Şeklinde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şeklinde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2017 Çarşamba

Nisa s. 66. Ayetindeki "Uktülu Enfüseküm" Emrinin, "Kendinizi Öldürün" Şeklinde Yapılan Çevirileri Üzerine

Kur'an meallerinde bazı kelime veya deyimlerin maksada uygun bir şekilde çevrilmesi yerine, orjinal metne uygun olarak çevrilmiş olması, kullandığımız dil ile bazı çelişkiler arz etmektedir. Buna örnek olarak Nisa s. 66. ayetinde geçen Uktülu enfüseküm emrini verebiliriz. Bu emir bazı meallerde, Kendinizi öldürün şeklinde çevrilmekte, ve böyle bir emrin karşılığı bizim kullandığımız Türkçe de İntihar edin şeklinde bir anlama gelmektedir.  

Hiç bir çevirmenin bu emrin karşılığının intihar etmek olduğunu iddia ettiğini söylememekle birlikte, böyle bir çevirinin, kullandığımız dilde böyle bir karşılığının olması, bazı meal okuyucularında, özellikle yeni yeni meal okumaya başlayanlarda kafa karışıklığına yol açabilmesi açısından uygun bir çeviri olmadığını söyleyebiliriz.



وَلَوْ أَنَّا كَتَبْنَا عَلَيْهِمْ أَنِ اقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ أَوِ اخْرُجُواْ مِن دِيَارِكُم مَّا فَعَلُوهُ إِلاَّ قَلِيلٌ مِّنْهُمْ وَلَوْ أَنَّهُمْ فَعَلُواْ مَا يُوعَظُونَ بِهِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ وَأَشَدَّ تَثْبِيتًا

Bu ayetin yapılan bazı çevirileri şu şekildedir;

Ali Bulaç:
Eğer gerçekten biz, onlara: "Kendinizi öldürün ya da yurtlarınızdan çıkın" diye yazmış olsaydık, onlardan az bir bölümü dışında, bunu yapmazlardı. Onlar, kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, bu şüphesiz onlar için hayırlı ve daha sağlam olurdu.

Süleyman Ateş :
Eğer onlara: "Kendinizi öldürün, ya da yurtlarınızdan çıkın!" diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Ama kendilerine öğütleneni yapsalardı, elbette kendileri için daha iyi ve daha sağlam olurdu.

Örnek olarak verdiğimiz meallerde, Uktülu enfüseküm emrinin, Kendinizi öldürün şeklinde çevrildiği görülmekte, böyle bir emrin bizim dilimizdeki karşılığı ise, İntihar edin anlamına gelmektedir. Böyle bir çevirinin bazı istifhamlara sebep olması bakımından uygun olduğunu söylemek maalesef zordur. Uygun olan çevirinin, emrin maksadına uygun bir çeviri olabileceğini söyleyebiliriz.

Ayet, Nisa s. 60. ayetinden gelen bir bağlama sahip olup, Müslümanlar içine sızmış olan münafıklar ile ilgilidir. Allah (c.c), onların üzerine kendilerine zor gelecek olan bazı emirleri farz kılacak olsaydı, bu emrini pek çoklarının kabul etmeyeceğini, pek azının kabul edeceğini bildirmektedir.

Bu emrin savaşmak emri ile ilgili olduğunu dikkate aldığımızda Uktülü enfüseküm emrinin, savaşmak sureti ile canları feda etmek ile alakalı olduğu anlaşılacaktır. Durum böyle olunca ilgili emrin de bu emri çağrıştıran ifadelerle çevrilmesi gerekecektir. 

Ali Fikri Yavuz:
Eğer biz o münafıklara: “- Nefislerinizi cihad için öldürün, yahut yurdlarınızdan çıkın” diye bir farziyyet yükleseydik, içlerinizden pek azı müstesna, onu yapmazlardı. Onlar kendilerine öğüt verilen şeyleri yerine getirseydiler elbette bu, haklarında çok hayırlı ve imanlarını kökleştirme bakımından sağlam bir hareket olurdu.


Bayraktar Bayraklı :
Fakat biz onlara, “hayatlarınızı feda ediniz” yahut “yurtlarınızı terkediniz” diye emretmiş olsaydık, çok azı hariç, bunu yapmazlardı. Oysa tavsiye edilen şeyi yapmış olsalardı, bu, kesinlikle onların yararına olurdu ve onları daha güçlü kılardı.

Muhammed Esed:
Fakat biz onlara "Hayatlarınızı feda edin!" yahut "Yurtlarınızı terk edin!" diye emretmiş olsaydık, çok azı bunu yapardı. Oysa, tavsiye edilen şeyi yapmış olsalardı, bu, kesinlikle onların yararına olurdu ve onları (imanlarında) daha güçlü kılardı,

Yukarıda verdiğimiz çeviri örneklerinde, ayet içinde geçen Uktülu enfüseküm emrinin, savaşmak emri ile alakası kurularak anlam verildiği görülmekte, bu doğrultuda yapılan meallerin, daha isabetli olduğunu söyleyebiliriz.

                                           EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

7 Kasım 2017 Salı

Nisa s. 29. Ayetindeki "Ve la Taktülu Enfüseküm" Emrinin, "İntihar Etmeyiniz" Şeklinde Yapılan Çevirileri Üzerine

Kur'an'ın bir başka dile çevirisinde veya bazı ayetlerinin yorumlanmasında, ilgili ayetin bağlam ve bütünlük gözetilmeden çeviri veya yorumunun yapılmasından dolayı, ortaya bazı anlama sorunlarının çıktığı malumdur. Yazımızda Nisa s. 29. ayeti içinde geçen bir cümlenin, yapılan çeviri ve yorumlarında bağlam ve bütünlük gözetilmemesi ortaya çıkan bir soruna dikkat çekmeye çalışacağız.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلَّا أَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ ۚ وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا
Yazımıza konu edeceğimiz, Nisa s. 29. ayeti içinde geçen وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ cümlesinin bazı meallerde, Kendinizi öldürmeyiniz veya İntihar etmeyiniz şeklinde çevrilmiş olduğu, veya bazı tefsirlerde bu cümlenin intiharı yasakladığı konusunda görüşlere rastlanılmaktadır. Cümle içindeki Enfüseküm kelimesinin çevirisinin, Kendinizi veya Birbirinizi şeklinde her iki anlama da gelebileceği, fakat bu iki anlamdan hangisinin tercih edilebileceği meselesinde, kelimenin geçtiği ayetin bağlam ve bütünlüğüne dikkat edilmesi gereği önem kazanmaktadır.

Şimdi konuyu daha kolay anlayabilmek için وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ cümlesinin, İntihar etmeyiniz olarak çevrildiği bir meali ele alalım.

 (Nisa s. 29) Ey imân etmiş olanlar! Mallarınızı aranızda bâtıl yere yemeyiniz. Meğer ki karşılıklı rızayla yapıları bir ticaret olsun. Ve kendinizi de öldürmeyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sizlere rahîmdir.

Bu ayetteki وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ cümlesinin intihar etmenin yasak olduğuna dair bir anlam dahilinde çevirmenin isabetli olup olmadığını, bir sonraki 30. ayetten anlamak mümkündür.

(Nisa s. 30) Kim, zulüm ve düşmanlıkla bunu yaparsa; yakında onu cehenneme sokacağız. Bu Allah'a kolaydır.
Nisa s. 30. ayetindeki, "Kim, zulüm ve düşmanlıkla bunu yaparsa" cümlesi, 29. ayetteki وَلَا تَقْتُلُواأَنْفُسَكُمْ cümlesine bağlanmakta, ilgili cümleyi Kendinizi öldürmeyin olarak bir çeviri tercihi yaptığımızda "Kim,zulüm ve düşmanlık ile kendisini öldürürse" anlamına gelmektedir. Böyle bir ifade, kendini öldürmenin veya intihar etmenin haklı bir gerekçeye dayanabileceği, yani zulüm ve düşmanlık harici bir durumda intihar etmenin meşru bir gerekçe olabileceği gibi anlam taşımaktadır. İnsanın kendisini öldürmesinin hiç bir surette haklı bir gerekçesi olamayacağına göre, 29. ayetteki Enfüseküm kelimesine Kendinizi anlamı değil, Birbirinizi anlamının verilmesi daha uygun olacaktır.

Şimdi Nisa s. 29. ayetindeki وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ cümlesine, Birbirinizi öldürmeyin şeklinde bir anlam üzerinden konumuza devam edelim.

 (Nisa s. 29) Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka haksız 'nedenler ve yollarla (batılca) ' yemeyin. Ve birbirinizi de öldürmeyin. Şüphesiz, Allah, sizi çok esirgeyendir.

(Nisa s. 30) Kim, zulüm ve düşmanlıkla bunu yaparsa; yakında onu cehenneme sokacağız. Bu Allah'a kolaydır.

29. ayetteki وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ cümlesinin, Birbirinizi de öldürmeyin şeklinde çevrilmesinden sonra, bu cümleyi 30. ayet ile bağladığımızda, ortaya "Kim zulüm ve düşmanlık ile birbirini öldürürse" şeklinde bir anlam ortaya çıkacaktır. Yani Allah (c.c), iman edenlerin zulüm ve düşmanlık ile birbirini öldürmelerini yasaklamaktadır.

Bu sefer de, bir müminin diğer bir mümini öldürmesinin haklı bir gerekçesi olabileceği sorunu ortaya çıkacak, ve böyle bir durumun haklı bir gerekçesinin ne olabileceği sorusunun cevabı aranacaktır. Bu sorunun cevabı için Hucurat s. 9. ayetine gitmemiz gerekecektir.

(Hucurat s. 9) Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.

Hucurat s. 9. ayetinde, Mümin olarak vasıflandırılmış olan iki topluluğun aralarındaki savaşından bahsedilmektedir. Ayet, birbirleri ile savaşan iki mümin gurubun  aralarının düzeltilmesini, iki mümin gurubun arasında barış sağlandıktan sonra, bir mümin gurup diğer mümin guruba saldırmak sureti ile barışı bozacak olursa, saldırgan olan mümin taraf ile savaşılarak, saldırgan gurubun  yeniden barışa dönmesi emredilmektedir. 

Böyle bir durumda ise, mümin bir gurubun diğer mümin bir gurubu öldürmesi söz konusu olmaktadır. Barışı bozan mümin taraf ile savaşılması gerektiği bizlere, bir müminin diğer bir mümini öldürmesinin meşru bir sebep dahilinde olabileceğini de göstermektedir. 

Sonuç olarak; Nisa s. 29. ayetinde geçen أَنْفُسَكُمْ kelimesinin, Kendinizi veya Birbirinizi şeklinde her iki anlama da gelebileceği, bu iki anlamdan hangisinin daha uygun olacağı, ayetin bağlam ve bütünlüğünden anlaşılabilecektir. Bu kelimenin, Kendinizi şeklinde çevrilmesinin bağlam ve bütünlüğe uymadığı, Birbirinizi şeklinde çevrilmesinin bağlam ve bütünlüğe daha uygun olacağı görülmektedir.

Bu çalışmayı yapma amacımız, farklı şekilde çevrilmeye müsait olan bir kelimenin, hangi çevirisinin daha uygun olacağının, ayet ve Kur'an bütünlüğü dikkate alınarak bulunabileceğini göstermeye çalışmaktır. Bir kelimenin uygun olmayan bir anlamının çeviriye dahil edilmesi, bir takım sorular ve müşkülat çıkarması açısından sakıncaları olduğu bilinmelidir.

                                            EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.