini hakka ve doğruya açar. Allah her şeyi hakkıyla bilir.

79. ayete gelecek olursak ; Ayet içindeki " Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir" cümlesindeki Sana kelimesi ile kimin kast edildiği yönünde 2 farklı yorumda bulunmak mümkündür. Ayet içindeki Sana  ifadesinin münafıkları kast ederek, Muhammed (a.s) ı incitmek için kullandıkları sözlerin ret edilme yoluna gittiğini söylemek mümkündür. Yine Sana ifadesinin Muhammed (a.s) ı kast ederek onun üzerinden bütün insanları içine alan bir anlama sahip olduğunu anlamak ta mümkündür. 

Çünkü Allah (c.c) nin koyduğu yasalar bir kişi için ayrı , diğer bir kişi için ayrı işleyiş göstermeden her kul için aynı şekilde işleyiş gösterir. Ayet münafığı veya Muhammed (a.s) ı kast etmiş olsa bile Sünnetullah dediğimiz yasalar bütün insanlar için eşit olarak işleyiş gösterir.

[042.030]  Ve size musibetten her ne şey isabet ederse kendi ellerinizin kazandığı şey sebebiyledir ve bir çoğundan ise affeder.

Şura s. 30. ve benzeri ayetlerde insana isabet eden herhangi bir musibetin nasıl bir yasaya bağlı olduğunu beyan edilmektedir. Allah (c.c) tarafından insanlara iyilikten veya kötülükten isabet eden her şey, insanların kendi elleri ile işlediklerinin bir sonucu olup , bu konudaki sorumluluk tamamen insana aittir. Allah (c.c) insanların elleri ile işlediklerinin karşılığını koymuş olduğu yasalar gereğince vermektedir.

Nisa s. 78. ayetindeki "De ki: «Hepsi Allah'tandır " cümlesi ile 79. ayetteki " Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir" cümlesini nasıl bağdaştırabiliriz ?. 

 Dikkat edilecek olursa her iki ayette iyiliğin Allah'tan olduğu konusunda müştereklik söz konusudur. 78. ayette münafıkları tarafından dile getirilen , kötülüğün Muhammed (a.s) sebebi ile başlarına geldiği iddiaları ret edilerek , insanlara isabet eden kötülüğü başkalarının üzerine yıkmaları onları sorumluluktan kurtarmayacağı , kişinin başına gelen kötülüğün kendi elleri ile kazandıklarının bir sonucu olduğu anlatılmaktadır.

Kur'an'da çelişki arayan bazı kimselerin bulduklarını zannettikleri çelişkilerden bir tanesi bu ayetlerdedir. Bu kimselere göre iyiliğin ve kötülüğün Allah'tan olması şeklindeki 78. ayete mukabil , 79. ayet ise Allah (c.c) bu ayetlerde iyiliğin kendisinden , kötülüğün ise kullarından sadır olduğunu beyan etmektedir. 

Bu kimselerin yanıldıkları nokta , insana isabet eden iyilik ve kötülük Allah (c.c) nin kendi tercihi doğrultusunda değil , kullarının elleri ile işlediklerinin sonucu olarak, Sünnetullah denilen toplumsal yasaların gereğince meydana gelmektedir. Allah (c.c) kullarına eğer iyilik ve kötülüğü sadece kendi tercihleri doğrultusunda vermiş olsaydı bu adaletsizliğe yol açacağı gibi , dünyada işlenen iyilik ve kötülüklerin karşılığı olan cennet ve cehennemin kurulmasına gerek görülmezdi.

Allah (c.c) kullarına 2 yol göstermek sureti ile iyi ve kötüyü göstermiş , fakat bu yollardan hangisine gideceği noktasında onlara seçim hakkı tanımıştır. İnsanların tüm kazandıkları serbest iradeleri ile yaptıkları seçimlerin bir neticesi olup , bu noktada Allah (c.c) kullarının bu isteklerinin neticesini yaratmaktadır. 

Sonuç olarak ; Allah (c.c) nin kitabının art niyetli okunması veya iyi niyetli kimselerin ayetler arasında anlam bütünlüğünü kuramaması neticesinde, bazı ayetler arasında sanki çelişki olarak görülebilecek bazı müşkül durumlar ortaya çıkmaktadır.

Nisa s. 78. ve 79. ayetler arasında iyiliğin ve kötülüğün nereden geldiği noktasında farklı gibi görünen bir durum olsa da , Allah (c.c) nin kullarının kazandığı iyilik ve kötülüğü kendi tercihi olarak meydana getirdiği değil , koyduğu yasalar gereği kullarının elleri ile işlediklerinin bir sonucu olarak meydana getirmiş olduğu bilindiğinde problem ortadan kalkacaktır.

Kader olarak bildiğimiz kavram , Allah (c.c) nin insanın alnına daha doğmadan önce ne yapacaklarını yazması değil , doğduktan sonra işlediklerinin karşılığını alacağı yasalar olarak bilindiğinde doğru bir düşünce sahibi olunmuş olacaktır.

                                      EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR. 
            

4 yorum:

  1. Istifade ettiğimiz bir çalışma olmuş.Allah razı olsun.Kader konusuna girmişken Bayındır Hocanın Allah geleceği bilmez yorumunu nasıl degerlendiriyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kardeşim Bayındır hocanın bu görüşüne katılmak mümkün değil bu konuda bir çok yazı var blogda.

      Sil
  2. Tekrar tesekkur ederim.Bayindir Allah razi olsun sizin gibi istifade ettigim bir alim.Fakat bu konuda anlama cabama ragmen ne kitaben ne aklen ne vicdanen Allah geleceği bilmez tezini kabullenmedim.

    YanıtlaSil
  3. Salamun Alaykum

    Kısaca; Başımıza gelen iyilikte kötülükte Allah'ın buyurmasıyla bizim amellerimize karşılık olarak gelir.

    Vesselam.

    YanıtlaSil