Kur’an’ı; “okuduğumuz ayetten ne anlamak istiyoruz?" sorusuna değil, “okuduğumuz ayet bize nasıl bir mesaj veriyor?"
şeklindeki soruya cevap aramak için okuduğumuzda doğru bir sonuca
ulaşmanın mümkün olduğunu en baştan hatırlattıktan sonra, ilk soruyu
sorarak ayeti istedikleri gibi anlamayı seçenlerin TALAK 4 ayetinden
çocuklarla evlenmeye dair bir cevaz çıkardıklarını görmekteyiz.
TALAK
Suresi; adından da anlaşılacağı üzere “boşanma" ile ilgili hükümleri
ihtiva etmekte olup 4. ayeti de bu konu ile ilgili bir hüküm
içermektedir. 4. ayetin metni ve meali şöyledir;
[065.004] Vellâî
yeisne minel mahîdı min nisâikum inirtebtum fe iddetuhunne selâsetu
eşhurin vellâî lem yahıdn(yahıdne), ve ulâtul ahmâli eceluhunne en
yada’ne hamlehunn(hamlehunne), ve men yettekıllâhe yec’al lehu min
emrihî yusrâ(yusren).
[065.004] Kadınlarınız
içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt
ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme
süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah'tan
korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
Ayet;
boşanmış bir kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için beklemesi
gereken süre ile ilgili hüküm olup, âdet görmeyen yani menopoz dönemine
giren bir kadın için öngörülen bekleme müddetini üç ay olarak
belirlemiştir.
"Lem
yahidne” (âdet görmeyen) olarak geçen ibareye "HENÜZ" şeklinde bir ek
yapılarak "HENÜZ ÂDET GÖRMEYENLER" şeklinde bir anlam verildiğini bazı
meallerde görmekteyiz. Bu şekil bir anlamın, daha âdet görmeye
başlamamış olan bir çocuk ile evlenilebileceğine dair cevaz
çıkarımlarına şahit olmaktayız. Bu cevazın kötü niyetli kimseler elinde
bir silaha dönüşerek, daha 8-10 yaşlarındaki kız çocuklarının yaşı 50-60
olan insanlarla evlendirildiğine günümüzde dahi şahit olmaktayız. Acı
olan taraf ise; bu insanların ahlaksızlıklarını dini bir temele
dayandırmış olmalarıdır.
Peki Kur’an çocuk yaştaki kız çocuklarının evlenmesine izin vermiş midir?
[004.006]
Yetimleri, nikâha erişecekleri (beleğunnikahe) çağa kadar deneyin;
şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara
mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin
olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve
örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman,
onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
NİSA
6 ayetinden anlaşılacağı üzere; kişilerin evlenme çağı “buluğ"
dediğimiz biz zamana erdikleri zamandır. Buluğa ermek demek; erkeklerde
ihtilam, kızlarda hayız görme zamanlarının başlamasıdır. Tabiki bu durum
hemen onların bu çağda evlendirilmeleri anlamına gelmez. Ayetin
devamında nikah çağına ermelerinin yanısıra “rüşd" yani olgunluk
zamanından bahsetmektedir. Ayetin bağlamı her ne kadar yetim malları ile
ilgili olsa da, bir kişinin hayatı ile ilgili bir karar vermesi onun
"RÜŞD" çağına gelmesi yani bağımsız karar verebilmesi, yanlışı doğrudan
ayırt edebilmesidir.
Ayeti
işine geldiği noktadan okuma meraklılarının, TALAK 4 ayetindeki “hayız
görmeyen"ler ile ilgili anlam alanının hemen “henüz" ilavesi de
yapılarak çocuklara hamledilmesi affedilmez bir hatadır. Bu çocuk
evliliği meraklıları acaba bu ayetin, nikah çağına gelmiş yani hayız
görmesi gerektiği halde hayız göremeyen kızlar ile ilgili olabileceğinin
neden hiç düşünmezler.
Tıp
dilinde “amenore" adı verilen durum; hayız görme yaşına gelip de hayız
göremeyenler için kullanılmakta olup, bu durum istisna olsa da bazı
kadınların başına gelebilir. Ayetin bu durumdaki kadınlar için bir hüküm
ortaya koymuş olmasının akla gelmemesi ancak aklı uçkurunda olanların
yapacakları iştir. “Henüz” demek; "hayız görmeye aday olan çocuk" değil,
"hayız görme çağına erişmiş fakat görmeyen" anlamındadır.
Tefsir
usulünde; bir ayetin farklı yorumları olabileceği göz ardı edilmeden
farklı yorumlar ortaya konulur. Bu usulü TALAK 4 ayetindeki “hayız
görmeyenler" ibaresi için şöyle kullanabiliriz; hayız görmemek demek ya
çocuk olmak ya hayızdan kesilmek ya da hayız GÖREMEMEK anlamında
olabilir. Bu olasılıklardan birisi ayet içinde beyan edilmiş ve geriye
çocuk veya hayız görememek şıklarından birisini tercih etmek kalmıştır.
Bu şıklardan hangisinin doğru olduğunu nasıl belirleriz? Kur’an’da bu
konu ile ilgili olabilecek ayetler aranır ve bu ayetlerde çocukların
evlenebileceğine dair bir ayet bulunamaz ise -ki yoktur- o zaman yukarda
örneğini verdiğimiz NİSA 6 ayeti gibi konu ile alaka kurabileceğimiz
ayetlerin yardımına başvurulur.
Rivayetlere
başvurularak ve Aişe validemizin çocuk yaşta iken evlendirildiğinden
yola çıkarak çocuk evliliğini, zan içeren rivayetlerden veya kişisel
yorumları kutsama hastalığının bir ifadesi olan “falan zat şöyle demiş" veya “falan mezhebin görüşü budur" diyerek Kur’an’ın göz ardı edilmesi doğru bir okuma metodu değildir.
Gelelim
TALAK 4 ayetindeki durumun, tarihsel bir arka planı ve Arap örfü ile
ilgili olduğu, Araplarda çocuk evliliğinin örfî bir durum olduğu ve
Kur’an’ın bunu kabul ederek böyle bir hüküm vaaz ettiği düşüncesine.
Öncelikle iddet beklemekteki kastın; kadının hamile olup olmadığının
anlaşılması maksadına binaen olduğunun altını çizelim. Sonra çocuk yaşta
biri ve henüz hayız görmeyen bir kız çocuğu ile cinsel ilişki kurmanın
nasıl bir örfî durum olabileceğine ve bunu Kur’an’ın nasıl kabul
edebileceğine bakalım.
Bu
tür düşüncelerin arka planında, geçmiş tefsirleri kutsama hastalığı ve
tarihsel arka plan düşüncesinin öne çıkarılmasının yattığını biliyoruz.
Bir ayetin tarihsel arka planı tabi ki önemlidir ve bilinmesi gereklidir
ancak eski tefsirlerde "hayız görmeyenler" ibaresi için yazılanları
kutsama adına “o Arapların örfüdür ve Kur’an bunu kabul etmiştir"
diyerek gayriahlaki bir duruma kapı aralamanın alemi yoktur. Eski
tefsirlerde yapılan yorumları, sanki Vahy’in onayından geçmiş yorumlar
gibi görmenin hiç gereği yoktur. Onlar da hata yapabilirler.
Bu konu ile ilgili olarak sayın Nurettin Yıldız Hoca’nın “küçük çocukların evlenebileceklerine dair hüküm; TALAK 4 ayetidir" şeklindeki beyanının talihsiz ve rivayetleri Kur’an’a onaylatma ameliyesinin bir sonucu olarak gördüğümüzü belirtelim.
Sayın Hoca’ya soruyoruz; sizin henüz hayız görmemiş bir kızınız olsa ve size gelip “baba ben evlenmek istiyorum" demiş olsa, bunu kabul edip evlendirir misiniz? Veya birisi gelip sizin hayız görmemiş kızınızı “Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile oğlumuza istiyoruz” dese, acaba tepkiniz ne olurdu? Veya kendisi böyle bir evlilik yapabilir miydi?
Evlilik
müessesi çocuk oyuncağı değildir ki hayız görmeyen bir kız çocuğunu
bırakın yaşı büyük olan biriyle evlendirmeyi, daha ihtilam olmaya
başlamamış biri ile evlendirmeye kalksanız; yapacakları iş ancak
"EVCİLİK OYNAMALARI" olacaktır. Aralarındaki geçimsizlik nedeni,
birbirlerinin oyuncaklarını paylaşamama gibi sebebler olacak ve
karı-koca arasındaki anlaşmazlık hükümleri gereğince kız tarafından bir
hakem ve erkek tarafından bir hakem seçilerek, aralarındaki oyuncak
kavgası tatlıya bağlanmaya çalışılacaktır.
Kimsenin ne oğlunu ne de kızını böyle gülünç bir duruma düşürmek istemeyeceğinden eminiz ama sadece "ayet diyor" diye ayeti “bu ayetin başka bir anlamı olabilir mi?" diye hiç düşünmeden “işte bak, Kur’an çocukların evlenmesine izin veriyor” demek; uçkur düşkünlerinin yapışacakları bir ayet olacaktır.
[033.049] Ey iman edenler; mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlarla (cinsel) temasta bulunmadan önce boşadığınızda, artık onlar için iddet saymanıza lüzum yoktur. Kendilerini geçindirin ve güzellikle serbest bırakın.
Ahzab s. 49. ayetindeki boşanma ile ilgili hükme baktığımız zaman, evlendikten sonra cinsel temasta bulunmadan boşanan bir kadın için iddet saymaya gerek olmadığı beyan edilmektedir. Bu beyanın, iddet beklemenin hikmetini, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması yönünden anlamak, bize Talak s. 4. ayetinde "Hayız görmeyenler" olarak bildirilenlerin, çocuklar olamayacağını göstermektedir.
Çocuklar ile evlenerek cinsel ilişki kurulduktan sonra onların boşanması ve hamile olup olmadıklarının anlaşılması için onların 3 ay beklemeleri gerektiğini Talak s. 4. ayetinden çıkarmak, öncelikle çocuk yaşta birisi ile cinsel ilişki kurulabileceğini iddia etmek anlamına gelir ki, insan fıtratı böyle bir şeyi asla kabul etmez.
[033.049] Ey iman edenler; mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlarla (cinsel) temasta bulunmadan önce boşadığınızda, artık onlar için iddet saymanıza lüzum yoktur. Kendilerini geçindirin ve güzellikle serbest bırakın.
Ahzab s. 49. ayetindeki boşanma ile ilgili hükme baktığımız zaman, evlendikten sonra cinsel temasta bulunmadan boşanan bir kadın için iddet saymaya gerek olmadığı beyan edilmektedir. Bu beyanın, iddet beklemenin hikmetini, kadının hamile olup olmadığının anlaşılması yönünden anlamak, bize Talak s. 4. ayetinde "Hayız görmeyenler" olarak bildirilenlerin, çocuklar olamayacağını göstermektedir.
Çocuklar ile evlenerek cinsel ilişki kurulduktan sonra onların boşanması ve hamile olup olmadıklarının anlaşılması için onların 3 ay beklemeleri gerektiğini Talak s. 4. ayetinden çıkarmak, öncelikle çocuk yaşta birisi ile cinsel ilişki kurulabileceğini iddia etmek anlamına gelir ki, insan fıtratı böyle bir şeyi asla kabul etmez.
Sonuç
olarak; TALAK 4 ayetinde boşanmış kadınların iddet beklemeleri ile
ilgili hükümlerden birinin muhatabı olan “hayız görmeyen" çocuklar
değil, hayız görme çağına gelmiş ama hayız göremeyen kadınlardır.
Kişilerin evlilik çağı, onların buluğa ve rüşde ermeleri olarak beyan
edilen NİSA 6 ayeti göz ardı edilerek “aha bak çocukların evleneceğine dair ayet”
denilerek uçkur düşkünlerine kapı açılmaktadır. Çocukların evleneceğine
dair bu ayetin hüküm beyan ettiğini ileri süren hoca efendiler, acaba
kendi çocuklarını bu şekilde evlendirerek veya kendileri çocuk yaşta
biri ile evlenerek buna örnek olurlar mı? Rabbimiz bizleri ayetleri
hevalarına göre anlamaya çalışanlardan muhafaza buyursun.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.