Kur'an'ı Türkçeye çevrilmiş meallerinden okuyanların karşılarına çıkan sorunlardan bir tanesi, ayetin yapılmış olan çevirisinde okuyucuların zihninde bir takım soruların oluşmasına sebebiyet verilmesidir. Bu soruların oluşmasına sebep olan noktalardan bir tanesi, çevirinin hatalı olmamasına karşın, düzgün bir ifade ile yapılmamış olmasıdır. Bu iddiamıza örnek olarak verebileceğimiz bir ayet, Araf suresi 157. ayetidir.
Elleżîne yettebi’ûne-rrasûle-nnebiyye-l-ummiyye-lleżî yecidûnehu mektûben ‘indehum fî-ttevrâti vel-incîli ye/muruhum bilma’rûfi veyenhâhum ‘ani-lmunkeri veyuhillu lehumu-ttayyibâti veyuharrimu ‘aleyhimu-lḣabâ-iśe veyeda’u ‘anhum israhum vel-aġlâle-lletî kânet ‘aleyhim felleżîne âmenû bihi ve’azzerûhu venasarûhu vettebe’û-nnûra-lleżî unzile me’ahu ulâ-ike humu-lmuflihûn(e)
Bu ayetin Türkçe çevirileri genel olarak şöyle yapılmaktadır.
Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Resul Nebiye uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. Ona inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte indirilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.
Bu ayetin içindeki Ünzile meahu ibaresi, genellikle Onunla birlikte indirilen şeklinde çevrilmektedir. Böyle bir çevirinin hatalı çeviri olduğu iddiasında olmamakla birlikte, anlam açısından bazı eksiklikler olduğunu, ve zihinde bazı soruların oluşmasına sebep olabileceğini söyleyebiliriz şöyle ki;
Onunla birlikte indirilen demek, Kur'an ile birlikte indirilen demek olup, böyle bir çeviri, Muhammed (a.s) ve Kur'an'ın birlikte indirilmiş olduğunu ifade etmektedir. Hiç bir meal yapıcısı, Muhammed (a.s) ın Kur'an ile birlikte indirildiğini iddia ederek elbette böyle bir çeviri yapmaz, fakat bu şekilde bir çeviri, Türkçeyi doğru kullanamamaktan kaynaklanan bir anlamın oluşmasına sebep olmaktadır. Bundan dolayı bu ibarenin daha anlaşılır bir şekilde çevrilmesi gereğinin hasıl olduğunu düşünmekteyiz.
Vettebeu-nnure-llezi ünzile meahu ibaresi, Onun beraberindeki indirilen nur'a tabi olanlar şeklinde çevrildiği zaman, daha anlaşılı bir çeviri yapılmış olacağını düşünmekteyiz.
Ayrıca aynı ayet içindeki El Ümmiyye kelimesinin, Okuma yazma bilmeyen olarak çevirisinin yapılmış olduğunu bazı meallerde rastlamaktayız. Bu kelimenin böyle bir anlam verilerek çevrilmesinin Kur'an bütünlüğüne uygun bir çeviri olmadığını söyleyebiliriz. Muhammed (a.s) okuma yazma bilmediğine katılmakla birlikte, bu kelimenin burada bunu anlattığını söylemek zordur.
Bu kelime, Daha önce vahiy ve elçi ile muhatap olmayan Araplara verilen bir isimdir. Bu kelimenin belirlilik (El) takısı ile geçtiği, Araf s. 158, Al-i İmran s. 20, 75, Cuma s. 2. ayetlerine baktığımızda bu anlamda kullanıldığı görülecektir.
Konu etmeye çalıştığımız kelimeler belki önemsiz bir ayrıntı olarak görülebilir. Fakat Kur'an çevirisi yapanların bu türden küçük ayrıntılara dikkat etmeleri gerektiğini düşünmekteyiz. Yapılan bir ayet çevirisinin herhangi bir soru işareti oluşturmaya sebep olacak şekilde yapılmaması, çevirilerin sıhhati için önemli bir noktadır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder