Kur'an'ın Türkçe yapılmış çevirilerinde ortaya çıkan sorunlardan bir tanesi, metnin kast ettiği anlamın çeviriye yansıtılamaması, çeviride herhangi bir hata olmasa dahi, okuyucunun ilgili ayetin mealini okurken bir takım tereddütlere düşebilmesidir. Araf suresi 168. ayetinin yapılmış olan bazı meallerini okuyanların kafasında oluşabilecek bazı sorular, ne demek istediğimizin daha net olarak anlaşılmasını sağlayacaktır.
وَقَطَّعْنَاهُمْ فِي الْأَرْضِ أُمَمًا ۖ مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذَٰلِكَ ۖ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّئَاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Bu ayetin çevirileri genelde şu şekilde yapılmaktadır.
Ve onları yeryüzünde ümmetlere ayırdık. İçlerinde salih olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan hasenat (iyiliklerle), bazan da seyyiat (kötülükler) ile imtihana çektik. Sonunda belki dönerler diye.
Ayetin bu şekilde yapılmış çevirilerinde herhangi bir hata olduğunu iddia etmemekle birlikte, metnin kast ettiği anlam çeviriye yansıtılamamış olduğu görülmektedir şöyle ki;
Ayetin bağlamının İsrailoğulları ile ilgili olduğunu hatırlatarak, aynı surenin 160. ayetinde, "Biz, onları on iki oymağa, ümmetlere ayırdık" buyurulmuş olmasını dikkate aldığımızda, bu topluluğun 12 ayrı kabile halinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayet bu 12 topluluğun içinde الصَّالِحُونَ (salih olanlar) olarak ifade edilen bir gurubun, bir de دُونَ ذَٰلِكَ ۖ(bunun aşağısında) olarak ifade edilen bir gurubun olduğunu bildirmektedir. Yani Araf s. 168. ayetinde İsrailoğulları 1- Salih olanlar, 2- Salih olmayanlar olarak 2 gurupta toplanmaktadır.
Çevirilerin ilk cümlesinde geçen Onları kelimesi, bütün İsrailoğullarını kapsamına alırken, ayetin ikinci cümlesinde geçen Onları kelimesi ise, bütün İsrailoğullarını kapsamını almamakta, sadece salih olan gurubun dışında olan ve دُونَ ذَٰلِكَ olarak ifade edilen gurubu kapsamına almaktadır.
Tetkik etme imkanı bulduğumuz bazı meallerde, bu noktaya dikkat edilmediği dikkat çekmektedir. Ayetin çevirisinde bu noktanın dikkate alınmamasının ne gibi sakıncası olabilir? diye sorulduğunda şu cevabı verebiliriz.
Allah (c.c) İsrailoğullarını Hasenat ve Seyyiat ile imtihana çektiğini bildirmekte, onların böyle bir imtihana çekilmelerinin sebebi ise, Sonunda belki dönerler cümlesi ile ifade etmektedir. Allah (c.c) nin dönmelerini istediği şey, İsrailoğullarının yaptıkları gayrı salih olan davranışları terk ederek, salih davranışlarda bulunmalarını sağlamak olduğu malumdur.
Yukarıda Araf s. 168. ayetinin İsrailoğullarını 2 guruba ayırdığını söylemiştik. Ayetin ikinci cümlesinde geçen Onları kelimesinin sadece İsrailoğullarının 2. gurubunu, yani salih olmayanlarını kapsamına aldığına dikkat eden bir çeviri yapılmayarak, her iki gurubu da içine alabilen bir anlam dahilinde çevrildiği zaman, dikkatli bir meal okuyucusu haklı olarak, Allah (c.c) neden salih olanları da dönsünler diye imtihana çekmektedir, zaten onlar salih olan kişiler diyerek bir itirazda bulunacaktır.
Böyle bir itiraza mahal bırakılmaması için, Araf s. 168. ayetinde Sonunda belki dönerler cümlesinin, İsrailoğullarının 2. gurubunu yani salih olmayanlarını kast ettiğini gösteren bir anlam dahilinde çeviri yapılması daha uygun olacaktır.
----Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.
----Bayraktar Bayraklı: Onları yeryüzünde birçok topluluğa böldük. İçlerinden bazıları iyi kimselerdi; bazıları ise böyle değildi. İyi olmayanları, yanlışlarından belki dönerler diye, iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
----Kadri Çelik: Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. Belki (kötülüklerinden) dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
----Mustafa İslamoğlu: Ve onları gurup gurup yeryüzünün her tarafına dağıttık; onların aralarında dürüst ve erdemli kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da var. Bu sonuncuları belki kendilerine dönerler umuduyla, hem bağış ve bollukla hem sıkıntı ve darlıkla sınadık.
----Diyanet Vakfı: Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
----Muhammed Esed: Ve onları (ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler.
Yukarıda verilen örnek çeviriler, Araf s. 168. ayetinde geçen, Sonunda belki dönerler cümlesinin, İsrailoğullarının 2. gurubunu yani salih olmayanlarını kast ettiğini ifade eden çevirilerdir. Meal okuyucusunun kafasında herhangi bir itiraz belirmemesi için, bazı ayetlerde bu tür ayrıntılara dikkat edilmesi, şağlıklı bir Kur'an çevirisi için önemlidir.
Kur'an'ın Türkçeye yapılmış çevirilerinde malum olduğu üzere metne sadık kalmak, veya anlam yorum merkezli olmak şekilde ortaya çıkan iki ana damar mevcuttur. Bu her iki ana damarın artıları ve eksileri bulunmakla birlikte, bir ayetin çevirisinde izlenecek en sağlıklı yöntem, ilgili ayetin kastının okuyucuya en doğru ve sağlıklı biçimde yansıtılması olmalıdır. Parantez veya dipnot şeklinde yapılacak izahlar, bazı ayetlerin anlaşılmasını kolaylaştırması bakımından bazen gereklidir.
Araf s. 168. ayeti:
Biz onları (İsrailoğullarını) yeryüzünde (12 boy olmak üzere) topluluğa ayırdık.(12 boya ayırdığımız) bu topluluktan salih olanlar ve salih olmayanlar da vardır.(Salih olmayan topluluğu) yaptıkları davranışları terk etmelerine sebep olsun diye iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Bu noktada, Allah (c.c) nin salih olmayan bir topluluğu yaptıkları davranışları terk etmeleri için neden sadece kötülükler ile değil de, iyilikler ile imtihan ettiği de sorulabilir, bu sorunun cevabını almak için, aynı surenin 94-95-96. ayetlerine bakılabilir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.