14 Şubat 2013 Perşembe

Ayet Var Diyorsun Ama Hadis Var Kardeşim....

Yazımıza başlık olarak koymuş olduğumuz bu söz Müslüman kardeşlerimizin kendi aralarında yapmış olduğu münazaralardaki anlaşmazlıklarında çok kullanılan bir sözdür. Bir kardeşimiz herhangi bir konu hakkında ayet olduğunu söylerken bir başka kardeşimizde bu ayete muhalif hadis olduğunu iddia ederek o hadisi ayete karşı bir delil olarak sunmaya çalışmakta olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz, peki ayetin ak dediğine hadis kara der mi? El cevap binlerce hayır, öyleyse hadis ve ayet birbiri ile çelişirse biz hangisini alacağız dediğimiz zaman her iki tarafında cevabı "tabi ki ayeti alacağız" olmasına rağmen maalesef bir taraf hadisi alarak Kur’an’a muhalefet etmek yolunu seçmektedir. Doğru bir düşüncenin oluşması için Müslümanlar arasındaki ortak ölçü ne olmalı ki ihtilaflar en aza indirgensin?

İnsanın yaratılış gereği olarak tartışmayı seven bir yapısı olması Müslümanlara da yansımış ve bu yansıma birçok konuda tartışmalar ve ihtilafları beraberinde getirmiştir. İslami konularda yürütülen münazaralar ortan bir ölçü olmaması nedeniyle maalesef sonuçsuz kalmakta ve tarafların birbirlerini tekfir etmelerine kadar gitmektedir. "Sen falan âlimden daha mı iyi bileceksin" şeklindeki sözlerle kafalar bir yerlere kiraya verilmekte ve o âlimin görüşü Kur’an’ın önüne geçirilerek delil olarak sunulmaktadır veya herhangi bir konudaki ayetin karşısına "hadisi şerif" denilerek rivayetler çıkarılmakta ve o rivayet Kur’an’a muhalif olsa da kabul görmektedir.

Kabir hayatı, İsa (as)ın nüzulü, Kur’an’a nasıl dokunulacağı, zina suçunun cezası vs. gibi konularda Kur’an’ın dediği arkaya atılarak rivayetler kabul görmektedir. Bu ve benzeri konulardaki ihtilafların en aza inmesi için yapılması gereken ilk şey ortak bir ölçü tespiti ve bu ölçünün herkesçe kabulü ve bu ölçünün dışında kalan görüşlerin reddedilmesidir, ancak bu kolay bir şey değildir yüzyıllardır Müslümanlar arasında oluşturulan konsensüs Kur’an’ı değil rivayetleri baz alarak din konusunda söz söylemiştir.
Peki, Allah (cc)nin dediğinin tersi bir şeyi elçisi Muhammed sav söyler mi? Tabi ki söylemez diyeceğiz ama neden Allah (cc)nin dediği alınmaz da elçisinin söylediği iddia edilen sözler alınır ve Kur’an’a muhalif sözler ortaya atılır, bunun cevabı için biraz geriye giderek bu düşüncenin temelinin nasıl atıldığına bakmak gerekmektedir.

Muhammed (sav)in vefatını müteakip başlayan fitne hareketlerinin içinde bulunanlar kendilerinin haklılığını sağlamak amacı ile özellikle Muhammed (as) adına sözler uydurmuşlar ve bu yolla kendi düşüncelerini Muhammed as a söylettirerek onun adına iftiralar düzmüşlerdir. Hadis uydurukçuluğu bu yolla başlamış olup günümüze kadar bu uydurmalar nerdeyse Kur’an’ın yerini tutarak gelmiş ve bu uydurmalara sarılanlar bunlara öyle kutsiyetler yüklemiş ki hadisler "gayri metluv vahiy" olmuş ve bunlar Kur’an ayetini neshedecek kadar kuvvetli bir delil olarak Müslümanların önüne sürülmüştür.

Durumu kısaca özetledikten sonra günümüzde artık herhangi bir konudaki "hadisi şerif" olduğu iddia edilen bir söz söylendi mi akan sular durmakta ve onun üstüne başka söz (ayet olsa bile) konulamaz olmuştur, artık hadisin sahih olup olmaması hiç önemli değildir, bazıları "hadisin sahih olup olmaması seni ne alakadar eder" diyecek kadar azmakta ve uydurmalar üzerine kurdukları dinlerinin elden gitmemesi için kişileri kendilerinin düşüncelerinden başka bir düşünce taşımamaya zorlamaktadırlar. Muhammed (sav) Allah (cc)nin kitabına aykırı herhangi bir söz söylemeyeceğine göre onun söylemiş olduğu iddia edilen sözler Kur’an’a arz edilerek sahih olup olmadığı anlaşılabilir. Sahih olmadığı anlaşılan bir "hadisi şerif" Kur’an’ın hilafına herhangi bir söz söyleyemez ve Kur’an’ın önüne kesinlikle geçirilemez. Müslümanlar herhangi bir konuda ihtilafa düştükleri zaman Kur’an’ın emri olarak onu Allaha ve resulüne götürmeleri, Kur’an ve Muhammed (as)ın Kur’an’la örtüşen sözlerine itibar etmeleri gerekmektedir.

Ortak bir ölçüde birleşen Müslümanlar artık bundan sonra herhangi bir konuda Kur’an ayetine mutabık olmayan bilgiyi adı "hadisi şerif" olsa dahi "bu sahih bir söz değildir" diyerek ellerinin tersiyle itecekler ve Kur’an’a teslim olacaklardır ve netice itibari ile , "ayet var diyorsun ama hadis var kardeşim" veya "sen falan âlimden daha mı iyi bileceksin" türünden itirazlarda bulunmayacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder