Amon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Amon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Aralık 2014 Salı

Amin Kelimesi Amon Putundan mı Geliyor ?

Yazımızın başlığı, konuya aşina olmayanlar tarafından biraz garip karşılanarak "öyle şey olur mu? Bu ne biçim başlık?" şeklinde yadırganacaktır. Ancak Kur'an merkezli söylem etrafında konuşulan ve bizce gereksiz olduğunu düşündüğümüz konulardan birisi de maalesef bu konudur. Dualarımızın sonunda söylediğimiz "amin" kelimesinin kökünün Mısırlılar'ın putu olan "Amon" adlı puttan geldiği iddiası dile getirilmekte, bu sözün söylenmesinin kişiyi şirke götüreceği iddia edilmektedir.

Müslümanların gündemlerini meşgul eden konuların bu tür konular yerine, daha ciddi konular olması gerekirken, bize bir şey kazandırmayacağını düşündüğümüz konular ile gündem doldurulması ve bu tür gereksiz konuların tartışılması; bizlerin Kur'an'ın ne kadar ciddi meseleler içerdiğinin daha farkında bile olmadığımızı göstermektedir.

Bu kelimenin Kur'an'da olmadığı, dolayısı ile duaların sonunda kullanılmasının şirke kapı açtığı gibi düşüncelerin ortalıklarda gezmesi, bu konu ile ilgili olarak düşüncelerimizi yazma gereğini hissettirdi.

"E-M-N" kelimesi; "birisini tasdik etmek, onaylamak, kabullenmek, itimat etmek, güvenmek, güvenilmek" anlamlarına gelmektedir. "Amin" kelimesi de bu kökten gelmektedir. Bu kelimenin ne anlama geldiğini görmek için AHKAF 17 ayetine gitmek gerekmektedir ki dualarımızın sonunda söylediğimiz bu kelimenin ne anlama geldiği doğru olarak anlaşılsın.

Vellezî kâle li vâlideyhi uffın lekumâ e teidâninî en uhrece ve kad haletil kurûnu min kablî ve humâ yestegîsânillâhe veyleke AMİN, inne va’dallâhi hakk(hakkun), fe yekûlu mâ hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)

[046.017] Fakat o kimse ki anasına babasına: «Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken benim öldükten sonra dirilip çıkarılacağımı mı bana va'dediyorsunuz?» dedi. Onlarsa Allah'a sığınarak «Yazık sana, etme, gel inan; Allah'ın sözü gerçektir» derken O; «Bu, eskilerin masallarından başka birşey değildir» der.

AHKAF 17 ayetinde; mü'min bir ebeveynin çocuklarına olan çağrısı ve çocuğun bu çağrıyı red etmesi anlatılmaktadır. Mü'min ebeveynin çocuklarına "AMİN" şeklinde bir hitapta bulunduğunu görmekteyiz.

Ebeveynin çocuklarına bu şekildeki bir hitabı; ona söylemiş oldukları sözlerin doğru olduğu, güvenilmesi gerektiği, asla yanlış olmadığı, onun bu sözleri kabul etmesini yani iman etmesini istemeleri, sözlerine güvenmelerini istemeleri anlamındadır.

Peki duaların sonunda söylenen "amin" kelimesi ile biz ne demek istiyoruz? Kul; Rabbi'ne ettiği duasında bütün samimiyeti ile O'na karşı acziyetini ifade eder ve O'ndan isteklerini sıralar. Duasının sonundaki "amin" kelimesi ise; kulun Rabbi'ne karşı söylediği sözlerinde son derece samimi ve dürüst olduğunu ve bu samimiyet ve dürüstlüğünün bir ifadesi olarak bunu söylediğini gösterir. Kul Rabbi'ne "Sana karşı bütün samimiyetimle bunları söylüyorum, buna inan" sözünü "amin" kelimesi ile ifade eder.

Hal böyle iken bu sözün Mısırlıların putu olan "Amon"dan geldiği, dolayısı ile bu kelimeyi söylemenin şirk içerdiği iddiası havada alan bir iddiadır.

Bu tür suni gündemlerle muvahhidlik iddiasında bulunan bir kısım Kur'an merkezli düşünce sahibi olan kişilere tavsiyemiz şudur; bazı sözlerin, fiillerin, eylemlerin, düşüncelerin şirk olduğu konusunda gösterilen titizliği takdir etmekle birlikte, neyin şirk olup olmadığının adresi Kur'an olmalıdır. Elçilerin kıssaları ile onların nasıl bir şirk düşüncesine karşı kıyama kalktığı çok dikkatli okunarak asıl bunlar gündem edilmelidir.

Elçi kıssalarında öne çıkan tevhidî eylem; o kavmin sahte ilahları olup, gelen elçiler tek İlah olarak Allah(c.c)'nin tanınmasını ve O'nun kulları için çizdiği hayat sistemini kabul etmeleri için yaptıkları mücadeledir. Bizlerin bu tür mücadeleleri ıskalayıp basit gündemler ihdas ederek muvahhidcilik oynamaya kalkışmasının, kendimizi oyalamaktan başka bir işe yaramayacağını hatırlatalım.

Kendisini "Kur'an Müslümanı" olarak niteleyen birçok kişinin, geleneksel İslam anlayışına sahip olanlar ile ortak yönleri; araştırmadan kabul etmek gibi bir yanlış içinde olmalarıdır. Bu tür iddiaları okuyup da, sadece bu iddiaları paylaşanların kendilerini "Kur'an Müslümanı" olarak lanse etmeleri; bizleri onların her dediği doğrudur mantığına götürmemelidir. "Bu konu hakkında Kur'an acaba ne diyor?" şeklinde sorgulama yapan birisi, AHKAF 17 ayetini dikkatli bir okuyuşla kelimenin dışardan ithal değil, öz be öz Kur'an malı olduğunu görecektir.
  
Sonuç olarak; "amin" kelimesi Mısırlıların putu olan "Amon"dan gelme bir kelime değil, Kur'an içinde açık ve net olarak bulunan ve öz be öz Kur'an'a ait olan bir kelimedir. Duaların sonunda bu kelimenin kullanılması tabi ki farz değildir, isteyen kullanır istemeyen kullanmaz. Bu konu da muhayyerdir ancak Kur'an'a bakmadan ortaya atılan bu tür sözler, ortaya atanın cehaletini ortaya koyduğu gibi araştırmadan hemen kabullenenleri de cehalete ortak olmaya iter. Bizlere düşen muvahhid olmanın anlamını bu tür gereksiz gündemlerle doldurmaya çalışmak yerine, Kur'an'ın bize gösterdiği çizgiyi takip etmek olmalıdır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.