isa as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
isa as etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2011 Salı

Meryem Oğlu İsa a.s Kıssası 2 ( Ölümü)

Bundan önceki yazımızda meryem oğlu isa as ın doğumu ve  doğum sonrası meryemin kavminin onu iffetsizlik ile suçlaması ve bunun karşısında meryem oğlu isanın onlarla olan konuşmasını görmüştük. Yazımızın bu bölümünde isa as ın kavmi ile olan tevhid mücadelesini ve uğurda başına gelenler, sonrasında bu olayların islam düşüncesindeki etkileri üzerindekü düşüncelerimizi paylaşacağız. Öncelikle isa as ın kavmine yaptığı tebliğlerden örnekleri kur'an  ayetlerinden öğrenelim. 

-----61.6 Meryem oğlu İsa: «Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim» demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: «Bu, apaçık bir sihirdir» demişlerdi.  
-----3.49 O, İsrailoğullarına bir elçi olacak (ve onlara şöyle diyecek:) Size Rabbinizden bir mucize getirdim: Size çamurdan bir kuş sureti yapar, ona üflerim ve Allah'ın izni ile o kuş oluverir. Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim. Ayrıca evlerinizde ne yeyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz, bunda sizin için bir ibret vardır.  
-----3.50 Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmam için gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde Allah'tan korkun, bana da itaat edin.
  ----3.51 Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk edin. İşte bu doğru yoldur.    

-----43.63 İsa, belgeleri getirdiği zaman demişti ki: «Size hikmetle ve ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üzere geldim. Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin.»   

İsa as ın bu mücadelesinde, kavminin ona karşı çıktığını ve çoğunluğun inkarı karşısında bir gurup müslümanın ona iman ettiğini görmekteyiz.    

-----3.52 İsa onların inkarlarını hissedince: «Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?» dedi. Havariler şöyle dediler: «Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a inandık, O'na teslim olduğumuza şahid ol».  
-----3.53 «Rabbimiz! İndirdiğine inandık, Peygambere uyduk; bizi sahid olanlarla beraber yaz».  
-----5.111 Havarilere, «Bana ve peygamberime inanın» diye bildirmiştim, «İnandık, bizim müslimler olduğumuza şahid ol» demişlerdi 
-----61.14 Ey inananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa, Havarilere: «Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?» deyince, Havariler: «Allah'ın dininin yardımcıları biziz» demişlerdi. İsrailoğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da inkar etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler.  

İsa as a iman eden bu havariler maide s. bizlere bildirildiği üzere ondan bir istekte bulunurlar, bu konu ile ilgili ayet mealleri şunlardır.  

-----5.111 Havarilere, «Bana ve peygamberime inanın» diye bildirmiştim, «İnandık, bizim müslimler olduğumuza şahid ol» demişlerdi.   
-----5.112 Havariler, «Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi de, «İnanıyorsanız Allah'tan sakının» demişti.  
-----5.113 «Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz» dediler.  
-----5.114 Meryem oğlu İsa, «Allahım! Rabbimiz! Bize ve bizden sonra geleceklere bayram ve Sen'den bir delil olarak gökten bir sofra indir, bizi rızıklandır, Sen rızık verenlerin en hayırlısısın» dedi 
 -----5.115 Allah, «Ben onu size indireceğim; bundan sonra içinizden kim inkar ederse, dünyalarda kimseye azabetmiyeceğim şekilde ona azabedeceğim» dedi. 

Havarilerin istemiş olduğu bu "gökten sofra indirilmesi isteği" konusunda kur'anı determinist öğreti eşliğinde anlamaya çalışan bazı kişiler böyle bir sofranın inmediği yolunda görüşler serdetmişlerdir. 115. ayete bakacak olursak bu ayet bu isteğin verilmesi karşılığında inkar edilmesi durumunda bu istek sahiplerinin helak edileceğini haber vermektedir. İsa as ın kıssası kendisine iman etmeyen kavminin onu öldürmek için ona kurulan tuzağın ve bu tuzağın Allah cc tarafından bozulması ve devamında isa as ın akıbeti konusunu ayetlerin bize verdiği bilgi eşliğinde anlamaya çalışacağız. Ancak rivayetleri kur'ana göre anlamak yerine , kur'anı rivayetlere göre anlayan zihniyet isa as ın akıbeti hakkında kur'andan onay alması mümkün olmaya düşüncelere sapmışlardır.   

-----3.54 Fakat (inkarcılar) hile yaptılar. Allah da onları cezalandırdı. Allah, hile yapanların cezasını en iyi verendir.
 -----3.55Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.   
-----4.157 Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler
-----4.158 Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
  ------ 4.159 Kitap ehlinden, ölmeden önce, İsa'ya inanmayacak yoktur. O, gerektiği gibi inanmadıklarından, kıyamet günü onların aleyhine şahit olur.

 zuhruf suresi. 57. ile 65. ayetleri meali.

-----57- Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar.
-----58- Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir.
-----59- O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları'na bir örnek kıldık.
-----60- Eğer Biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı.
-----61- Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.
-----62- Şeytan sakın sizi (Allah'ın yolundan) alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için açıkça bir düşmandır.
-----63- İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: "Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının ve bana itaat edin."
-----64- "Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; şu halde O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur."
-----65- Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara 


 Yukarda vermiş olduğumuz ayet meallerini, gelen rivayetleri öncelliyerek anlama yolunda geleneksel  düşünce sahipleri bu ayetlerden , isa as ın ölmeyip göğe cesedinin göğe çekildiğini ve kıyamete yakın bir zamanda dünyaya dönerek , haçı kıracağını.cizyeyi kaldıracağını,domuzu öldüreceği gibi sembolik yorumlarla onun islam itikadı üzere olcağı  iddiasını dile getirip bunun bir akide meselesi olduğu ve bunun böyle olduğuna inanmayanların kafir olduğu gibi düşünceleri oraya atmışlardır.   

Öncelikle şunu söyleyelimki kur'an harici bir haber ve bilgiden itikad meselesi çıkmaz. "Çıkar" iddiasında olanların dayanak noktası  hadisleride vahiy gibi kabul ederek kur'ana eş değer tutup "kesin bilgi" olan kur'anı "zanni bilgi" olan hadisler ile karıştırarak ve bu karıştırmayı kur'an ayetlerini eğip bükerek (özellikle necm s. 3.4 ) yapan "ehli hadis" düşüncesi bu iddialarıyla Allaha ve resulune ifitra atmaktadırlar. Bugün "ehli hadis" düşüncesinin çıkış noktasını oluşturan kur'anı zahiri bir biçimde okuma sonucu varılan yanlış düşüncelerden biri olan " allah semadadır" düşüncesidir, bu düşünceyi  kabul etmeyen karşıt düşünceler isa asın  bedeninin göğe yükseldiği iddiasını kabul ederek  Allaha mekan biçen düşünceyi tasdik etmektedirler. Ali imran s 55. ayeti bize gerçekten isa as ın bedenen göğe çıktığı bilgisini veriyormu?  bunu kur'an bütünlüğünde anlamak gerekmektedir. Çünkü kur'ana rağmen çıkarılan yanlış düşüncelerin ana kaynağı kur'anı parçacı mantıkla anlamaktır.
 İİİBHHHH003.054] [DI] Fakat (inkarcılar) hile yaptılar. Allah da onları cezalandırdı. Allah, hile yapanların cezasını en iyi verendir.
 

 
 Ayette geçen "seni kendime yükselteceğim" cümlesini zahiri olarakmı yoksa mecazi olarakmı anlamak gerekmektedir. Zahiri olarak anladığımız takdirde Allah cc nin semada bir mekanı var ve orata isa as ı kaldırmıştır. Bu düşünce "ehli hadis" söylemine ters bir söylem değildir zaten onlar için Allah cc semada bi mekana sahiptir. Ancak "ehli hadisin" bu söylemini küfür olarak addeden karşıt ehli sünnet düşüncesi isa as konusunda bu "ehli hadis" düşüncesine katılarak Allah cc ye mekana yerleştirmekte onlara ortak olmuşlardır. Kur'anda " ref " kelimesi Allah ile ilişikli olan ayetlerde hiç bir zaman hakiki anlamda kullanılmamıştır  , bununla ilgili bir kaç örnek verebiliriz.  


7.175-6Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı, şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı. Eğer dileseydik, onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık(LEREFE'NAHU), lâkin o yere saplandı ve hevasının esiri oldu. Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âyetlerimizi yalan sayan kimselerin misalidir. Sen olayı onlara anlat, olur ki düşünüp kendilerine çeki düzen verirler.  

-----6.83 Bu, İbrahim'e, milletine karşı verdiğimiz hüccetimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz(NERFEU). Doğrusu Rabbin Hakim'dir, Bilen'dir.  
-----12.76 Yusuf kardeşinin yükünden önce onlarınkini aramaya başladı; sonra kardeşinin yükünden su kabını çıkardı. İşte biz Yusuf'a böyle bir plan kullanmasını vahyettik. Çünkü hükümdarın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı, meğer ki Allah dileye. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz(NERFEU). Her ilim sahibinden üstün bir bilen bulunur.  
-----2.253  İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri(VE REFEA) vardır. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs'le destekledik. Allah dileseydi, belgeler kendilerine geldikten sonra, peygamberlerin ardından birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi, lakin Allah istediğini yapar.   

özellikle  Bakara s. 253. ayeti "ref" kavramının Allah ile olan ilgisini anlamak için bize bir ışık tutmaktadır. Buradaki "ref" etme maddi olarak değil derecelerin yükseltilmesi anlamındadır. yusuf . 100 . ayetinde yusuf as ın anne ve babasını "tahtın üstüne refetmesi" ni yusuf as ın onlara verdiği değerin bir göstergesi olarak algılarsak Allah cc ninde isa as verdiği değerin bir göstergesi olarak algılanabilir. Tabiki bu değer yusuf as ın anne ve babasını tahta  refetmesi gibi anlaşıldığı zaman mücessime düşüncesinede kapı açılmış olmaktadır. İsa asın cesed olarak ref edilmesi anlayışıda aynı şekilde mücessime düşüncesine kapı aralamaktır.   

Bir başka yanlış düşüncede isa as ın canlı olarak göğe çekilme iddiasıdır. Bu iddiaya ise yine ali imran s. 55. ayetindeki " inni müteveffiyke" "seni vefat ettireceğim" cümlesinin hakiki anlamda ölüm anlamına gelmediği iddiasıdır . buna delil olarak zümer s. 42 "Allah, öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykuları esnasında ruhlarını alır. Ölmelerine hükmettiği kimselerinkini tutar, diğerlerini bir süreye kadar salıverir. Doğrusu bunda düşünen kimseler için dersler vardır "  ayetindeki " yeteveffa" ve "mevtiha" kelimesinin bir arada kullanılmasına dikkat çekerek buradaki " yeteveffa" klimesinin hakiki anlamda değil mecazi anlam olduğunu iler sürmektedirler. ancak bu kelimenin kur'anın diğer ayetlerinde geçen türevlerine baktığımızda durm öyle görünmemektedir. Tevbe s. 50. ayetinde aynı ibareyle geçen "yeteveffa" kelimesinin anlamı acaba burdada mecazmı kullanılmış?. Araf s. 37. ayetinde geçen "yeteveffakum" buradada mecazmı kullanılmış?.Nahl s. 70. ayeinde "yeteveffakum" acaba mecazmı  kullanılmış ? bu örnekleri çoğaltabiliriz, ancak kur'anı rivayetlerin doğrultusunda anlamaya ayarlanmış kafaların bunları anlaması biraz zor olacaktır. Bu konu ile iligli maide s. 117. ayetini hatırlayalım.    

"5.117Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin." 
Yine aynı şekilde kur'anı rivayetler ışığında anlamaya ayarlı düşüncelerin iddialarından biride isa as ın kıyamete yakın yeryüzüne ineceği iddiasıdır. Bu iddialarınada zuhruf s. 61. ayet ve nisa s. 159. ayetlerine dayandırmaktadırlar. Zuhruf s. dayanarak ileri sürülen iddia bir cinayet sayılabilecek şekilde parantez içi tahrif yapılarak  gerçekleştilmiştir.

 43.61 Şüphesiz ki o (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur." Bu ayete (onun yeryüzüne inişi) şeklinde bir parantez konularak ayetle iligli olmayan önkabul neticesinde oluşan düşünceler kur'ana onaylatılmaya çalışılmıştır. Yine aynı şekilde bu sefer "tefsirlerde sorun olan" zamirlerin mercii" konusu nisa 159. ayetindede karşımıza çıkarak isa as ın inişine ve diriliğine delil olarak sunulmaktadır.   "4.159 Kitap ehlinden, ölmeden önce, İsa'ya inanmayacak yoktur. O, gerektiği gibi inanmadıklarından, kıyamet günü onların aleyhine şahit olur."      Bu ayettede "ölümünden önce" cümlesini isa as a raci ederek isa as ın ölmediği çıkarımı yapılmaktadır. Halbuki kur'an bütünlüğü açısından daha uyugn olan " kitap ehlinden ölümünden önce" ifadesi daha uygun düşmektedir. Çünkü kendilerinin isa as a iman ettiğini iddia eden ehli kitabın bu imanlarının geçerli olmadığı maide suresi 116. ayetinde karşımıza çıkmaktadır. İsa as ın onların alyhinde ne şekilde bir şahidlikte bulunacağını ayet bize açıklamaktadır.   
 
 
-----5.116 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.  

Yine aynı şekilde meryem suresi 33. deki  " «Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.»"  ayetinden "diri olarak gönderileceğim gün şeklinde bir okuma yapılmaktadır. Bu şekilde okuma yapanlar aynı surenin 15. ayetinde yahya as için kullanılan  "Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!" ayetinden neden onunda yeryüzüne gönderileceği şeklinde bir okuma yapmamaktadırlar ? halbuki ibarelerde bir farklılık yoktur.
 

 

KURANDA BİZLERE ANLATILAN İSA AS KISSASINDA GÖREMEDİĞİMİZ, ANCAK KUR'ANI RİVAYETLER IŞIĞINDA ANLAMAYA AYARLI KAFALAR TARAFINDAN OLUŞTURULAN  HIRİSTİYAN MİTOLOJİSİ KAYNAKLI RİVAYETLERİN İSLAM KÜLTÜRÜNE SOKULMASI SONUCUNDA , İSA AS ÖLMEYİP GÖĞE ÇEKİLMİŞ VE KIYAMETE YAKIN BİR ZAMANDA YERYÜZÜNE DÖNECEKTİR. ANCAK BU DÜŞÜNCELER KUR'ANDAN ONAYA ALMAMAKTADIR. KUR'ANDAN ÖĞRENDİĞİMİZ GİBİ İSA AS A KURULAN ÖLÜM TUZAĞINI ALLAH ONLARIN BAŞINA GEÇİRMİŞ VE İSA AS ÖLMEMİŞTİR. ONUN GÖĞE YÜKSELTİLMESİ DÜŞÜNCESİ ALLAHA SEMADA MEKAN BİÇEN BİR DÜŞÜNCENİN ESERİ OLUP ,  "ALLAH SEMADADIR" SÖYLEMİNE KARŞI ÇIKAN FIRKALAR TARAFINDAN BU TEZİN KABUL EDİLMESİ TAM BİR TENAKUZDUR. KUR'ANDAN ÖĞRENDİĞİMİZ KADARIYLA İSA AS BEDENEN ÖLMÜŞ VE YERYÜZÜNDE BİR YERDE HER ÖLEN GİBİ MERYEM 33 . AYETİNDE GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE YENİDEN DİRİLMEK ÜZERE BEKLEMEKTEDİR. GÖKYÜZÜNDE BİR YERDE KIYAMETE YAKIN GELECEĞİNE DAİR KUR'ANDA HİÇ BİR ŞEKİLDE BİZLERE BİLGİ VERİLMEMEKTEDİR. EHLİ SÜNNET DÜŞÜNCESİ ADI ALTINDA " İSA AS NUZULU HAKTIR BUNA İNANMAYAN KAFİRDİR" SÖZLERİ İLE KARŞI DÜŞÜNCEYE KARŞI ÇIKANLAR KUR'ANIN BU BİLGİSİNE AYKIRI DÜŞÜNCELERİNİN SONUCU OLARAK  KENDİ DURUMLARININ NE OLDUĞUNA KENDİLERİ KARAR VERMELERİ GEREKMEKTEDİR.  
       EN DOĞRUSUNU   ALLAH  CC  BİLİR .

Meryem Oğlu İsa a.s Kıssası 1 (Doğumu)

Meryem oğlu isa ın kıssası kur'anda nuzul öncesi  kültürel arkaplanının bilinip o  şekilde okunup ve anaşılması gereken bir konudur. Kur'anda nuzül öncesi arkaplan bilinmeden veya gözönüne alınmadan anlaşılmaya çalışılan  kavramlardan olan "şefaat " ve " cin " kavramlarının nuzül öncesi arkaplanını yine kur'andan öğrenip , kur'anın bu kavramlar hakkında ne dediğini daha önce bu kavramları ele alıp incelemeye çalışmıştık. Bu yazımızda meryem oğlu isa as kıssasını kur'an çerçevesinden çıkmadan ele almaya gayret edeceğiz. 

Öncelikle nuzül öncesi kültürel arkaplan bilgisi olarak kısaca , HIRİSTİYANLARIN İSA (AS) I İLAH OLARAK KABULLLERİNİ RED ETME SADEDİNDE ONUN ALLAHIN BİR KULU VE RESULU OLDUĞUNU HATIRLATMAKTIR. İnen ayetleri bu bağlamda okuyup anlamak gerekirken bazı konularda düşülen yanlışlardan " parmak ayı gösterirken aya değil parmağa bakmak" deyimi misali alakasız çıkarımlar yapılıp bu çıkarımlar üzerinden akide konuları oluşturulmuş ve bunlara inanmayanlar " kafir" olarak ilan edilme cüreti dahi gösterilmiştir. Kıssa ile ilgili ayetler geldiğinde ele alacağımız üzere oluşturulan çakma akide konularından biride "isa as ın göğe yükselmesi ve kıyamete yakın bir zamanda yeryüzüne inerek haçı kırmak, domuzu öldürmek gibi sembolize edilen hıristiyan inancını yok edeceği " düşüncesidir . Meryem oğlu isa as kıssasına öncelikle annesi olan meryem ile başlayalım.  Ali imran suresi 33. ile 37. ayetleri arası meryemin doğumu şu şekilde anlatılmaktadır. 


33- Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
34- Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir.
35- Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olanı, 'her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak' Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten bilen Sensin Sen" demişti.
36- Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki: "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. 

Ayetlerden anlaşıldığı üzere meryemin muvahhid bir aile içinde dünyaya gelmiş , Allahın resulu zekeriyya as tarafından eğitilmiştir.  İsa as ın doğum haberi yine ali imran suresi 42. ve 49. ayetlerinde şu şekilde bildirilmektedir.    

42- Hani melekler: "Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı," demişti.
43- "Meryem, Rabbine gönülden itaatte bulun, secde et ve rüku edenlerle birlikte rüku et."
44- Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
45- Hani melekler, dediler ki: "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve (Allah'a) yakın kılınanlardandır."
46- "Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir."
47- "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."
48- "Ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek."
49- İsrailoğulları’na elçi kılacak. (O, İsrailoğulları’na şöyle diyecek:) "Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır."  




Ayetlerde isa as doğmadan önce meryeme onun dünyaya gelmesini müjdelemektedirler. Ve bu müjde karşısında meryem şaşkınlığının dile getirerek  bunun olması için gereken "beşer ile bir münasebet" inin olmadığını söylüor. Meryem suresinde bu doğum anı ve doğum sonrası olaylar daha teferruatlı bir şekilde bizlere anlatılmaktadır. 16. ve 36. ayetler meali şu şekildedir.   

16- Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.
17- Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.
18- Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
19- Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."
20- O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.
21- "İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu Benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve Bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti.
22- Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi.
23- Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim."
24- Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."
25- Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin."
26- Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki: "Ben Rahman (olan Allah)' a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."
27- Böylece onu taşıyarak kavmine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşırtıcı bir şey yaptın."
28- "Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz (bir kadın) değildi."
29- Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"
30- (İsa) Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."
31- "Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekatı vasiyet (emr) etti."
32- "Anneme itati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı."
33- "Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."
34- İşte Meryem oğlu İsa; hakkında kuşkuya düştükleri "Hak Söz".
35- Allah'ın çocuk edinmesi olacak şey değil. O Yücedir. Bir işin olmasına karar verirse, ancak ona: "Ol" der, o da hemen oluverir.
36- Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Dosdoğru yol budur. 


16. ayetteki meryemin " doğu tarafına çekilmesi" tabiri muhtemelen meryeme kefil olan zekeriyya as ve oğlu yahya as ın hayatta olmamaları ve uyarıcıdan yoksun kalan toplumun şirk düşüncelerinin azması ve bu durum karşısında meryemin o toplumdan kendini tecrid etmesidir. Bu şirk toplumundan ayrılma konusunu ashabı kehf  kıssasındada görmekteyiz. Şirk düşüncesinin hakim olduğu toplumdan kendilerini soyutlayan birkaç muvahhid genç mağaraya sığınarak o toplumun kendilerini  şirke sürüklemelerine bir nevi engel olmuşlardır. 


17. ayette "ruh" olarak tabir edilen  varlığın , meryeme "düzgün bir beşer"  kılığında görülmesi vu bunun karşısında meryemin korkusu ve  ona verdiği karşılığı yusuf as  ın kıssası ile beraber düşüncek olursak karşımıza çıkacak  ibretli durum şudur. Yusuf as evlat edinen vezirin  karısı yusuf as ın çekiciliği karşısında nefsine hakim olamayarak ona saldırır ancak bu saldırı karşısında yusuf as bunun bir imthan olduğunun anlayarak kadının isteğini geri çevirir ve imtihanı kazanır ancak kadın bu imtihanı kaybeder. Aynı şekilde meryemin karşısına "düzgün bir beşer" kığında çıkan varlığa karşı meryemin cevabı önemlidir "senden rahmana sığınırım" cevabı onun iffetinin bir göstergesidir. Bu durumu  enbiya ve tahrim suresindeki iki ayet şöyle teyid eder.

21.91 Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir ayet  kılmıştık.  
066.12 Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir misaldir. Ona ruhumuzdan üflemiştik; Rabbinin sözlerini ve kitablarını tasdik etmişti; o, Bize gönülden itaat edenlerdendi.  

   Devam eden ayetlerde isanın doğumu ve annesinin onu kavmine getirişi  ve kavminin meryeme karşı olan tepkisi , bu tepkiye karşı meryemin cevap vermeyerek ali imran s. 46. ayetinde isa as doğmadan önce meryeme verien  "o beşikte ikende konuşacaktır" müjdesi mucibince isa as ın o kavme olan cevabını görmekteyiz. Kıssalardan hisse alma gereği olarak  burada meryeme kavminin zina isnadı karşısında susması bazı konularda insanın haklı dahi olsa susarak cevap vermesi onun cedele girerek kendi haklılığını isbat etme çalışmasından  daha olumlu sonuçlar doğuracağını görebiliriz.


İsa as kıssasında önemli bir husus isa as ın babasız olarak dünyaya gelmesidir. Bu durumu  hem ali imran suresinde hemde meryem suresinde meryemin "bana bir beşer dokunmamışken nasıl çocuğum olabilir" şeklindeki sorusundan ve ali imran s 59 . ayetinde  " ŞÜPHESİZ ALLAH KATINDA İSANIN DURUMU ADEMİN DURUMU GİBİDİR. ONU TOPRAKTAN YARATTI SONRA ONA OL DEDİ ODA OLUVERDİ" mealindeki ayettede görmekteyiz. 

Kafasını determinist öğretiye şartlayarak kuranı anlamaya çalışan bazı kimseler isa as ın babasız dünyaya gelmesinin imkansız olduğunu öne sürme cüretini göstermektedirler. Yine aynı  şekilde kafaları determinist öğretiye şartlanarak isa as ın beşikte iken konuşma meselesini ayetlerin metni üzerinde üzerinde değiştirme yapmak cüretine kadar varan densizlik gösteren "tahriful kuran" düşüncesi sahipleri meryem suresindeki , isanın doğumunu müteakip annesinin kucağında iken meryemin kavminin ona sorduğu soruya isanın cevap vermesini nasıl izah edebilirler ? yoksa isa zaman içinde konuşacak bir çocukmu oluverdi acaba? Maksadımız bu gibi yanlış düşünceleri oratay döküp yanlışlarla uğraşmak olmadığı için  kıssanın isa as ın kavmi ile olan tevhid mücadelesi ve o mücadelede başına gelen olaylar ve islam düşüncesinde bu olayların bıraktığı etki üzerinde durmak istiyoruz. Bunuda inş yazımızın ikinci bölümünde durarak inceleyeceğiz. 

                                     EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.