Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ kîle lekum tefessehû fîl mecâlisi fefsehû
yefsehıllâhu lekum, ve izâ kîlenşuzû fenşuzû yerfeillahullezîne âmenû
minkum vellezîne ûtûl ilme derecât(derecâtin), vallâhu bi mâ ta’melûne
habîr(habîrun).
Mücadele s. 11. ayetinde Rabbimiz bizlere mealen" Ey o bütün iyman edenler! Sizlere meclislerde genişleyin denildiği vakıt
genişleyiverin Allah da size genişlik versin, kalkın denildiği zaman da
kalkıverin ki Allah iyman edenlerinizi yükseltsin, ılim verilenleri ise derecat
ile, ve Allah her ne yaparsanız haberdardır" buyurmaktadır.
Bu ayet ile ile ilgili olarak tefsirlere bakıldığında, sadece gelen birisine yer açın şeklinde bir emir olarak algılanmış ve bu anlama uygun birde nuzül sebebi konularak, ayet tarihsel bir okuma ile anlaşılmaya çalışılmıştır. Halbuki ayetin anlamı bile bizlere daha geniş düşünmeyi teşvik ederken ayetin anlamı oldukça daraltılmış ve uygulama sahasından çıkmış bir ayet durumuna düşürülmüştür.
Ayetteki, "yer açın" veya "genişleyin" şeklinde meallendirilen "fesehu" kelimesinin anlamı üzerinde durarak bu ayetin bizlere ne gibi bir mesajı olabileceği üzerinde kısaca durmak istiyoruz.
Elfesihu= geniş mekan
Ettefessühu= genişlemek,geniş,ferah veya engin olmak ya da bir duruma gelmek.
Hüve fi füshetin min heze elmr= filan kimse şu meselede geniş bir hareket alanına sahiptir.
Ayet içinde geçen "tefessehu" kelimesini sadece "sizler oturmakta iken gelen birine yer açın" şeklindeki verilen anlam kelimeyi daraltarak ayetin sanki adabı muaşeret kuralı dahilinde bir emir verdiği izlenimi uyandırmaktadır.
"Meclislerde genişleyin" emrini , müminlerin kendi aralarındaki sorunlar ile ilgili olarak yapmış oldukları oturumlarda birbirleri ile yaptıkları istişareyi geniş alana yayarak düşünce beyanını sadece belirli kişilere has kılmamak, herkese fikrini ortaya koyma imkanı tanımak gibi anlamlar etrafında ayetin çerçevesini genişletmek mümkündür. Yani müminler kendi aralarında herhangi bir konuda düşünürlerken düşünen insanları kısıtlamayacak aksine daha fazla düşünen insan olması hususunda fikir birliği sağlayacaklar. Bunun tersine olarak , sadece belirli kişilerin konuşma hakkı olduğu ötekilerin sadece kafa salladığı meclisler fikir zenginliğine kapılarını kapatmaya sebep olacağı nedeniyle Rabbimiz Mücadele s. 11 . ayetinde bizlere, sorunlarımıza daha doğru bir çare bulmak için gerekli olan yöntemi bildirmektedir.
Şura s. 38. ayetinde " onların işleri şura iledir" buyurması veya Al-i İmran s. 159. ayetinde , uhud yenilgisi sonrası ile ilgili inen ayetlerde "onlarla istişare et" buyurması, başkalarının fikrini alma gerekliliği konusunda mücadele s. 11. ayeti ile benzerlik arzetmektedir.
Rabbimizin yine 11. ayette'ki "kalkın denildiği zaman da
kalkıverin" mealindeki emri müminlerin geniş katılımlı bir istişare sonucu aldıkları karara herkesin uyma gerekliliği , müminlerin çoğunluk sonucu aldıkları bu kararlara muhalif olanların bile artık bu karar doğrultusunda hareket mecburiyetini beyan etmektedir.
Sonuç olarak; mücadele s. 11. ayeti , meal ve tefsirlerde nuzül sebebi çerçevesinde, adabı muaşeret kuralı olarak, gelen birine oturacak yer açın gibi bir anlama indirgenerek sonrakilere mesaj olarak, sadece gelen kişiye oturacak yer açın gibi bir anlam oluşturulmuş olup buna itiraz etmemekle birlikte daha geniş bir açıdan bakılarak ayetin, mü'minler arasındaki soruların tartışılmasında geniş bir katılım, geniş bir düşünce çerçevesi çizilmesi ve böylece daha doğru bir düşünce yakalanması amaçlı bir mesajı içerdiğini düşünmekteyiz. Bu tür yolla alınan kararlarında tüm mü'minlerin uyma zorunluluğu olduğu alınan karara muhalif olanların bile bu karar doğrultusunda hareket ederek birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri emredilmiştir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
bu ayeti okuyunca adabı muaşeret kuralı ile sınırlı olmadığını ben de düşündüm. yorumunuz güzel.bir başka yorumu şöyle olabilir.nasıl ki mal belli ellerde dolaşmayacak aynı şekilde yetki koltukları da dolaşmayacak yeni gelene yer açılacak ki Allah genişlik versin. çünkü daha ileri gitmek ancak böyle mümkün olabilir.
YanıtlaSilİlginç bir yaklaşım olmuş. Yazımına başladığım Sedid Kur'an Tefsiri'inde bu yaklaşımınıza atıfta bukunayım inşallah.
YanıtlaSilİsmail Aydın