Kur'an israiloğulları ile ilgili bilgiler verirken onların "ateş bize sayılı günler dokunacaktır" demelerinden bahseder ve bu dediklerinin yanlış olduğunu ifade eder. Bu iddialarından önce israiloğullarının günahı içselleştirdikleri görülmekte olup onların bu günahlarına kılıf olmak amacı ile işlemiş olduklarına karşı böyle bir düşünce geliştirip ateş sonrası cenneti garantilemiş gibi bir hava estirdikleri görülmektedir. Kur'an onların bu iddialarını reddetmiş olmasına rağmen aynı iddia müslüman olduklarını söyleyen insanlarda nerdeyse bir akide konusu haline getirilmiştir. Önce israiloğullarının bu iddiaları ilgili ayetleri görelim.
------[002.080] «Ateş bize sadece sayılı birkaç gün değecektir», derler; sor,
«Allah katından siz söz mü aldınız?», eğer öyle ise Allah sözünden
caymayacaktır. «Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?
-----[003.024] Bu, onların: «Bize ateş sadece sayılı birkaç gün değecektir»
demelerindendir. Uydurup durdukları şeyler, onları dinlerinde yanıltmıştır.
Bakara ve al-i imran surelerinde geçen bu ayetlerin öncesine baktığımız zaman israiloğulların işledikleri cürümler anlatılmakta olup bu cürümlerinin cezasını ateşte belli bir zaman içinde kalarak ödedikten sonra cennete geçirilecekleri gibi bir zan içinde oldukları görülmekte olup sonraki ayetler bu iddialarını red etmektedir.
----- [002.081] Hayır öyle değil; kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan
kimseler; cehennemlikler işte onlardır. Onlar orada temellidirler.
-----[003.025] [DI] Geleceğinden şüphe olmayan günde, onları topladığımız ve
haksızlık yapılmayarak herkese kazandığı eksiksiz verildiği zaman, nasıl
olacak?
İsrailoğullarının yapmış oldukları cürümlerin anlatılma sebebi, sadece onların ne menem bir kavim olduklarının ifşası değil insan olmaları hasebiyle yasak delme ve bu konuda insanın dini kuralları nasıl alt üst edebileceğinin canlı bir örneğidir. Günahları işlemeden önce o günahın karşılığı için bir kılıf uyduran israiloğulları, nasıl olsa ateşten çıkacağız" mantığı ile günahları içselleştirmekte bir beis görmeden cürüm yolundaki taşları ayıklama yoluna gitmişlerdir.
İsrailoğullarının iddiasının aynısı islam düşüncesi içindeki yerini alarak,günahları olan müslümanların günahlarınının cezasını çektikten sonra cennete gideceği kuralı konulmuştur. İslam düşüncesi içinde yerini bulan "sayılı gün ateş dokunması" iddiası meryem s. 71. ayeti üzerinden delillendirlmeye çalışılsada bağlamdan kopuk ve ön kabullu bir okumanın ürünü olduğu açıktır, Bu konu ile ilgili olarak " meryem s 71. ayeti ile ilgili bir mülahaza" adlı yazımıza bakılabilir.
Kur'an, kıyamet sonrası olacakları açık seçik olarak bir çok ayette anlatmış olmasına karşın kıyamet günü günahkar müslümanların önce ateşe sonra cennete gireceklerine dair herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Bu düşüncenin kabul görmesi, harici düşüncesindeki "büyük günah işleyen kafirdir" söylemine karşı üretilmiş karşı bir bir düşünce olduğu açıktır, her ne kadar haricilerin bu düşüncesine katılmasak'da büyük günah işleyen kişinin durumu hakkında Allah cc kıyamet günü en doğru kararı verecektir. Bu yazımızdaki amaç bu konuyu tartışmak değil israiloğullarının ortaya attığı bir düşüncenin kur'an tarafında red edilmiş olmasına karşın müslümanlar arasında kabul görmüş olmasıdır. Kul hayatta iken ölüm anı hariç işlemiş olduğu günahından tevbe edebilir ve Allah cc bu tevbeleri kabul edeceğini beyan etmiştir.
Kul yaşadığı zaman süreci içinde muhakkak günah işleyebilir ama onun işlemiş olduğu bu günah, kendisinin müslüman olması hasebiyle cennete gideceğinin garantisi altında olduğu zannına kapılmasına vesile olmamalıdır.
----- 031.033 Ey insanlar! Rabbinizden korkunuz ve bir günden de endişe ediniz
ki, bir baba evladından bir şey ödeyemez, evlat da atasından bir şey ödeyecek
değildir. Şüphe yok ki, Allah'ın vaadi haktır. Sizi dünya hayatı sakın
aldatmasın ve sizi o çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında şaşırtmasın.
------035.005 Ey insanlar; Allah'ın vaadi muhakkak haktır, dünya hayatı sizi
aldatmasın. Ve o mağrur da Allah ile sizi aldatmasın.
Şeytan'ın insana karşı olan iğvalar'dan biriside o kulun nasıl olsa affa uğrayacağı zannını vererek günah işlemeye yöneltmesidir. Allah cc günahları bağışlayıcı olduğunu bizlere bir çok ayette bildirmesine rağmen yukarda verilen ayet örnekleri bizim affedilme garantisi rehavetine kapılmamızı önlemeye yöneliktir.
----- 004.017 Ancak Allah'ın kabul etmesini vaad buyurduğu tevbe, o kimseler
içindir ki, bilmeyerek günah işleyip hemen tevbe edenlerin tevbesidir. İşte
Allah bunların tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir hakîmdir. (Her şeyi
bilendir, hikmet sahibidir).
-----004.018 Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; «şimdi
tevbe ettim» diyenler ile kafir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte
onlara elem verici azab hazırlamışızdır.
Ğaffar olan Allah cc günahlar için yapılan tevbeyi kabul edeceğini beyan etmesine rağmen ölüm anında "şimdi tevbe ettim" diyerek kafir olarak ölenlerin tevbelerinin makbul olmayacağını bildiriyor. Eğer bir kul tevbe kapısı her zaman açık deyip günahları kendisine alışkanlık edecek olursa bu durum kul için bağışlanması imkansız bir durum meydana getirecektir.
İsrailoğulların yapmış oldukları cürümlere karşı geliştirmiş oldukları "sayılı günlerde ateşin dokunması" kalkanı kur'an tarafından reddedilmiş olup, bu red görmezlikten gelinerek islam düşüncesine sokulmuştur, bu düşünce etrafında yine kur'anın red ettiği şefaat düşünceside devreye sokularak muhammed sav e "şefaatım ümmetimden büyük günah işleyenedir" şeklinde bir söz söylettirilmiştir.
-----004.031Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı
örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.
-----042.037 Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları
zaman da kusurları bağışlarlar.
-----053.032 Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve
edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi
daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz
sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için 053.032] [DV] Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve
edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır. O, sizi
daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz
sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın.
Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.
.
Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.
Rabbimiz bizlere büyük günahlardan kaçınmayı emrederken muhammed as a söyletilen uydurma sanki onun kur'anın emrine ters olarak büyük günahları teşvik ettiği gibi bir durum meydana getirmiştir. Necm s 32 deki " kendinizi temize çıkarmayın." emri, cenneti garantilemiş gibi bir havaya girmeyin anlamındadır.
Sonuç olarak, israiloğullarının bir iftirası olduğu bildirilen "ateşin sayılı günler dokunması" konusu islam inancında yerini bulmuş ve müslümanlar arasında, "nasıl olsa cennet garanti" şeklinde bir hava oluşturularak israioğulları gibi günahların içselleştirilmesine dönüştürülmüş olup birde buna ilaveten şefaat konusu ilave edilerek " ateş bize hiç dokunmayacak" şeklinde bir düşünce üretilmeye çalışılmıştır. Kulun korku ile ümit arasında olması her zaman tetikte bulunması esas olmasına rağmen "nasılsa affedileceğiz" mantığı ile iş ahiretteki şefaatçilere bırakılmıştır. Kıyamet günü bunun böyle olmadığı ortaya çıkınca dünya hayatını affedilme hayali ile boşa geçirenler tekrar dünyaya geri döndürülmesi mümkün olmayacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Konu sadece işlenen günahlardan dolayı atesin dokunmaması değil.Al-i Imran 139 inanıyorsanız ustunsunuz ayetinin, adı müslümanlarda bir kibir oluşturması.mesela gundemdeki evet'in kazanması bu ayetle yorumlanıyor.iktidardaki inananlar ustun oldukları icin kafir hayircilara ve yedi duvele karsi az olmalarina ragmen Allahin meleklerinin de yardimiyla zafer kazandilar anlayisi var.Kendini hiçbir zaman garantide görmeyen bir musluman olarak bu anlayış beni boğuyor,çok üzüyor.muslumanliga mesafeli olanlar bunlar yüzünden Allahın dininden uzaklaşıyor.Sorgulayıcı,dindar bir ailede yetişen gençlerin muslumana bakışı bunlar yuzunden sarsılıyor.kendi çocuğuma bu durumu izah etmekte zorlanıyorum.Hem durumu izah etmek hem de bu konuda da sizin bilgilerinizle aydinlanmak için soylemek istedim.yaniliyor muyum bilmiyorum.
YanıtlaSil