14 Kasım 2014 Cuma

Hadid s. 25. ayeti: Demirin Kitab ve Mizan doğrultusunda Kullanılması

Adem(a.s)'dan Muhammed(a.s)'a kadar sayılarını sadece gönderenin bildiği bütün Nebi Resullerin ortak çağrısı; bir tek İlah'a kulluk etmek ve bu kulluğun nasıl olması gerektiği konusunda mü'minlere öğretmenlik yapmış olmalarıdır. HADİD 25 ayetinde bahsi geçen "demir"; kevnî ayetlerden bir ayet olması ve bu ayetin, aynı ayet içinde içinde bahsi geçen "Kitap ve Mizan" ile birlikte zikredilmesi; kevnî ayetlerin bütününün Kitap ve Mizan doğrultusunda kullanılması gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Diğer surelerde kıssası anlatılan Davud(a.s) örnekliği, yaşanmış ve pratiğe geçmiş bir örneklik olarak bizlere sunulmaktadır.

[057.025] Andolsun, biz resullerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, kendisine ve resullerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

Öncelikle ayet içinde geçen "mizan" ve "kıst" kelimeleri üzerinde durmak, konuyu daha kolay anlama açısından faydalı olacaktır.

"Mizan" kelimesi; "Ve-Ze-Ne" kelimesinden türemiştir ve "bir nesnenin miktarını bilmek için kullanılan alet, ölçü ,terazi" anlamındadır. "Kıst" kelimesi ise; "adaletli bir biçimde paylaştırmak, payı adil bir biçimde dağıtmak" anlamındadır.

HADİD 25 ayeti hakkında kısaca; Allah(c.c)'nin insanın emrine müsahhar kıldığı kevnî ayetlerin insanlar arasında adaletli bir biçimde kullanılması ve dağıtılması için elçileri ile birlikte Mizan'ı yani Kitap'ı gönderdiğini, bunları gönderme sebebinin kendisine ve elçilerine iman edip etmeyenlerin bilinmesi için olduğunu beyan etmektedir.

Dikkat edilecek olursa ayet içinde, Resullere "Kitab VE Mizan" indirildiği beyan edilmektedir. "VE" bağlacının iki ayrı şeyi ifade ettiğinden yola çıkılarak, başka ayetlerde geçen Muhammed(a.s)'a "Kitab VE Hikmet" indirilmesinin bildirilmesinde kast edilenin iki ayrı şey olduğu, dolayısı ile indirilen kitabın Kur'an, indirilen Hikmet'in Sünnet olduğu iddiası dile getirilmektedir. Böylece Muhammed(a.s)'a Kur'an'ın dışında başka vahiyler de indirildiği, inen Hikmet'in de ayrı bir vahiy olan Sünnet olduğu, Sünnet ve Hadisin vahiy olduğu(!) düşüncesi; bu "VE" bağlacına dayandırılarak delillendirilmeye çalışılmakta olduğu bilinmektedir.

HADİD 25 ayeti içinde "VE" bağlacı ile ayrılan Mizan'ı, "Kitap'tan ayrı olarak inmiş bir vahiy olarak düşünmek ne kadar doğrudur?" sorusuna vereceğimiz cevap "Kitap VE Hikmet" konusuna da açıklık getirecektir.

Kur'an'da bir çok ayet, Muhammed(a.s)'a inen şeyin Kitap olduğunu bildirmektedir. Çelişkisiz olduğu, onu indiren tarafından beyan edilen (4.82 / 18.1) Kitap'ta böylesine bir çelişkinin mümkün olamayacağına göre, Kitap ile birlikte indirilen Mizan'ın ne olduğu, kelimenin anlamından yola çıkarak anlamamızı sağlayacaktır.

"Mizan" kelimesi "ölçü, terazi" anlamında "bir şeyi ölçmek için kullanılan alet ismi" anlamındadır. Kitap bu anlamda terazi ve ölçü aleti olup yaşantımızı ona göre ölçeceğimiz, davranışlarımızı ona göre düzenleyeceğimiz bir Mizan'dır. Yani Kitap'tan ayrı bir şey olmayıp, Kitap'ın ne olması gerektiğini, nasıl kullanılması gerektiğini, ne için indirilmiş olduğunu anlatan bir kelimedir.

"Hikmet" kelimesi de, "Mizan" kelimesi gibi Kitap'ın dışında ayrı bir şey olmayıp, Kitap'ın indirilme amacını anlatmakta ve "eşyanın tabiatına uygun yani Allah'ın tavsiye ettiği kullanım ölçüsüne göre hareket etmek, yani Kitap'ı hayata uygulamak" anlamına gelmektedir. Bu "uygulamayı" en güzel ve doğru bir biçimde Resuller göstermiştir. Bu anlamda Sünneti; "vahiy" olarak değil, "vahy'in pratiği" olarak değerlendirmenin daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünmekteyiz.

Şuayb(a.s)'ın kavmi olan Medyen'in helak edilme sebeblerinden birisi; Mizan'da haksızlık yapmaları olduğunu kısaca hatırlattıktan sonra, Allah(c.c) yarattıkları ile ilgili olarak hepsine ölçüyü koyduğunu bildirmektedir.

[015.019] Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş (mevzunin) ürünler bitirdik.

[055.007-9] Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu. Ki taşmayın mizanda Ve mizanı adâletle yerine getiriniz ve tartıyı noksan etmeyiniz.

Yazımızın başında; Resuller için tarih boyunca insanlara öğretmenlik yapan ve kendilerine indirilen Kitap'ı "Mizan ve Hikmet" kelimelerinin çerçevesinde hayat içinde pratize ederek nasıl bir hayat sürdürülmesi gerektiğini bizlere öğreten insanlardır demiştik. Davud(a.s); bu Resuller zincirinin bir halkası olup, HADİD 25 ayetinde, kevnî bir ayet olan "demir"in Kitap ve Mizan doğrultusunda nasıl kullanılması gerektiğini yaşantısı içinde uygulayarak bizlere göstermiştir.

[034.010-11] Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. «Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin» dedik. Ona demiri yumuşattık. Geniş zırhlar yap ve dokumasını sağlam tut, diye. Ve salih ameller işleyin. Muhakkak ki Ben; yapmakta olduğunuz şeyi görenim.

Davud(a.s)'ın demir ayetini kullanması, onun kıssasının anlatıldığı Kur'an ayetleri içinde kuşların ve dağların tesbihini bozmadığı, yani elindeki gücü ekolojik dengeyi bozmak için kullanmadığı, insanlar arasında hak ile hükmettiği, Allah'a kul olmak için gerekli olanları yerine getirdiği anlatılmaktadır. Bu anlatımdan alınması gereken örneklikler, tarih boyunca gelen zalim hükümdarların elindeki gücü mazlumları daha da ezmek için kullanmış olması göz önüne alınacak olursa konunun önemi ortaya çıkar.

"Demir" ve türevleri olan madenler, gücü sembolize etmesi açısından önemli ayetlerdir. Bu madenler ile yapılmış olanları kullanarak gücü elinde bulunduranlar, hakimiyet ve mülk alanlarını genişletmek için ellerine önemli bir koz geçirmiş olurlar. Mesele; ele geçirilen bu kozun nasıl kullanılması meselesi olup, tarih boyunca şer güçlerin ellerine geçtiği zaman nasıl bir fesat yaydıkları herkesin malumudur.

Ayet içinde geçen "kıst" (adalet) kavramının gerçekleşmesinin; "Kitap-Mizan-Demir" üçlüsünün bir arada kullanılması ile hasıl olacağı beyan edilmektedir. Demirin, gücü sembolize etmesi göz önüne alınacak olursa; adaletli bir sistemin hakim olması, bu sistemin karşıtlarının güçlerinin karşı güç sindirilmesi ile mümkün olacağı için demirin kullanılması kaçınılmazdır.

Demir ile sembolize edilen gücün olmadığı "Kitap ve Mizan" eksik kalacağından, fesadın ortadan kalkması gerçekleşemez. "Kitap ve Mizan" ile birleşmeyen "Demir" de nasıl kullanılacağının rehberi olmadığı zaman şer güçlerin elinde fesat aracı olmaktan öteye gitmeyecektir. Dolayısı ile dünyada "kıst"ın sağlanması için; "Kitap-Mizan-Demir" üçlüsünün birbirinden ayrılmadan birlikte olması sağlanmalıdır.

Bugün günümüz dünyasında yaşananlara baktığımız zaman; şer güçlerin, ellerindeki bu gücü başta Müslümanlar olmak üzere kendi aç gözlülüklerini doyurmak için onların yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için kullanmaları, bütün kevnî ayetlerin "Kitap ve Mizan" doğrultusunda kullanılmasının önemini daha da ortaya çıkarmaktadır. 

Amerika, İsrail vb. müstekbirlerin, demir ayetini "Kitap ve Mizan" ile birlikte okuyarak adil bir kullanım yapmamaları neticesinde, dünyaya yayılan fesat bütün insanlar üzerinde olduğu gibi ekolojik dengeyi de alt üst etmektedir.

Davud, Süleyman, Zülkarneyn(a.s) örneğinde demirin doğru bir biçimde kullanılma örnekliğinin hayata yansıması, fesadın önünün alınması için gereklidir. Dünya bugün Müslümanların bu örneklikleri hayata geçirmesini bekleyerek, zulmün ve fesadın ortadan kalktığı, hak ve adaletin hakim olduğu bir dünya düzenini beklemektedir. 

Sonuç olarak; tarih boyunca göndermiş olduğu elçiler ile insanlara bilmediklerini öğreten Allah(c.c), son Elçisini de aynı misyon dahilinde göndererek, ona Kur'an'ı indirmiş ve o Kitap içinde geçmiş Elçilerden örnekler vererek, bu Elçilerin insanlara nasıl öğretmenlik yaptıklarını ona ve bizlere bildirmiştir. HADİD 25 ayeti bizlere bu durumu anlatmaktadır. Özellikle Davud, Süleyman, Zülkarneyn(a.s) örnekliğinde, ellerinde güç ve servet bulunanların bunları nasıl kullanmaları gerektiğini göstermiştir. Kitap'ın ütopik bir toplum önermediği, aksine canlı ve yaşanmış hayattan örnekler sunarak "Kitap ve Mizan"ın doğrultusunda yaşanmış örnekler olduğunu bizlere sunarak, onların yolundan gittiğimiz takdirde bizim de böyle bir güç sahibi olarak zalimlere ve fesatçılara karşı koyabilecek seviyeye geleceğimizi haber vermektedir.

EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder