Aynı ayetin birbirinden farklı olarak çevrilmiş ve aynı anlama gelmeyen mealleri karşısında, meal okuyucusu bir kimse , "Acaba hangisi doğru?" şeklinde bir şüpheye düşerek, doğru çevirinin hangisi olabileceği yönünde bir cevap aramaya koyulacaktır.
Aynı ayetin anlam bakımından farklılık doğacak şekilde çevrilmesine sebep olan durumları sıralayacak olursak, ayetin gramer yapısı , çeviri yapan kimsenin ön yargısı , mezhebi , meşrebi , ilmi seviyesi Kur'ana olan hakimiyeti v.s gibi sebepleri sayabiliriz.
Bu yazımızda, karşılaştırmalı olarak okunduğu takdirde , aralarındaki anlam farkı görülebilecek bir ayet olan, Şuara s. 55. ayeti üzerinde durarak , doğru çevirinin hangisi olabileceği yönündeki düşüncemizi paylaşmaya çalışacağız.
Konumuz olan ayetin bağlamı , firavun sihirbazlarının yenilgisinin ardından gelişen olaylar neticesinde, İsrailoğullarının Mısır'ı terk etmesi emri ve Firavun'un onları takip etmek için şehirlere adam salması ile ilgilidir.
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
lena : bize
le : gerçekten
ğaizune: öfke duyanlar
Bu ayetin Kur'an meallerinde birbirinden farklı anlama gelen iki çevirisi bulunmaktadır , bu çeviriler şöyledir ;
Adem Uğur :
(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.
(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir.
Ahmed Hulusi :
"Ne var ki bizi öfkelendiriyorlar!
"Ne var ki bizi öfkelendiriyorlar!
Ahmet Varol :
Ve onlar bizi kızdırmaktadırlar.
Ve onlar bizi kızdırmaktadırlar.
Ali Fikri Yavuz :
Fakat onlar bizi kızdırıyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen :
«Ve muhakkak ki, onlar bizi elbette çok öfkelendirmekte bulunan kimselerdir.»
Fakat onlar bizi kızdırıyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen :
«Ve muhakkak ki, onlar bizi elbette çok öfkelendirmekte bulunan kimselerdir.»
Ayetin farklı bir bir meali de şu şekildedir ;
Ali Bulaç :
"Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.
Ali Bulaç :
"Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler.
Celal Yıldırım :
Ve elbette bunlar bize karşı iyice kızgın olup (diş bilemektedirler).
Ve elbette bunlar bize karşı iyice kızgın olup (diş bilemektedirler).
Diyanet İşleri :
“Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”
“Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar.”
Elmalılı Hamdi Yazır :
Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar
Fakat hakkımızda çok gayz besliyorlar
Gültekin Onan :
"Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler."
"Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler."
Muhammed Esed :
fakat kalpleri bize karşı kin ve nefretle dolu;
Yaşar Nuri Öztürk :
"Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar."
fakat kalpleri bize karşı kin ve nefretle dolu;
Yaşar Nuri Öztürk :
"Fakat bize gerçekten öfke püskürüyolar."
Dikkat edilirse Şuara s. 55. ayeti , 1- Firavunun, İsrailoğullarının kendilerini kızdırdığını , öfkelendirdiğini söylemesi şeklinde , 2- Firavunun , İsrailoğullarının kendilerine karşı öfke ve , kin , nefret , ğayz içinde bulunduğunu söylemesi şeklinde çevrilmiştir.
Bu çevirilerden birisini "Kesin doğru" , diğerini ise "Kesin yanlış" olduğunu söylemek gibi bir düşüncemiz olmadığını söylemek istiyoruz. Ancak , 2. sıradaki yapılan meallerin, daha doğru olduğunu söyleyebiliriz.
Bu düşüncemize dayanak olarak ise , kıssanın diğer surelerde geçen ve firavun sihirbazlarının yenilgisi sonucunda , firavunun söylediği sözleri gösterebiliriz.
[007.123] Firavun dedi ki: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!
Dikkat edilirse, firavun kendi yenilgisini örtmek için, halkın bu işten zarar göreceğini söyleyerek , halkı kendi etrafına toplayarak ve İsrailoğulları aleyhine kışkırtmak istemektedir. Bu noktayı göz önüne aldığımızda , konumuz olan ayetin iki farklı çevirisinden hangisinin daha doğru olabileceğini anlayabilmek , biraz daha kolaylaşacaktır.
Firavun , halkına İsrailoğullarının azınlık bir gurup olmasına karşın , kendilerine karşı kin ve nefret içinde olduklarını söyleyerek , halkını İsrailoğullarına karşı kışkırtmaktadır. Halbuki Musa (a.s) kıssasını okuduğumuzda , firavunun İsrailoğullarına karşı bir soykırım başlattığını görmekteyiz.
Musa (a.s) ın karşısına çıkartmış olduğu sihirbazların mağlup olması demek , kendisinin mağlup olması demek olan firavun , bu mağlubiyetini ikinci bir soykırım başlatmak sureti ile perdelemek istemektedir.
Yıllar süren mücadele sonunda , Allah (c.c) Musa (a.s) a İsrailoğullarını artık Mısırdan çıkarmak için harekete geçmesi emrini vermiş , bu emri yerine getirmek için harekete geçen İsrailoğullarına karşı firavun ordu toplayıp onların peşine düşecektir.
Bu çevirilerden birisini "Kesin doğru" , diğerini ise "Kesin yanlış" olduğunu söylemek gibi bir düşüncemiz olmadığını söylemek istiyoruz. Ancak , 2. sıradaki yapılan meallerin, daha doğru olduğunu söyleyebiliriz.
Bu düşüncemize dayanak olarak ise , kıssanın diğer surelerde geçen ve firavun sihirbazlarının yenilgisi sonucunda , firavunun söylediği sözleri gösterebiliriz.
[007.123] Firavun dedi ki: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!
Dikkat edilirse, firavun kendi yenilgisini örtmek için, halkın bu işten zarar göreceğini söyleyerek , halkı kendi etrafına toplayarak ve İsrailoğulları aleyhine kışkırtmak istemektedir. Bu noktayı göz önüne aldığımızda , konumuz olan ayetin iki farklı çevirisinden hangisinin daha doğru olabileceğini anlayabilmek , biraz daha kolaylaşacaktır.
Firavun , halkına İsrailoğullarının azınlık bir gurup olmasına karşın , kendilerine karşı kin ve nefret içinde olduklarını söyleyerek , halkını İsrailoğullarına karşı kışkırtmaktadır. Halbuki Musa (a.s) kıssasını okuduğumuzda , firavunun İsrailoğullarına karşı bir soykırım başlattığını görmekteyiz.
Musa (a.s) ın karşısına çıkartmış olduğu sihirbazların mağlup olması demek , kendisinin mağlup olması demek olan firavun , bu mağlubiyetini ikinci bir soykırım başlatmak sureti ile perdelemek istemektedir.
Yıllar süren mücadele sonunda , Allah (c.c) Musa (a.s) a İsrailoğullarını artık Mısırdan çıkarmak için harekete geçmesi emrini vermiş , bu emri yerine getirmek için harekete geçen İsrailoğullarına karşı firavun ordu toplayıp onların peşine düşecektir.
[026.052] Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip
edileceksiniz, diye vahyettik.
[026.053] Bunun üzerine Firavun şehirlere toplayıcılar gönderdi.
[026.054] (Dedi ki) Bunlar, şüphe yok ki küçük ve önemsiz bir toplulukturlar;
[026.055] VE MUHAKKAK Kİ ONLAR BİZE KARŞI ÖFKELİDİRLER
[026.056] «Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız.»
Sonuç olarak ; Firavun'un , İsrailoğullarının kendilerini kızdırdığını ve öfkelendirdiğini söyleyen çevirileri "Kesin yanlış" olduğu iddiasında olmamakla birlikte , yukarıda verdiğimiz anlam olan , firavun'un İsrailoğullarının kendilerine karşı öfke içinde bulunduğunu söylemesi şeklinde yapılan çevirilerin daha tutarlı olduğunu söyleyebiliriz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
[026.053] Bunun üzerine Firavun şehirlere toplayıcılar gönderdi.
[026.054] (Dedi ki) Bunlar, şüphe yok ki küçük ve önemsiz bir toplulukturlar;
[026.055] VE MUHAKKAK Kİ ONLAR BİZE KARŞI ÖFKELİDİRLER
[026.056] «Biz ise, elbette uyanık (ve tekvücut) bir cemaatız.»
Sonuç olarak ; Firavun'un , İsrailoğullarının kendilerini kızdırdığını ve öfkelendirdiğini söyleyen çevirileri "Kesin yanlış" olduğu iddiasında olmamakla birlikte , yukarıda verdiğimiz anlam olan , firavun'un İsrailoğullarının kendilerine karşı öfke içinde bulunduğunu söylemesi şeklinde yapılan çevirilerin daha tutarlı olduğunu söyleyebiliriz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.