3 Aralık 2016 Cumartesi

Şefaati Allah'ın İznine ve İstisnaya Bağlayan Ayetler Hakkında Bir Mülahaza

Şefaat konulu ayetler , Kur'an içindeki ayetlerin indiriliş gayesine taban tabana zıt bir şekilde anlaşılan ayetler olması itibarı ile dikkat çekmektedir. Şefaat konulu ayetleri tasnif ettiğimiz zaman , 3 farklı ayet gurubu karşımıza çıkmaktadır. 1- Şefaati kesinlikle ret eden ayetler , 2- Şefaate istisna getiren ayetler , 3- Şefaati izne bağlayan ayetler. 

1. guruptaki şefaati kesinlikle ret eden ayetler üzerinde herhangi bir spekülasyon yapma imkanı olmamasına karşın , 2. ve 3. guruptaki ayetler üzerinde bir takım spekülasyonlara gidilerek , Allah (c.c) nin kendisinin dışındaki bir takım kimselere böyle bir yetki verebileceği yönündeki görüşlere destek olarak bu guruplardaki ayetler gösterilmektedir. Yazımızda, bu ayetleri nasıl anlamak gerektiği yönündeki düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız.

Şefaat konusunda öncelikli olarak bilinmesi gerekli olan nokta , bu inancın ilk defa Kur'an tarafından ortaya atılarak , hesap gününde cehennemi hak eden kulların , cenneti hak etmiş bazı kullar tarafından Allah (c.c) ye ricacı olarak onun af edilmesini istemek şeklinde bir inanç olmadığıdır. 

Bu inanç Kur'an'ın nüzulü öncesinde Mekke müşriklerinde mevcut olan ve tapmış oldukları putlarını Allah ile aralarında yakınlaştıcı olarak görmek esasına dayanan bir inançtır. Şefaat konulu bütün Kur'an ayetleri, bu müşrik inancını ret etmek üzerine inşa edilmiştir. Allah (c.c) kimseye böyle bir yetki vermediğini , hesap gününde de bu yetkinin kendisine ait olduğunu beyan etmektedir.

[004.082] Onlar halâ Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilâflar) bulacaklardı.

Kur'an çelişkisiz bir kitap olduğuna göre , bu kitap içinde aynı konudaki ayetlerin birinin "Ak" dediğine , ötekinin "Kara" demesi imkansızdır. Bir çok Müslümanın şefaat konusunda dikkat etmediği nokta burasıdır. Eğer bu konudaki ayetler, ön yargısız bir şekilde okunacak olsa , konu gayet açık net ve kolay bir biçimde anlaşılacaktır. Ancak rivayetler tarafından örülmüş duvarların aşılmaması için öyle engeller konulmuştur ki , bu engelleri aşmak mangal kadar bir yürek istemektedir.

Kur'an'ı ön yargısız bir şekilde okuyanlar , şefaat konulu 2. ve 3. guruba dahil olan ayetlerin , 1. guruba dahil olan ayetler ile bağının kurularak okunması gerektiğini çok iyi anlayacaklardır. Aksi takdirde, bir yerde "Şefaat yok" diyen ayetlerle , diğer yerde "Şefaat izne tabidir" diyen ayetlerin arasında bir çelişki olduğu zannı ortaya çıkacaktır.

Şefaatin bir müşrik inancı olduğunu ortaya koyan ayetlerden bir tanesi, ve bu konuda merkeze alınması gerekli ayetlerden birisi Yunus s. 18. ayetidir. 

 [010.018]  Onlar, Allah'ın aşağısından olan, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: «Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır» derler. De ki: «Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?» Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.

Ayet içinde geçen "Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?" cümlesi, izin konusundaki ayetlerin anlaşılmasında anahtar konumundadır. Çünkü bu cümle Mekke müşriklerinin sahip olduğu şefaat inancının Allah (c.c) kaynaklı olmadığını ifade etmektedir. Mekke müşriklerinin sahip olduğu şefaat inancı , atalarından devir aldıkları bir inanç olup , bu inanç konusunda Allah (c.c) nin onlara kendisi tarafından böyle bir İZİN VERİLMEDİĞİ beyan edilmektedir. 

 [002.255]  Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. ONUN İZNİ OLMADAN KATINDA ŞEFAAT EDECEK KİM DİR?. Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.

[010.003]  Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah’dır. ONUN İZİN OLMADAN HİÇ KİMSE ŞEFAATÇİ OLAMAZ. İşte O Rabbiniz Allah’tır. O halde O’na kulluk edin. Hâla düşünmüyor musunuz!

[034.023]  Allah'ın huzurunda, kendisinin İZİN VERDİĞİ KİMSEDEN BAŞKASINA  şefâat fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür.

[053.026]  Allah, dilediğine ve hoşnut olduğu(kulu)na izin vermedikçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaati bir şeye yaramaz.

Bu ayetler , Yunus s. 18. ayeti merkeze alınarak okunduğunda , şefaat etme izninin kimseye verilmemiş olduğunu hatırlatmaktadır. Allah (c.c) nin izin vermediği bir konuda onun izni ve bilgisi dahilinde hiç bir şeyin meydana gelmeyeceği için , kimsenin böyle bir yetkiye sahip olmadığı beyan edilmektedir. 

Sadece bu ayetleri okuyarak ve bu ayetleri de rivayet kültürünün etkisi altında değerlendirenler "Bak kardeşim Allah izin verdiği kimselere şefaat yetkisi verecekmiş" şeklindeki ifadelerle , Allah dışında ihdas edilmiş şefaatçilere kapı aralamaya çalışmaktadır. Yalnız bu noktada yapılan büyük bir hatayı ya görmezden gelmekteler , ya da cehalet eseri ortaya çıkan yanlış sonucu bilmemektedirler.

Bu kimselere "Kur'an'da çelişkili ayetler var mıdır?" sorusu sorulacak olsa, onlardan alacağımız cevap, "Kesinlik hayır" olacaktır. Fakat izin konulu ayetleri dikkate alarak , diğer ayetleri göz ardı etmek sureti ile , Allah (c.c) nin kendisi dışındaki bazı kimselere şefaat etme izni vereceği düşüncesine sahip olmak , Kur'an'da çelişki olduğunu iddia etmek anlamına gelecektir. 

Allah (c.c) nin bir ayette dediğinin başka bir ayette tersini söylemesinin mümkün olmayacağına göre , şefaate izin şartı getiren ayetlerin de , şefaati ret eden ayetler ışığında okunması ve böyle bir iznin kimseye verilmediğini beyan etmiş olması açısından okunması gerekmektedir. 

Bir başka gurup ayet ise şefaati istisnaya bağlayan ayetlerdir. 

[019.087]  Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olamayacaklardır.

Bu ayet şefaat konulu ayetlerin en fazla tahrifat yapılanlarından bir tanesidir. Bu ayetin bazı mealleri , Allah (c.c) dışında şefaatçilerin olduğu düşüncesine sahip bir ön yargı ile "Rahman’ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemez. şeklinde yapılmaktadır. Burada asıl nokta bir başka kişiye şefaat etmek değil, Allah tarafından şefaat olunmaktır. Allah dışında şefaatçi olduğunu düşünenler , bu düşüncelerini Kur'an'a onaylatmak için, bu türden anlam vermekte maalesef bir sakınca görmemektedirler. Ayet , "Allah (c.c) nin şefaatine malik olmak için gerekli şeyleri yapanlar, ancak Allah tarafından şefaate malik olacaklardır" anlamındadır.

[020.109] O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasınA şefaat fayda vermez.

Bu ayet , diğer ayet gibi başka şefaatçiler olduğu anlamı verilmek sureti ile çevrilmektedir. Ayet içindeki "başkasına " kelimesi, çoğunlukla "başkasının" şeklinde çevrilmek sureti ile, başka şefaatçiler olduğu, ayete söylettirilmeye çalışılmaktadır.

[039.044] De ki: «Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz.»

Şefaat yetkisinin tamamını kendi üzerine alan Allah (c.c) , bu yetkisini bir başka kimse ile asla paylaşmayacağını beyan etmesine rağmen , bu yetkiyi başta peygamber (a.s) olmak üzere , şeyhlerine , gavslarına paylaştıranlar bu yetkiyi acaba nereden buluyorlar?.

[043.086]  O'nun aşağısından olanlara dua edenler  şefaate  malik olamazlar; ancak bilerek hakka şahitlik edenler başka.

Bu ayette diğer şefaate istisna getiren ayetler gibi tahrifata uğratılan ayetlerdendir. Allah (c.c) dışında başka şefaatçiler olduğundan yola çıkılarak "O'ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler" gibi mealler, bu ayetin tahrifine örnektir. Halbuki ayet önce Allah tarafından şefaate sahip olunmama sebebini açıklamakta , sonrasında ise Allah tarafından şefaat edilmeye nasıl hak kazanılacağını açıklamaktadır. 

Sonuç olarak : Şefaat konulu ayetler , anlam itibarı en fazla tahrifata uğratılan, bir müşrik inancı olarak ret edilmesine rağmen , Müslüman inancında baş köşede yerini almıştır. Bu konudaki ayetler 3 farklı gurupta yer aldığı , şefaati izne ve istisnaya bağlayan ayetler , ilk gurupta olan şefaati ret eden ayetlerden bağımsız okunduğu için , Allah (c.c) dışında şefaatçiler olduğu düşüncesi yer etmiş ve hala bu düşünce tüm şiddeti ile devam ettirilmeye çalışılmaktadır. 

Şefaat konulu ayetler , şayet şefaatin Kur'an'ın belirttiği şekilde müşriklerin putlarına atfettikleri misyon üzerinden değerlendirilmeyerek , rivayet merkezli değerlendirildiği takdirde , müşriklerin sahip olduğu inancın bir benzerine Müslümanların da sahip olması anlamına gelir ki , bugün şefaat konusu gündeme geldiği zaman bir çok Müslüman Mekke müşriklerinin inançlarını İslam adına dile getirmektedirler.

Allah (c.c) nin kitabında çelişki asla olmayacağına göre , bu ayetler rivayetlerden sıyrılmış bir şekilde Kur'an bütünlüğünde okunduğunda herhangi bir problem kalmayacak , ve bu konudaki düşmanlığa varan ihtilaflarda sona erecektir. 

[016.111]  O gün, herkes kendi nefsi adına mücadele eder ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir. Onlar zulme uğratılmazlar.

                                   EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

1 yorum: