İsa as kur'anda zikri geçen elçilerden olup onun akıbeti meselesi müslümanların en fazla ihtilaf ettiği konulardan birisi olarak gündemdeki konularımız arasında baş sırayı almaktadır. Geleneksel islam düşüncesindeki yaygın anlayış isa as ın ölmediği onun göğe çekildiği kıyamete yakın bir zamanda yeryüzüne ineceği şeklindedir. Bu düşünceye uygun bazı ayetler, üzerinde gerekli olan te'viller yapılarak olayın kur'ana onaylattırılma boyutuda bir şekilde halledilmiştir! , bir ileri safha olarak bu konu akidevi bir hale getirilmiş olup bu şekilde inanmamak "küfr" olarak tescil edilmiştir!. Subutu ve delaleti zanni bile olamayacak kadar alakasız bir konuyu itikad konusu haline getirip oluşturdukları sahte itikada inanmayanları "kafir" olarak damgalayanların hükmünü Allah cc kıyamet günü verecektir.
Bu yazımızda bu konu ile ilişkilendirilmeye çalışılan iki ayet üzerinde durarak bu ayetlerin mesajlarını anlamaya gayret edeceğiz. İsa as ile ilgili ayetlerin nuzulü ile ilgili olarak arka plan bilgisine sahip olursak bu ayetlerin mesajı daha kolay anlaşılabilecek iken ön kabullu okumalar neticesi zorlama te'villerle alakasız yorumlarda bulunulması kur'anın herkesin kendi düşüncesine uygun ayet arama kitabı olmasına sebeb olmuştur.
İsa as ilgili ayetlere baktığımız zaman bütün ayetlerin hıristiyan düşüncesindeki "Allah'ın oğlu" olduğunu iddiasını red sadedinde olup onun herkes gibi bir kul olduğu vurgulanmaktadır. Bir çok elçinin başına geldiği gibi kavmi onuda öldürmeye yeltenmiş ama bunda muvaffak olamamıştır.
Nisa . s 158. ayetinde onun "ref" edilmesi göğe çekilmesi şeklinde yorumlanmış, 159. ayetinde ise onun geri geleceği iddiasına destek olan bir ayet zannedilerek oluşturulmuş iddialara mesned olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Şimdi bu ayet ile ilgili mesajı anlamaya çalışalım.
NİSA S.158.AYETİ
doğrusu Allah onu kendine doğru ref'eyledi, Allah bir azîz, hakîm bulunuyor.
Bu ayet 156-157. ayetlerde anlatılan israiloğulları'nın onu öldürme girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması ile ilgili olarak devam eden bir ayet olup kavminin onu öldüremediğini anlatmaktadır. Ayet'te geçen " kendine ref etti" sözünden isa as ın göğe çekildiği iddia edilmesi bu düşüncenin, çelişkileri barındırması açısından yanlışları mevcuttur.
Ehli sünnet itikadı'na mensup olduğunu iddia edip, Allah cc nin mekan'dan münezzeh olduğuna inanıp (ki doğru bir düşüncedir) isa as ın göğe çekildiğine inanmak bu düşünceyi taşıyanlar açsından çelişkili olup arka planında, "Allah semadadır" söylemini savunan müşebbihe düşüncesini tasdik anlamına gelmektedir. Hem ehli sünnet inancı denilip hemde isa asın göğe çekildiğine inanmak içinde çelişkiyi barındıran bir düşüncedir. bu düşünceyi "Allah semadadır" diyen müşebbihe savunmuş olsa bir şekilde çelişki ortadan kalkar ancak müşebbihenin, "Allah semadadır" düşünceside yanlış bir düşüncedir.
"Ref" kelimesi kur'anda hem hakiki hemde mecazi anlamda kullanılan bir kelimedir, bu kelimeyi hakiki anlamda kullanmak çelişki doğuran bir düşünce olduğu için bu kelimenin mecaz olarak kullanıldığı araf s.175-176. ayetleri üzerinden anlamaya çalışmak daha doğru olacaktır.
"Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de
kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı,
şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı. Eğer dileseydik,
onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık, lâkin o yere saplandı ve
hevasının esiri oldu. Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da
dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte
bu, tıpkı âyetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat,
olur ki düşünüp kendilerine çekidüzen verirler."
Bu ayetler, Allah cc nin kendisine ayetlerini verip bu ayetlerden sıyrılan kişinin durumunu anlatmakta olup bu ayetlere sarılmış olsaydı , Allah cc nin (le refe'nahu) ref edeceği anlatılmaktadır. Buradaki ref edilmeye hiç kimse tarafından,onun göğe çekilmesi anlamında olduğu iddia edilmemiştir.İsa as ın ref edilmesi yukardaki ayetler'in "ref " kelimesine yüklediği anlam çerçevesinde anlaşılarak isa as ın Allah cc nin ayetlerine karşı bir nankörlük yapmadan elçiliğini hakkı ile ifa ettiğini anlatmkta olup bedenen göğe çekilmesi şeklinde bir anlam taşımamaktadır.
NİSA S. 159. AYETİ
Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet
gününde de o, onlara şahit olacaktır.
Bu ayet, isa as ın ölmediği yönündeki düşüncelere dayanak olduğu iddia edilen bir ayettir, ilk sıkıntı zamirin mercii konusundadır. "mevtihi" kelimesindeki "hi" zamirinin ehli kitab içinmi yoksa isa as içinmi olduğu tartışması hala devam etmektedir. Bu ayeti zamirin mercii yönünden değil şahidlik konusu ile ilgili ayetler çerçevesi ile bağlanatılı olarak anlamaya çalışırsak bu ayetin mesajı'da daha kolay anlaşılacaktır. Bilindiği gibi kur'andaki isa as ile ilgili ayetlerin onun bir beşer olduğunu vurgulaması açısından okunması gerekmektedir. Kıyamet sonrası ile ilgili ayetleri hatırlayacak olursak ,mahkeme tasviri içinde bir sorgulama olacağı bizlere bildirilmektedir(hakka s.). Bu mahkemede hakimlerin hakimi Allah cc ve sorgulanacak kimseler ve şahidler olacaktır. İsa as ın şahidler içinde olacağının anlatılması onun herhangi bir ilahlık durumunun olmadığının beyanı olup maide s.116-118. ayetleri bunu anlatmaktadır.
----- 005.116Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan
başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih
ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu
şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında
olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.
-----005.117 Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim,
sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe
onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine
gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.
-----005.118 «Onlara azabedersen, doğrusu onlar Senin kullarındır; onları
bağışlarsan, Güçlü olan, Hakim olan şüphesiz ancak Sensin.»
Bu ayetlerde kıyamet sonrası olacak olaylardan bir tasvir verilmekte olup bu tasvir isa as ve ona iman ettiğini iddia edenlerin ona olan imanlarında onun tebliğ ettiği şekli ile değil tahrif etikleri şekil ile iman ettikleri ve bu imanın kimseye bir yarar sağlamadığı beyanı vardır. Bu tasvir'de isa as ın durumuna baktığımız zaman hakim yani ilah pozisyonunda değil hakim olan Allah cc tarafından sorgulanan bir kul olduğuda anlaşılmakta olup bu kulun Allah cc nin verdiği karar üzerinde herhangi bir etkisi yoktur ve sadece Allah cc nin hükmüne diğer kullar gibi boyun eğmekten başka bir şey yapamayacaktır.
Aynı durum muhammed as içinde geçerli olup onunla ilgili olarak'ta nisa s 41. ayetini görmekteyiz. "Her ümmete bir şahid getirdiğimiz ve seni de bunlara şahid getirdiğimiz vakit
durumları nasıl olacak?". Bu ayette'de muhammed as da aynı isa as gibi kıyamet sonrası mahkemede hakim veya hakim yardımcısı pozisyonunda değil şahid possizyonunda olup karar ile ilgili herhangi bir dahli olmayan kul durumundadır.
Aynı şahidliği muhammed as da yapıp ona iman iddiasında bulunan bir kısım müslümanın, Allah cc nin ona yüklemediği bir görevi ona iman iddiasında bulunanların yüklemiş olduğu, fakat bu yüklenen görevin onun tebliği ile taban taban zıt olması isa as gibi onun tekrarladığı sözlerin benzerini tekrarlamasına sebeb olacaktır. Hıristiyanların isa asın durumu ile ilgili sapkınlıklarının bir benzeri muhammed as için müslümanlar tarafından yapılmakta olup kıyamet günü bu sapkınlıklarıda muhammed as red edecektir.
İsa as ile ilgili bu iki ayet'in mesajı bu şekilde iken kur'an harici bilgiler ile donatılan kitaplar bu konuyu akide haline getirip, kur'an doğrultusunda düşünen müslümanların tekfir edilmesine kadar giden korkunçluklara sebeb vermektedir.Eğer tekfir edilmesi gereken birileri varsa isa as hakkında kur'an harici bilgilerle donatılan düşüncelerin ve onları müdafaa edenlerin tekfir edilmesi gerekir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder