Allah (c.c) yol gösterici olarak indirdiği Kitabında , insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde olması ve olmaması gerekenleri beyan ederek, hangi yolu takib edersek onun karşılığını alacağımızı haber vermiştir. Bu beyanlar çerçevesinde , insanların birbirleri ile olan ilişkilerinde nasıl bir davranış sergilemeleri gerektiğini "Kıst" kelimesinin kullanıldığı ayetler ile beyan etmiştir.
"El kıstu" ; Kişinin arkadaşından kendi verdiğine eşit faydalar elde etmesine yani alışverişte ki adalete,benzer biçimde adil olarak paylaştırılan paya , hisseye denilir. (Elmüfredat)
Bu kelimenin geçtiği Ayetleri sıralayarak bu kelimenin insan hayatındaki önemini ve bunun zıddı uygulamalarını hayatı nasıl etkileyeceğini görmeye çalışalım.
[002.282] Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize
borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir
kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi
olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden
korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf
veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın.
Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza
göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona
hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik
etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin.
Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli (Aksetu), şehadet için daha sağlam, şüpheye
düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir
ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir
sakınca yoktur. alış-veriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne
de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki
bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı
öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Bilindiği üzere ticaret yapmak usulu ile insanların aralarında bir etkileşim vardır, ve Allah (c.c) bu tür etkileşimi bir kurala bağlayarak , adalet , hak ve hukukun korunması esasına dayandırmıştır. Son cümle olan Allahın her şeyi bilmiş olması bu tür ilişkilerde yapılan her türlü uygulamanın bilindiği , yapılanların hesap günü karşılığının verileceği hatırlatması yapılmaktadır. Esas olan karşılık rızaya dayalı ve insanların birbirlerine haksızlık yapmadığı bir sistem olup bu sistemin esasları o günkü şartlar gereği nasıl olması gerektiği beyan edilmiştir. Bu gün aynı kurallar geçerli olup bu günün imkanları ne ise o imkanların kullanılarak haksızlık ve aldatma türü adaletsizliklerin önünün alınması gerekmektedir.
[033.005] Onları (evlatlıkları) babaları adına çağırın. Allah yanında o
daha doğrudur(Aksetu). Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve
dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur.
Fakat kalblerinizin kasdettiğinde vardır. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhamet
edicidir.
Evlatlık düzenlemesi ile ilgili olan Ayete baktığımızda , doğru olan yolun onları doğurana nisbet edilmeleri olup neslin karışmasının önü alınmaktadır. Kişinin ebeveyninin onu doğuran olduğu hatırlatması yapılarak , kimsenin doğumuna vesile olmadığı bir kişiye anne ve babalık gibi hukuki bir işlem yapma hakkı olmadığını bildirmektedir.
[005.042] Onlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse
aralarında hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar
veremezler. Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları
sever(Elmuksitin).
Maide s. 42. Ayeti münafıklar ile ilgili bir bağlam dahilinde olup kim olursa olsun hakkında hüküm vermek gerekirse asla adaletsizlik yapılmamasının gerektiği vurgusu yapılmaktadır. Bu konuda aynı surenin 8. Ayeti daha açık bir ifade ile bu duruma dikkat çeker.
[005.008] Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler
olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu,
Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının, doğrusu
Allah işlediklerinizden Haberdar'dır.
Bu Ayet , hükmetme makamında olanlar için çok önemli bir noktaya dikkat çekmekte olup karşınızdaki düşmanınız dahi olsa adaletten ayrılmamamızı emretmektedir.
[049.009] Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa
aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla
Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını
adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever (Elmuksitin).
Hucurat s. 9. Ayetinde birbirleri ile savaşan iki Mü'min gurup ile ilgili olarak takip edilmesi gereken prosedürün nasıl olması gerektiği , yanlış yapan tarafa dahi adeletten ayrılınmaması tavsiye edilmektedir.
[060.008] Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan
çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak
kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever/Elmuksitin).
Mümtehine s. 8.Ayetinde bize düşman fakat bizimle savaşmayan insanlara karşı uygulanacak yolu beyan ederken yine kıst kelimesini kullanmakta, sevdiği kimseler arasında adil davrananlarında olduğunu buyurmaktadır.
[003.018] Allah Teâlâ, kendisinden başka bir ilâh bulunmadığına adâletle
kâim olarak şehâdet etmiştir(Bilkısti). Melekler de, ilim sahipleri de (şehâdette
bulunmuşlardır). O hakîmden başka asla bir ilâh yoktur.
Al-i imran s. 18. Ayetinde Allah (c.c) kendisinden başka ilah olmadığı yönündeki iddiasını te'yid için yine bu kelimeyi kullanarak hak ve adalet ölçüsünden ayrılmadan böyle bir iddiada bulunulduğunu bildirmektedir.
[003.021] Allah'ın ayetlerini inkar edenlere, haksız yere peygamberleri
öldürenlere, insanlardan adaleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı
müjdele.
Al-i imran s. 21. Ayetinde bir toplum içinde "Adaleti emreden insan" ların o toplumun ayakta kalmasını sağlamalarını açısından önemi büyüktür . Fesadın yaygınlaşmasına sebeb olan unsurlardan birisi de bir toplum içinde "İyiliği emreden kötülükten nehyeden" insanların yok olmasıdır . Bu sure içinde bu duruma vurgu yapılarak toplum içinde bu tür bir cemaatin oluşmasının sağlanması istenmektedir.
[004.127] Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki, onlara ait
hükmü size Allah açıklıyor: Kitap'ta, kendileri için yazılmışı (mirası) vermeyip
nikâhlamak istediğiniz yetim kadınlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karşı âdil (bilkısti)
davranmanız hakkında size okunan âyetler (Allah'ın hükmünü apaçık ortaya
koymaktadır). Hayırdan ne yaparsanız şüphesiz Allah onu bilmektedir.
[004.003] Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle
onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka
kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında
adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile
yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur.
Nisa s. 127. Ayetinde, Allah (c.c) tarafından hak olarak yazılmış olanı vermemek için yasaklanan yollara başvurulmaması ve yine adaletten ayrılınmaması emredilmektedir.3. Ayette ise yine yetim hakları ile ilgili bir düzenleme olup , onlarla evlenerek mallarını yemek yerine başka kadınlarla evlenilmesi tavsiye edilmektedir.
[004.135] Ey İnananlar! Kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhlerine
de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin(bilkısti); ister zengin, ister fakir
olsun, Allah onlara daha yakındır. Adaletinizde heveslere uymayın. Eğer
eğriltirseniz veya yüz çevirirseniz bilin ki, Allah işlediklerinizden şüphesiz
haberdardır.
Nisa s. 135. Ayetinde , en yakınlarımızın da içinde olduğu insanlarla alakalı hüküm meselesinde doğru olan taraf lehine karar verilmesini , haksız olan taraf en yakınlarımız dahi olsa adaletten sapmamamız emredilmektedir.
[006.152] «Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel
(şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir
nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman
-yakınınız daha olsa- adil olun. Allah'ın ahdine de vefa gösterin. İşte bunlarla
size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.»
En am s. 151. Ayetinden başlayan Allah (c.c) nin haram kıldıkları bu Ayette de devam etmekte ancak haram olma durumu bu emirlerin tersini yapmak şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
[010.004] Hepinizin dönüşü, O'nadır. Allah'ın vadi haktır. O, önce yaratır,
sonra inanıp yararlı işler yapanların ve inkar edenlerin hareketlerinin
karşılığını adaletle vermek için tekrar diriltir. İnkarcılara, inkarlarından
ötürü kızgın bir içecek ve can yakıcı azab vardır.
[010.047] Her ümmet için bir Resul vardır, o Resulleri geldiği vakıt
aralarında adâletle huküm verilir, hiç birine zulmedilmez.
[010.054] Haksızlık etmiş olan her kişi, yeryüzünde olan her şeye sahip
olsa, onu azabın fidyesi olarak verirdi. Azabı görünce pişmanlık gösterdiler.
Haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmolunmuştur.
[021.047] Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir
haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız.
Hesap gören olarak Biz yeteriz.
Yunus s. 4. , 47. ve 54. ve Enbiya s. 47. Ayetlerinde , Dünya hayatında yapılanların karşılığının bir çok Ayette olduğu üzere bu Ayette de haksızlık yapılmadan adaletle verileceği bildirilmektedir.
[057.025] And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların
doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek
sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah'ın
dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir.
Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.
Hadid s. 25. Ayeti bizlere Rabbimizin emrettiği adaleti hangi teraziye göre uygulamak gerektiğini bildirmektedir. Buna göre hiç kimse kendi hevasına uygun bir adalet ölçüsü koyma hakkı olmayıp, yaratıcı İlah olan Allah (c.c) nin koyduğu terazi ile adaleti uygulamak zorundadır.
[055.009] Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.
Rahman s. 9. Ayetinden önceki Ayetlerde , Rahmanın sema da olan her şeyin bir ölçü koymuş olduğunu ve bizlere de her şey de ölçülü davranmamızı ve ölçünün de onun Elçileri ile vahyettiği bilgiler dahilinde olmasını emretmektedir.
[011.085] Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara
eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın.
Şuayb (a.s) ın kavminin helak sebebi Allah (c.c) nin kendilerine emrettiği ölçü ve tartıda adaletli olmak emrine karşı gelmeleridir. Bu karşı gelme sadece ticaret hayatında 1 kg ı 900 gr olarak tartarak 100 gr çalmak şeklinde değil hayatlarının her anında gözetilmesi gereken vahyin emrettiği hayat sistemini uygulama alanına koymamalarıdır. Bu helak sadece Şuayb (a.s) ın kavmi ile sınırlı olmayıp , evrensel bir helak yasasıdır. Dünyanın hangi yerinde hangi zaman biriminde olursa olsun dengeli bir hayatı red eden insanlar ve o insanların oluşturduğu toplumlar ölçüyü gözetmedikleri takdirde Dünya hayatı içinde yıkıma uğralamarı evrensel yasaların yani Sünnetullahın bir gereğidir.
[072.014] İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan
sapanlar da var(Elkasitune). Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.
[072.015] Hak yoldan sapanlara (Elkasitune) gelince, onlar cehenneme odun
olmuşlardır.
Cin suresi 14 ve 15. Ayetlerdeki kullanımı "Başkasının payını hissesini almak" anlamında olup haksızlık yaparak adaletten ayrılanların akıbeti bildirilmektedir.
Sonuç olarak; İnsanların birbirleri ile olan ilişkilerinde, olmazsa olmazlardan olan adalet ve eşitlik prensiplerinin uygulanmasına Kur'anda dikkat çekilerek her şartta , hiç bir zaman , kimin aleyhine olursa olsun , insanları hak ve hukuk çerçevesinde davranmaktan geri durulmaması öğütlenmektedir. Hak ve adalet çerçevesinde yaşanılan bir Dünyada insanlar mutlu olacak , birilerinin kanı üzerinden başkaları menfaatlenemeyecek , bir litre benzin binlerce insanın kanından daha değerli olmayacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.