Bilindiği üzere Kur'an, bundan yaklaşık olarak 1500 sene önce, Mekke ve Medine şehirlerinde yaşayan insanlara inmiş bir kitaptır. Bu kitap içindeki ayetlerin ilk muhatapları o şehirlerde yaşayan insanlar olup, bugün bu kitap üzerindeki bazı tartışmalar, bu kitabın bizleri de bağlayıp bağlamadığı noktasında yapılmaktadır. Tarihselcilik adı ile bilinen düşüncenin zımnen de olsa dile getirmeye çalıştığı, Kur'an'ın bugün için bizlere dair söylediği bir şeyin olamayacağı gibi düşünceler, maalesef bazı insanların Kur'an'dan uzaklaşarak Deist ideolojiye kaymalarına sebep olmaktadır.
Biz bu yazımızda, tarihselciliğin doğrularını veya yanlışlarını tartışmaktan ziyade, Kur'an'ı devre dışı bırakmaya yönelik, veya tarihselciliğin böyle bir iddiası olmasa dahi, bazı kimselerin bunu böyle anlayarak Kur'an'dan uzaklaşmalarının getirebileceği tehlikelere dikkat çekerek, Kur'an'ın tarihselliğini iddia eden düşüncenin, Kur'an'ın bugün için bizim hayatımızın neresinde olması gerektiğine dair bir teklifinin olması gerektiği, bu konuda net bir düşünce ortaya atarak, insanları iki arada bir derede kalmaktan kurtarmaya çalışması gerektiğine dair düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız.
Tarihselcilik düşüncesinin Kur'an'ın anlaşılmasında indiği tarihsel dönemin bilinmesinin gerekli olduğu yönündeki düşünceleri elbette doğrudur. Kur'an'ın bütün ayetleri evrenseldir şeklindeki söylemi dile getirenlerin ise Kur'an'ı doğru olarak okuyup anladıklarını söylemek maalesef zordur. Kur'an'ı dikkatli okuyan bir kimsenin, bu söylemin bir takım soruları beraberinde getirdiğini görerek, bu söylemi dile getirmekten vazgeçeceği de muhakkaktır.
Kur'an'ın bir kısım ayetlerinin tarihsel olduğunu iddia etmek, Kur'an ayetlerini inkar etmek anlamına gelmemektedir. Kur'an ayetlerinin ilk muhataplarına söylediklerinin tamamının bize de söylenmiş olabileceği gibi bir düşüncenin pek doğru bir yaklaşım olmadığı, ön yargısız bir şekilde okunduğunda anlaşılacaktır.
Kur'an'ı okumada ve anlamada hala yöntem tartışmaları yapılan bu zamanda, bu kitabın ayetlerinin bizim için ne ifade etmesi gerektiği üzerinde özellikle tarihselcilik düşüncesine sahip olanların, bu konuda daha net olarak konuşmaları, Kur'an üzerinde kafa yoran insanların boşlukta kalmamaları için gereklidir.
Özellikle geleneksel din algısının yanlışlarını Kur'an ile düzeleceğini düşünen insanların, Kur'an hakkında bu türden iddiaları duyması, onların din algılarının değişmesine neden olmakta, din adına elinde tuttukları kitabın tarihsel bir kitap olduğunu duymaları, onları maalesef hayal kırıklığına uğratmaktadır.
Bu insanları hayal kırıklığından kurtarmak için Kur'an'ın evrensel bir kitap olduğu söylemini öne çıkardığımızda ise, bu sefer başka problemler ortaya çıkmakta, insanların Yaa bana ne bu kitaptan diyerek kaçmaktadırlar. Öyleyse ifrat ve tefrite düşmeden, bu kitabın tarihselliğinin ne demek olduğu, evrenselliğinin ne demek olduğu konusunda insanlar ciddi olarak aydınlatılmalı, bu konuda oluşan kafa karışıklığı giderilmeye çalışmalıdır.
Türkiye ortamında yapılan Kur'an'ın tarihselliği veya evrenselliği tartışmalarının bir kör döğüşü şeklinde gerçekleştiği, Kur'an'ın tarihselliğini savunanların, evrenselliğini savunanların yanlışlarını konuştuğu, evrenselliğini savunanların ise, tarihselliğini savunanların yanlışlarını konuşmak sureti ile kendilerini ispat etmeye çalıştıkları görülmektedir.
Bu tartışmalar insanların aydınlanmasına değil, fırkalaşmasına sebebiyet vermekte, sanki fırka eksikliğimiz varmış gibi, fırka ordusuna Tarihselciler, Evrenselciler adında yeni fırkaların eklenmesine sebep olmaktadır. Fırkalaşmaya sebep olacak tartışma ortamı yaratmak yerine, insanların daha net ve doğru düşünmesine kapı aralamaya vesile olacak tartışmaların yapılmasının daha verimli olacağını düşünmekteyiz.
Kur'an'ın sadece tarihselliğini, veya sadece evrenselliğini savunmanın, bu kitabın anlaşılmasında objektif bir bakış açısı sağlamayacağı bilinmelidir. Kur'an'ın ideolojik söylemlerin içine sokmak sureti ile tartışmaya açmak, bu kitabın değerini düşürmesi açısından pek doğru yaklaşım olmayacağını da hatırlatmak isteriz.
Kur'an üzerinde yapılan tartışmalarda öncelikle, İnsan hayatında kitap ve elçilerin fonksiyonu nedir?, Allah (c.c) neden insanlara elçi ve kitap gönderir?, son elçi ve kitabın bizim hayatımızdaki yeri ne olmalıdır?sorularının cevabının aranmaya çalışarak, bu sorular etrafında bir düşünce ortamı oluşturulmasının gerekli olduğunu düşünmekteyiz.
Tarihselcilik düşüncesine sahip olanların Kur'an'ın tamamen insan hayatından çıkması gerektiği gibi bir düşünce içinde olduklarını iddia etmemekle birlikte, Kur'an ayetlerinin tarihsel bağlamının dikkate alınması düşüncesini biraz daha ileriye taşıyarak, bizim hayatımızda bu kitabın yeri olamayacağını dile getirmeye çalışanların olduğu bir gerçektir.
Bu konuda yapılan tartışmaların insanların boşluğa düşmelerine sebep olmasından çıkarılarak, Kur'an hakkında doğru bilgi sahibi yapılmaya yönelik olması, ilerleyen zamanlarda deizme düşmüş bir gençliğin oluşmasına engel olacağını düşünmekteyiz.
Her insan fıtratındaki aidiyet duygusunun bir gereği olarak kendisini onunla ifade edebileceği, diğer insanlarla ortak bir bağını sağlayabileceği bir inanca sahip olmak ihtiyacı duymaktadır. Kur'an, Müslümanlar arasında birlikteliği sağlaması açısından önemli bir işleve (bu işlevi tam anlaşılmamış olsa da) sahip kitaptır. Bu kitabın bir şekilde insan hayatından çıktığında, onun yerini başka kitaplar veya ideolojiler alarak, aidiyet duygusu tatmin edilmeye gidilecektir.
Kur'an'ın temel mesajının Allah'ı tek ilah ve rab olarak tanıyan bir hayat sürülmesi gereğini hatırlatmak olduğunu, kıyamete kadar gelecek bütün insanların böyle bir hayat ile mükellef olduğunu dikkate aldığımızda, bu kitabın hatırlattığı bilgiler sadece belirli bir zaman ve mekanda yaşamış insanlar ile sınırlı olduğunu düşünmenin yanlış olacağı ortadadır.
Kur'an'ın belirli bir zaman ve mekanda yaşamış insanlara inmiş olması, o insanların sosyokültürel ortamını dikkate alan bir dil kullanma, o insanların yaşadığı hayat içindeki örf ve adetlerini dikkate alma gereğini doğurmuştur. Kur'an'ın böyle bir ortamda inmiş olması, bu kitabın insanları Allah'a kul olma esaslı mesajının sadece o ortam ile sınırlı olduğu gibi bir düşünce içine sokmaması gerekmektedir.
Bugün Kur'an üzerinde yapılan tartışmaların onun tevhide dair mesajının daha iyi anlaşılması üzerine olmalı, bu tartışmalar yapılırken onun nuzül ortamının dikkate alınması, ilk muhataplara ne dediğinin anlaşılmasından sonra, sonraki muhataplara ne demiş olabileceği yönünde okumalar yapılması , tarihsellik evrensellik tartışmalarının bir kenara bırakılmasını sağlayacaktır.
Benim tarihselci okuma konusundaki sıkıntım şu: Hüküm ayetleri. Miras, mehir gibi hükümler o günün örfünü mü ıslah etti, yıksa bu hükümler kıyamete kadar geçerli mi? Bugünün mahkemelerinde muhakeme olmak, tağuta muhakeme olmak mı, yani şirk mi? Bir memurun Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı devlet kurumlarında çalışmasının hükmü ne olabilir? Aydınlatırsanız sevinirim.
YanıtlaSilBu konu yorum cevabı için baya çetrefil ve uzun
SilHocam, bu konular için vakit ayırırsanız sevinirim.
Sil