Alemlerin rabbi olan Allah cc hidayet ve rahmet olan kitabı'nın kasas s. 68. ayetinde bizlere şöyle buyurmaktadır.
وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَاء وَيَخْتَارُ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ سُبْحَانَ اللَّهِ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Diyanet Vakfi
Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların
ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir.
Tetkik ettiğimiz meallerin biri hariç hepsi yukarda vermiş olduğumuz meal doğrultusundadır. Sayın ahmet tekin hoca bu ayete farklı bir meal vermiş olup meali şu şekildedir.
Ahmet Tekin :
Rabbin, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde,
iradesinin tecellisine uygun olanları yaratır. Kâinatta mevcut akıllı ve
sorumlu varlıkları, mahlûkatı, cemâdâtı, imkânları, kurulmuş düzenleri
ve tedbirleri O seçer. İnsanların da seçme ve tercih hakları vardır.
Yüceler yücesi olan Allah ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde,
tasarruflarında onların kendisine koştukları şirkten münezzehtir.
Sayın Ahmet Tekin hocanın meali ile diğer mealler arasındaki fark "Onların
seçim hakkı yoktur." ,"İnsanların da seçme ve tercih hakları vardır." şeklindedir. Diğer mealler ayetin metnindeki " ma kane lehümülhıyaratü" ibaresini "onların seçim hakları yoktur " şeklinde çevirirken ,Ahmet Tekin hoca " insanların da seçme hakları vardır" şeklinde çevirmiştir.
İki farklı çevirinin sebebi ayetteki "ma" edatının kullanılış tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Arap gramerinde "ma" edatı ismi mevsul ve olumsuzluk anlamında kullanılır. Kur'anda bu edatın kullanımı ile ilgili olarak Ahmet Tekin hoca nın daha yapmış olduğu bazı ayet meallerinde "ma" edatı ile ilgili olarak yapmış olduğu tercihlerin kur'an bütünlüğü ile uyuşmadığına şahid olmuştuk (bu konuyu "kur'an meali yapmak için sadece arapça bilmek yeterlimidir" adlı yazımızda ele almıştık) . Sayın hocanın "ma" edatını kullanım hatasına kasas s. 68. ayetine verdiği mealde şahid olmaktayız.
Sayın hoca nın bu ayeti okurken kader konusu ile ilgili olarak mesajı olduğunu düşünerek bu şekilde bir meal verdiğini düşünmekteyiz. Kader konusu ile ilgili olarak Allah cc yarattığı insanlara tabiki seçme hakkı vermiştir ona kimsenin itiraz etme hakkı yoktur, ancak bu ayette verilmek istenen mesajın kader konusu ile ilgili olarak değilde, Allah cc nin insanlar içinden seçmiş olduğu elçiler ile ilgili kanununun nasıl olduğu doğrultusunda olduğunu düşünmekteyiz.
Kur'an meali yapmak için arapça bilgisinden önce kur'an bütünlüğüne sahip olmak gerektiğini konu ile ilgili yazılarımızda vurgulamaya çalışmıştık. Kasas s. 68. ayetinde rabbimiz " rabbin dilediğini yaratır ve seçer" cümlesindeki "seçer" kelimesi bu ayetin anahtarı durumunda olup rabbimizin insanlar içinde seçtiklerinin kimler olabileceği bilgisi diğer ayetlerinin yardımı ile açığa çıkabilir. Ayeti dikkatli okuyacak olursak yaratılmış insanlar içinden seçilmişler olduğu bilgisi vardır.
Kasas s. 86. ayetinde, "Sen; sana bu Kitab'ın verileceğini ummazdın. Bu; ancak Rabbının bir rahmetidir.
Öyle ise, sakın kafirlere yardımcı olma." buyurularak seçilmenin kişisel bir beklenti sonucu olmadığı sadece Allah cc nin takdiri üzere olduğu beyan edilmektedir.
[020.013] «Ben seni seçtim; (ahtartüke) artık vahyolunanları dinle.»
Taha 13. ayetinde musa as ın seçilmiş olduğu bilgisi verilmektedir. Bu seçilme onun isteği ve iradesi üzerine değil sadece Allah cc nin onu seçmiş olmasından ötürüdür. Yine aynı surenin 41. ayetinde " vestana'tüke li nefsi" ( seni kendim için yetiştirdim) buyurularak onun seçilmişliği vurgulanmaktadır.
Al- imran s. 179. ayetinde " Allah mü'minleri bulunduğunuz hal üzere bırakacak değildir, nihayet murdarı
temizden ayıracak, Allah sizleri gaybe muttalı' kılacak da değil ve lâkin Allah
ona Resullerinden dilediğini seçer, onun için Allaha ve Resullerine iman edin ve
eğer iman eder ve korunursanız size de azîm bir ecir var" buyurularak elçi seçiminin Allah cc nin dilemesine bağlı olduğu hatırlatılmaktadır.
Şura s. 13. ayetinde "Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. Sana vahyettik;
İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: «Dine bağlı kalın, onda ayrılığa
düşmeyin.» Ortak koşanları çağırdığın şey onların gözünde büyümektedir. Allah
dilediğini kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir." buyurularak elçi seçiminin dilemeye bağlı olduğu aynı şekilde hatırlatılmaktadır.
Zuhruf s. 31. ayetinde " Ve «ne olurdu şu Kur'an iki memleketten bir büyük adama indirilse idi»
dediler" şeklindeki itirazlara 32. ayette "Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında
onların geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri
için kimini kimine derecelerle üstün kıldık; Rabbinin rahmeti, onların
biriktirdikleri şeylerden daha iyidir." buyurularak elçi seçiminin kimsenin keyfine göre olmayacağı bildirlmektedir.
[019.058] İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği
peygamberlerden Adem, soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan İbrahim ile
İsmail'in soyundan hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendirler.
Kendilerine Rahmanın ayetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye
kapanırlardı.
[012.006] «Rabbin seni böylece rüyandaki gibi seçecek, sana rüyaları
yorumlamayı öğretecek; daha önce, ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini
tamamladığı gibi, sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Doğrusu Rabbin bilir,
hakimdir.»
003.033] Gerçekten Allah, Adem'i, Nuh'u ve İbrahim ailesiyle İmran
hanedanını süzüp alemler üzerine seçti.
[002.247] Peygamberleri onlara «Allah size şüphesiz, Talut'u hükümdar
olarak gönderdi» dedi. «Biz hükümdarlığa ondan layık iken ve ona malca da bir
bolluk verilmemişken bize hükümdar olmağa o nasıl layık olabilir?» dediler,
«Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı» dedi. Allah
mülkü dilediğine verir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.
[007.144] «Ey Musa! Verdiklerimle ve seninle konuşmamla seni insanlar
arasından seçtim; sana verdiğimi al ve şükret» dedi.
[002.130] Kendini bilmezden başkası İbrahim'in dininden yüz çevirmez. And
olsun ki, dünyada onu seçtik, şüphesiz o, ahirette de iyilerdendir.
[022.075] Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz
Allah işitendir, görendir.
[038.047] Çünkü onlar, gerecekten nezdimizde süzülüp seçilmiş en hayırlı
kimselerdendir.
[042.013] Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur.
Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: «Dine bağlı kalın,
onda ayrılığa düşmeyin.» Ortak koşanları çağırdığın şey onların gözünde
büyümektedir. Allah dilediğini kendine seçer, kendisine yöneleni de doğru yola
eriştirir.
Sonuç olarak; vermiş olduğumuz örnek ayet mealleri doğrultusunda, kasas s. 68. ayetindeki "ma " edatının isimi mevsul olarak anlaşılması ayetin tercümesine Ahmet Tekin hoca tarafından "İnsanların da seçme ve tercih hakları vardır." şeklinde yansıtılmış olması bu ayetin bu şekildeki çevirisinin kur'an bütünlüğünün gözetilmemesi sonucunda bu şekilde yapıldığı düşüncesini kuvvetlendirmektedir. Diğer bütün meallerde " Onların seçim hakkı yoktur" şeklinde yapılan çeviriler kur'an bütünlüğüne uygun bir çeviri olup bazı yerde gereksiz parantez açan meal yapıcıları bu ayette gerekli olan parantezi açmayarak ayeti bazı yanlış anlamaya sebeb olacak bir meallendirme yoluna gitmişlerdir , şayet altta önerdiğimiz meal şeklindeki parantezler açılsaydı yanlış anlamanın önü kesilmiş olurdu diye düşünmekteyiz.
Rabbin, dilediğini yaratır ve(elçilerden dilediğini) seçer. Onların (seçilen elçilerin) seçim hakkı yoktur. Allah, onların
ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir.
Ayetin mesajının bazı kader tartışmalarına mesned olması açısından değil de , Allah cc nin seçmiş olduğu elçilerin bu seçimde herhangi bir dahli olmadığı ,sadece Allah cc nin dilemesi ve seçimi sonucunda elçi olarak seçildikleri şeklinde bir mesaj içerdiği düşüncesi kur'an bütünlüğüne düşeceğini düşünmekteyiz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.