Kur'anda kıssa yollu anlatımların büyük bir yer kapladığı bilinmektedir . Süleyman as ın kıssası içinde anlatılan sebe ülkesinin melikesi ile olan konuşmalar hem kıssa hemde teşbihi bir biçimde bizlere aktarılmaktadır, bu aktarımların bizlere nasıl bir mesaj verdiği bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere neml suresinde hüdhüd adlı kuş süleyman as a sebe ülkesinden bir haber getirir ve bu ülke hükümdarının ve halkının Allah cc den başka varlıklara secde ettiklerinin haber verir , bu haber üzerine süleyman as hüdhüd adlı kuş vasıtası ile o ülkenin hükümdarına bir mektup gönderir ve bu mektup ile hükümdar süleyman as ın mektubuna olumlu cevap vererek iman eder. süleyman as ın neml suresi içinde anlatılan kıssası içindeki olayın kısaca özeti budur. Ancak burada kıssa yolluanlatım ile birlikte teşbihi bir anlatımda mevcut olup bu anlatım kıssanın bizlere mesaj veren yönünü oluşturmaktadır.
Neml s. 20. ayetinde, süleyman as kuşları denetlerken hüdhüd'ün olmadığın görür, hüdhüd geldiği zaman denetlemede olamasının sebebini süleyman as a izah eder ve sebe ülkesinden bir haber getirdiği için geç kaldığını ve o ülke ve hükümdarının Allah cc yi bırakıp güneşe secde ettiklerini bildirir (neml s. 22-23-24). Bunun üzerine süleyman as hüdhüd vasıtası ile melikeye bir mektup gönderir ve melike mektupta yazılanları okur. Buraya kadar olan kısımdaki anlatılanlar bizlere nasıl mesaj veriyor?
Süleyman as bilindiği gibi mülk ve güç sahibi olan bir elçidir ve emrinde ordular vardır. Allah cc nin bizlere kendisini kur'anda tanıtım şekline baktığımız zaman hükümdar tasviri içinde anlattığı herkesin malumudur , arşı, ordusu, mülkü, hazineleri,melesi gibi teşbihi anlatımlar bunu göstermektedir.Süleyman as Allah cc nin elçisi ve kendisine mülk ve güç verilmiş birisi olarak insanlar üzerindede hakim bir kişidir ve buda Allah cc nin kudretinin ne kadar muhteşem olduğunun süleyman as kıssası üzerinden bir göstergesidir.
Burada hüdhüd adlı kuşun kimliği üzerinde biraz durmak gerekmektedir. Hüdhüd , kur'anda kuş olarak vasfedilmektedir, ancak onun bu şekilde vasfedilip konuşması bazılarının kafasında "kuş konuşurmu olsa olsa bu insandır" gibi düşünceler oluşmasına vesile olmaktadır. Kur'anın genel mesajına bakıldığı zaman bu tür düşüncelerin vahyi ileten elçiler içinde kullanıldığını görmekteyiz. Elçilerin insan olan kimliğini beğenmeyip melek elçi isteyen insanlar , "parmak ayı gösterirken aya değil parmağa bakanlar" misali vahyin elçisi üzerinde spekülasyonlarda bulunarak onu inkar yoluna gitmişlerdir. Sebe melikesi ise süleyman as tarfından kendisine gönderilen mesaja karşı genel geçer kuralın aksine " aaa benim gibi br hükümdara kuştan elçi gönderilirmi " demeden elçiye değil mesja yönelmiştir.
Sebe melikesinin elçinin kimliğine değilde elçinin getirdiği mesja yönelmesi biz müslümanlar içinde örnek teşkil edebilecek bir davranıştır. Biz müslümanlar muhammed sav i Allah cc nin elçisi olarak kabul ederiz , ancak baskın olan anlayış onun getirdiği mesajı öncelleyen değil aksine o mesajı öteleyerek elçinin şahsı üzerine geliştirilmiş din anlayışlarıdır. Kendisinden önceki elçiler ile yarıştırılarak onlarca mucize atfedilmesi veya sözlerinin kur'ana eşdeğer vahiy olarak algılanması dahada öte gidilerek Allah cc ye ortak koşulmasına giden anlayışlar getirdiği mesajı değil elçiyi öne çıkaran anlayışların tezahürüdür. Ancak kur'an bizlere böyle elçi anlayışını tavsiye etmez elçilerin şahsından öte getirdikleri mesajın önemli olduğunu vurgular. Sebe melikesinin şahsında bizlere elçilerin şahsına değil getirdiklere mesaja bakılması öğütlenmektedir.
Sebe melikesinin süleyman as göndermiş olduğu hediyelere karşı süleyman as ın verdiği cevap (neml s. 37) ile kur'anda zikri geçen elçilerinin kavimlerinin o elçiyi inkar etmeleri soncunda başlarına gelen akıbetin helak ile sonuçlanması bizlere kavimlerin helakının hakiki olduğu değil mecazi olduğu şeklindeki düşüncelerin yanlışlığını ortaya koymaktadır. Süleyman as ın, kendisine teslim olmayan sebe ülkesini ordular ile gelip helak etmesi tehdidi ile, Allah cc nin elçilerine iman etmeyen kavimleri helak etmesi bu helak olaylarının gerçekliğini göstermektedir.
Hüdhüd getirdiği haberde melikenin büyük bir arşı yani tahtı olduğunu (neml s 23) bildirmektedir , taht bir hükümdarın mülkünün büyüklüğünü gösteren bir simgedir, 26. ayette Allah cc nin arşının daha büyük olduğu vurgulanarak onun hükmüdarların hükümdarı olduğu vurgusu yapılır. Sebe melikesinin tahtının getirilmesi onun hükümdarlığının kendisinden daha büyük bir hükümdar karşısında hiçbir şey ifade etmediğinin işareti olup bu durumun kendisininde farkında olduğu, tahtının peşine düşmeden kendisinin iman ettiğinin vurgulanması iman teslimiyeti ile mülk sahiplerinin mülklerinin iman karşısında hiç bir değeri olmadığı iman etmenin en büyük zenginlik olduğu mesajı verilmektedir.
44-Ona: «Köşke gir» dendi; salonu görünce, onu derin bir su zannetti, eteğini
çekti. Süleyman: «Doğrusu bu camdan yapılmış mücella bir salondur» dedi. Melike:
«Rabbim! Şüphesiz ben kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber, Alemlerin
Rabbi olan Allah'a teslim oldum» dedi.
44. ayet, süleyman as ın elçisi ile gönderdiği mesaja elçinin kuş olmasını hiç önemsemeden direk mesaja yönelen ve ona iman eden melikenin aldığı ödül anlatılmaktadır. Bu anlatım bizler için de, Allah cc tarafından gönderilen elçinin getirdiği vahye iman edip, elçinin insan olmasını içine sindiren mü'minlere vaad edilen cennetlerin gerçek olduğunun mesajını taşımaktadır. Sebe melikesi kendisinden daha kuvvetli olan süleyman as a iman ederek malının mülkünün onun hükümdarlığı karşısında para etmediğinin bilincinde olmuş, süleyman as da kendisinin sahip olduğu bu hükümdarlığın üstünde daha büyük bir hükümdarın olduğununun bilincinde olmuştur, sahip olunan mülkün Allah cc nin mülkünün karşısında hiç bir değer taşımadığının mesajı kıssa yollu anlatım metodu ile çarpıcı bir şekilde verilmektedir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder