Edilecek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edilecek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ekim 2015 Cumartesi

Tevbe s. 84. Ayeti : Üzerine Salat Edilecek Cenazenin Vasıfları

               "Her nefis ölümü tadıcıdır sonra bize döndürüleceksiniz" Ankebut s. 57

Geçici olan Dünya hayatlarını yaşayan insanların , ebedi olan hayatlarını yaşamak için geçecekleri ahiret hayatının merhalelerinden bir tanesi de "Ölüm" dür. Doğan her insan bu merhaleden geçerek, hesap günü yeniden dirilecekleri zamana kadar kabirlerde bekleyeceklerdir. Ölüm , Dünya üzerinde yaşayan bütün insan toplulukları için , önemli bir olay olup, her topluluk kendi inançlarına uygun olarak, ölen insan için bir takım törenler düzenlerler. 

Törenler , kişilerin aidiyet duygularını pekiştirmek için yapılan toplantılar olup, her inanç mensubu birlikteliklerini açığa vurmak , kendisinin bir yere ait olduğunu göstermek için bu tür törenlere katılır. Ölen kişiler için yapılan törenler genelde böyle bir amaca yönelik olarak yapılmaktadır.

Biz müslümanlar , Dünya üzerinde yaşayan topluluklardan birisi olarak , ölen birisi için bir takım törenler düzenleyerek onu toprağa veririz. Bu törenlerden birisi,  "Cenaze namazı" olarak bildiğimiz , fakat bilinen namazla alakası olmayan bir törendir. Bu yazımızda bu konu ile ilgili düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız. 

Ölen birisi ile ilgili olarak bir müslümanın yapması veya yapmaması gerekenleri , Tevbe suresi 84. ayetinde görmekteyiz. 

 Ve lâ tusalli alâ ehadin minhum mâte ebeden ve lâ tekum alâ kabrih(kabrihi), innehum keferû billâhi ve resûlihî ve mâtû ve hum fâsikûn (fâsikûne).

Onlardan ölen hiç bir kimseye ebedî düâ etme (Defn veya ziyaret için) kabrinin başında da durma. Çünkü onlar Allâhı ve Resulünü inkâr ile kâfir oldular, onlar faasık (adam) lar olarak öldüler. (Hasan Basri Çantay meali)

Bu ayetin çevirilerine baktığımız zaman "Ve la tusalli" ibaresinin bir çok mealde , "Namazını kılma" şeklinde çevrilmiş olduğunu gördük. Çevirilerde büyük bir sıkıntı kaynağı olan , "Salat" kelimesinin geçtiği ayetlerin, "Namaz" olarak çevrilme hatasına burada da düşüldüğünü görmekteyiz. Verdiğimiz ayet meali yıllar önce yapılmış bir meal olup ibareyi doğru bir biçimde çevirdiği için o meali kopyaladık.

Tevbe s. 84. ayeti , adına "Münafık" denilen gurup ile ilgili olarak bir bağlam içindedir. Biz bu ayetin sebebi nuzulü ile ilgili rivayetleri buraya alarak hacmi doldurmak istemediğimiz için ayetin özel hitabını dikkate alarak , genel hitabı okumaya çalışacağız. 

Tevbe s. 84. ayetinde Rabbimiz , elçisi Muhammed (a.s) a Medine'de ölen münafıklar için ne yapmaMAsı gerektiğini beyan etmektedir. Bu kişi yaşadığı hayat boyunca Allah ve elçisini inkar eden bir hayat yaşayarak "FASIK" olarak ölmüşler dolayısı ile onların müslümanlar tarafından sahiplenerek üzerine dua edilir vaziyette gömülmesine gerek olmadığını hatırlatmaktadır. 

Bu ayet bize şöyle bir mesaj vermektedir ; Müslüman bir toplum içinde yaşayıp , bu toplumun inanç değerlerine aykırı ameller yaparak yaşayan ve o halde ölen birisi  , müslümanlara tarafından asla sahiplenilmeyecek , asla onun üzerine asla dua edilmeyecek.

Birisi öldüğü zaman, neden ona dua edilir ?. 

Bilindiği üzere , yaşayan bir kişi yaşadığı zaman zarfı içinde , yaptığı herhangi bir günahtan dolayı tevbe ettiği takdirde , Allah (c.c) bu tevbeyi kabul edeceğini , ölüm anında yapılan tevbenin kabule şayan olmadığını beyan etmektedir. Burada "ölen kişi için yapılan dua onun günahının affına sebeb olur mu ?" sorusu gündeme gelmektedir. 

[009.080] Onlar için ister mağfiret dile, ister mağfiret dileme. Onlar için yetmiş defa mağfiret dilesen de Allah onları bağişlamayacaktır. Bu, Allah'ı ve Peygamberini inkar etmelerindendir. Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.

Ölen kişi eğer hayatını , fısk içinde geçirmiş ise öldükten sonra onun için yapılan bağışlama isteklerinin geri çevrileceğini Rabbimiz beyan etmektedir. Ölen kişi eğer hayatını iman ve salih amel içinde geçirmiş , yaşadığı hayatta eğer hatası olmuş ise bunu bilip hatadan zaten dönmüştür. Kısacası , ölen kişi kafir ise onun için yapılan dua kabul edilmez , eğer müslüman ise zaten onun böyle bir duaya ihtiyacı yoktur. 

"Salat" kavramı ,Kur'anın en önemli kavramlarından birisi olup , hayat bu kavramın üzerine kurulmuş ve bu kavram etrafında devam etmesi gerekmektedir. Bu kavram maalesef Kur'anda geçen ayetlerde "namaz" olarak çevrilerek anlamı daraltılmış bir kavram haline sokulmuştur. 

"Salat" kavramı,insanların birbirlerine olan birlik ve beraberlik duygularını açığa vurdukları bir kavram olarak hayat içinde yerini almıştır. Ölen birisi için salat'ın anlamı ise , onun vesilesi ile bir araya gelmek , onun müslüman toplumun bir ferdi olduğunu göstermek , cenaze sahiplerinin acısını paylaşmak , varsa ihtiyaçlarını gidermek, onun vesilesi ile Allah'a olan kulluğumuzu hatırlamaktır.

Ölen kişi için yapılan dua , toplumun aidiyet ve sahiplenme duygularının bir gereği olarak yapılmaktadır. Müslüman olmamız hasebiyle ölen bir kişiye karşı sahiplenmemizi ve onun bize ait bir kişi olduğuna dair olan duygularımızı açığa vurmak için kullandığımız yöntem , onu dua ederek uğurlama yöntemidir. Bu yöntemin adına "Cenaze salatı" diyebiliriz , çünkü "salat" kelimesinin anlamları içinde "dua etmek" anlamı da mevcuttur.

[009.099]  Bedevilerden, Allah'a ve ahiret gününe inanan, sarfettiğini, Allah katında ibadet ve Peygamberin dualarına (salavatirresuli )nail olmağa vesile sayanlar da vardır. Bilin ki, verdikleri onlar için ibadettir. Allah, onlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.

Müslümanların bir araya geldiği zaman yapacakları en güzel ve doğru şey Rablerine olan kulluklarını göstermektir , cenazelerde de bunları yaparak , hem kendi kulluklarını hatırlarlar , hem de ölen kişiye karşı olan sahiplenmelerini ve ölen kişinin nereye ait olduğunu gösterirler. 

Konumuz olan ayette olduğu gibi ölen kişi eğer iman etmiş bir kişi değilse , müslümanların onu sahiplenmesi, onun vesilesi ile aidiyet gösterisi yapmaları doğru bir tutum olmayıp Allah (c.c) böyle bir törenin kesinlikle YAPILMAMASINI emretmektedir.

Bu uygulamanın günümüzde yapılışına gelince !!!!!......

Öncelikle "Cenaze namazı" şeklinde bir terimin hatalı bir kullanım olduğunu söylemek isteriz. Bu terim , "salat" kelimesinin sadece namaz olarak anlaşılmasının bir tezahürü olarak literatürümüze girmiştir. Onun yerine "Cenaze duası" terimini kullanmak "salat" kelimesinin anlamına uygun bir kullanım olacaktır . Bu arada "salat" kelimesinin dua anlamında olduğunu söylemek bildiğimiz namaz diye bir şeyin olmadığını iddia ettiğimiz anlamına gelmemelidir.

Bilindiği üzere günümüzde ölen bir kişi, şayet kimliğinin din hanesinde "İslam" yazıyor ise doğru camiye getirilir ve "Cenaze namazı" adı altında yapılan törenle toprağa verilir. Bu kişinin nasıl bir hayat yaşadığı, kimsenin umurunda bile olmadan musalla taşına konur , eğer fısk üzere bir hayat yaşamışsa , kara gözlüklerini takmış vaziyette camiye gelen yakınları kenarda bekler halde , günlük cami cemaati bunun için safa durur ve dua eder. 

Günümüzdeki camilerin, gerçek bir salatın yapıldığı merkez olmadığı , sadece yatıp kalkmaya indirgenmiş bir namazın eda edildiği yerler ve bu namazı kıldıran kişilerin bir çoğunun bu işi sadece maaşlarını düşünerek yaptığını düşünecek olursak , önüne gelen cenazenin kim olduğuna bakmadan yaptıkları duayı çok görmemek gerektiğini düşünüyoruz. 

Eğer günümüz camileri , gerçek salat mekanlarına dönüştürüldüğü takdirde , bu camilerde kılınan namazlar sadece yatıp kalkmaya endeklenen sportif faaliyetler olmaktan çıkarak, tevhidi bir kulluk gösterisine dönüşecek ve bu camilerde yapılan cenaze törenleri bu günkü yapılanın aynısı olmayacaktır. Camiye getirilen bir kişi eğer hayatı boyunca müslümanlara kin ve öfke duyan bir kişi olarak yaşamış ve öyle öldüğü biliniyorsa bu kişinin cami kapısından içeri sokulmasına izin verilmeden , ömrünü nerede geçirdi ise cenazenin de oradan kaldırılması istenerek geri çevrilecektir.

Böyle bir hayat yaşamış olan kişiye , onun cenazesini camiye getirmek , müslümanları aptal ve enayi yerine koymak anlamına gelecektir. Kendisine yakın olan kişiler cami duvarına yaslanarak bekler vaziyette taziyeleri kabul edecekler , günlük cami cemaati "Farzı kifaye dir bari sevap kazanalım" diyerek ömrünü fısk fücur içinde geçirmiş birisi için Allah'tan mağfiret isteyecek . Böyle bir görüntünün, salatın gerçek işlevinin şuuruna varmış olan müslümanların camilerinde asla yeri olamaz.

İbadetleri mekanik bir hale sokarak şekle indirgeyen ve bu şekiller ile ilgili olarak bir sürü hüküm ihdas eden ilmihal kitaplarında , "Cenaze namazı" başlığı altında açılan bahislerde , bu namazın nasıl kılınacağına dair üretilen bir sürü lüzumsuz bilgiye karşılık, bir tek yerde "Kimlerin namazı kılınmaz" başlığı altında bir tek bahis bulunmamaktadır. Ölmeden önce , "Benim cenazemi camiye götürmeyin" diye vasiyet eden kişilerin dahi , bu vasiyetleri hiçe sayılarak camiye getirilerek , onların üzerine dua ettirilmesi olayın trajikomik yönünü gözler önüne sermektedir.

Bizler camilerin işlevlerinin farkına varamadığımız müddetçe , bu mekanlar hıristiyan kilisesinden farksız bir işlev yerine getirmeye devam ederek , bu tür olumsuzluklar yapılmaya devam edecektir. 

CAMİLERİN GERÇEK BİR SALAT MEKANI OLMASI İÇİN ÇABA SARFEDENLERE SELAM OLSUN.