Kur'anın "Ahsen Elkasas" (Kıssaların en güzeli) olarak beyan ettiği Yusuf kıssası içinde geçen anlatımlarda, Yusuf'un gömleğinin önemli bir yeri olduğunu görmekteyiz. Yakub (a.s) ın yüzüne bırakılması için, oğlu Yusuf tarafından elçi vasıtası ile gönderilen gömleği , Kur'anın teşbihi anlatım üslubu çerçevesinde okumaya çalıştığımızda , sadece Yusuf'un sırtındaki bir gömlek olmaktan çıkarak , vahyin insanlar üzerinde nasıl bir etki yaptığını anlatan bir mesaja dönüşmektedir.
Bu yazımızda , gömleğin Yakub (a.s) a gidişi ve onun gözlerini açması ile ilgili ayetlerde geçen bazı kelimelerin , Kur'anın diğer ayetlerinde geçen bazı kelimeler ile alakasını kurmaya çalışacak , olayın sadece Yusuf'un bir mucizesi şeklinde okunması neticesinde, tarihsel bir boyutta bırakılmasının hatalı bir okuma olduğu düşüncesinden yola çıkarak , bu olayın evrensel bir mesajı olduğu düşüncesi ile , ilgili ayetler üzerinde tefekkürde bulunmaya gayret edeceğiz.
Bilindiği üzere Yusuf, kardeşleri tarafından kuyuya atıldıktan yıllar sonra kardeşleri ile yeniden yüz yüze gelmiştir. En küçük kardeşini yanında alıkoyan Yusuf'un diğer kardeşleri babalarına giderek durumu anlatmışlar ve babaları bu habere karşı şunları söyler.
[012.083] (Babaları) dedi ki: «Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe
sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların
hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»
Yakub (a.s) bir elçidir ancak aynı zamanda bir babadır , onun Yusuf'a olan hasreti onu yıpratmış ve büyük bir üzüntüye sevk etmiştir. Onun bu durumu şu şekilde anlatılmaktadır;
[012.084] Ve onlardan yüz çevirdi ve: «Ey Yusuf'a karşı (artan
dayanılmaz) kahrım» dedi ve gözleri üzüntüsünden ağardı. Ki
yutkundukça yutkunuyordu.
Yakub (a.s) oğullarını Yusuf ve kardeşini bulmaları için geri gönderirken söylediği sözlerin içindeki "Ravh" kelimesi , Kur'anın odak kavramlarından birisidir. Ruh kelimesi ile aynı kökten türeyen bu kelime, konumuzu yakından ilgilendirmektedir.
[012.087] «Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmetinden (ravhillehi)ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden (ravhillehi)ümit
kesmez.»
"Ravh" kelimesi , Kur'anda rüzgara isim olmuş bir kelimedir. Rüzgar ise, beraberinde yağmuru getiren bir esinti olup , bu yağmurun ölü beldeyi canlandırdığını beyan eden ayetleri sadece literalliği dahilinde değil , daha geniş anlamda vahyin ölüleri canlandırmasını ifade etmesi dahilinde de okunması gerektiğini düşünmekteyiz.
[007.057] Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır.
Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir,
su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi
diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız.
[035.009] Rüzgarları gönderip de bulutları yürüten Allah'tır. Biz bulutları
ölü bir yere sürüp, onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İnsanları
diriltmek de böyledir.
Kardeşleri Yusuf'un yanına geldikten sonra arada geçen konuşmalardan sonra , Yusuf kardeşlerine şunları söyler ;
İzhebû bikamîsî hâzâ fe elquhu alâ vechi ebî ye’ti basira basîran), ve’tûnî bi ehlikum ecma’în(ecma’îne).
[012.093] Siz benim şu gömleğimi! götürün de babamın yüzüne bırakın,
gözü açılır. Ve bütün ailenizle toplanıp bana gelin!»
Yusuf (a.s) gömleğinin babasının yüzüne bırakılması ile onun görür, yani "Basir" hale gelmesinin , mesaj içerikli okunması gereken ifadeler olduğunu düşünmekteyiz. Mesaj içerikli olarak okunmadığında bu ifadeler, sadece Yusuf'un bir mucizesi olarak kalacak ve bize dair söylediği bir şey olabileceği noktasında tefekkür imkanı olmayacaktır. İlgili ayetleri okumaya devam ederek , konu bittiğinde bu kelimelerin diğer ayetlerde geçişleri ile bağ kurarak mesajı okumaya çalışacağız.
Ve lemmâ fasalatil’îru kâle ebûhum innî le ecidu riha yûsufe lev lâ en tufennidûn(tufennidûni).
[012.094] Kafile ayrılınca babaları dedi ki: Bana bunak demezseniz; Yusuf'un kokusunu buluyorum.
Yakub (a.s) ın söylediği "le ecidu riha yusufe" (Yusuf'un kokusunu buluyorum) sözünü , surenin 87. ayetinde geçen "Allah'ın ravh'ından ümit kesmeyiniz" sözü ile birlikte okuduğumuzda, Allah (c.c) den ümit kesmemenin karşılığını almış olmak açısından, daha kolay anlaşılacaktır.
Fe lemmâ en cael beşiru elkahe ale vechihi fertedde basira,
kâle e lem ekul lekum innî a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
[012.096] Müjdeci gelip, gömleği Yakub'un yüzüne bırakınca, hemen gözleri
açıldı. Bunun üzerine Yakub «Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi
biliyorum dememiş miydim?» dedi.
Ayet içinde geçen ELBEŞİR , BASİRAN kelimeleri, konumuzun anahtar kelimeleridir. Anahtar kelime olarak, daha önceki ayetlerde geçen RAVHUN kelimesini de ilave ettiğimizde, bu kelimelerin Kur'an bütünlüğünde ortak yönünü bulmaya çalışarak Yakub (a.s) ın gözünün açılmasının bize dair mesajını okumak kolaylaşacaktır.
Yusuf suresini okuduğumuz zaman , bu sure içinde Kur'an tarafından teknik veya ıstılahi anlam yüklenmiş (Rab , Resul , Dalal , Aziz , Basir, Beşir , Melik v.s gibi) bazı kelimelerin, sözlük anlamlarında kullanıldıklarını görmekteyiz. Bu kullanımlar bize o kelimelerin ıstılahi anlamlarını anlamakta kolaylık sağlamaktadırlar.
[034.028] Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci (beşiran) ve uyarıcı olarak
göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.
Kur'ana baktığımızda "Beşir" (müjdeci) kelimesinin , Allah (c.c) nin insanlar içinde seçtiği ve onun mesajını iletmekle yükümlü olan kimselere verilen isimlerden birisi olduğunu görmekteyiz.
[035.019] Kör ile gören (Basiru) eşit olmaz.
[040.058] Kör ile gören (Basiru), inanıp yararlı iş işleyenlerle kötülük yapan bir
değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz?
Kur'anda bir çok ayet, kör (ama) ile gören (basir) in eşit olmadığını beyan etmektedir. "Ama" ve "Basir" olma halinin , kafalardaki gözlerin görüp görmemesinden daha ziyade, mecazi anlamda kullanılarak , vahye karşı olan inkarcı tavrın bir sonucu olarak, insanlardaki oluşan bir durumu tasvir anlamında kullanıldığını görmekteyiz.
Ayrıca aynı sure içinde "Basiret" kelimesinin kullanılmış olması dikkat çekicidir.
[012.108] De ki: «İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet
ederim, ben ve bana uyanlar; Allah'ı tenzih ederim ve ben ortak koşanlardan
değilim.»
"Ravh" (rüzgar) kelimesinden türemiş olan "Ruh" kelimesinin , "İnsanlara hayat veren bir esinti" anlamında kullandığımızda , Allah (c.c) nin BEŞİRLERİ aracılığı ile, AMA (kör) olan insanları , BASİR (görür) hale getirmek için indirdiği vahiy olduğunu anlayabiliriz.
[042.052] İşte böylece Biz; sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitab
nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz; onu, kullarımızdan dilediğimizi hidayete
eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu
göstermektesin.
Ayetleri toparlayacak olursak ; Yusuf, seçtiği elçi (El beşir) ile , gözlerine ak düşmüş olan babasına gömleğini göndererek , o gömleğin babasının yüzüne bırakılmasının sonucunda babasının, görür (Basiran) hale geleceğini söylemektedir.
Yusuf'un gömleği, bu noktada sadece bezden yapılmış bir giysi olmaktan çıkmış , metaforik bir anlama bürünerek , VAHYin insan üzerindeki etkisini anlatmaktadır.
Yakub (a.s) ın gözlerine ak düşmüş olmasını , gözlerinin açılmaya muhtaç hale gelinmiş olması şeklinde düşündüğümüzde , Yakub (a.s) ın düştüğü durum daha geniş bir anlama bürünerek , bizlere dair mesajı olan bir anlatım haline dönüşecektir.
Herhangi bir insan, hayatının herhangi bir kesitinde , başına gelen sıkıntılı bir işten dolayı vahyin aydınlatıcılığına ihtiyaç duyabilir. Yakub (a.s) ın durumunu okuduğumuzda bunu anlayabiliriz. Yakub (a.s) elçi bir kuldur fakat , onun gözlerine ak düşmesi , beşer yönünün ağır basarak oğluna olan hasretinin yani sıkıntılı bir duruma düşmesinin sonucudur.
Yakub'un oğluna olan hasretinin neticesinde gözlerine ak düşmüş olmasının , gömleğin yüzüne bırakılması sonucunda yok olmuş olmasını genelleştirerek , "Bazı insanların içinde bulunduğu sıkıntılı durumun, vahyin ona getireceği çözüm ile son bulacağı" şeklinde okuduğumuzda , Yusuf'un gömleği yani VAHY, nasıl Yakub'un yüzüne ilka edildiğinde onun gözünü nasıl BASİR hale getirdi ise bizler, içinde bulunduğumuz bir takım sıkıntılara karşı çözümü , VAHYin bizim üzerimize bırakıldığında bulacağımız , yani vahye müracaat ettiğimizde beyan edilmiş olmasını, konumuz ile ilgili ayetleri mesaj içerikli okuduğumuzda anlayabiliriz.
Bütün bunlardan sonra "Basiret" kelimesinin , Kur'an ve vahy ile ilişkilendirildiği ayetler, anlamını daha kolay bulacaktır.
[012.108] De ki: işte benim meslekim bu, basıret üzere Allaha da' davet
ederim ben ve banan tabi' olanlar, ve Allahı tesbih ile tenzih eylerim ve ben
müşriklerden değilim.
[016.108] İşte Allah'ın kalblerini, kulaklarını ve gözlerini(ebsarihim) mühürlediği
kimseler bunlardır. Gafiller de işte bunlardır.
[024.044] Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir. Doğrusu,
görebilenler için (li ulilebsari) bunda ibretler vardır.
[032.009] Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan
üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler (vel ebsare), kalpler yaratmıştır. Ne kadar az
şükrediyorsunuz!
[038.045] Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve
Yakub'u da hatırla.
[045.023] Heva ve hevesini tanrı edinen Allah'ın bir bilgiye
dayalı olarak şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü (basarihi) perdelediği
kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hal&
anlamıyor musunuz?
[006.104] Hakıkat Rabbınızdan size bir çok basıretler geldi artık kim
gözünü açar görürse kendi lehine, kim de körlük ederse kendi aleyhinedir ve o
halde ben size karşı muhafız değilim
[007.203] Ve sen onlara bir âyet getirmediği zaman derib toplasa idin' a
dediler, de ki: ben, ancak rabbımdan bana ne vahiy olunuyorsa ona ittiba' ederim
bütün bu Kur'an rabbınızdan gelen basıretlerdir ve iyman edecek bir kavm için
bir hidayet ve rahmettir
[017.102] [E0] Alimallah dedi: pek âlâ bilirsin ki bunları o Göklerin Yerin
rabbı, sırf birer basîret olmak üzere indirdi, her halde ben de seni ya Fir'avn!
Helâk olmuş zannediyorum
[028.043] [E0] Celâlim hakkı için biz Mûsâya o kitabı kurûnı ûlâyı ihlâk
ettiğimizden sonra nâsın vicdanlarını tenvir edecek basîretler, ve bir hidayet-ü
rahmet olmak üzere verdik, gerek ki tezekkür ederler
[045.020] Bu , insanlar için basiretlerdir, kesin bilgiyle inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir
rahmettir.
Sonuç olarak ; Yusuf'un gömleğinin babasının üzerine atıldığında onun gözlerinin açılmış olmasını , sadece yaşanmışlığında bırakarak okumak yerine , bizlere dönük mesajlar olabileceği şeklinde bir düşünce çerçevesinde okumaya çalıştığımızda , karşımıza Kur'anın benzetme ,alegori veya metafor dediğimiz anlatım üslubu çıkmaktadır.
Gömlek , bu noktada sadece bezden yapılmış bir giysi değil , vahyin insanı görür hale getirmiş olmasının gerçek olduğunu bizlere anlatmaktadır. Yani hayatımızın herhangi bir kesitinde karşımza çıkan ve vahyin çözüm getirdiği bir soruna , elimizde olan vahiy ile çözüm bulmaya çalıştığımızda gözlerimiz BASİR hale gelerek , yolumuz aydınlanacaktır.
Bu çalışmadaki maksadımız , Kur'andaki bazı kavramların insan zihninde kalıcılık ve anlama kolaylığı sağlaması bakımından, kıssalarda geçen kelimeler ile ilişkisini kurmaya çalışmaktır. Kur'anı doğru anlamanın yollarından birisinin kelimelerin Kur'an bütünlüğü dahilinde ilişkisini kurarak okumak olduğunu göstermeye çalışmaktır.
"Basir" , "Beşir" , "Ruh" , "İlka" kelimeleri ve türevlerinin geçtiği ayetleri okuyarak , Yakub (a.s) ın "Basir" hale gelmesini anlamaya çalıştığımızda söylemek istediğimiz daha kolay anlaşılacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Okuduğumuz ayeti doğru anlamak için, "Ayetten ne anlamak istiyoruz?" sorusunun değil, "Ayet bize nasıl bir mesaj veriyor?" sorusunun cevabı aranmalıdır.
Getirmesi Arasında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Getirmesi Arasında etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)