26 Ocak 2015 Pazartesi

Allah (c.c) den Ümit Kesmemenin İbrahim ve Zekeriyya (a.s) lar Üzerinden Örnekliği

Allah (c.c) , kendisinin her şeye güç yetiren olduğunu , kendisine dua edildiğinde ona icabet edeceğini , Kur'anın bir çok Ayetinde beyan etmiştir. Bu beyanını, sadece iddia boyutunda kalmayarak ispatlamıştır. Bu sebebten ötürü kullarına kendisinden hiç bir zaman ümit kesmemesini ve ona dua etmekten geri durmamasını öğütleyen Rabbimiz , ondan ümit kesmeyi ve ondan başkalarından istemeyi dalalet olarak haber vermiştir. 

Kur'an kıssalarının sadece yaşandığı zaman ve mekana hapsedilmeden bize dönük mesajlar olarak okunması gerektiğini , kıssalar ile ilgili yazılarımızda hatırlatmaktayız. Bizler için imkansız olarak düşündüğümüz bir şeyin Allah (c.c) içinde aynı şekilde imkansız olmadığının açık seçik gösterilmesi, kıssa yollu anlatımlar üzerinden yapılarak iddianın ispatı da yapılmıştır.

[042.028] Umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren, rahmetini yayan O'dur. O, övülmeğe layık olan dosttur.
[039.053]  De ki: «Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir.»

[002.186]  Eğer kullarım sana benden sorarlarsa onlara de ki; ben kendilerine yakınım, bana dua edenin duasını, dua edince, kabul ederim. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık vererek bana iman etsinler ki, doğru yolu bulsunlar.

İbrahim ve Zekeriyya (a.s) ların ortak yönleri ikisininde ileri yaşa gelmelerine rağmen çocuk sahibi olamamış olmalarıdır. Onların bu durumları şöyle anlatılmaktadır. 

 
[037.100-1]  «Rabbim! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatli bir oğul ile müjdeledik.

İbrahim (a.s) ın Saffat s. Ayetlerinde bu şekilde dile getirdiği isteği , "İbrahim'in Misafirleri" nin anlatıldığı Hud , Hicr , Zariyat surelerinde gerçekleşme haberi şu şekilde verilmektedir. 

 [011.069] And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. «Selam sana» dediler, «Size de selam» dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
 [011.070]  Ona ellerini uzatmadıklarını görünce kendilerini yadırgadı ve içinde onlara karşı bir korku duydu. Onlar: «Korkma, zira biz Lut kavmine gönderildik!» dediler.
 [011.071]  Bu arada, İbrahim'in ayakta duran karısı gülünce, «Ona İshak'ı ardından Yakub'u müjdeleriz» dediler.
 [011.072]  «Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey» dedi.
 [011.073] Dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.

 [015.051]  Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat:
 
[015.052] Hani İbrahim'in yanına girip selâm verdiklerinde O «Biz sizden korkuyoruz» dedi.
 [015.053]  Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz.
 [015.054]  «Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?» deyince:
 [015.055]  Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler.
 [015.056]  Dedi ki: Sapıklardan başka Rabbının rahmetinden kim ümidini keser?

 [051.024]  İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi?
 [051.025]  Yanına girdikleri vakit: «Selam!» dediler. O da: «Selam! Görülmedik bir topluluk» dedi.
 [051.026] Gizlice ailesinin yanına gitti, semiz bir buzağı getirdi
 [051.027]  Onu, önlerine yaklaştırdı «Yemez misiniz?» dedi.
 [051.028]  Derken onlardan korkmaya başladı. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.
 [051.029]  Bunun üzerine zevcesi hayretle seslenerek döndü, yüzünü kapayarak: Kısır bir kocakarı, dedi.
 [051.030] Onlar: «Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir» dediler.
 
İlerlemiş yaşına ve kısır karısına rağmen , Rabbinden ümit kesmeyen İbrahim (a.s) ın bu isteğinin karşılandığının haberi ,kendisi ve karısı tarafından insan olmaları nedeniyle şaşkınlık ile karşılanır. İbrahim (a.s) haberi aldığında zaman ilk şaşkınlığını " Sapıklardan başka Rabbının rahmetinden kim ümidini keser?" diyerek atar ve bu söz bizler içinde bir mesaj taşımaktadır. 

Zekeriyya (a.s) ın Rabbinden çocuk istediği şu şekilde dile getirilmektedir. 

[019.001]  Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.
[019.002]  Bu, Rabbinin Zekeriyya kuluna olan rahmetini, bir anıştır.
[019.003] Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmişti:
[019.004] Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
[019.005] Ben bu halimle, arkamdan yerime geçecek olan akrabalardan endişeliyim. Karımda kısır bulunuyor, onun için bana bir dost ver!
[019.006]  «Ki bana da mirasçı olsun, Yakub ailesine de mirascı olsun. Rabbim, onu sen rızana kavuştur.»
[019.007]  Allah: «Ey Zekeriya! Sana, Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik» buyurdu.
[019.008]  Zekeriya: «Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?» dedi.
[019.009] (Ona gelen melek:) «İşte böyle» dedi. «Rabbin dedi ki: -Bu benim için kolaydır, daha önce sen hiç bir şey değil iken, seni yaratmıştım.»
[019.010]  Zekeriya «Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver» dedi. Allah: «Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde üç gün üç gece insanlarla konuşamamandır» buyurdu.

[003.037]  Rabbi onu güzel bir kabulle karşıladı, güzel bir bitki gibi yetiştirdi; onu Zekeriya'nın himayesine bıraktı. Zekeriya mabedde onun yanına her girişinde, yanında bir yiyecek bulurdu. «Ey Meryem! Bu sana nereden geldi?» demiş, o da: Bu, Allah'ın katındandır» cevabını vermişti. Doğrusu Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır.
[003.038]  Orada Zekeriya Rabbine dua etti: «Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet, doğrusu Sen duayı işitirsin».

[021.089]  Zekeriya da: «Rabbim! Beni tek Başıma bırakma, Sen varislerin en hayırlısısın» diye nida etmişti.
[021.090] Biz de ona icabet ederek, Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı.

Ortak noktaları ileri yaşa gelmiş olmalarına rağmen çocuk sahibi olamamak olan İbrahim ve Zekeriyya (a.s) lar üzerinden , ümit kesmemenin ve dua etmenin Allah katındaki karşılığı canlı olarak gösterilmektedir. 

Bunlar anlatımlardan bizlere düşen hisse ne olmalıdır dersek şunları söylemek mümkündür; 

Kullar hayatlarının her hangi bir zamanında zor ve sıkıntılı durumlara düşebilirler , bu durumlar imtihan olgusu içinde değerlendirilmesi gerekmektedir , bu durumlarda yapılması gerekenlerin ne olması gerektiği, bizden öncekilerin içine düştükleri sıkıntılı durumlardan kurtulmak için takip ettikleri yol anlatılarak, bizlerin de o yolu takip etmesi öğütlenmektedir. 

İbrahim ve Zekeriyya (a.s) ların ileri yaşa gelmiş olmalarına rağmen çocuk sahibi olamamış olmaları onlar için bir sıkıntı kaynağıdır , onlar bu sıkıntıyı aşmak için yaşadıkları zaman şartları içinde yapılabilecek olan gerekli çalışmayı yapmış oldukları muhakkaktır. Onlar Allah (c.c) nin kuluna yardım etmesi için koymuş olduğu kuralı gayet iyi bilmektedirler. Kendi sıkıntıları olan çocuk sahibi olamamalarını aşmak için gerekli olan sebeblere tevessül etmiş olmalarına rağmen yine çocuk sahibi olamamışlardır. 

Allah (c.c) kuluna yardım etmeyi üzerine almış olduğunu ve bir çok Ayette bu vazifeyi nasıl yerine getirdiğini bize yaşanmış örnekleri ile anlatmaktadır. Allah (c.c) nin kuluna yardım sözünü yerine getirmesi için kulun öncelikle çalışıp gayret etme şartı vardır. Bu şartları yerine getirmeden hiç bir kula yardım sözü gerçekleşmez. 

  [002.214] Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: «Allah'ın yardımı ne zaman?» diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.

Allah (c.c) nin yardımı kulun yapması gerekenlerin tamamını yapıp artık daha yapacak bir şeyi kalmadıktan sonra gelir . İbrahim ve Zekeriyya (a.s) lar örneğinde bunu görmekteyiz. O yaşlarına kadar ellerinden geleni yapmalarına rağmen elleri boş kalmış ve artık yardımı hak etmişlerdir. Bu durumu sadece doğum olayı ile sınırlandırmamak gerekir , bizler içine düştüğümüz her türlü sıkıntılı durumdan kurtulmak için gerekli olan çalışmayı yaparak bu yardıma hak kazanabiliriz. 

İşleri kesat giden bir esnaf evinde oturarak dua ettiği takdirde işleri dahada bozulacaktır. İşleri kesat giden esnaf eğer erkenden işine gider işlerinin yolunda gitmesi için gereken ne ise onu yaptığı takdirde bir çeşit fiili dua yapmış olur ve sıkıntılarından kurtulma imkanına sahip olur. 

Allah (c.c) nin yardım sözü belli kurallara bağlıdır , buna "Sünnetullah" denilmekte ve bu kural ilk günden son güne kdar değişmemiş ve değişmeyecektir. Müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumlardan kurtulmak için önce bu durumdan kurtulmanın çarelerini aramak ve bu çareleri sonuna kadar kullanmak zorundayız . 

Bunları yaparken her zaman ümitvar olmak zorundayız , çünkü arkamızda tek İlah ve yardımcı olarak kabul ettiğimiz bir Rabbimiz var. O bizlerin kendisinden başka yardımcısı olmadığına inandığımızı ve bu inancımızı yerine getirdiğimizi gördüğünde kendisini üzerine vazife aldığı yardımı yerine getirecektir , sözüne en sadık olan ondan başka kim vardır. 

 [030.047]  Andolsun ki, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine suç işleyenlerden intikam aldık. Mü'minlere yardım ise üzerimizde bir hak oldu.

Sonuç olarak; Bir çok Ayetinde bizlere kendisinden ümit kesmemeyi emreden ve dua ettiğimizde bize icabet edeceğini buyuran Rabbimiz , verdiği sözü yerine getirdiğine dair geçmişteki canlı örnekleri kıssalar ile bizlere anlatmaktadır. Allah (c.c) kullarına yardım etme sözünü yerine getirmek için bir takım kurallar koymuş ve bu kurallar yerine gelmeden bu sözünü yerine getirmemektedir. Kur'an kıssalarını bize dönük mesajlar olarak okuduğumuzda bir kıssa içinden belki onlarca konu başlığı çıkabilecek mesajlar çıkabilmektedir. İbrahim ve Zekeriyya (a.s) lar üzerinden verilen bu örnek , onların şahsında ümitvar olmanın ve dualara icabet eden Rabbimizin verdiği sözde nasıl durduğunun canlı örneklerini vererek bizlere aynı surumlara düştüğümüzde kime ve nasıl yönelmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır. 

                                  EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder