Nuh as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nuh as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Nuh a.s Örneğinde Kıssaları Hayata Taşımak (Gemi Yapması)

Kur'an kıssalarının, yaşanmışlık içinden yapılan anlatımlar ile muhataplarına mesaj vererek öncekilerin başlarından geçenlerden ibret almasını sağlamak amaçlı olduklarını kıssalar ile ilgili yazılarımızda özellikle vurgulamaya çalışmıştık. Kıssaları bu şekil okumak bizleri kıssaları bir masal olarak kurtarır ve canlı birer örnek mesabesine sokar. Nuh as kıssasını okuduğumuz zaman olmuş bitmiş olaylar olarak değil, onun üzerinden yapılan anlatımların bizler içinde geçerli örneklikler olduğu görülecektir. 

Kıssaları anlatılan bütün kavimlerde olduğu gibi Nuh as ın kavmininde en büyük hastalığı şirk'tir. Kur'an o kavmin kulluk ettiği putların adlarının Nuh s . 23. ayetinde, vedd , suva,
yeğus, ye'uk ve nesr olduğunu bildirmektedir. Bugün müslümanlar olarak kendimize baktığımız zaman o putların isimleri değişiklik arz ettiği, ancak işlev olarak herhangi bir farkın olmadığı görülecektir. 

Kendimizi müslüman kimliği altında görmemiz şirkten kurtulmuş olduğumuz anlamına gelmemekteve bir çok müslüman kimliği altında insan kendisini kur'an dışında kitaplara ve bu kitapları yazan kişilere kul ederek şirk bataklığına düşmektedirler. Nuh as kavminin dediği gibi her fırka mensubu kendi fırka lideri ve kitabına aynen o kavim misali yapışarak onları asla terketmek istememektedirler. Nuh as ın kavminin putlarını her türlü güncelleştirmek mümkündür. Mensubu olduğumuz fırka , şeyh , siyasi parti vs hangi şey bizi Allah cc ye kul olmaktan geri atıyorsa putumuz odur .

Şirk denilen olguyu sadece mekke veya kıssaları anlatılan kavimler içine hapsettiğimiz zaman kur'anın şirk merkezli anlatımlarının hiçbirisi bizleri zerre kadar ilgilendirmemekte olduğu zannına kapılarak, kur'an dışında iman ettiğimiz kitapları , Allah cc dışında iman ettiğimiz kullara rağmen kendimizi muvahhidlerin önde gideni zannederek hayatımızı şirk içinde geçirdiğimizin farkında bile olmadan ebedi cehennemi hak etmemiz içten bile değildir. 

Ankebut s. 14. ayetinde Nuh as ın 1000 seneden elli sene eksik yani 950 sene kalması bazı kesimlerde farklı anlaşılarak böyle bir kalışın imkansız olduğu düşünülerek "olsa olsa aydır yıl falan olamaz" diyerek verilmek istenen sabır mesajını anlamakta zorlandıklarını görmekteyiz. Aynı kur'an kalem s. 48. ayetinde Yunus as ın sabırsızlığına vurgu yaparak "onun gibi olma" buyurur, Nuh ve Yunus as ları sabır ve sabırsızlık konusunda birlikte okuduğumuz zaman yine tebliğ sürecinde önümüze çıkan engellere karşı nasıl bir tutum içinde olmak gerektiği Nuh as örneğinde bizlere öğretilmektedir. Nuh s. ayetlerine baktığımız zaman Nuh as ın kavmine karşı uyguladığı tebliğ metodu onun ne kadar sabırlı bir kul olduğu hakkında bizlere bilgi vererek örnek almamızı sağlamaktadır. 

Sabır, tebliği sürecinde önümüze çıkan engelleri aşmak konusunda bizlere lazım olan bir şeydir , Nuh as bunu kendisi yaşayarak bizlere örnek olmuştur. Allah cc Nuh as a gemi yapmasını emretmesi yine bir sabır örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugünkü teknik ile bir geminin yapımının bile uzun bir sürede meydana geldiğinin düşünecek olursak , Nuh as ın yaptığı gemi acaba kaç yılda meydana gelmiştir? . 

Nuh as ın gemisinin hangi dağın tepesine indiği ve bu geminin kalıntılarının hala aranması kıssa ile ilgili verilmek istenen mesajın anlaşılmadığını olayın sadece yaşanmışlığı içinde düşünüldüğünün bir tezahürüdür. Allah cc Nuh as a bir gemi yapmasını emretmiş , bu gemiye iman edenleri ve hayvanları bindirmesini emrederek geri kalan insanları suda boğmuştur, bu olayı sadece bu şekil bir anlayış çerçecesinde düşünüp mesaj içerikli okumamak kıssayı eksik anlamak demek anlamına gelir.

Allah cc bir çok ayetinde kendisine iman edilmesini emretmekte , bu iman neticesinde insanların ebedi kurtuluşa erişeceğini , iman edilmediği takdirde ebedi cehennem azabı ile ceza göreceklerini beyan etmiştir. Bu anlatımlar iddia olup karşılığı ölüm sonrası görülecektir, bu tür iddiaların ispatı kıssalardaki anlatımlarda karşımıza çıkarak , Allah cc nin iddiası ispatlanmış olmaktadır.

Bu iddianın ispatını Nuh as örneğinde şöyle anlayabiliriz. Allah cc Nuh as ı kavmine göndererek şirki terketmelerini tek ilah olan Allah cc ye kulluk etmeleri gerektiğini tebliğ etmesi için onu elçi seçmiştir. Kavmi bu tebliğe olumlu yanıt vermeyerek onu red etmiş ve ilahlarını asla terketmeyeceklerini Nuh as a haykırmışlardır. Nuh as onlara bu yaptıklarının karşılığının ebedi cehennem olarak geri dönceğinin söylemesine rağmen onlar bu haberi ciddiye almayarak "hadi getirde görelim" diyerek rest çekmişlerdir. 

Allah cc kavminin bu resti karşısında ona gemi yapmasını emrederek iman edenlerin bu gemiye binerek kurtulmalarını sağlar. Şimdi bu kıssayı günümüze getirerek okuyacak olursak şunları söyleyebiliriz; Geminin Nuh as a iman edenleri kurtarmasının karşılığı bugün elimizde olan kitap'tır , bu kitap insanlara tek olan Allah cc ye iman etmelerini tavsiye etmekte bu tavsiyeye uyanların ve uymayanların akıbetlerinin ne olduğunu aynı kitap içinde beyan etmektedir. Kitaba iman ederek gereklerini hayatlarında yerine getiren insanlar gemiye binerek kurtulanlar ile aynı durumda olmakta , kitaba iman etmeyenler ise gemiye binmeyerek helak olanlarla aynı durumda olmaktadır. Bu canlı ve yaşanmış bir örnek olup tabiri yerindeyse işin şakasının olmadığını bizlere göstermektedir. Geminin kalıntılarını aramak yerine, gemi üzerinden verilmek istenen mesaja odaklanıp kurtulanlardan olmayı seçmek daha akıllıca bir yöntemdir.  

Sonuç olarak; Nuh as kıssası yaşanmış bitmiş bir kıssa değil her an yaşanmaya devam eden bir kıssa olarak capcanlı olarak karşımızda durmaktadır. Nuh as ın Allah cc nin dışında kulluk ettikleri putların sadece isimleri değişmiş isimleri falan kitap , feşmekan zat olmuş ama işlev olarak aynı şekilde günümüzde yaşamaya devam etmektedirler. Gemi objesi üzerinden verilmek istenen mesaj ise yine canlı olarak yaşamaya devam ederek gemi ile kur'anı aynileştirerek düşündüğümüz takdirde o gün gemiye binerek helaktan kurtulanlar , bugün ve yarın kur'ana iman ederek helaktan kurtulacaklardır.  

                                      EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

21 Ekim 2011 Cuma

Nuh a.s Kıssası

Nuh as ın kavmi ile olan tevhid mücadelesinin anlatıldığı kıssası kur'anda birden fazla surede geçmektedir. Bu yazımızda  nuh as ın değişik surelerde geçen kıssalarını ayrı ayrı ele alarak bir bütün halinde anlamaya çalışacağız.

                               ARAF SURESİNDE NUH AS KISSASI 


59- Andolsun Biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."
60- Kavminin önde gelenleri: "Gerçekte biz seni açıkça bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' içinde görüyoruz" dediler.
61- O: "Ey kavmim, bende bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir elçiyim." dedi.
62- "Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah'tan biliyorum.
63- "Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (kitap) gelmesine mi şaştınız?"
64- Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.

Araf suresinde bu kıssa ile birlikte, hud,salih,lut,şuayb ve musa as ların kıssalarıda yer almaktadır.Bu kıssalarda öne çıkan ortak nokta şudur. Yalnız Allaha kulluk edilmesi,ondan başka ilah olmaması, mesajı red edenlerin helak edilmesi, bu red edenlerin kavmin önde gelenlerinden (mele) olduklarıdır. Bu ortak noktalar bize , tarih boyunca gönderilen bütün resullerin aynı vazife ile gönderildiğini bildirmektedir.Araf suresindeki bu kıssalarda musa as ın kıssası hariç fazla detaya girmeden gelen resulun kavmine olan mesajı , akabinde o kavmin müstekbirlerinin resule karşı koyması, resullerin onlara karşı kendilerinin Allahtan gönderilmiş resuller olduğu sadece o verilen mesajı iletmekle yükümlü oldukları ve bu inkar edişlerinin helak ile son bulmaları anlatılır.Nuh as ın kıssasından sonra anlatılan hud as ın kıssasında kavmine karşı söylediği "sizi nuh kavminin yerine halifeler kıldığını hatırlayın"demesi ve bu gibi hatırlatmaların nuh  as kavmi ile ilgili olarak söz edilmemesinden , nuuh as ın kıssasının kur'anda kıssaları anlatılan resullerin ilki olduğu yolundaki (adem as dan sonra) düşünceleri kuvvetlendirmektedir. 


                          YUNUS SURESİNDE  NUH AS KISSASI
70- (Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri Bizedir; sonra da inkara sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız.
71- Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.
72- Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum.
73- Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
74- Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.

Nuh as ın kıssasının yunus s. deki kısmındada ayrıntılara girilmeden gelen vahye yüz çeviren ve bunun sonucunda helak olan bir kavme olarak nuh as ın kavmi örnek gösterilerek muhatapların ibret alınması istemektedir. 71. ayette bir nokta dikkate şayandır ayette "Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın" şeklinde geçen bir ibare nuh as , kavminin taptıkları putlara danışarak yapacakları hakkında bir karar almalarını tavsiye etmektedir. Burada söylenen bu söz o kavmin taptıkları putların kendilerine cevap vermekten aciz olduklarını görmelerini sağlamak amaçlıdır. Aynı amacı ibrahim as ın kavmi ile olan mücadelesindede görmekteyiz, en büyük putun haricinde bütün putları kıran ibrahim as a kavmi bunu putlarımıza kim yaptı deyinde ibrahim as büyük puta sorun diye cevap verince kavmi bir an için gerçeği görüp zalim olduklarının farkına varırlar ama şeytan yine galip onları eski haline döndürür(enbiya s.62-67) İbrahim as ın kavmi gibi taptıkları putların onlara hiçbir şekilde cevap veremeyeceklerini bilmelerine rağmen yinede o putlara daha sıkı şekilde tapmaya devam etmişlerdir. Günümüzde bile bu yozlaşmış putatapıcılık çağdaş olduğunu iddia eden ülkelerde bile hayatiyetini sürdürmektedir. Kendilerine hiçbir şekilde cevap veremeyeceklerini bile bile belli günlerde  puthanelere giderek sanki o put kendilerini duyarmışcasına oradaki deftere yazılar yazılmaya ve bazı şikayetler ona iletilmeye devam etmektedir.

                        HUD   SURESİNDE  NUH  AS  KISSASI 
25- Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara:) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."
26- "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım" (dedi).
27- Kavminden, ileri gelen inkarcılar: "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.
28- Dedi ki: "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana Kendi Katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"
29- "Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum.
30- "Ey kavmim, ben onları kovarsam, Allah'tan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"
31- "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir."
32- Dediler ki: "Ey Nuh, bizimle çekişip-durdun, bu çekişmede ileri de gittin. Eğer doğru söylüyorsan, bize vaadettiğini getir (görelim.)"
33- Dedi ki: "Eğer dilerse, onu size Allah getirir ve siz (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz."
34- "Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O'na döndürüleceksiniz."
35- Onlar: "Bunu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu ben uydurduysam, günahım bana aittir. Ama ben, sizlerin suç olarak işlemekte olduklarınızdan uzağım."
36- Nuh'a vahyedildi: "Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme."
37- "Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır."
38- Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında onunla alay ediyordu. O: "Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz" dedi.
39- "Artık, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı azap kime gelecek ve sürekli azap kimin üstüne çökecek."
40- Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.
41- Dedi ki: "Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."
42- (Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma."
43- (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)dan başka bir koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.
44- Denildi ki: "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi.
45- Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin."
46- Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Benden isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."
47- Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum."
48- "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kafir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır."
49- Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.

Nuh as ın kıssası hud suresinde biraz daha ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.Yine burada nuh as ın tebliğine karşı çıkan o kavmin müstekbir takımı nuh as a kendilerinden aşağı tabakadaki insanların iman etttiği gerekçesi ile inkarlarını sürdürmektedirler . Burada öne çıkan nokta kişinin makam ve mevkisi ile veya kan bağı ile tartılması değil imanı ile tartılmasıdır. İmana kim talip ise zengin fakir ayrımı yapılmadan ona tebliğ edilmeli kişinin makam ve mevkisi göz önüne alınarak öncelik tanınmamalıdır. Abese suresinin ilk ayetleri bu konuyu daha bariz bir biçimde bize anlatır. 31. ayette "allahın hazineleri yanımdadır demiyorum,gaybıda bilmiyorum,melek olduğumuda söylemiyorum" şeklindeki ibarelerden anlaşıldığı üzere inkarcıların tabiatlarının nuh as dan muhammed as a kadar değişmediği hatta kıyamete kadar değişmeyeceğinin bir işaretine raslamaktayız. Kıssada geminin yapılış aşamasından kesitlerde sunulmakta ve büyük bit ihtimalle denize kıyısı olmayan bir belde olan bir yerde geminin yapılması aly konusu olmaktadır. Alay konusuda inanmayanların değişmez bir sünneti olarak, gelen resullere reva gördüğü bir aşağılama ve inkar yolu olduğu muhammed as a kadar gelen resullerinde alaya alındığının haber verilmesinden anlamaktayız. Kıssanın bu bölümünde nuh as ın oğlu sahneye çıkmakta ve onun iman etmeyenlerle birlikte suda boğulduğu görülmektedir. Burada bizler çok önemli bir örnek teşkil eden konuşmaya şahid olmaktayız. Nuh as , oğlunun kendi ehlinden olduğunu söylemesine karşılık Allah cc nin bunu red etmesi bize kan bağının iman bağından sonra gelmesi gerektiği bir kişiye olan sevgi ve saygının kan bağından önce iman bağı ile ölçülmesi gerektiği hatırlatılmaktadır. 49. ayette kıssa ile ilgili olarak "sen ve kavmin bundan önce bunları bilmiyordun" cümlesi ile kıssalar ile ilgili verilen bilgilerin kur'an harici olanlarının güvenilirliği meselesine  ışık tutularak kur'an kıssaları ile ilgili en doğru bilginin sadece kur'anda anlatılan kadarı ile yetinilmesi gerektiğini öğrenmekteyiz.


                  MÜ'MİNÜN  SURESİNDE  NUH  AS  KISSASI  


23- Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: "Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. O'nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"
24- Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki: "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz."
25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."
26- "Rabbim" dedi (Nuh). "Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et."
27- Böylelikle Biz ona: "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik.
28- "Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki: "Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah'a hamd olsun."
29- Ve de ki: "Rabbim, beni kutlu bir konakta indir, Sen konuklayanların en hayırlısısın."
30- Hiç şüphesiz bunda ayetler vardır ve Biz gerçekten denemeden geçiririz.
31- Sonra onların ardından bir başka insan-nesli yaratıp-inşa ettik.
32- Onlara da kendi içlerinden: "Allah'a ibadet edin. O'nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.
Kıssanın bu suredeki bölümünün öncesinde rabbimizin insanlara verdiği nimetker hatırlatılmakta ve 22. ayette "gemiler üzerinde taşınmakta" olduğumuzdan bahsedilerek nuh as ın kıssasına geçilmekte ve nuh as ın kavminin diğer surelerde geçen bölümlerinde gördüğümüz inkarcılıklarından örnekler sergilenmektedir. Kıssanın devamı ise "sünnetullahın" ne şekilde tecelli ettiğine dair bilgiler sunmaktadır. Gelen resullerini inkar eden nuh as ın kavminin helak edilip kurtulanlardan yeni bir nesil inşa edildiği ve o nesilede içlerinden resuller gönderildiği , gelen resulleri inkar edenlerinde helak edilen nuh as kavminin inkarlarının aynısını tekrarladığı, özellikle yeniden diriliş konusunda bu inkarların yoğunlaştığı , bu inkarcı kavimlerinde helak olduğu , bunların arkasındanda yeni kuşaklar meydana getirildiği mü'minun suresi 44. ayetinde bunun devri daim şeklinde devam ettiği bildirilir.

                 ŞUARA SURESİNDE  NUH  AS  KISSASI

105- Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.
106- Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti.
107- "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
108- "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin."
109- "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
110- "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin.
111- Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?"
112- Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur."
113- "Onların hesabı yalnızca Rabbime aittir, eğer şuurundaysanız (anlarsınız.)"
114- "Ve ben mü'min olanları kovacak değilim."
115- "Ben, yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
116- Dediler ki: "Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten taşa tutulup kovulacaksın."
117- Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı."
118- "Bundan böyle, benimle onların arasını açık bir hükümle ayır ve beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar."
119- Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık.
120- Sonra bunun ardından geride kalanları da suda-boğduk.
121- Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
122- Ve şüphesiz senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.

Kıssanın şuara suresindeki bölümünde araf suresi örneğinde olduğu üzere nuh as dan başka, hud,salih,lut,şuayb as ların kıssalrı anlatılmakta bu resullerin kıssalarında öne çıkan ortak nokta Allahtan korkup sakınılması, gelen resule itaat edilmesi ve o resullerin bu tebliğlerine karşılık kavimlerinden hiç bir ücret istemedikleridir. Burada "ücret isteme" meselesini biraz açmak gerekirse, istenen ücret verilen hizmet karşılığıdır ve her hizmetin sonucunda kişi bir nimete kavuşur. Ücret istenmesi verilen maddi bir hizmet karşılığı olmasına rağmen o hizmeti yapan ile alan arasında çoğu zaman hoşnutsuzluğa yol açar, hizmeti veren kişi aldığı ücreti az görür hizmeti alan kişi aldığı hizmetin karşılığında verdiğini çok görür onun için gelen resuller insanın bu cimrilik özelliğini bilen rabbimizin elçileri tarafından "ben sizde hiçbir ücret istemiyorum" denilerek işin maddi boyutu gündem dışına çıkarılmıştır. Ücret meselesi her resulun gündeme getirdiği bir meseledir bununla şu mesaj verilmek istenmektedir. " ey kavmim ben size verdiğim bu hizmeti kabul ettiğiniz takdirde bu hizmet size nimet olarak geri dönecektir dünyadaki hiç bir ücret bu hizmetin karşılığını ödeyememesine rağmen ben sizlerden iman etmenizden başka hiçbir karşılık beklemiyorum" denilmektedir.


                   SAFFAT  SURESİNDE  NUH AS  KISSASI

5- Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik. 76- Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
77- Ve onun soyunu, (dünyada) onları da baki kıldık.
78- Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.
79- Alemler içinde selam olsun Nuh’a.
80- Gerçekten Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.
81- Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandı.
82- Sonra diğerlerini suda boğduk.
Saffat suresindeki bu bölümdede nuh as ve ondan sonra gelen resullerin kıssaları anlatılmakta dualara icabet,sıkıntıdan kurtarılma,ihsanda bulunanlara verilen karşılık öne çıkarılmaktadır.Resullerin kıssaları örneğinde canlı olarak rabbimizin kullarını görmesi işitmesi ve onların sıkıntı anında rablerine yalvarmaları bunun akabinde duaların kabul olmasını görmekteyiz. Rabbimizin kendisine samimi olarak yalvaran hiçbir kulunun duasını geri çevirmediğinin örneğini yine bu suredeki yunus as ın kıssasında görmekteyiz.
 
                                  NUH  SURESİNDE  NUH  AS  KISSASI
1- Şüphesiz, Biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
2- O da dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gönderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."
3- "Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun ve bana itaat edin."
4- "Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
5- Dedi ki: "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum."
6- "Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı."
7- "Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.'
8- "Sonra onları açıktan açığa davet ettim."
9- "Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim."
10- "Bundan böyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır.
11- "(Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın."
12- "Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin."
13- "Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz?"
14- "Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır yaratmıştır."
15- "Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?"
16- "Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır."
17- "Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi."
18- "Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır."
19- "Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı."
20- "Öyle ki, onun içinde geniş yollarında gezip-dolaşırsınız, diye."
21- Nuh: "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular."
22- "Ve büyük büyük hileli-düzenler kurdular."
23- "Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, ne Ye'uk'u ve ne de Nesr'i."
24- "Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp-saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."
25- Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar.
26- Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi.
27- "Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir'den) kafirden başkasını doğurmazlar."
28- "Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma."

Nuh suresindeki bölümündede Nuh as ın kavminin yapılan tebliğe kulak tıkamaları ve bu tebliğin ne şekilde yapıldığı örneği verilmekte ,kevni ayetler dediğimiz örneklerle imana davet edilme örnekleri verilmektedir çünkü kevni ayetler inanmaya aday bir insan için çok büyük deliler taşımaktadır. İnanmamaya ayarlanmış kalpler ise 23 . ayette ""Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, ne Ye'uk'u ve ne de Nesr'i" demeleri gibi çağdaş dünyanın müşriklerinin "ilahlarınız üzerinde sebat edin ne atatürkü ne marksı ne engelsi nede vs vs yi bırakmayın " diye feryat etmelerinde olduğu gibi müşrikliğin tabiatının insanlığın başından sonuna kadar aynı olduğunu göstermektedir.  


Nuh as ın ile ilgili ayetler diğer surelerdede kısa olarak bizlere anlatılmaktadır.  
-017.003- (Ey) Nuh ile birlikte (gemide) taşıdığımız kimselerin nesli! Şunu bilin ki Nuh, çok şükreden bir kul idi.
-025.037- Nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.
-029.014-15- And olsun ki, Nuh'u milletine gönderdik; aralarında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlar haksızlık yaparken, tufan onları yakalayıverdi.Sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık
-021.076-77 Nuh da daha önceleri Bize yalvarmıştı, onun duasını kabul edip, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık.Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu birden (suya) gömdük.
-053.052- Daha önce de Nuh kavminide yok eden O'dur; çünkü onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi.
-066.010- Allah, inkar edenlere, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikahı altında iken onlara karşı hainlik edip inkarlarını gizlemişlerdi de iki peygamber Allah'tan gelen azabı onlardan savamamışlardı. O iki kadına: «Cehenneme girenlerle beraber siz de girin» dendi.

Sonuç olarak kur'anın bir çok ayetinde bahsedilen nuh as ın kıssasını bizler için hisse alınması gereken bir mesajı olduğunu düşündüğümüz zaman şunları düşünebiliriz. 950 senelik bir tebliğ sürecindeki sabır ve kararlılığa rağmen en yakınlarından karısı ve oğlunun kendisine iman etmediği bir resulun bize bakan yönü bu tür bir durumda bizlerinde kalabileceği ne kadar tebliğ etsek ve kan bağımız olsada en yakınlarımızın dahi iman etmeyebileceği bunun başkaları tarafından kınanacak bir durum olamayacağı, nuh as ın inşa ettiği geminin bugün bizle için kur'an ile eşdeğer olduğu, o gemiye binen bir mü'minin kurtulduğu gibi "vahiy gemisi" olan kur'ana iman edenlerinde kurtulacaklarıdır. Nuh as ın kavminin "vedd,suva yeük,nesr, yeğus" isimlerindeki ,  ibrahim as ın kavminin ismi belirtilmeyen putlarına, muhammed as ın kavminin "lat, menat, uzza" adlı putlarına karşılık olarak günümüzdede " kemalizm, demokrasi,kapitalizm, marksizm vs vs gibi putlar çağdaş dünyanın vedd,suva yeük,yeğüs,nesr,lat menat,uzzalarıdır. Çağlar boyunca gelen resuller ve onlara tabi olan mü'minler bu putları yıkmak için mücadele vermişlerdir. Günümüz mü'minlerininde bu resulleri örnek alarak ibrahim as misali baltayı putların boynuna vurup yere indirmeleri imanlarının bir gereğidir. İman ettiğini iddia edip bu putların gölgesi altında müslümanlıklarını sürdürme iddiasında olanların ahirette imanları kabul edilmeyecektir. 
SELAM OLSUN TARİH BOYUNCA GELEN BÜTÜN RESULLERE VE ONLARA TABİ OLAN TEVHİD ERLERİNE.