Şefaat konusu ile ilgili ayetler kur'anın en fazla istismara uğrayan ve en fazla yanlış anlaşılan ayetleridir. Kur'anın şefaat ile ilgili ayetlerinin anlaşılma kolaylığı sağlaması açısından belli bir sıraya koyarak okumak bu konu ile ilgili ayetlerin doğru anlaşılmasında faydalı olacağını umduğumuz için böyle bir çalışma yaptık .
Şefaat ile ilgili ayetleri okumaya başlamadan önce kafamızdaki ön kabullleri atarak yani geleneksel anlayışa hakim olan , "Allah cc dışında şefaatçiler var" şeklinde düşünceyi bir tarafa bırakıp, "kur'an şefaat konusu ile ilgili olarak nasıl bir mesaj veriyor?" sorusunun cevabını aramak için ayetlere yaklaşmamız gerekmektedir, aksi takdirde bu ayetlere rağmen bu konuyu yanlış anlamaktan kurtulamayız.
[10.18] Allah'ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek, yararları da
dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: «Bunlar Allah katında bizim
şefaatçilerimizdir» derler. De ki: «Siz, Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir
şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk katmakta olduklarınızdan uzak ve
yücedir.»
[39.43-44] Yoksa Allah'tan başka şefaat ediciler mi edindiler? De ki:
«Ya
onlar, hiç bir şeye malik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?»De ki:
«Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da
O'na döndürüleceksiniz.»
Yunus s. 18 , zümer s. 43-44. ayetlerine baktığımızda müşriklerin kulluk ettikleri putlarına yüklemiş oldukları vazifelerden birisinin de , Allah cc ye yaklaşmak için onları vesile edinmeleri olduğu görülmektedir.
[043.086] O'nun dışındakilere tapmakta olanlar şefaatte malik
değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
Zuhruf s. 86. ayetinde , Allah cc nin dışındakilere kulluk etmekte olup ta onlarda şefaat bekleyenlerin böyle bir asla erişemeyecekleri beyan edilmesine rağmen bu ayet şefaat konulu ayetler içinde yanlış şekilde meallendirilen ayetlerden birisidir şöyleki ; yanlış olduğunu iddia ettiğimiz meal "O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka." şeklindedir , bu meali yapanlar acaba Allah cc nin dışında kulluk edilipte şefaat istisnası getirilen bir put olabilirmi diye hiç düşünmedilermi?. Ayeti dikkatle okuyan bir kişi , kur'anın bir çok ayetinde müşriklerin Allah cc dışında kulluk etmiş olduklarının kıyamet gününde onlardan kaçacağı ve onların ibadetlerini red eedeceği ayetleri görünce ilk olarak diyeceği şey kur'anda çelişki olduğu şeklinde bir düşüncedir. Okuyucu bir ayette putlar onlardan kaybolacak ayetini okuyacak , diğer ayette putlar şefaat edebilecek ayetini okuyacak bu nasıl iştir diye haliyle soracaktır. Ancak çelişkinin kur'anda değilde şefaat ayetlerini geleneksel ön kabule uygun olarak çevrilmesinde olduğunu anlayıp doğru bir mealden bu okuyunca bazı meal yapıcılarının nasıl bir cehalet içinde kur'an meali yaptıklarına şahit olacaktır.
[10.3] Rabbınız o Allahdır ki Gökleri ve Yeri altı günde olarak yarattı
sonra Arş üzerine istivâ buyurdu emri tedbir ediyor hiç şefaatçi yok ancak onun
izninden sonra, işte bu evsafın sâhibi Allahdır rabbınız, o halde ona ibadet
ediniz, artık düşünmez misiniz!
[2.255] Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır),
bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek
olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir.
Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar.
O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp
gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.
Yunus s. 3 , bakara s. 255. ayetlere baktığımızda " onun izni olmadan" şeklinde bir istisna ibaresi görmekteyiz. Şefaat konusuna Allah cc nin dışında herhangi bir kimsenin yetkili olabileceği düşüncesinde olanlar , izin verilmesi şeklinde bir istisnayı şefaat konusunda Allah cc nin birilerine müsade ederek başka birine böyle bir yetki verebileceği zannına kapılmışlardır. Yunus s. 18 ve zümer s.43.44 ayetlerini bu izin konusu ile ilişiklendirerek okursak , müşriklerin Allah cc nin dışında kulluk ettikleri putlara yükledikleri şefaatçi olmalarının Allah cc tarafından verilen bir bilgi dahilinde olmadığı ve onun böyle bir şeye izin vermediği anlaşılmaktadır.
[6.70] Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının
aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin
felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka
ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de
ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş
kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir
içecek ve elem verici bir azap vardır.
[32.4] Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde
yaratan, sonra arşa hükmeden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz
yoktur. Düşünmüyor musunuz?
[36.23] «Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana
bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve
onlar beni kurtaramazlar.»
Araf s. 70 , secde s. 4 ve yasin s. 23. ayete baktığımızda Allah cc den başka bir şefaatçi olmadığı ve onun dışında kulluk edilen bir şeyin insanlara ne fayda ne zarar vermeye güçleri olmadıkları hatırlatılmaktadır.
[2.48] Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul
edilmeyeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden
korunun.
[2.123] Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye
alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği
günden korunun.
[2.254] Ey inananlar! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmayacağı günün
gelmesinden önce sizi rızıklandırdığımızdan hayra sarfedin. İnkar edenler ancak
yazık edenlerdir.
[30.12-13] Kıyamet koptuğu gün suçlular umutsuz kalıverirler.Ortak
koştuklarından kendilerine şefaat edenler de bulunmaz. Ortaklarını da
inkar etmişlerdir.
[006.051] Hem bununla şunları inzar eyle ki rablarının huzuruna
haşrolunacaklarından korkarlar, öyle ki kendileri için onun huzurunda ne bir
dost ne bir şefâatci yok, gerektir ki onlar korunurlar.
[040.018] Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları,
yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek
şefaatçisi olur.
Yukarıdaki ayetlere dikkat edecek olursak , kıyamet günü insanların dünyada iken medet ummuğu her ne ise onların o gün herhangi bir faydaları olmayacağı hatırlatılmaktadır.
[19.77-87] Ayetlerimizi inkar eden ve «bana elbette mal ve çocuk
verilecektir» diyeni gördün mu?. Gaybe muttali' mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?Hayır, söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir.Tuttular Allahtan başka ma'budlar edindiler ki kendilerine ızzet ve kuvvet
olsunlar diye.Hayır, onlar kendilerinin ibadetlerini inkar edecekler ve aleyhlerine
döneceklerdir.Şeytanları, kâfirlerin üzerine kışkırtıcı olarak saldığımızı görmedin mi? Onlara karşı acele davranma; biz onlar için ancak saydıkça saymaktayız.O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmân'ın huzuruna toplayacağız.Mücrimleri de susuz olarak Cehenneme sevkedeceğiz.Şefaate mâlik olamayacaklardır, ancak Rahmân'ın nezdinde bir ahd alan
müstesna.
Meryem s. 77- 87. ayetleri arasına baktığımızda konu bütünlüğünün gözetilerek okunması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 77. ayette hayatını küfr içinde geçiren bir kişinin bu küfrünün karşılığını göreceğini unutarak yine mallar ve çocuklar ile ahirettede zenginliğinin süreceği düşüncesini red etmekte olduğu görülmektedir. Burada müşriklerin ahiret inançlarının olmadığı gibi bilgileri hatırlayacak olursak o kafirin mallar ve çocuklarla destekleneceğini neden umduğu sorusu hatıra gelecektir. Bu sorunun cevabını kehf s. de bahçe sahipleri kıssasında ayetler ile birlikte okursak herhalde sorunun cevabı verilmiş olacaktır.
[018.036] kıyametin kopacağını da zannetmem. Bununla beraber şayet Rabbime
döndürülürsem, mutlaka bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum.»
Kehf s. 36. ayetinde müşrik olan bahçe sahibinin kıyamet ve sonrasını inkar ettiği görülmektedir, aynı müşrik kıyamet ve ahiret olsa bile kendisinin oradada güzel bir akıbetle karşılacağını beklemektedir.Meryem s. 77. ayetindede aynı beklentiyi görmekteyiz ve bu iddiaların Allah cc tarafından red edilişini ilerleyen ayetlerden okumaktayız. Fussilet s. 49-50 . ayetlerine baktığımız zaman kıyameti inkar eden bir kafirin kıyamet saati başına gelese bile oradada iyi şeyler bulabileceğini uman bir kişi anlatılmaktadır, "İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o,
ye'se düşen bir umutsuzdur.Şayet kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona tarafımızdan bir rahmet
tattırırsak mutlaka der ki: «Bu benim hakkımdır. Kıyametin başıma dikileceğini
(kopacağını) de sanmıyorum. Faraza Rabbime döndürülecek olursam mutlaka benim
için O'nun yanında daha güzeli vardır.» Fakat o zaman Biz o inkar edenlere ne
yaptıklarım haber vereceğiz ve onlara mutlaka yoğun bir azap tattıracağız."
Meryem s. 87. ayeti üzerinden şefaat konusuna geleneksel olarak yaklaşanların iki açıdan hataya düştüklerini görmekteyiz. 1. hata ayetleri bağlamından kopararak okumak çünkü 87. ayeti doğru anlamak için 77. ayetten itibaren okumak gerekmektedir. 2. hata meallendirmede yapılan hatadır, ayeti gelenğin ön kabulune uygun olarak Allah cc dışında şefaatçiler olduğu var sayılarak bir çok mealde "Rahman'ın katında bir söz almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına
sahip olamayacaklardır." şeklinde görmekteyiz halbuki "şefaat etme hakkı" diye bir terim Allah cc nin dışındakiler için hiç bir ayette geçmemekte olup tamamen ön kabullere uygun olarak meallendirilmişlerdir.
[6.93-94] Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey
vahyedilmemişken «Bana vahyolundu, Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim»
diyenden daha zalim kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken melekler
ellerini uzatmış, «Canlarınızı verin, bugün Allah'a karşı haksız yere
söylediklerinizden, O'nun ayetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı
azabla cezalandırılacaksınız» derken bir görsen! Andolsun ki Bize, ilk defa yarattığımız gibi, işte teker teker geldiniz. Ve size
verip hayaline daldırdığımız servetleri arkalarınızın gerisine bıraktınız. Hani
o sizin var oluşunuzda Allah'ın ortakları olduğunu yanlış yere sandığınız
şefaatçıları yanınızda görmüyoruz? Gördünüz ya aranızdaki bağlar büsbütün koptu
ve güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir
[7.53] Onlar onun akibetinden başkasını beklerler mi? onun akibeti
geldiği gün ise onu evvelce unutmuş olanlar diyecektir ki: «Muhakkak Rabbimizin
peygamberleri hakkı getirmişlerdir. İmdi bizim için şefa-atçilerden kimse var
mıdır ki, bize şefaat ediversinler ve- yahut geri döndürülür müyüz ki, yapar
olduğumuz şeylerin başkasını yapıverelim.» Şüphe yok ki, onlar nefislerini
ziyana uğratmışlardır. Ve o iftira eder oldukları şey de onlardan çıkıp
gitmiştir.
[26.96-102] Orada çekişirken şöyle derler «, tallahi biz besbelli bir
sapıklık içinde imişiz!» «Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile
bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu. «Şimdi artık
ne
şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!» «Ah! Ne olurdu, imkân
olsa da
dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!»
[074.042-48] Nedir, diye: sizi sekare sokan?Derler: biz musallin'den değildik.Yoksulu doyurmuyorduk, «Batıla
dalanlarla biz de dalardık.»«Ceza gününü yalanlardık.» «Ölüm bize o
haldeyken geldi.»Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.
Bu ayetlerde ise kıyamet gününde ,dünya hayatında iken Allah cc nin dışında şefaatçiler edinenlerin durumu gözler önüne serilmekte olup pişmanlıkları bizlere bildirilerek şu anda dünya hayatını yaşamakta olan bizlere böyle bir inanca sahip isek yol yakın iken terketmemizi aksi takdirde başımıza gelecekler anlatılmaktadır. Müddessir s. 48. ayetindeki "şefaatçilerin şefaatinin fayda etmemesi" sanki şefaatçilerde varsa onlara fayda etmezmiş gibi anlaşılabilir , ancak konuyu kur'an bütünlüğünde okuyacak olursak müşriklerin şefaatçi olacağı zannı ile inandıklarının onlara şefaatçi olamayacakları anlatılmaktadır.
[020.109] O gün, Rahman (olan Allah) 'ın kendisine izin verdiği ve sözünden
hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat bir yarar sağlamaz.
[034.023] O'nun huzurunda , izin verdiği kimselerden başkasına şefaat
fayda vermez. Nihayet kalplerinden dehşet giderildiğinde: «Rabbiniz ne
buyurdu diye sorarlar, «Hakkı.» derler. O, öyle yüksek, öyle
büyüktür.
Bu ayetlerdede kıyamet günün şefaatin nasıl gerçekleşeceği anlatılmaktadır. Yunus s. 3 ve bakara s. 255. ayetlerde gördüğümüz izin konusunu yeniden hatırlayacak olursak o ayetlerde izin konusu müşriklerin Allah cc nin dışında ihdas etmiş oldukları şefaatçilerin, Allah cc tarafından onlara böyle bir izin yani bilgi verilmemesini anlatmaktadır. Taha s. 109 ve sebe s. 23. ayetlerinde de meallendirme hatasını görmekteyiz. Klasik şefaat inancına uygun olarak Allah cc den başka şefaatçiler olduğu ön kabulune uygun olarak bu ayetlerdeki "başkasına" şeklinde olması gereken kelime "başkasının" şeklinde çevrilerek Allah cc dışında bir şefaatçi olduğu düşüncesi ayete onaylattırılmak istenilmiştir. Ayetler Allah cc nin kendi dışında birisine izin vererek o kişinin isteği üzerine kişiyi cehennemden kurtarmak gibi olayın olabileceği şeklinde değil aksine dünya hayatında iman edip salih ameller işlemiş olan mü'minlerin cennete girme iznini yani bilgisinin Allah cc tarafından o kullara verilmesidir.
[21.26-28] «Rahman (olan Allah) çocuk edindi» dediler. O, (bu
yakıştırmadan)
yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır.Onlar
Allah'dan önce söz söylemezler ve ne yaparlarsa sırf O'nun emri ile
yaparlar. Allah onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir.
Allah'ın razı olacağı
kimselerden başkasına şefaat etmezler. Hepsi O'nun korkusundan
titrerler.
[53.26] Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiç bir
şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten
sonra başka
Enbiya ve necm surelerinde anlatılmakta olan şefaat konusunda, melekler'in şefaatinin nasıl olduğu anlatılmaktadır.Müşrik inancındaki melek algısı red edilerek onların Allah cc indindeki durumları anlatılmakta olup Allah cc nin izinsiz ona rağmen herhangi bir iş yapmalarının mümkün olmadığı haber verilmektedir.
Meleklerin şefaati nasıl olacak dersek onların şefaatide yine kur'anda bildirilmiş olup dünyada iken salih ameller işleyip cenneti haketmiş olan mü'minlere cennete girerken onları karşılamaları şeklindedir.
[013.023-4] O güzel âkıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından,
eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler. Öyle
ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: «Sabretmenize karşılık size
selamlar, selametler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!»
diyecekler.
[039.073] Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete
sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size!
Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler.
Sonuç olarak; şefaat konusundaki ayetleri sıralamaya çalışarak daha doğru anlaşılmasını kolaylaştırmak amacı ile böyle bir çalışma yapmaya gayret ettik.Ayetleri baştan söylediğimiz gibi mesajının ne olduğunu anlamak gayesi ile okuduğumuz zaman geleneksel şefaat inancına uygun düşebilecek en ufak bir delilin olmadığı görülecektir. Müşrik inancına ait olan ve Allah cc nin dışında edinmiş oldukları sahte ilahların kendilerine Allah indinde şefaatçi olduklarına inananların bu inançları red edilmekte olup doğru olan şefaatin sadece Allah cc ye ait olduğu onun dışında hiç kimseye böyle bir yetki ve izin kimseye vermediğini bildiren rabbimizin bu bilgilerine rağmen, özellikle Muhammed as kıyamet günü hakkında cehennem kararı verilmiş olan mü'minlerin (mü'minlerin geçici olarak cehenneme gidceği düşüncesi ayrı bir garabet) cehennemden kurtulması için başını secdeden kaldırmayarak ümmeti af edilene kadar ısrarcı olacağı bilgileri dini kaynak olarak bilinen kitaplarda " Hakkında azab hükmü kesinleşmiş, ateşte olan kimseyi sen mi
kurtaracaksın?"( 39.19) veya "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmedici değilim." (50.29) gibi ayetler hiçe sayılarak haşa Allah cc den daha merhametli bir peygamber portresi çizilmeye çalışılmıştır. Ayetleri bütünlük içinde okuduğumuz zaman kıyamet günü cehennemi haketmiş olan müslümanların oradan kurutlmalarını sağlamak amacı ile peygamber , din büyükleri vs gibi şahısların böyle bir yetki ile donatılacağına dair en ufak dahi bir bilgi olmamasına rağmen müşriklerin red edilen inançları müslümanlar için bir akidevi konu haline getirilmiştir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.