Allah (c.c) yaratmış olduğu kullarının üzerinde yegane otorite ve tasarruf sahibi olduğunu , göndermiş olduğu Elçileri vasıtası ile bildirerek kendisinin dışında otorite ve tasarruf sahibi olmaya çalışmanın veya onun dışındaki otorite ve tasarruf sahiplerine tabi olmayı "ŞİRK" olarak niteleyerek, bu suçu asla af etmeyeceğini beyan etmiştir .
[004.048] Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun
dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük
bir günahla iftira etmiş olur.
[004.116] Doğrusu Allah kendine şirk koşulmasını mağfiret buyurmaz, ondan
berisini ise dilediğine mağfiret buyurur, kim de Allaha şirk koşarsa hakıkatte
pek uzak bir dalâle sapmıştır.
Ancak bir çok insan, kendisine verilen bu bilgilere ve yapılan tehditlere rağmen ilahlığa soyunmayı veya ilahlığa soyunanlara tabi tercih etmiş ve ahirette ebedi Cehennem azabına hak kazanmıştır.
Kur'anın anlatım usluplarından bir tanesi , Dünya hayatında kişilerin yaptıklarının karşılığını Cennet veya Cehennem olarak haber verdikten sonra , Cennet veya Cehennem hayatından kesitler sunarak , bizleri ölmeden evvel oralara götürüp getirmesi ve oradaki yaşantıdan kesitler sunmasıdır. Duhan s. 40 ila 50. Ayetlerine baktığımızda böyle bir anlatım üslubu dahilindeki Ayetlerde , Dünyada yaptıkları neticesinde Cehennemi hak etmiş bulunanların nasıl bir karşılık görecekleri beyan edilmektedir.
[044.040] Haberiniz olsun ki o fasıl günü hepinizin mikatıdır.
Ayet içinde geçen "Yevmel fasli" (Ayırım günü) ibaresi başka Ayetlerde de geçmekte olup bu geçişleri , Ayetin anlaşılmasında kolaylık sağlamaktadır.
[037.016-24] «Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı,
diriltileceğiz?»Evvelki atalarımız da mı?.De ki: «Evet hem de zelil ve hakir olarak.» O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir. Eyvah bizlere derler bu o din günü.Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü. O zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri Toplayın mahşere,
toplayın da götürün onları cehennem yoluna doğru ve tutuklayın
onları çünkü sorguya çekilecekler.
[077.011-15] Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,Bunlar hangi güne ertelendiler?.Fasıl gününe. O fasıl gününün ne olduğunu sana ne bildirdi?.O gün yalanlamış olanların vay haline!.
[078.017-28] Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir. O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.Gök de açılmış artık kapı kapı oluvermiştir. Dağlar da yürütülmüş de, su gibi
görülen bir hayâl olmuştur.Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur. (Azgınlar) orada çağlar boyu kalırlar, orada bir serinlik ya da (susuzluk
gideren) bir içecek tatmazlar, ancak (dünyada yaptıklarına) uygun karşılık
olarak kaynar su ve irin tadarlar.Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.
[044.041] O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da
görmezler.
[044.042] Yalnız, Allah'ın merhamet ettiği kimseler bunların dışındadır. O,
şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.
Bu Ayetler , fasıl gününde , Allahın dışında kimsenin herhangi bir yardımı olmayacağını beyan etmektedir. Allahın merhamet ettiği kişiler , yardımı başkalarından değil sadece Allah tan göreceklerdir. Şefaat konusu ile ilgili ayetlere bakıldığında bu durum açık seçik görülmektedir. Geleneksel Din algısına baktığımız zaman rivayetler kanalı ile giren bilgiler Kur'ana onaylatılmaya çalışılarak , ilgili Ayetler bir nevi tahrife uğratılmış ve rivayetler doğrultusunda yorumlanmaya çalışılarak, Allah (c.c) nin dışında şefaatçiler olduğu gibi bir algı oluşturulmuş ve bu algılar doğrultusunda bir takım şefaatçiler ihdas edilerek Allah (c.c) nin hükmüne itiraz edebilecek derecede ona denkler ortaya çıkarılmıştır.
[002.048] Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul
edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden
korunun.
[002.123] Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye
alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği
günden korunun.
[044.043] Şüphesiz zakkum ağacı,
[044.044] Günahkarların yiyeceğidir.
[044.045] Sanki erimiş madenler gibi karınlarında kaynar.
[044.046] Kaynar-suyun kaynaması gibi.
[044.047] Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.
[044.048] Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün.
Kur'andaki Cehennem tasvirlerine baktığımızda yukardaki Ayetler gibi, bırakın tatmayı okuyanların dahi içini kaldıracak derecede bir anlatım ile oradakilerin yiyecekleri bildirilerek bu azabı hak etmemeleri için yol henüz yakınken Cennet ehli olma yolunda çalışılması tavsiye edilmektedir.
[056.052-56] Doğrusu bir zakkum ağacından yiyeceksiniz.Karınlarınızı onunla dolduracaksınız;Onun üzerine kaynar su içeceksiniz;Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz;İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.
[037.062-68] Konukluk olarak bu mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Ki biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır. O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir. Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır. Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardır.Doğrusu sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
[078.024-28] Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de bir içecek.Yalnızca bir kaynar su ve irin. Yaptıklarına uygun bir ceza olarak.Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.
[047.015] Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennet şöyledir:
Orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren
şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Onlara orada her türlü ürün ve
Rablerinden mağfiret vardır. Bunların durumu, ateşte temelli kalan ve
bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur
mu?
[044.049] Tad bakalım, sen Elaziz Elkerim idin.
[044.050] İşte bu; doğrusu şüphelenip durduğunuz şeydir.
49. Ayet , yukarıdaki Ayetlerde sözü edilen duruma dahil olma sebebini açıklamaktadır. Bu Ayette dikkatimizi Allah (c.c) nin esmasına dahil olan iki isim çekmektedir.
"El Aziz" ismi ; İzzet sahibi , yüceliğin zirvesinde olmak, mağlub edilmeyen , azamet, büyüklük ve kudret sahibi anlamına gelmektedir.
"El Kerim" ismi ; Cömert , iyiliksever , ikramı bol olan anlamına gelmektedir.
Kişinin Cehenneme girme sebebi olarak zikredilen bu iki isim , kişilerin bu isimlerin ifade ettiği anlamı kullanarak diğer insanları kendilerine kul olmaya çağırması nedeniyledir. Mekke döneminde inen Ayetlere baktığımızda , Muhammed (a.s) ın çağrısına karşı çıkan insanların ortak özellikleri mal , servet ve güç sahibi olmaları idi. Onlar ellerindeki bu güce öylesine güvenmişlerdi ki, kendilerini Allahın bile helak edeceğini sanmıyorlar ve Allaha karşı bir meydan okuma içine girmişlerdi.
Bir çok Ayette, Kendilerinden daha güçlü olanların Allah (c.c) tarafından helak edilmiş olduğu haber verilerek , "Elinizde üç kuruşa güvenerek bana kafa tutmaya kalkmayın" mesajı verilmektedir.
[002.209] Size apaçık deliller geldikten sonra, yine de kayarsanız, şunu
iyi bilin ki Allah azîzdir, hakîmdir.
[003.018] Allah, şehadet etti ki: Gerçekten O'ndan başka ilah yoktur.
Melekler ve ilim sahibleri de adaleti ayakta tutarak buna şehadet ettiler;
O'ndan başka ilah yoktur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
[014.001] Elif, Lam, Ra. Bu, insanları Rabblarının izniyle karanlıklardan
aydınlığa çıkarman için onu sana indirdiğimiz bir kitaptır. Aziz ve Hamid'in
dosdoğru yoluna.
[004.056] Şüphesiz ki ayetlerimizi inkar edenleri yakında ateşe atacağız.
Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, derilerini değiştirip yenileyeceğiz.
Allah; Aziz, Hakim olandır.
[004.139] Onlar ki, müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar; onların
yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Oysa izzet ve şeref, tamamıyla Allah'a
aittir.
[010.065] Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz 'izzet ve gücün' tümü
Allah'ındır. O, işitendir, bilendir.
[035.010] Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah'ındır.
O'na hoş kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara
gelince, onlara şiddetli bir azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın
olur.
Ayrıca Alak s. 3. Ayetinde, Rabbimiz kendisini "El Ekrem" yani "En Kerim" olarak tanıtmaktadır. Bu şekil bir tanıtmanın sebebi , Mekkeli müşriklerde yaygın olan ve sadece "El Kerim" ismini almak için nesi va nesi yok son kuruşuna veren insanların olduğu hatırlanacak olursa daha kolay anlaşılacaktır. Allah (c.c) , "Ben sizden daha kerimim" şeklinde bir ifade kullanarak , Mekkelilerin "Kerim" ismin almak için verdikleri malın bile kendisinin olduğunu hatırlatarak , bizim sahib olduğumuz servetin sadece geçici bir süreliğine emaneten olduğunu , ancak kendisindeki servet ve gücün ebedi olduğunu bize hatırlatmaktadır.
Bu iki ismin zikredilerek , kendilerine üstünlük ve zenginlik atfedip, ilahlıktan bir payları vehmine kapılarak insanlar üzerinde hegemonya kurmak isteyenlerin, bu güçlerinin hesap gününde artık hiç bir işe yaramadığının görülerek, kul olmak şeklindeki durumlarını hatırlamaları ve ona göre bir hayat sürmeleri hatırlatılmaktadır.
Sonuç olarak; Kişilerin Cehennem ile cezalandırılmalarının sebebleri bir çok Ayette beyan edilmiş ve konumuz olan Ayetlerde de, kişinin Cehennem ile cezalandırılma sebebi olarak, Allah (c.c) den rol kapmaya çalışmak yani ilahlığa soyunmak olduğunu görmekteyiz. Elinde "Aziz" olmak gibi fırsat bulunanların Yusuf (a.s) ı örnek almaları ve onun Azizliği gibi bir Aziz olmak mecburiyetleri vardır. Azizliği Musa (a.s) ın karşısındaki Firavun örneğinde olduğu gibi yerine getirmeye çalışanların akıbeti Firavundan farklı olmayacaktır. Kul olarak "Aziz" sıfatı taşıyanların kendilerinin üzerinde bir "EL AZİZ" in olduğunu , kul olarak "Kerim" sıfatı taşıyanların kendilerinin üzerinde bir "EL KERİM" in olduğunu unutarak yaşadıkları bir hayat onları yukardaki Ayetlerde beyan edilen Cehennem azabına düçar edecektir. Allahın yaratmış olduğu biz insanların , Allah tarafından nasıl bir konuma oturtulduğumuz asla unutulmamalı ve bu konuma ilişkin bize verilen görevleri yerine getirerek ilgili Ayetlerdeki duruma düşmemek için çaba harcamalıyız.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.