Kur'an
kıssaları, taşıdıkları mesaj itibarı ile evrensellik taşıyan anlatımlar
olup; yaşandığı zaman ve mekana hapsedilerek anlaşılmaya çalışıldığı
takdirde, anlatımlardan alınması gereken ibretlerin alınamamış
olacağını, kıssalar konusu ile ilgili yazılarımızda özellikle
vurgulamaya çalışmıştık.
Kur'an'ın, Muhammed(as)'a vahyedilmesine başlanır başlanmaz, ona tebliğ sürecinde zorluklarla karşılacağı haberi verilerek "Balık sahibi gibi olma"
(KALEM 48) buyurulmaktadır. Yunus(as)'ın örnekliğinde, tebliğ sürecinde
başına gelen ezâlara katlanamayarak kavmini terketmesi ve bunun
sonucunda balık tarafından yutulması ve pişmanlık göstererek tevbe
etmesinin ardından yeniden elçi olarak kavmine geri döndürülmesi ve o
kavmin ona iman etmesi, ENBİYA ve SAFFAT Sureleri'nde anlatılmaktadır.
Nuh(as)
da; kıssası bir çok surede anlatılan bir elçi olması nedeniyle, onun
kıssası da ibret vesikaları ile doludur. Onu diğer elçilerden ayıran
özelliği ANKEBUT 14 ayetinde "Andolsun ki; Biz, Nuh'u, kavmine
gönderdik. Aralarında elli yılı müstesna olmak üzere bin yıl kaldı.
Sonunda onlar, zulme devam edip dururken kendilerini tufan
yakalayıverdi." şeklinde buyurulmasıdır. Bu ayet içinde Nuh(as)'ın 950 sene kavmi içinde kaldığı beyan edilmektedir.
Bu kadar sene kalmasını "olmaz öyle şey, yıl değil olsa olsa aydır"
olarak mı, yoksa bu kadar kalmış olmasının bizlere anlatılmasının
sebebini sabır olgusu açısındanmı okumak lazımdır? Öncelikle birinci
iddia üzerinde kısaca durmak istiyoruz.
Kıssaları
mesaj içerikli okuma yöntemini tercih etmeyerek, yaşandığı zaman ve
mekana hapsetmek ve sıradışı olan bazı durumları akla uydurarak okuma
yöntemi içinde okunan Yunus(as) kıssasında, "balık Yunus'u değil, Yunus balığı yutmuş olabilir" veya "böyle bir olay hakiki; olarak değil, olsa olsa mecazdır mecaz"
denilerek geçiştirilmeye çalışılmıştır. Bu konuyu daha önceki
yazılarımızda anlamaya çalıştığımız için daha fazla uzatmak istemiyoruz.
Kıssaları
mesaj içerikli okuma yöntemini tercih etmeyerek, yaşandığı zaman ve
mekana hapsetmek ve sıradışı olan bazı durumları akla uydurarak okuma
yöntemi içinde okunan Nuh(as) kıssasında; onun kavmi içinde 950 yıl
kalmış olması bir insan ömrünün bu kadar uzun olamayacağından hareketle
yıl yerine ay olarak anlaşılması gerektiğini ileri sürenlere
rastlamaktayız.
Sümerler'in kullandıkları takvimde yıl olmadığı, 29-30 günlük sürenin "yıl"
olarak adlandırıldığından hareketle Nuh(as)'ın yaşadığı sürenin, 1000
aya tekabül eden yıl kadar yaşamış olması gerektiği dile
getirilmektedir.
Bu düşünceleri sahiplenen kişilerin özellikle Kur'an dışı bilgiler olan Hadis ve Sünnet'e olan karşı tutumları "sadece Kur'an" söylemini dillerinden düşürmediklerini görmekle birlikte, Sümerler'in kullandıkları takvim üzerinden Kur'an'da geçen "a men" (yıl) kelimesini rivayetlere vurarak anlama gayretinde olmaları kendileri için ne yaman bir çelişkidir.
Nuh(as);
950 sene değil de çok uzun yıllar kalmış olsaydı, Kur'an bunu o şekilde
söylerdi. Ama net olarak yıl adedi vermesi; onun ne kadar sabır
gerektiren bir sürece katlanmış olduğunun görülmesi içindir.
"Sadece Kur'an"
demenin içini doğru olarak doldurmak istiyorsak, bu kelimenin geçtiği
şu ayetler bizlere gerekli bilgiyi verecek ve Sümerler'in kullandığı
iddia edilen takvim rivayetlerine itibar etmenin ne kadar yanlış olduğu
görülecektir (2.259- 9.126-12.49-9.37.28-31.14).
"Essabru" kelimesi "nefsi; aklın ve şeriatın gerektirdiği şekilde bazı şeylerden hapsedip alıkoymak" anlamındadır. Muhammed(as)'a tebliğ sürecinde karşılaştığı sıkıntıları dışa vurmadan içinde saklaması "sabır" kelimesi ile ifade edilen ayetlerde görülmektedir.
[Ahkaf s. 035]
Artık sabret, resûllerden azim sahiplerinin sabrettiği gibi ve onlar
için acele etme. Sanki onlar vaadolunduklarını görecekleri gün,
gündüzden bir saatten başka durmamışlar gibi olacaklardır. (Bu) Bir
tebliğdir, fâsıklar olan kavimden başkası, helâke uğratılacak mıdır?
[Yunus s.109] Sana vahyedilene uy; Allah hükmünü verene kadar sabret. O, hüküm verenlerin en iyisidir.
[Hud s. 049]
İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce
onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü iyi sonuç
(sabredip) sakınanlarındır.
[Hud s.115] Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi etmez.
[Nahl s.127] Sabret, senin sabrın ancak Allah'ın yardımıyladır; onlara üzülme, kurdukları düzenlerden de endişe etme.
[Kehf s.28]
Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek O'na yalvaranlarla beraber
sen de sabret. Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o
kimselerden ayırma. Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde
aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma.
[Taha s.130]
Onların dediklerine sabret; güneşin doğmasından ve batmasından önce
Rabbini hamd ile tesbih et; gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et
ki Rabbinin rızasına eresin.
[Rum s.60] Sabret ki, Allah'ın sözü şüphesiz gerçektir. Kesin olarak inanmayanlar seni hafife almasınlar.
[İnsan s.24] Rabbinin hükmüne kadar sabret; onların günah işleyen ve inkarcı olanlarına uyma.
[Müzzemmil s.10] Başkalarının sözlerine sabret ve onları güzel bir terkedişle terket
Muhammed(as)'ın
tebliğ sürecince karşılaştığı sıkıntılara sabretmesini öğütleyen
ayetler Kur'an'ın bir çok suresinde mevcuttur. Bu öğüt ile birlikte
Muhammed(as)'a; kendinden önce geçen elçilerden olan Yunus(as)'ın bu
öğüdü yerine getirmediği için başına gelenler anlatılarak, bir çeşit
tehdit verilmektedir. Nuh(as)'ın yaşadığı hayat süresinden örnek
verilerek ne kadar sabırlı olduğu ve bu uzun zaman içinde ona ne kadar
az kişinin iman ettiği anlatılarak ümitsizliğe düşmemesi
öğütlenmektedir.
Aynı öğüt ve tehditler bizler
için de geçerli olup, Allah(cc)'nin dinini yaşama noktasında karşımıza
çıkacak olan zorluklara katlanmak gibi bir mecburiyetimiz olduğu
vurgulanarak, bunun tersi bir eylemin Yunus(as)'a verilen ceza gibi
karşılık bulacağı bizlere anlatılmaktadır.
Sabır
kelimesinin içeriğinde; başa gelene ses etmemek veya taviz vererek
kendisini bazı zararlardan korumak şeklinde bir durum asla yoktur. Mekke
sürecinde yapılan sabır örneği; başa gelen ezalara sabretmei emretmekle
birlikte, süreç içinde din konusunda kimse ile taviz pazarlığı
yapılmaması, onlardan küçük bir adım için herhangi bir şekilde asla
taviz verilmemesi, onlardan da hiç bir şekilde taviz kabul edilmemesi
emredilmektedir.
Günümüzde Türkiye
Müslümanlarının bir kısmının mevcut iktidar tarafından bir takım
tavizler ile susturulmuş olması, din konusunda yapılan en büyük
stratejik hatalardandır. Dün "İslam devleti" sloganları ile ortalığı çınlatan bir kısım Müslüman, bugün "yoksa siz hala ordamısınız?"
diyerek, eski söylemlerin artık değerini kaybettiği ve bugün mevcut
iktidarın verdiği tavizlerin yeterli olduğu düşüncesini taşıyor olması,
bu yolda sabredilmemiş olması ve Yunus(as) gibi tebliği terkedip kaçmak
anlamına gelmektedir. Tabi ki hiçbir şey bitmiş değildir; Muhammed(as)'a
tebliğ sürecinde inen ayetler doğrultusunda yeniden bir düşünce
ihtilali yaparak, bu yanlıştan kurtulmak ve Yunus(as) kavminin misali
hedefe ulaşmak mümkündür.
Sonuç olarak;
kıssalardaki yaşanmışlıklar vasıtası ile bizlere örnek olarak gösterilen
Elçilerin yaşantıları, Nuh(as)'ın sabır örneği, Yunus(as)'ın
sabırsızlık örneği olarak karşımızdadır. "Parmak ayı gösterirken, aya değil parmağa bakmak"
misali, okunan kıssalarda bu Elçilerin başlarından geçenlerin bizler
için örnek teşkil edip etmediği sorusunun cevabı aranmadan, sadece
yaşanmışlık içindeki bazı sıra dışı olayların akla uydurulmaya
çalışılması ve bunun için dışardan alınan rivayetlerin delil
gösterilmesi traji-komik bir durumdur. Kıssaları mesaj içerikli olarak
yapılan bir okumada, Yunus(as)'ın balık tarafından yutulması, Nuh(as)'ın
950 sene tebliğ de bulunması; "sadece Kur'an" söylemine uygun
olarak Kur'an dışı bilgiler ile değil, Kur'an içi bilgiler ile
okunduğunda ibret ve örneklik olarak bizlere, yürüdüğümüz yolda
karşımıza çıkacak olan engelleri nasıl aşmamız gerektiğinin püf
noktalarını vermiş olduğu görülecektir.
Nuh (a.s) kaç yıl yaşadığının anlatılma sebebini onun inkarcı kavminin karşısında gösterdiği sabır örneğini önce Muhammed (a.s) ve onunlar birlikte olan ashabının bu örneği dikkate alması, sonra bu örneği kıyamete kadar gelecek olan Müslümanların dikkate alarak sabır konusuna dikkat çekilmesi açısından okuduğumuz zaman, gereksiz tartışmaların da önü alınmış olacaktır.
Nuh (a.s) kaç yıl yaşadığının anlatılma sebebini onun inkarcı kavminin karşısında gösterdiği sabır örneğini önce Muhammed (a.s) ve onunlar birlikte olan ashabının bu örneği dikkate alması, sonra bu örneği kıyamete kadar gelecek olan Müslümanların dikkate alarak sabır konusuna dikkat çekilmesi açısından okuduğumuz zaman, gereksiz tartışmaların da önü alınmış olacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.