1 Eylül 2011 Perşembe

Musa a.s a Verilen 9 Ayet ile On Emir Arasındaki Fark

Sayın ihsan eliaçıkla yapılan bir söyleşide kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar içinde olan isra 101. ayeti ile ilgili düşüncesini ele almak ve bu düşüncesine katılmama gerekçelerimizi ayetler ışığında ele almak istiyoruz. Sayın yazarın kur'an kıssaları ile ilgili düşüncelerine az çok vakıf olduğumuz için isra s. 101. ayeti ile ilgili düşünceside bu görüşleri doğrultusundadır. Malum olduğu vechile ihsan eliaçığın bu düşünceleri kendi ürünü olmayıp tarihi derinlikleri olan bir düşüncedir ve bu düşünceyi dillendirenlerdeki genel  anlayışa oda kendisini kaptırmış ve kendisinin kur'an meali olmasına rağmen kur'an bütünlüğünü gözetmeden  ve oluşturulan önkabulleri kur'ana onaylattırma amaçlı olduğu gözden kaçmayan tesbitlerini isra s. 101. ayeti ile ilgili sorulan bir soruya verdiği cevapta görmekteyiz. Önce sayın yazar ile yapılan röpörtajdaki soruyu ve onun verdiği cevabı görelim.  

İsra suresi 101 ayette “ve andolsun biz Musa’ya apaçık dokuz ayet verdik” diyor. Burada kastedilen on emir mi? Eğer böyleyse kadim bilgilerimiz bize dokuz değil on emir olduğunu söylüyor. Hangisi doğru dokuz mu on mu? 
Cumartesi yasağı daha sonra kaldırıldı. Bu ayet kaldırıldıktan sonra dokuz ayet kalıyor. Birde iki ifade; Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın ile Komşunun evine tamah etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin... diye belirtilen iki ayet tek bir ayette sayılabiliyor. 
Sayın yazar daha önceki bir yazısındada bu düşünceleri doğrultusunda görüşler serdetmiştir o yazısındanda  alıntı yapıp sonra bu düşünceleri hakkındaki düşüncelerimize geçelim.



 Aynı şekilde Kur’an, halkını sınıflara ayıran, zayıfları ezen, erkeklerine kurbanlık koyun muamelesi yapan, kadınlarını hayasızlığa zorlayan ve böylece ülkede “devlet terörü” estiren Firavun yönetimine, Hz. Musa aracılığı ile “dokuz ayet” iletildiğini söyler. (İsra; 17/101, Neml; 27/12).


Bu dokuz ayetin ne olduğunu Hz. Peygamber şöyle açıklamıştır;


“Saffan bin Assal’dan, o şöyle demiştir: “Bir Yahudi arkadaşına Bizi şu peygambere götür de “apaçık dokuz ayet” hakkında soralım dedi. Bunun üzerine hep beraber Hz. Peygamber (s.a.v) ’in yanına gittik. O ikisi soruyu sordular. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Bu dokuz ayet; 1- Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayın 2- Hırsızlık yapmayın 3- Zina yapmayın 4- Adam öldürmeyin 5- Sihir yapmayın 6- Faiz yemeyin 7- İftira atmayın 8- Savaşta kaçmayın 9-Cumartesi yasağına riayet edin…dir.” dedi. Bunun üzerine o iki Yahudi ayağa kalktı ve Hz. Peygamber’in ellerini ayaklarını öperek şöyle dediler; “Şahadet ederiz ki sen peygambersin. Eğer kavmimiz tarafından öldürülmekten korkmasıydık, hiç şüphesiz sana tabi olurduk.” (Razi, Kurtubi, İbn Kesir).


Öyle anlaşıyor ki bunlar aslında Firavun yönetimine yönelik çağrılardı. Çünkü Hz. Musa’dan bu “dokuz ayeti” Firavun yönetimine iletmesi istenmiştir. Firavun’un “ateşe çağıran çete elebaşları” (eimme) bunlara uymaya çağırılmıştır.


 
Öncelikle söylemek isterizki sayın yazar musa as ın kıssasındaki kronolojik sırayı karıştırmıştır. Çünkü  firavun ve kavmine verilen 9 ayet (mucize) ile firavun zulmunden kurtulup rabbi ile buluşmaya gittiğinde aldığı levhaları ( sayın yazarın 10 emir dediği) alma zamanı ve bu ayetlerin mahiyetleri farklıdır. Kur'an ayetleri ile bu konuyu biraz daha genişletelim. 


17.101- Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz âyet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, «Ey Musa! dedi, senin büyülenmiş olduğunu sanıyorum!»  

27.12- Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın. Dokuz ayet  ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır 


Neml s. 12. ayetinde musa as ın Allah cc tarafından kendisine verilen 9 ayet (mucize) ile firavun ve kavmine gönderilmesi anlatılmaktadır. "Firavun ve kavmine" denilmesi firavuna ve kendi kavmine değil "firavun ve onun kavmine" dir. Firavun ve kavmine verilen 9 ayetin kur'andaki anlatımı şöyledir. Musa as kıssasının araf s. ve şuara s. bölümlerinde firavun ile ilk karşılaşması şu şekilde anlatılır.

7.107-108- Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir ejderha oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.

 26.32 -Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, ap açık bir ejderha kesiliverdi.
 26.33- Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi.
 

Bu ayetlerde musa as a verilen 9 ayetten (mucizeden) ikisinden bahsedilmektedir. 3. ayet kıssanın araf ,taha ve şuara s. ayetlerinde anlatılmaktadır.

 7.117- Biz de Musa'ya, «Asanı koyuver» dedik, o da koydu; hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı. 

 20.69- «Sağ elindekini at da onların yaptıklarını yutsun, yaptıkları sadece sihirbaz düzenidir. Sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz.»

 26.45- Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor! 
  
Asanın sihirbazların sihirlerini yutmasının ve sihirbazların iman etmesinin ardından araf s. 133. ayetinde 5 tane daha ayet zikredilmektedir.

7.133- Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı ayetler (mucizeler) olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular.

Bu musallat kılınan ayetlere firavun kavminin tepkileride diğer ayetlerde şu şekilde anlatılmaktadır.  zuhruf s. 46.50. ayet mealleri şöyledir. 

46- Andolsun, Biz Musa'yı, Firavun'a ve onun 'önde gelen çevresine' ayetlerimizle gönderdik. O da, dedi ki: "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim."
47- Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar.
48- Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, onları azapla yakalayıverdik.
49- Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."
50- Fakat onlardan azabı çekip-giderince, bir de görürsün ki onlar andlarını bozuyorlar.
Firvun ve kavmine gönderilen 9. ayet ise denizin yarılma olayıdır ve bu olayda şuara s. 63. ayetinde bildirilmektedir. 
26.63-Bunun üzerine Musa'ya vahyettik ki: Asanı denize vur. O, hemen yarıldı ve her parçası yüce bir dağ gibi oldu.

Bakara s. ve araf suresinde musa as ın asasını taşa vurarak oradan 12 pınar fışkırdığını görüyoruz. Anck bu ayet (mucize) in firavun ve kavmi ile bağlantısı yoktur bu ayet israiloğulları ile bağlantılıdır. Yukardaki ayetlerde firavun ve kavmine gönderilen 9 ayetin (mucizenin) geçtiği ayetleri gördük.

Araf suresinde musa as ve israiloğullarının firavun zulmunden kurtarıldıktan sonra rabbi ile 40 gece sözleşip onunla buluşmaya giitiğini ve buluşmada ona levhalar (on emir) verildiğini görüyoruz. Konu ile ilgili ayet mealleri şöyledir. 


138- İsrailoğulları’nı denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar. Musa'ya dediler ki: "Ey Musa, onların ilahları (var; onlarınki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "Siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi.
139- Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir.
140- "O sizi alemlere üstün kılmışken, ben size Allah'tan başka bir İlah mı arayacağım?"
141- "Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı."
142- Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi.
143- Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca: "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah:) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.
144- (Allah:) "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol."
145- Biz ona Levhalarda herşeyden bir öğüt ve herşeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve:) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).
146- Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır. 

 Bu ayetlerden anladığımıza göre firavun ve kavmine verilen 9 ayet (mucize) ile musa as a firavun zulmunden kurtulduktan verilen levhaların (on emirin) arasında kronolojik bir zaman farkı olup sayın yazarın iddiasını yalanlamaktadır
On emir ile 9 ayet ile illaki bir bağ kurma niyetinde olan sayın yazar matemetik dehası !! sayesinde on emirden biri olduğunu iddia ettiği cumartesi çalışma yasağının sonradan kaldırıldığını iddia ederek 9 sayısına ulaşmak başarısını göstermiştir!!. Ne zaman kaldırıldığı konusunda herhangi bir bilgi vermeyen sayın yazar "önemli olan rakamları eşlemek gerisini geç " dercesine orayı es geçmiştir. Acaba israiloğullarına haram kılınan bazı helaller ne zaman kaldırılmıştır? bunun cevabınıda kur'andan bulmaktayız. 
nisa s. 160. ayetinde 

"Yahudilerin zulmü sebebiyle, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmeleri, menedildikleri halde faizi almaları ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemeleri yüzünden kendilerine (daha önce) helâl kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık; ve içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık "

 mealinde buyurulmasından, ali imran s. 50 . ayetinde isa as ın dilinden

"Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin. 

 mealinde buyurulmasından , araf s. 157. ayetinde 

"Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı bulacakları elçiye, o okuyup yazma bilmeyen peygambere uyarlar. O, onlara iyilik emreder ve onları kötülükten alıkoyar, temiz, hoş şeyleri kendileri için helal, murdar şeyleri üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yüklerini, üzerlerindeki bağları ve zincirleri indirir atar. İşte o zaman ona iman eden, ona tam saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile brlikte indirilen nuru izleyen kimseler; işte o asıl maksada ulaşan kurtulmuşlar, onlardır."
 

 mealinde buyurulmasından anlaşılmaktadırki,zulumleri sebebi ile kendilerine Allah cc tarafından ceza olarak verilen önceden helal olan bazı şeylerin onlara haram kılınmasına son verilmesi bir kısmı isa as   ile geri kalnı ise muhammed as ile helal kılınmıştır ve bu helallığa cumartesi yasağıda dahildir.


Sayın yazar bir başka yazısında bu görüşünü muhammed sav e destekletmek amacı ile rivayetleri referans gösterip bu 9 ayet ile on emiri  haşa onada karıştırtmaktadır. Halbuki kendisininde hem fikir olacağını düşündüğümüz ve hadis usulunde " metin tenkidi" dediğimiz usule göre rivayetlerin kur'anla sağlamasının yapılması ve bu sağlama neticesinde sahih veya uydurma olup olmadığının anlaşılabileceği bilinmektedir. ve bu rivayetin, yukarda verdiğimiz ayetler ışığında ele alındığı takdirde sahih olamayacağı aşikardır. 

Peki ihsan eliaçık bu hataları neden ve nasıl yapıyor? şeklinde bir soruya verilecek cevabımızda şı olacaktır. Öncelikle kur'anı, kur'andan değilde kur'an dışı düşüncelerin ışığında anlamaya çalışan kafaların bu tip hatalara düşmesi kaçınılmazdır.Çünkü önce kafada bir şablon oluşturulup kur'an kavramlarını veya kıssalarını bu şablona göre anlamaya çalışılmaktadır. Bu şablona uymayan ayetlerde haliyle ona uydurulmaya çalışılacaktır. İhsan eliaçığında yapmaya çalıştığı budur. Özellikle kur'an kıssaları konusundaki görüşlerini bu şablon ışığında anlamaya çalışan sayın yazar "ben yaptım oldu" mantığı içinde ayetleri kur'an bütünlüğü ve tarihi seyir hesabı yapmadan karıştırarak okuyucunun önüne koymaktadır.

"Kur'anı mümince anlamak" veya "kur'anı kur'andan anlamak" düsturunun gereğince kur'ani kavramları veya kıssaları kur'an verileri ışığında anlamaya bu düstüre aykırı olduğumuz anlatımların doğru bildiğimiz şekli ile anlamaya ve anlatmaya elimizden geldiğince devam edeceğiz. 

             EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder