181 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
181 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2016 Cumartesi

Al-i İmran s. 181 ve Meryem s. 79. Ayetlerinde Geçen "Senektubu" Kelimesinin Çevirileri Üzerine Bir Mütalaa

Kur'an çevirilerinde yapılan en önemli hatalardan birisi , bir kelimenin yapılan çevirisinin Kur'an bütünlüğünde sağlaması yapıldığında , aynı kelimenin geçtiği bir başka ayet veya konu bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gereken ayetler ile çelişkili bir durum arz ediyor görüntüsü vermesidir. 

Yazımızda, bu duruma örnek olarak gördüğümüz, Al-i imran s.181. ve Meryem s. 79. ayetlerinde geçen "Senektubu" kelimesinin, "Yazacağız" şeklinde yapılan çevirilerinin, konu bütünlüğüne dikkat edilmesi gereken diğer ayetler ile çelişkili bir duruma düşerek, müşkilat arz etmesini nasıl çözebiliriz ? sorusunun cevabını aramaya gayret edeceğiz. 

Konumuz olan iki ayetin yapılan çevirileri şöyledir;

[003.181]  And olsun ki, Allah: «Allah fakir; biz zenginiz» diyenlerin sözünü işitmiştir. Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürdüklerini elbette yazacağız (Senektubu) , «Yakıcı azabı tadın» diyeceğiz.

[019.079]  Hayır, söylediğini yazacağız (Senektubu) ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.

Al-i İmran s. 181. ayetinin bağlamı Allah Medine ki (c.c) ye iftira atan İsrailoğulları ile alakalı olup haksız yere peygamberlerini öldürenler , Medine Yahudileri değil , ondan önceki atalarıdır.  Meryem s. 79. ayetinin bağlamı ise 77. ayette "bana elbette mal ve çocuk verilecektir" diyen kimse ile alakalıdır. 

Dikkatli bir Kur'an okuyucusu, bu iki ayette geçen "Senektubu" kelimesinin "Yazacağız" şeklinde çevrilmesini tereddütle karşılayacaktır. Bunun sebebi ise , kelimenin başındaki "Se" edatının gelecek zamanı ifade etmesi olup , kelimenin anlamı "Gelecekte yazacağız" olmaktadır. Böyle olunca da bu ayetin çevirisinin, Kur'anın diğer ayetlerinde geçen , amellerin anında yazıldığını ifade eden diğer ayetlerle çelişki arz ettiğini görecektir. 

Dikkatli bir okuyucu bu ayeti okuyunca, "Neden şimdi değil de gelecekte yazılacak" sorusunu sormaya başlayacaktır. Bu müşkilatı, "Senektubu" kelimesini çelişki arz etmeyecek bir anlam vererek  çevirmek çözmek mümkündür. 

Önce , "Yazacağız" şeklinde çevirilerin okuyucunun kafasında istifham oluşturmasına sebep olabilecek  ayetleri görelim ; 

[050.016-18]  And olsun ki insanı Biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz; Biz ona şah damarından daha yakınız.Zaten onun sağında ve solunda yerleşmiş iki kayıtçı vardır. Ağzından çıkan bir tek söz olmaz ki yanında, bu iş için hazırlanmış gözcü olmasın, onun söylediğini ve yaptığını kaydetmiş olmasın.
[009.121] Onlar, -küçük olsun, büyük olsun- bir harcama yapmazlar ve bir vadiyi aşmazlar ki, Allah kendilerini işlediklerinden daha güzeliyle mükafatlandırmak için onların hesaplarına yazmış olmasın!
[010.021] İnsanlara dokunan bir sıkıntıdan sonra kendilerine bir rahmet tattırdığımız zaman, âyetlerimiz hakkında derhal bir takım hilekârlıklara girişirler. De ki: «Allah'ın hilesi daha çabuktur. Haberiniz olsun ki elçilerimiz yaptığınız hileleri yazıp duruyorlar».
[082.010-2] Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
[021.094]  İnanmış olarak yararlı iş işleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayız.
[043.080]  Yoksa, kendilerinin gizli veya açık konuşmalarını duymayız mı sanırlar? Hayır; öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.

Yukarıda meallerini verdiğimiz ayet örneklerinde, insanlar yapılan amellerin anında yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu ayetleri dikkate alarak , Al- i İmran s. 181, Meryem s.79. ayetlerini okuyanlar , o ayetlerdeki "Senektubu" kelimesinin "Yazacağız" şeklinde çevrilmesi karşısında , "O ayetlerde hemen yazıyoruz diyor , bu ayetlerde gelecekte yazacağız diyor, bu ayetlerin arasındaki müşkilat nasıl çözülecektir?" şeklinde bir sorunun cevabını aramaya başlayacaktır.

Bu sorunun cevabını kendi adımıza vermeye çalışarak , öncelikle ilgili ayetlerin çevirilerinin nasıl olabileceği yönünde fikrimizi beyan edip , sonra bu fikrimizin temelini oturttuğumuz Kur'an ayetlerini vereceğiz.

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır'ın "Nektubu" kelimesinin geçtiği Yasin s. 12. ayetine vermiş olduğu anlamın dikkate değer bir çeviridir. Maalesef merhum Elmalılı , bu çeviriyi aynı kelimenin geçtiği konumuz olan ayetlere uygulamayarak kendisi de çelişkili bir anlama imza atmıştır. Halbuki Yasin s. 12. ayetine verdiği anlamı dikkate alarak aynı anlamı, bu kelimenin geçtiği konumuz olan ayetlere vermiş olsaydı, örnek bir çeviri yapmış olacak , böylelikle bir çok meal yapıcısının kendisini taklit ederek vermiş olduğu anlama engel olmuş olacaktı.

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır'ın Yasin s. 12. ayete verdiği meal şöyledir ;

[036.012] [E0] Hakıkat biz biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz (Nektubu) ve zaten her şey'i açık bir kütükte bir «İmamı Mübîn» de ihsa etmişizdir.

Merhum , dikkat edilirse ayet içindeki "Nektubu" kelimesini "KİTABA GEÇİRİRİZ" şeklinde anlamlandırmıştır. Ancak konumuz olan ayetlerdeki "Senektubu" kelimesini " Yazacağız" şeklinde anlamlandırarak, hem kendisi çelişkili bir meale imza atmış hem de kendisinden kopya çeken bazı meal yapıcılarını çelişkili duruma düşürmüştür. 

"Senektubu" kelimesine öyle bir anlam verilmelidir ki , bu anlam konu bütünlüğü arz eden diğer ayetlerle çelişki arz etmesin , aksine bütünlük arz etsin.

İlgili ayetlerdeki "Senektubu" kelimesinin, "Ketebe" kelimesinden türediğini hatırlatarak , bu kelimenin "Kitap" yani yazılan bilgilerin muhafaza edildiği , unutulmadığı şeklindeki anlamını ve merhum Elmalılının verdiği anlamı dikkate alarak , konumuz olan ayetlerdeki "Senektubu" kelimesinin , "KİTAPLAŞTIRACAĞIZ" şeklinde anlamlandırılmasının mümkün olduğunu düşünmekteyiz.

[003.181]  And olsun ki, Allah: «Allah fakir; biz zenginiz» diyenlerin sözünü işitmiştir. Dediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürdüklerini elbette KİTAPLAŞTIRACAĞIZ (Senektubu) , «Yakıcı azabı tadın» diyeceğiz.

[019.079]  Hayır, söylediğini KİTAPLAŞTIRACAĞIZ (Senektubu) ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.

Yani insanların dünya hayatlarında , yaptıkları ve söyledikleri her şey , unutulmadan eksik bırakılmadan kayıt edilmiş bir halde kendilerine sunulacaktır. "Senektubu" kelimesinin bu durumu ifade ettiğini düşünmekteyiz.

Böyle bir anlamın , aşağıda meallerini vereceğimiz, herkesin dünyada yaptıklarının kitap haline getirildiği ve hesap gününde herkesin ellerine kitaplarının verileceğini beyan eden ayetleri dikkate aldığımızda, Kur'an bütünlüğü açısından daha isabetli olduğunu düşünmekteyiz.

[017.013-14] [E0] Her insanın da kuşunu boynunda kendine takmışızdır ve onun için Kıyamet günü bir kitab çıkarırız ki neşrolunarak onu şöyle karşılar. Oku kitabını, muhasebeci bugün üzerinde nefsin yeter

İsra s 13 ve 14. ayetlerde , insanın dünya hayatında yaptığı amellerin , kıyamet gününde karşısına kitap halinde çıkarak ona okuması için verileceği beyan edilmektedir. Buna benzer beyanlar diğer Kur'an ayetlerinde görülmektedir. 

[017.071] Günün birinde her sınıf insanları imamları ile çağıracağız, o gün her kime kitabı sağ elile verilirse işte onlar kitablarını okuyacaklar ve kıl kadar zulmedilmiyecekler
[018.049]  Kitab konulduğunda suçluların onda yazılı olandan korktuklarını görürsün Vah bize, eyvah bize, bu kitab nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmaksızın hepsini saymış, derler. Çünkü bütün işlediklerini hazır bulurlar. Ve Rabbın, kimseye asla zulmetmez.
[039.069]  Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır, kitap açılır, peygamberler ve şahidler getirilir ve onlara haksızlık yapılmadan, aralarında adaletle hüküm verilir.
[045.028-29]  Her ümmeti diz üstü çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kitabına çağrılır. Onlara denir ki: «Bugün, size işlediğinizin karşılığı verilecektir.»«Bu kitabımız gerçekten sizin aleyhinize konuşur. Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyorduk.»
[078.029-30] Biz ise her şeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.Şöyle deriz: «Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız.»
[069.019-20]  Kitabı sağ tarafından verilen: Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum, der.
[069.025-9]  Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: «Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı» der.
[084.007-9] İmdi kimin kitabı sağ eline verilmiş olursa. Artık bir kolay hesap ile muhasebe edilmiş olur. Ve ehline sevinçli olarak dönmüş bulunur.
[084.010-3]  Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.

Sonuç olarak ; Al-i İmran s. 181 ve Meryem s. 79. ayetlerindeki "Senektubu" kelimesinin "Yazacağız" şeklindeki çevirisi , diğer ayetlerde geçen amellerin anında yazıldığını beyan eden ayetler ile çelişki arz etmektedir. Çelişkinin Kur'anda olamayacağından hareketle , böyle bir çeviri yerine, Kur'an bütünlüğü ile uygunluk  arz eden bir çeviri tercihini yapmaya çalıştığımız çalışmamızda, Merhum Elmalılının Yasin s. 12. ayetinde geçen "Nektubu" kelimesine verdiği anlamı dikkate alarak bir çeviri çalışmaya çalıştık. 

                                   EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.