İnsan; yaratılış itibarı ile kendisine sığınabileceği ve
başkasından gelecek tehlikelere karşı korunabileceği bir varlığın
himayesinde olduğunu hissetmek ister ve bunları hissettiği varlığa karşı
bir takım "ritüel" dediğimiz törenler icra eder. "Kurban"
adı verilen yakınlık takdimleri de bu duygudan kaynaklanarak "İlah"
olarak kabul edilen varlığa karşı yapılan bir takım sunumlardır.
"Beyt" kelimesinin "gece karanlığından ve tehlikeden sığınılan yer" anlamına gelmesinden hareketle, "Beytullah" teriminin ne demek olduğu daha doğru anlaşılacaktır. Kur'an'ın "Zulumat"
(karanlık) kelimesini mecaz anlamda kullanmış olması, insanların küfür
karanlığından ve tehlikesinden sığınmaya ihtiyaç duyduğu bir yer olması
gerektiğinden hareketle; Mekke'deki "Kâbe"nin bu isimle anılarak
oradaki yapıya karşı yapılan bir takım ritüellerin bu sığınışın bir
ifadesidir. Bu izahı yapma sebebimiz; yazımızın konusu olan kurban
ibadetinin Kabe ile olan bağı olup, yazımızın ilerleyen bölümlerinde
ilgili ayetleri örnek vererek konu ile bağını anlamaya çalışacağız.
"Kurban" kelimesi; "yakın olmak", "yaklaşmak", "yakınlık" anlamına gelen "karebe" kelimesinden türemiştir. Kur'an'da geçen bu tür yakınlık gösterisi; "Adem'in iki oğlunun kıssası" adı altında, MAİDE 27-32 ayetleri arasında anlatılmaktadır.
İbrahim(as)'in
müşrik kavminden kurtulduktan sonra, hayatının ikinci kısmı
diyebileceğimiz bölümler; BAKARA, İBRAHİM ve HACC Sureleri'nde
anlatılmaktadır. Hayatının bu bölümünde, insanlar için ilk kurulan evin
temellerinin olduğu (3:96) topraklara gelen atamızın, buraya geliş
sebebini İBRAHİM 35-41 ayetleri arasında görmekteyiz. BAKARA 124-129
ayetleri arasında, oğlu ile Beyt'in temellerini yükselten
İbrahim(as)'in; 128. ayette "Rabbimiz ve menasıkımızı (ibadet yöntemlerimizi) göster" şeklindeki duasını görmekteyiz.
"Menasık" kelimesi; "neseka" kelimesinden türeyen, "yeri ıslah için gübrelemek", "elbiseyi suyla yıkayıp temizlemek", "eve gelmek" gibi anlamları olan bir kelimedir. "Mensek" kelimesinin "Neseka" kelimesinin "zaman ve mekan ismi"
sigasından türemiş olması, zamanlı ve mekanlı bir ibadeti çağrıştırmış
olduğunu göstermektedir. Istılahi olarak; zamanlı ve mekanlı bir ibadet
olan "Hacc" ve orada yapılan ritüeller için kullanılmıştır. Toprağı
gübrelemek ve elbiseyi temizlemekten hâsıl olması istenen muradı
düşünecek olursak, kelimenin lûgat anlamı ile ıstılah anlamı arasında
bir benzerlik kurmak mümkündür.
Hacc ibadeti; "Beyt" kelimesinin anlamından hareketle Mekke'deki "Beytullah" etrafında yapılan bir takım sembolik hareketlerin toplamından ibarettir. Küfrün karanlığından ve tehlikesinden "Allah'ın evi"ne sığınmanın ifade ettiği anlamın şuur boyutunu düşüncek olursak, bizler için çok şeyler ifade ettiği görülecektir. Oradaki "Beyt"e
karşı olan tazim hareketlerinin, bu şuurun bir dışa vurumu olduğunu
bilen hacılar artık sadece İlah olarak Allah(cc)'ı bilmek gerektiği,
sahte ilahları red etmek demek olduğunu, şeytanları alkışlamanın yanlış
olduğunu göstererek onları recm ettiğini İlah olarak kabul ettiği
varlığa bir nevi deklere eder.
"Kurban" ritüelinin Hacc ibadeti içinde yapılması gereken bir amel olduğu ilgili ayetlerin beyanından anlaşılmaktadır.
[022.034]
Biz her ümmet için bir «Mensek» kıldık, O'nun kendilerine rızık olarak
verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah'ın adını ansınlar diye. İşte
sizin ilahınız bir tek ilahtır, artık yalnızca O'na teslim olun. Sen
alçak gönüllü olanlara müjde ver.
[022.036]
Ve develeri de sizin için Allah'ın şeâirinden kıldık. Sizin için
onlarda hayır vardır. Artık onların üzerlerine birer ayakları bağlı,
üçer ayakları bağlı, üçer ayakları üzerine kâim bulundukları halde
Allah'ın ismini zikredin. Yanları üzerine yere düşünce de artık
etlerinden yeyin; haline kanaat edip istemeyene de ve isteyene de
yediriniz. Onları size öylece musahhar kıldık, tâ ki şükredesiniz.
[022.067] Biz her ümmete bir ibadet-tarzı (Mensek) kıldık, onlar
bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) iş(in) de seninle
çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet
üzerindesin.
Bu ayetleri okuyunca şöyle bir soru akla gelecektir; "kurban ibadeti Hacc mekanına has bir ibadet ise, bu mekan haricinde kesilen kurbanların durumu nedir?".
Ayetlerin
bize verdiği mesajdan anlaşıldığı üzere, yapılan bu kurban ritüeli
Mekke şehri sınırları içinde yapılan Hacc ibadetinin bir rüknüdür.
Mesela; bu hac rüknünün içinde olarak yapılan şeytan taşlama ritüelini,
herkes kendi beldesinde bir meydana kurduğu taşlama mekanında yapsa,
bunun Hacc mekanı haricinde yapılması gibi bir durum olmadığı için ne
gibi bir değeri olabilir (şeytan taşlamanın gerekli olup olmamadığı
tartışması bir tarafa, sadece misal olarak verilmiştir)?
Kurban
ritüeli de aynı şekilde belirli zaman ve mekanda icra edilmesi
gerektiği için; Hacc mekanı dışında yapılan bu ritüelin vucub noktasında
bir gereği yoktur. Bunu söylerken, yapılmasının herhangi bir vebali
olduğunu söylemek istemiyoruz ancak insanların bu ibadeti bir vucubiyet
olarak algılayarak yapmasını veya borca girme pahasına bu ibadeti icra
etmesinin herhangi bir gereği olmadığını ifade etmek istiyoruz.
Bardağın
dolu tarafını görme açısından şunları söylemek mümkündür; bugün
ülkemizdeki yardım kuruluşları vasıtası ile organize edilen kurban
kesimleri, halkının ihtiyaç içinde olduğu ülkelerde yapılarak oradaki
muhtaç insanlara faydalı olmaktadır. Ancak istisnaları olmakla beraber
ülke içinde bu ibadeti yerine getirenlerin bir çoğu olayın, şuur
boyutundan mahrum bırakarak sadece et yemek üzerine bir ritüeli(!) ifâ
etmektedir.
Bu denemenin perde arkasına baktığımız zaman; İbrahim(as)'in en
sevdiğini Allah(cc) için kurban etmeye kalkmasının arkasında;
Allah(cc)'a olan kulluk bilincinin evlat sevgisinden daha ağır basmış
olduğu görülür. Bizler bu olayı yâd ederek, bizimde en sevdiğimizi onun
yolunda harcamaktan çekinmeyecemize dair bir gösteri sunmuş olmaktayız.
Bugün
yapılan bu eylemin zaman içinde boyutunun et yemek ritüeline(!)
dönüşmüş olması, bu olayın yeniden şuur boyutunun ayağa kaldırılmasını
ve tevhîdî bir boyuta dündürülemesi gereğinin aciliyetini
göstermektedir.
İbrahim(as)'in duasına
karşılık Mekke'nin bir Hacc mekanı olması ve orada Allah(cc)'a olan
kulluk şuurunun sembolik hareketler ile ifade edilmesi olayı; zaman
içinde şekil değiştirerek şirk unsurların karıştığı bir ibadet haline
gelmiştir. Hacc ibadeti içinde yapılan kurban kesimi, Kabe içinde
bulunan putların adı anılarak kesilir olmuş ve bu durum Allah(cc)
tarafından "şirk" olarak vasıflandırılmıştır. Kur'an içinde
birçok ayet, bu eylemin yanlışlığına vurgu yaparak; bu tür kesilmiş olan
hayvanların etlerini "haram" olarak nitelemiş ve kesilen hayvanın "helal" olması için putların adının anılmış olmaması ve Allah adı anılmış olması esasını getirmiştir.
Sonuç
olarak; genel olarak ana hatları ile ifade etmeye etmeye çalıştığımız
kurban ibadeti, insanlığın ilahına karşı olan bir fedakarlık
gösterisinin bir dışa vurumu olup, zaman içinde şirk unsurları
karıştırılarak olması gereken yönünden çevrilmiştir. Kur'an bu durumu
yeniden olması gereken boyutuna çevirmesine rağmen, bu ibadet zaman
içinde geleneksel bir hale gelmiş ve yine şuur boyutundan başka bir yöne
çevrilerek et yeme ritüeli haline getirilmiştir.
"Nusuk" kelimesinin "zamanlı ve mekanlı bir ibadet"
anlamından hareketle; bu ibadet sadece hacc mekanı ve zamanı dahilinde
icra edilmesi gerekmekte olup, bu mekan ve zaman haricinde ifâ
edilmesinin herhangi bir vucubiyeti olmamakla birlikte, sadece birlik ve
beraberliği güçlendirme açısından faydalı olduğunu düşünmekteyiz.
Kişilerin kendilerini böyle bir yükümlülük altına sokarak kredi kartı
vb. işlemlerle bunları yapmasının hiç gereği yoktur.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR