129. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
129. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2016 Perşembe

Tevbe s. 128 ve 129. Ayetlerinin Sahte Olduğuna Dair Getirilen Bir Hüccetin Değerlendirilmesi

1974 yılında Amerika'da Reşat Halife adında bir kişi tarafından ortaya atılan ve kısaca "19 Mucizesi" olarak bilinen , Kur'an'ın 19 sayısının katları ile korunmuş olduğu teorisine göre , Tevbe suresinin 128. ve 129. Ayetleri, bu sayı ile oluşturulmuş korunma şifresine uymadığı için "Sahte Ayetler" olarak değerlendirilerek , Kur'an'dan olmadığı kararına varılmıştır.

[009.128] Andolsun ki; size kendinizden bir resul gelmiştir. Sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelir. Sizin üzerinize düşkündür, mü'minlere RAUF ve RAHİM' dir.
[009.129]  Eğer yüz çevirirlerse; de ki: Allah, bana yeter. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve O, büyük Arş'ın Rabbıdır.

Bu ayetlerin sahte olduğuna dair ortaya konan bir kaç delilden bir tanesi de, 128. ayette ki "Rauf" ve "Rahim" kelimelerinin , Allah c.c nin isimlerinden olduğu gerekçesi ile , ayette bu kelimelerin Muhammed a.s için kullanılmış olmasıdır. Yani Rauf ve Rahim kelimeleri, Allah c.c den başkası için kullanılamaz , eğer kullanılmış ise o ayet SAHTE AYETtir.

Yazımızın çerçevesi sadece Tevbe s. 128. ve 129 ayetlerinin sahte olduğuna dair getirilen bu delili değerlendirmek ile sınırlı olacaktır.

İddiamız şu dur ; Eğer Allah c.c den başkası için kullanılması yanlış olan bir kelime , içinde geçtiği ayetin  "Sahte Ayet" olarak damga yemesini gerektiriyor ise , Kur'an'da Tevbe s. 128. ayetinde olduğu gibi ,  Esma ya dahil olan bazı isimler, başka surelerde de geçmekte ve bu isimler, Allah c.c dışındaki kimseler için kullanılarak ,"Sahte Ayet" damgasını yemeyi hak etmektedir. 

Sahte Ayet !! olma ihtimali olan ayetler aşağıdadır. 

[020.068]  Korkma; muhakkak sen daha üstünsün (El - A'LA), dedik.

El- A'la bilindiği üzere Allah c.c nin esmasına dahil olan isimler olup Taha s. 68. ayetinde Musa a.s için kullanılmaktadır . Aynı isim , A'la s. 1. ayet ve Leyl s. 20. ayetinde Allah c.c nin ismi olarak kullanılmaktadır.

[012.043]  Bir gün Hükümdar (EL-MELİKÜ) dedi ki: «Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsanız benim bu rüyamın tabirini bana bildirin.»
[012.050]  Hükümdar(EL-MELİKÜ) dedi ki: «Onu bana getirin.» Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) «Efendine (Rabbine) dön de ona soruver: «Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir.»
[012.054]  Hükümdar: (EL-MELİKÜ)«Onu bana getirin, yanıma alayım» dedi. Onunla konuşunca: «Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır.» dedi.
[012.072]  «Hükümdarın(ELMELİKİ) su kabını kaybettik, onu getirene bir deve yükü mükafat verilecek, buna ben kefil oluyorum» dediler.
[012.076]  Bunun üzerine kardeşinin kablarından evvel onlarınkini aramaya başladı. Sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz, Yusuf için böyle bir tedbir kullandık. Yoksa o hükümdarın(EL-MELİKİ) dinine göre; kardeşini tutabilecek değildi. Meğer ki Allah dileye. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir bilen vardır.

El-Melik, bilindiği üzere Allah c.c nin esmasına dahil olan isimlerden olup, bu ayetlerde Allah c.c için değil ,insan için kullanılmaktadır. El-Melik ismi aynı şekilde, başka ayetlerde Allah c.c için kullanılmaktadır. (20.114 - 23.116 - 59.23 - 62.1 - 114.2)

[012.030]  Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı(EL- AZİZİ), delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusuf'un sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
[012.051]  kadınlara dedi ki: «Mühim haliniz ne idi. O vakit ki, Yusuf'un nefsinden muradını almak istemiş idiniz?» Dediler ki: «Hâşâlillâh! Biz O'nun aleyhinde bir fenalık bilmiş değiliz.» Azîz'in karısı da (EL-AZİZİdedi ki: «Şimdi hak tebeyyün etti. O'nun nefsinden ben murad almak istemiştim ve şüphe yok ki, o elbette sâdıklardandır.»
[012.078]  Dediler ki: Ey aziz! (EL-AZİZİGerçekten onun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizim birimizi alıkoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.
[012.088]  Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! (EL-AZİZÜ) Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır.

El-Aziz'de , Allah c.c nin esmasına dahil olan isimlerden olup , bu ayetlerde Allah c.c için değil , insan için kullanılmıştır. Bu isim başka ayetlerde Allah c.c için kullanılmaktadır. (Bakara s. 129-209-220-228-240-260 gibi daha onlarca ayette Allah c.c nin ismi olarak kullanılmaktadır)

[012.055]  Dedi ki: «Beni ülke hazineleri üzerine memur et, çünkü ben iyi korur,(HAFİZUN) iyi bilirim! (ALİMUN)»

Yusuf s. 55. ayetinde geçen "Hafizun" kelimesi burada insan için kullanılmış olmasına karşın aynı kelime Hud s. 57 , Sebe s. 21 , Şura s. 6. ayetlerinde Allah c.c için kullanılmıştır. 

[012.093]  «Şu gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne sürün. Görücü bir hale gelir (BASİRAN). Ve bütün ailenizle beraber bana geliniz.»
[012.096]  Müjdeci gelip de onu  onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (BASİRAN) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: «Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?»

[020.125]  O zaman: «Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören (BASİRAN)bir kimseydim» der.

Yusuf s. 93 ve 96. , Taha s. 125. ayetlerinde kullanılan "Basiran" kelimesi bir insan için kullanılmasına karşın , başka ayetlerde Allah c.c için kullanılmaktadır. (4.58 . 134 / 17. 17-30 -96 / 20.35 / 25.20/ 33.9/ 35.45/ 48.24 / 84.15 )

[076.002]  Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten (SEMİAN ve gören (BASİRAN) yaptık.

İnsan s. 2. ayetinde kullanılan "Semian" ve "Basiran" kelimeleri Allah c.c için değil insan için kullanılmıştır. Basiran kelimesinin Allah c.c kullanıldığı diğer ayetleri yukarıda vermiştik. "Semian" kelimesinin Allah c.c için kullanıldığı ayetler şunlardır (4.58 - 134 -148)

[044.049]  Tad bakalım; hani güçlü olan (El- Aziz), kerim(El-Kerim) olan yalnız sendin?

Duhan s. 49. geçen esmaya dahil olan iki isim , bu ayette yine insan için için kullanılmaktadır. (82.6)

Yukarıda verdiğimiz ayetler , Tevbe s. 128. ayetinin içinde Allah c.c ye ait olan "Rauf" ve "Rahim" geçtiği için sahte ayet olarak damga yemesine gerekçe olarak gösterilen, Allah c.c ye ait olan ve sadece onun için kullanılması gerektiği düşünülen, diğer Esma-ül Hüsna'ya dahil olan isimlerin Allah c.c için değil , insan için kullanıldığı ayetlerdir.  Eğer bir ayetin sahte ve Kur'an'a sonradan ilave edildiğinin delili Allah c.c ye ait olması gereken bir ismin , insan için kullanılmış olması ise, yukarıda verilen ayetlerin de Kur'an'a sonradan ilave edilmiş olması acaba mümkün müdür ?. 

Sorduğumuz soruya büyük ihtimalle herkes hatta 19 taraftarları bile, "Hayır" cevabı vereceklerdir. Öyleyse bir ayetin sahte olarak damga yemesine, böyle bir delilin getirilmiş olması yanlıştır . Bu konuda yapılan hata, Allah c.c nin "Esma-ül Hüsna" olarak bildiğimiz isimlerin teşbih (benzetme) içermiş olduğunun bilinmemesidir. Allah c.c nin bu isimlerle kendisini bize tanıtmış olması , bu isimlerin onun dışında kimse için kullanılmasının yanlış olduğu anlamına gelmez. Eğer yanlış olsaydı, bu kelimeler Kur'an içinde Allah c.c dışında bazı kimseler için kullanılmazdı. 

Kur'an ile ilgili olarak bilinmesi önem arz eden bir nokta , Allah c.c ile ilgili bilgilerin benzetme yolu ile anlatılmasıdır. Bu bilgiye sahip olmayan birisinin hataya düşerek , Allah c.c nin kendisini bizlere tanıttığı isimleri sadece ona has olması gerektiğini zannederek , başkası için kullanılmasından dolayı , hatalı düşüncelere düşebilir.

Ayrıca Kur'an ayetlerinin "Bağlam" veya "Siyak-Sibak" dediğimiz konu ile alakalı öncesi ve sonrası ayetleri bulunmaktadır. Siyak ve sibak, ayetlerin anlaşılmasında önemli bir etkendir. Tevbe s. 128 ve 129 ayetleri böyle bir bağlama sahip olan ayetlerdendir. 

[009.124]  Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: «Bu sizin hanginizin imanını artırdı?» İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler.
[009.125]  Kalblerinde hastalık olanların ise pisliklerine pislik katmıştır; onlar kafir olarak ölmüşlerdir.
[009.126]  Onlar, yılda bir iki defa belaya uğratılıp imtihana çekildiklerini görmüyorlar mı? Böyleyken yine tevbe etmiyorlar, ibret de almıyorlar.
[009.127]  Bir sure inince, «Sizi bir kimse görüyor mu?» diye birbirlerine bakarlar, sonra dönüp giderler. Anlamaz bir güruh olmalarına karşılık Allah onların kalblerini imandan döndürmüştür.
[009.128]  Andolsun ki; size kendinizden bir resul gelmiştir. Sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelir. Sizin üzerinize düşkündür, mü'minlere rauf ve rahim' dir.
[009.129]  Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: «Bana Allah yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur.»

Tevbe s. 128-129. ayetleri bir bütünlük içinde okunduğunda,bu ayetlerin 124. ayetten başlayan bir bağlamı bulunmaktadır. Bu bağlamı dikkate almayarak sadece son iki ayetinin sonradan ilave edildiği düşüncesi tutarlı değildir. Eğer ret edilmesi gerekiyor ise , 124. ayetten başlayan bağlamı ile toptan 6 ayetin hepsinin birden ret edilmesi gerekmektedir. Çünkü son iki ayetin diğer ayetler ile olan bağlamı bulunmakta ve bu bağlam gözetilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir. 

Kur'an'daki bazı kelimelerin 19 sayısı ve katları ile uyum sağladığı bir gerçektir. Ancak bu gerçeğin Kur'an'ın korunmadığına dair bir düşünce üretmiş olması , olayın bir mucize olmasından çok bir proje olmasını düşündürmektedir. Bir kimse Kur'an'ın tahrif edildiğini direk olarak iddia etmiş olsa , bu iddiası büyük bir tepki toplayarak ret edilirdi . Fakat Samirice diyebileceğimiz bir taktik yapılan bu iddia, bazı Müslümanlar tarafından dahi kabul edilerek, ateşli bir biçimde savunulmaktadır. 

Sonuç olarak : "19 Mucizesi" olarak bilinen ve Kur'an'ın bu sayının katları ile korunmuş olduğu iddiası , gerçekte korunmuşluğu ispat etmekten çok , korunMAmışlığı ispat etmeye çalışmak üzere ortaya atılmış bir proje olduğu görülmektedir. Yanlışları bir avuç doğru katarak insanlara empoze etmek , Samiri adlı kişiden miras kalan bir yol olup ,bu yol İslam dünyası içinde bazı kimseler tarafından sıkça kullanılmaktadır. 

19 culuk olarak bilinen bu düşünce , böyle bir mirasın devamı olarak kendisini göstermektedir. 
Tevbe s. 128 ve 129. ayetlerinin sonradan mushaf'a ilave edilmiş olduğu düşüncesi bu yol ile ispatlanmaya çalışılarak , Kur'an'ın tahrife uğradığı düşüncesi ortaya atılmış ve mushaf'ın tahrife uğramış olduğu düşüncesi kapısı açılarak , büyük bir fitne yayılmaya çalışılmaktadır. 
İlgili ayetlerin bağlamı 124. ayetten başlamakta , ve ilave olduğu iddia edilen ayetler bu bağlamın bir parçasıdır. 

128. ayet içinde geçen Allah c.c ye ait olan isimlerin Muhammed a.s için kullanıldığı gerekçesi ile, ilave ayet olduğuna dair bir delil olarak sunulması ise, cehalet değil ise tam bir ihanet örneğidir. 

İşin daha garibi ise , bu böğüren buzağıya sahip çıkanların , Kur'anı açıp , Esma-ül Hüsna'ya dahil olan bazı isimlerin Allah c.c dışındaki kullanımlarından dahi habersiz olarak bu iddiayı savunmuş olmalarıdır. Kur'anı açıp okudukları takdirde , bu delilin yanlış bir delil olduğunu görecekler , en azından bu ayetlerin sahte !! olduğuna dair olan delillerini bu iddia üzerinden ortaya atmaktan vaz geçeceklerdir.

                                    EN DOĞRUSUNU ALLAH C.C BİLİR.