9 Haziran 2014 Pazartesi

Yunus a.s Örneğinde Kıssaları Hayata Aktarmak

Kur'an kıssa yollu anlatım metodu ile muhataplarına vermek istediği mesajı gözlere ve kulaklara hitap ederek zihinlerde daha kalıcı bir yer tutmasını sağlamıştır, hangi birimiz yıllar önce seyrettiğimiz herhangi bir sinema veya tiyatro eserini dün seyretmiş gibi hatırlamayız?. Kur'an bizden öncekilerin geçmiş yaşantısını kıssa olarak anlatmak ile bizlerin  hisse almasını sağlamak olması gerçeği, çoğunluk tarafından doğru okunamamış ve "aya değil parmağa bakmak" veya " kıssa içinde dönüp dolaşmak metodu şeklinde okunmuş ve eskilerin masallarına dönüştürülmüştür. 

Kur'an kıssalarını 2 farklı okuma başlığı altında toplarsak, 1- geleneksel tefsir metodu içinde gördüğümüz kıssa içinde dönüp dolaşarak yaşandığı zaman ve mekana hapseden bir okuyuş , 2- bu okuyuşa tepki olarak, özellikle mucize olarak nitelenebilecek olayların yorumlarında mecaz olarak anlaşılması gerektiği şeklinde akılcı bir okuyuş şeklinde özetleyebiliriz. Her iki okuyuşun ortak noktası kıssanın mesajını anlamamak olarak ortaya çıkmakta olup problemli bir okuyuş olduğunu düşünmekteyiz. 

Bu metodlar çerçevesinde yapılmış olan okumaları eleştirmekten ziyade teklif ettiğimiz metodu anlatarak, bu  metod içinde yaptığımız okuma örneklerini paylaşmak istiyoruz. Teklif ettiğimiz metod kısaca şöyledir; kıssaları yaşanmışlığı içindeki anlatımları gerçek olarak anlayıp bu gerçekliğin bizlere verdiği mesaj ne olabilir? sorusunun cevabını aramak şeklinde özetleyebiliriz. Bu yazımızda Yunus as kıssası üzerinde durarak o kıssa üzerinden bizlere verilmek istenen mesaj nedir? sorusunun cevabını aramaya çalışacağız. 

 Önce Yunus as kıssasını kısaca hatırlayalım; Yunus as ı Allah cc kavmine elçi olarak seçmiş ve onları tevhide davet etmesi için görevlendirmiştir, ancak kavminin inadı karşısında bir gemiye binerek kavmini terketmiş ve gemiden denize atılarak balık tarafından yutulmuş ve balığın karnında ettiği dua ile kurtarılmış, yeniden kavmine dönmüş ve o kavmi ona iman ederek helak olmaktan kurtulmuştur.

Yunus as ın kıssasını kur'anda bu şekilde anlatıldığını görmekteyiz, geleneksel okuma onu yutan balığın cinsini tartışmış , modernist okuma böyle bir olayın aklen olmasının mümkün olmadığı olayın mecaz olduğu yönündeki yorumlar ile kıssayı okumaya çalışmıştır. Olayın mecaz olup olmadığını tartışmaktan ziyade , olayı hakiki olarak anlayıp bu hakikat üzerinden bizler nasıl bir mesaj çıkarabiliriz sorusunu cevaplamaya çalışalım. 

Yunus as kavmini terketmesi öncelikle tebliğ görevi ile ilgili olarak okunmalı ve öncelikle Muhammed as a bu terkediş örneği verilerek "onun gibi olma" emri verilmekte, bu emir bizler için de geçerlidir. Müslümanlar dan olmak iddiasında olmanın  gereklerinden birisi de Allah cc nin vahyini hayata aktarmak ve o vahyi başkalarına tebliğ etmektir, bu tebliğ sürecinde önümüze her türlü engelin çıkacağını bize örnekleri verilen elçilerin kıssalarında da görmekteyiz. Yunus as dışındaki elçiler bu süreç te sonuna kadar mücadele etmişler ve önlerine çıkan engelleri vahyin onlara çizdiği yol içinde göğüs germişlerdir. 

Yunus as kavmini terkederek yaptığı hatayı ancak denize atıldığı zaman anlamış ve bu hatasından dönerek tevbe etmiş ve tevbesi kabul edilerek görev yerine yeniden dönmüştür. Kavmini terkettikten sonra onun başına gelenleri kendimiz ile bir paralellik kurarak okumak bizlerin de bir anlık hata sonucu böyle bir duruma düştüğümüzde karşılaşacağımız sonuç noktasında Yunus as kıssasından örneklik çıkarmak durumundayız.

Hata yapmak insana has bir özellik olup , hatasını anlayıp geri dönüp tevbe etmek Allah cc nin insana açmış olduğu bir kapıdır. İnsan ne kadar ağır bir günah işlemiş olursa olsun kendisinin bu günahının Allah cc tarafından affedileceğini umarak ondan, yaptığı günahın affedilmesini isteyebilir. Allah cc nin affedici olduğuna dair bir çok ayet bunun gerçekliğini anlatmasının yanısıra Yunus as örneğinde bu affediciliğinin gerçek hayat içinde yansıması bizlere gösterilmektedir. 

Yunus as ın balığın karnında olduğu zaman kur'anda "zulumat" (karanlık) kelimesi ile ifade edilmektedir. Bu kelime den hareket ederek balığın karnında olmasını ve bu zulumattan kurtulmasının bizim için ne ifade edebileceğini anlamak kolaylaşır.

 [021.087]  Zünnun'u (Yunus'u) da. Hani öfkelenerek gitmişti de Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken karanlıklar(zulumati) içinde: «Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim, ben gerçekten zalimlerden oldum diye.» seslendi.

Enbiya s. 87. ayetinde balığın karnındaki halinin anlatıldığı "zulumat içinde" olmasının ne olduğunu bu kelimenin ifade ettiği anlamı kur'an genelinde okuyarak anlayabiliriz. Zulumat (karanlık) kelimesi nur (aydınlık) kelimesinin zıddı olup, bu kelime kur'anda hakiki ve mecaz anlam şeklinde kullanılmaktadır. Hakiki anlamını nuzül öncesi arapların kullandığı dil anlamında "gecenin karanlığı içinde etrafını görememek" şeklinde olup , kur'an nazil olmaya başlayınca bu kelimenin anlamı genişlemiş , "vahyi kabul etmeyerek ışıktan yani nur dan mahrum kalmak"  şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Allah cc zulumat içinde kalan kullarına her zaman tevbe kapısını açmış ve onları bağışlayacağını vaad etmiştir. Yunus as ın balığın karnında olmasının gerçek  mekan olarak birleştirecek olursak , sesini duyurabilecek ve yardıma koşabilecek kimsenin olmadığı bir mekan olarak denizin metrelerce altında ve bir balığın karnında olan Yunus as ,sesini sadece alemlerin rabbi olan Allah cc nin duyabileceğini bildiği için ona tevbe etmiş ve bu ses denizin metrelerce altından bir balığın karnının içinden başka kimsenin duymasının imkanı olmayan bir yerden çıkmış ve "beni çağırdığınızda size icabet ederim" diye buyuran tarafından duyulmuş ve zulumat içinden (balığın karnından) kurtarılmıştır. 

Bu kurtarma sadece Yunus as a has bir  olmayıp kıyamete kadar hata ve isyan içine düşüp rabbine dua eden her insan için vaad edilmiş bir durumdur. Her insan bir şekilde hata edip Yunus as ın içinde düştüğü durum gibi çok sıkıntılı bi duruma düşebilir. İnsan düştüğü durum hali itibari ile "bundan daha beter bir duruma düşemem" dediği bir anda çağırınca duyurabileceği ve günahlarını bağışlayacağını bildiği , bu çağrıya icabet edecek olan bir varlığın olduğunu bilmesi bu kıssanın bizlere anlatılma amacı olduğunu anlayabiliriz.

Allah cc nin dışında kulluk edilen putların , çağıranın sesini duyamayacaklarının bir çok ayette vurgulanması , kullarının çağrısını duyan ve ona icabet edecek olanın sadece Allah cc olduğunun gerçek hayata yansımış bir anlatımı olan Yunus as ın balığın karnında olması ve oradan kurtarılmasını mecazi olarak okumanın şöyle bir yanlışı olduğunu hatırlatmak isteriz. Allah cc bizlere  , kendisinin her an kullarını işittiğini her ne durumda olurlarsa olsunlar onlara yardım edeceğini vaad etmiş olup tevbeleri kabul eden ve kullarını kurtuluşa çıkaranın kendisi olduğunu beyan etmektedir. Yunus as kıssası bu durumdan kurtarmanın gerçek bir örneğini vermiş olup mecazidir denildiği zaman gerçek olmadığı gibi bir iddia ortaya atılmış olup kıssanın bizlere anlatılış amacına uygun bir düşünce değildir. 

Aynı kıssanın saffat suresinde anlatılan ayetlerinin 142. ve 144. ayetler  içinde şöyle buyurulmaktadır. 

037.142-144 O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi. Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi.Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.

Bu ayetleri eğer yüzeysel bir okuma yaparsak şöyle bir soru kaçınılmazdır. Yunus as tesbih edenlerden olmasaydı balığın karnında diriliş gününe kadar nasıl kalır, balık diriliş gününe kadar hiç ölmeyecekmi ki böyle söylenmektedir , bunu nasıl anlamak gerekmektedir?. Bu anlatımı şöyle anlamak mümkündür; Yunus as eğer hatasını anlayıp tevbe etmeseydi bu günahından asla kurtulamayacak enbiya s. 87. ayet te gördüğümüz zulumat içinde kalmış olacak ve yeniden diriliş günü bu günahının cezasını çekmek üzere hesab günü Allah cc nin karşısına çıkacaktır.

Sonuç olarak; bizlere yaşanmış olaylar üzerinden Allah cc nin vaadinin, kulu  hangi şartlar altında olursa olsun  gerçekleşeceğini Yunus as kısssası örneğinde anlatan rabbimiz , bizlerinde hangi şartlar altında olursak olalım, elçisi Yunus as gibi çağrımıza icabet edeceğini beyan etmekte olup balığın karnında olmak durumu ile herhangi bir insanın çok zor şartlar altında olmasını bir paralellik içinde anlarsak balığın karnında bir insan nasıl yaşar gibi bir soru ile kıssanın asıl amacından sapmadan gerekli hisseyi almış oluruz. Kıssaların bizim hayatımıza yansıması nasıl olabilir? şeklinde sorunun cevabını Yunus as örneğinde böyle vermeye gayret ettik, diğer elçilerin örnekliğini bu çerçevede okuma merkezli diğer yazılamızı da bundan sonra elimizden geldiğince yayınlamaya devam edeceğiz.

                               EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

1 yorum: